26 Mayıs 2007 Cumartesi

Çalışan anne klasik bir anne değildir!

Çalışan anne klasik bir anne değildir!

Çalışan kadın anne olmaya karar verdiği andan itibaren, kendini kariyeri ve çocuğu arasında bir seçim yapmaya zorunlu hisseder. Bu zorunluluk zaman zaman çevreden, aileden gelen baskılarla da daha yıpratıcı ve dayatıcı bir hal almaya başlar.

Kariyerine devam edip çocuk yapmaktan vazgeçerse kendini kadın gibi hissedemeyeceğini düşünürken, kariyerini bırakıp çocuk yapmaya karar verirse o güne kadar aldığı eğitimi, yeteneklerini, boşa harcadığını hissederek kendini değersizleştirebilir. Üçüncü bir seçenek ise, çocuk doğurduktan sonra kısa bir süre için kariyerine ara vermektir. Çalışan kadınlar, günümüzde daha çok bu seçeneği tercih ediyorlar. Ayrıca çocuk sayısını sınırlı tutmak, çocuk doğurma yaşını da olabildiğince geçe çekmek de çalışan kadının tercih ettiği çözümler arasında.

Anneleri bekleyen zorluklar…

Bebek dünyaya geldikten sonra işe başlayacağı dönem yaklaştıkça çeşitli kaygılar yaşamaya başlar:

- “Küçücük bebeğimi bırakıp işe gidiyorum, ona annelik yapamıyorum!”

- “Ona yeterli zaman ayıramıyorum.”

- “Acaba annem/kayınvalidem/bakıcı çocuğa iyi bakıyor mu?”

- “Bebeğim duygusal veya fiziksel anlamda eksiklik yaşıyor mudur? Bu eksiklik ileride bebeğimde ruhsal sorunlara yol açar mı?”

- “Onu bırakıp gittiğim için bana kızar mı?”

- “Keşke daha uzun bir süre çalışmayıp onu ben büyütseydim?”

Bebeğe kimin bakacağı, iyi bakıp bakamayacağı gerçekçi bir kaygı olmakla birlikte, anneler de bu durumu abartabiliyorlar.

Bakan kişinin güvenilir, bebeği seven, onun duygusal ve fiziksel gereksinimlerini karşılayabilecek kapasitede biri olması elbette çok önemlidir. Özellikle çocukların yaşamlarının ilk üç yılında tek kişi tarafından bakım görmesi ve bakan kişiyle sağlıklı duygusal bağlar kurması çocuğun ruhsal gelişimi açısından gerekli. Üç yaşından sonra ise çocukların sosyalleşebilmeleri açısından yuvalara verilmeleri daha sağlıklı olacaktır.

Önlenemeyen suçluluk duygusu

Çocuklarıyla geçirdikleri zamanı yetersiz bulan anneler, bir süre sonra kendilerini suçlu hissetmeye başlıyorlar. Aslında bu suçluluk duygusu kısmen toplum tarafından yüklenilen bir duygudur. Çünkü kadın kimliğini taşımaya başladığı günden beri anneliğin kutsal bir görev olduğunu öğrenen kızların bu rolü aksattıklarını, yerine getiremediklerini düşünmeleri, suçluluğu yaratan önemli nedenlerden.

Suçluluk duygusunun doğurduğu yanlış davranışlar ise;

- Anne eve geldikten sonra tüm zamanının çocuğuyla geçirmeye çalışması,

- Çocuğunun her istediğinin yapılması,

- Annenin suçluluğunu telafi etmek için sürekli çocuğuna bir şeyler alması olarak sıralanabilir.

Oysa araştırmalar, çalışan annelerin çocuklarının yaşadıkları sorunların annenin çalışmasıyla ilgili değil de, annenin kendi kaygısını gidermeye yönelik yaptıkları hatalı davranışlarla ilgili olduğunu göstermiştir.

Ayrıca çalışan anneler evde oturan annelere göre çocuklarına daha az, ancak daha kaliteli zaman ayırabiliyorlar. Çünkü bilinçli çalışan anneler çocuklarıyla geçirecekleri zamanı daha sistemli kullanabiliyorlar. Ayrıca annenin çalışıyor olması, çocukların daha bağımsız, ev içinde ve kendi yaşamlarına ait konularda daha fazla sorumluluk alan, özgüvenleri daha yüksek çocuklar olmasını sağlıyor.

Annenin çalışıyor olmasının aile ve çocuk üzerine bir diğer olumlu katkısı ise mesleğini seven, işinde üretken olarak kendini daha mutlu hissetmesidir. Bu mutluluk aile içi iletişimi olumlu yönde etkiler. Bunun sonucunda da anne çocuğuna kısa, ancak daha nitelikli zaman ayırabilir, çocuğunun eğitimine daha fazla kaynak yaratabilir ve çocuğun sosyal çevresi daha geniş olabilir.

Çalışan anne çocuğunu nasıl etkileyebilir?

Elbette ki, annenin çalışıyor olmasının olumsuz yanları da var. Ancak bunlar çocuğu dolaylı olarak etkileyen olumsuzluklar. Annenin ev ve aile yaşamındaki sorumluluklarını çalışmadan önceki kadar iyi yerine getirmek istemesi kendini yıpratmasına, bir imkansızı denediği için sonuçta kendini beceriksiz ve yetersiz hissetmesine, yaptıklarından ve dolayısıyla kendinden memnun olamamasına neden olabilir. Ayrıca bu karmaşanın arasında aksayan eşlik rolü anne baba arasında çatışmalara yol açabilir. Belki de pek dikkate alınmayan, ancak önemli bir kayıp daha yaşanır. Bu devrede annenin kendine ayıracak zamanı neredeyse hiç kalmamıştır. Anne giderek öfkelenir, çocuk annesinin daha da fazla ilgisini çekmek için huzursuzluğunu artırır. Her işe yetişmeye çalışmaktan ve yapamamaktan usanan anne zamanı daha da kötü kullanmaya başlayıp giderek işlevsizleşebilir. Evdeki diğer kişiler ve özellikle de çocuk bu durumdan oldukça olumsuz olarak etkilenir. Çocuğunu kötü görmek, onu ve eşini üzdüğünü düşünmek de annenin suçluluğunu ve değersizlik duygusunu arttırır.

Keyifli bir haftasonu geçirmek için öneriler…

Haftasonu birkaç saatinizi sadece çocuğunuzla geçirmeniz aranızdaki ilişkinin kuvvetlenmesini sağlar. Çocuğunuzun tercihlerine göre keyifli bir haftasonu geçirebilirsinhiz. İşte size birkaç öneri...

- Hazine avcılığı

İşe yaramayan boncuklarla bir takı tasarlayın. Sizin de çözmesine yardımcı olacağınız ipuçları ekleyerek bir hazine haritası çizin. Kimi etaplara ödül olarak meyveli yoğurt veya sevdiği kurabiyelerden koyarak oyunu daha eğlenceli bir hale getirebilirsiniz.

- Resim yapın

Çocukların en çok sevdiği şey boyama yapmaktır. Bu kez kıyafetlerinizin ya da yüzünüzün boyanmasına aldırmadan birlikte suluboya resim yapabilirsiniz.

- Tiyatro ya da sinemaya gidin

Çocuk oyunları o kadar sık yer alıyor ki artık tiyatroların programında. Aynı şekilde çocuk filmleri de beyazperdede. Arkadaşları ile ya da yaşları birbirine yakın arkadaşlarınızın çocukları ile küçük programlar düzenleyin. Yemek, sinema ya da tiyatrodan oluşan bu programın içine müzeleri de

ekleyebilirsiniz. Hem bu şekilde çocuğunuzun da sosyalleşmesini sağlamış olursunuz.

- Yıldızları izleyin

Yaz yaklaşıyor. Artık yıldızları görebilmek çok daha kolay. Üstelik bu konuda profesyonel olmanıza da gerek yok. Herkes büyükayı ya da boğa takım yıldızını gökyüzünde rahatlıkla bulabilir. Ayrıca bu küçük eğlence çocuğunuzun merak ve keşfetme duygusunu da güçlendirecektir.

- Yemek yapın

Çocuklar hamur yoğurmaya bayılırlar! Kolay tariflerden başlayarak birlikte kurabiye veya mini pizza hazırlayabilirsiniz.

Çalışan annelere toplum içindeki rolleri ve özellikle çocuklarıyla ilişkilerinde yardımcı olabilecek öneriler...

“Çalışan anne klasik anne değildir.”

“ Çalışan anne olmak yetersiz anne olmakla aynı şey değildir, yeter ki çocuklarına kaliteli zaman ayırılabilsin” cümlelerini hiç akıldan çıkarmayarak başlayabiliriz.

- Önceliklerinizi belirleyin ve yapacaklarınızı öncelik sırasına göre dizin. Eve gittiğinizde çocuğunuzla mı zaman geçireceksiniz, kendinizle ilgili yapmanız gereken bir şeyler mi var? Elbetteki, öncelikleriniz günden güne değişiklik gösterebilir. Esnek olup yapacaklarınızı sıralarken, zamanın sınırsız, sizin de biyonik kadın olduğunuz şeklinde bir yanılgıya düşmemeye gayret edin.

- Her şeyin, her yaptığınızın mükemmel olması gerekmiyor. Bir şeyi mükemmel yapmak pek çok irili ufaklı, haz verebilecek veya gerekli şeyi ihmal etmek anlamına gelebilir.

- Çocuğunuzla geçireceğiniz zamanı onunla birlikte programlayın ve bu programa olabildiğince sadık kalmaya çalışın. Eve girdikten sonra çocuğunuz sizi sürekli kovalayıp ilginizi çekmeye çalışırsa, hem siz sıkılırsınız hem de o gerilir. Öncesinde çocuğunuzla anlaşıp ona ayıracağınız zamanı söylerseniz o da sizi bekleyebilir, yeter ki sözünüzde durun ve ona ayırdığınız zamanda başka şeylerle ilgilenmeyin.

- Birlikte geçirilen zamanın içeriğini oluştururken çocuğunuzun hakkı sizden biraz daha fazla olmalı. Ancak siz de çok istemediğiniz bir şeyi çocuğunuzun hatırı için

(en azından sürekli olarak) yapmamaya çalışın. Çabuk sıkılıp öfkelenebilirsiniz ve bunu hisseden çocuk da huzursuzlanır.

- Oyun zamanında çocuğunuz başka şeylerle ilgilenir, zamanını boşa geçirirse bunun sonucunda sizinle oynayamayacağını, çünkü zamanın dolmuş olduğunu ona söylemekten kaçınmayın. Çocuğunuz da zamanını iyi kullanması gerektiğini bu şekilde öğrenecektir. Zaman dolduğunda oyunun bitmesi çocuğun sizinle olan hem birleşme hem de ayrışma gereksinimlerini karşılamış olacak, annesiyle ne zaman vakit geçireceğine dair kaygıları kaybolacaktır.

- Eve girdiğiniz andan itibaren çocukla ilgilenmenin ve bu sürenin sınırsız olmasının yaratacağı başka sıkıntılar da olabilir. Çocuk annenin tamamen kendisine ait olduğunu sanır ve tüm gereksinimlerini onun üzerinden karşılamaya çalışır. Annesiyle arasındaki sınırı algılayamadığından sürekli sınırı tanımlamaya çalışır ve denemeler yapar. Bu durum her iki taraf için de üzücü olabilir ve çocuk sınır çizme ve çizilen sınırlara uymada sorun yaratabilir. İyi ve yeterli anne olmanın tüm zamanının çocukla geçirmek olduğu şeklindeki yanlış inancınızdan vazgeçin.

- Annelik konusunda iyi niyetli ve yeterli olduğunuza inanın.

- Çocuğunuzu mutlu etmek için elinizden gelen her şeyi yapsanız bile bazen çocuğunuz mutlu olmayabilir. Bu durum onun gereksinimlerini karşılayamadığınız anlamına gelmez. Elinizden geleni yaptığınıza ilişkin duygu ve düşüncelerinizi çocuğunuzla paylaşın ve mutlu olmanın artık büyük ölçüde kendisine bağlı olduğunu söyleyin.

- Ters giden bir günün sonunda kendinizi suçlamayın, ertesi güne yeniden başlayın.

0 yorum: