9 Haziran 2007 Cumartesi

Bayanlar Çok Safsınız..

Evet arkadaşlar bu benim düşüncem.Bence bayanlar çok saf oluyorlar.Karşındaki insanı tanıyamıyorlar özellikle karşısındaki insan bir "Erkek"se.Çok duygusallar,çok çabuk aldanıyorlar ve çok beceriksizler ev işleri hariç Bilmem siz ne düşünüyorsunuz??

Mavi forum

Erkekler Kadınlardan Ne Bekler??? (Resimli anlatım)

Bir erkek neyi bekler?

GerÇek 1 kadın bekler,annesinin besledigi gibi onu besleyen,

Evini temiz,pak ve sıcak tutan,


Dır dır nedir bilmeyen,

Paranın kıymetini bilip alışveriş etmeyen,

Bütün gün çalısıp,

Bütün gece dans edebilien,

Ve asla HAYIR! demeyen,

Asla başı ağrımayan;

Ve her zaman tedbirli,

Yalnız kendisini sevecek,

Ve şımartacak bir kadın...

BEKLER............................................ ...

COK BEKLER!!!!!.....


Mavi forum

baylar ve bayanlar

ERKEK

1- Bankamatiğin önüne parket

2- Kartı sok

3- Şifreyi gir, işlemi yap

4- Parayı, kartı ve makbuzu al

KADIN

1- Bankamatiğin önüne parket

2- Dikiz aynasında makyajına bak

3- Kontağı kapat

4- Kontak anahtarını çantaya at

5- Bankamatiğin önünde çantada cüzdan ara

6- Kartı sok

7- Çantada şifrenin yazılı olduğu kağıdı ara

8- Şifreyi gir

9- Ekrandaki bütün yazıları oku

10- İptal tuşuna bas

11- Şifreyi yeniden gir

12- İptal tuşuna bas

13- Şifreyi yeniden gir

14- Bakiye sor

15- Parayı al

16- Bütün yazıları yeniden oku

17- Makbuzu al

18- Arabaya dön

19- Makyaja bak

20- Sağ sinyal ver

21-Üç santim ilerle, dur

22- Arabadan in

23- Bankamatikten kartı al

24- Arabaya dön

25- Kartı cüzdana koy

26- Makbuzu küçük bir deftere işle

27- Makyaja bak

28- Geri vitese tak

29- 1 Kilometre ilerle

30- El frenini indir


Umarım konuyu doğru yere açmışımdır

Mavi forum

Zayıflamanın 7 Nedeni?

Yediğiniz her şeye dikkat etmenize, hatta çikolata, cips ve çerez gibi sevdiğiniz pek çok yiyeceği hayatınızdan çıkarmanıza rağmen kilo veremiyor musunuz? Üzülmeyin sizin durumunuzda o kadar çok kişi var ki...

A.B.D. de, Amerikan Diyet Birliği tarafından, Gallup Araştırma Şirketi ne yaptırılan bir araştırmanın sonucu oldukça ilginç. Kadınların yüzde 99 u sağlıklı bir şekilde beslendiklerine inanıyorlar. Oysa verdikleri yanıtlar; kendileri için gereken sağlıklı beslenme standartlarını, sadece yüzde 1 oranında sağlayabildiklerini ortaya çıkarıyor. Buradaki en büyük sorun, bolca lifli gıda ve doymamış yağ yerine, ağırlıklı olarak, az ama doymuş yağ, şekerin ve rafine besinlerin tüketilmesi. Oysa besinlerin niceliği kadar niteliği de önemli. Siz kalori hesabı yapıp, yediğiniz her lokmayı sayarken çok farklı nedenler kilo vermenizi engelliyor olabilir. İşte kilo vermenizi engelleyen hatta kilo almanıza yol açan 7 neden ve bunlarla baş etmek için en etkili çözüm önerileri.

Kahvaltıyı atlamak

A.B.D. Colorado Üniversitesi nde, 3 bin gönüllü üzerinde, kahvaltı üzerine bir araştırma yapılmış. Bu kişilerden 1 yıl boyunca düzenli kahvaltı etmeleri istenmiş ve yıl sonunda ortalama 6 kilo verdikleri gözlenmiş. Özellikle, kepekli ekmek, müsli gibi lifli besinlerle kahvaltı eden kadınlar çok daha rahat kilo veriyor ve bu kiloyu korumakta da çok zorlanmıyor. Ayrıca kahvaltıyı atlamak dalgınlığa ve konsantrasyon eksikliğine de neden olabiliyor.

ÇÖZÜM: Tabii ki kahvaltı atlamamak. Sabahları sadece 10 dakika erken kalkarak, bir kase yağsız süt içinde müsli yiyebilir ve kendinize çok büyük bir iyilik yapabilirsiniz. Ancak kahvaltı etmek adına, yağlı poğaça ve açmaları sakın aklınıza getirmeyin. Lifli yiyecekler, taze meyve, meyveli yoğurt ve yağsız süt iyi bir kahvaltı için yapılacak en mükemmel tercihler.

Sadece tadına bakmak

Arkadaşınızın doğum gününde dayanamadınız ve o kadar ısrar karşısında incecik bir dilim pasta yediniz. Ardından akşam yemeği için gittiğiniz restoranda, salata ısmarlamanıza rağmen, eşinizin patates kızartmalarından bir iki tane aldınız, bir de diğer arkadaşınızın spagettisinin tadına baktınız. Ama tabii bunları kesinlikle yemekten saymıyorsunuz. Ancak beslenme uzmanları, kilo almanın altında yatan en önemli nedenlerden birinin, diyet planı uygularken, "tadına bakmak", "küçücük bir lokma almak" gibi bahanelerle günlük kalori alımının üzerine çıkmayı gösteriyorlar. Hatta yapılan araştırmalar, bu şekilde tüketilen yiyeceklerin ortalama olarak günde 700 kaloriyi bulduğunu gösteriyor.

ÇÖZÜM: Bu konuda yapabileceğiniz en mükkemel şey bir yiyecek günlüğü tutmak. Böylece, tadına baktığınız böreği, bir parçacıktan bir şey olmaz diye ağzınıza attığınız çikolatayı önünüzde yazılı görecek ve durumun ciddiyetini anlayabileceksiniz. Ayrıca yazacağınızı bildiğiniz için bir şeyler yerken çok daha dikkatli olacaksınız.

Şeker bağımlılığı

Şeker ve çikolata kadınların en çok sevdiği yiyeceklerin başında geliyor. Ama burada suçlular çay ve kahvelerimize attığımız kesme şekerlerle, atıştırdığımız şekerleme ve çikolatalar değil. Uzmanlara göre tükettiğimiz şekerin üçte birini gizli bir şekilde alıyoruz. Meyveli yoğurtlar, meyve suları, bazı alkolsüz içecekler nedeniyle farkında olmadan daha fazla şeker tüketebiliyoruz.

ÇÖZÜM: Öncelikle tüm tatlı ve pastaları kendinize haftada sadece bir gün sunabileceğimiz bir ödül olarak sınırlandırmalısınız. Onun dışında yediğiniz tüm besinlerin etiketlerini okuyun ve fruktoz, mısır şurubu ve sakkaroz gibi maddelerin de şeker sınıfına gireceğini unutmayın. Meyveli yoğurt, mısır gevreği ve müsli gibi yiyecekleri satın alırken de şeker içermeyen çeşitlerini seçin.

Yeterli miktarda gıda alamamak

Çoğu kişinin, bol bol lif, vitamin ve mineral içeren "tam" yani işlenmemiş gıdalardan yeteri kadar tüketmediği bilinen bir gerçek. Ne yazık ki, işlenmiş, rafine edilmiş ve pek çok katkı maddesi katılarak hazırlanmış gıdaların hayatımızdaki yeri çok daha fazla. Araştırmalar beyaz unla yapılan her türlü hamur işinin beslenmemizde en büyük yeri tuttuğunu gösteriyor.

ÇÖZÜM: Beyaz ekmek, pirinç ve makarna yerine, işlenmemiş kepekli ya da doygun ekmek, kepekli pirinç ve tam makarna tercih etmeye çalışın. Atıştırmak içinse cips, çikolata yerine, yağsız patlamış mısır ya da kuru meyveleri seçin. Evde yaptığınız kek ve hamur işlerinde de, eğer mümkünse, kepekli unu kullanmanız son derece akıllıca olur.

Çok fazla yağ tüketmek

Günlük yağ ihtiyacımız yaklaşık 67 gram. Yağ tüketimini kısıtlamak denince, aklımıza sadece yemeğe konulan ya da kahvaltıda kullanılan yağlardan vazgeçmek geliyor. Oysa tereyağ ve margarini keserken, salata soslarında, peynirde ya da sütte var olan yağı göz ardı ediyor, tüketmeye devam ediyoruz. Üstelik fazla yağların en önemli özelliği, kalça, karın ve bacak gibi bölgelerde depolanmaya çok müsait olmaları. Ayrıca fazla yağ tüketenlerin, balık, yağsız süt, C vitamini, A vitamini ve folik asit açısından zengin ve kilo vermeye yardımcı yiyecekleri daha az tükettikleri de gözlenmiş.

ÇÖZÜM: Genel olarak, "bir yiyecek ne kadar az işlenmişse o kadar az yağ içeriyordur" kuralını benimseyebilirsiniz. Ayrıca satın aldığınız besinlerin ambalajlarını okuyarak ne kadar yağ içerdiği hakkında bilgi edinmeniz ve seçimi buna göre yapmanız da olası. Bir besinin kaç kalori olduğu kadar, yağdan gelen kalorisinin ne kadar olduğuna da dikkat edilmeli. Yağ oranı, 100 kaloride 3 gramdan fazla olan besinleri tercih etmeyin.

Kalsiyum alımını önemsememek

Hemen hemen herkes kalsiyumun sağlıklı kemiklere sahip olmak ve osteoporozu engellemek için gerektiğini biliyor. Ancak kalsiyumun kilo vermede de etkili olduğu pek fazla bilinmiyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar, kalsiyum açısından zengin olan yiyeceklerle beslenenlerin vücut kitle endekslerinin daha düşük olduğunu gösteriyor. Bunun nedeni kalsiyumun kalsitrol eksikliğini önlemesi. Kalsitrol, vücudumuz tarafından salgılanan ve yağların depolanmasını önleyen bir hormon.

ÇÖZÜM: Büyük bir bardak yağsız süt içerek hem kemiklerinizi koruyacak hem de sizin için gerekli olan kalsiyum miktarını alacaksınız. Üstelik sadece 320 kaloriyle! Süte karşı hassassanız ve süt içtikten sonra sindirim problemleri yaşıyorsanız laktozsuz sütlerden de faydalanabilirsiniz. Eğer süt içmek sizin için imkansızsa, yağsız peynir, yoğurt ve füme somon gibi kalsiyum açısından zengin olan yiyeceklerden bol bol tüketin.

Doğru sebzeleri seçememek

Yağ içermeyen, bol lifli ve hastalıklarla savaşan bir çok maddeyle dolu sebze ve meyveler aslında tüketmek için en mükemmel besinler. Oysa ne yazık ki pek çoğumuz taze sebze ve meyve tüketimine gereken önemi vermiyoruz. Sadece sebze yemiş olmak için ağırlıklı olarak patates ve marulu tercih etmek de yapılabilecek büyük bir hata. Oysa patates, özellikle de kızarmış olduğu zaman, fazla besleyici değeri olmayan bir gıda. Aynı şey büyük ölçüde sudan oluşan amerikan marulu için de geçerli.

ÇÖZÜM: Sebze seçiminde aklınıza ilk gelen koyu yeşil yapraklı (ıspanak ve pazı gibi) ve sarı (biber ve kabak gibi) sebzeler olmalı. Bu sebzeleri haşlanmış ya da buharda pişirilmiş şekilde yemeniz en doğrusu. Ayrıca, bol bol şeker ve boya içeren meyve sularının da meyve yemekle aynı şey olamayacağını aklınızdan çıkarmamanız gerek.



METABOLİZMANIZI HIZLANDIRIN

Yeterince hızlı çalışan bir metabolizmanız varsa, besinlerle aldığınız kalorileri tamamen yakar, yağ olarak depolayıp kolayca şişmanlamazsınız. Eğer dikkatli beslenmenize rağmen kolayca kilo alıyorsanız veya aldığınız kiloları vermekte fazlaca zorlanıyorsanız metabolik hızınız düşük olabilir. İşte size metabolik hızınızı az da olsa yükseltmenize yardımcı yedi altın anahtar.

Kas kitlenizi arttırın: Kaslarınızı güçlendiren egzersizler, günün 24 saati, siz çalışırken de dinlenme halindeyken de daha fazla kalori yakmanızı sağlar. Ne kadar çok kasa sahip olursanız, metabolizmanız o kadar hızlı çalışır. Güçlendirici egzersizlere hemen başlayabilirsiniz. Bazı eşyalarınızı yokuş yukarı çıkarken kendiniz taşıyın, işyerine, evinizde çömelme egzersizleri yapın. Kol kaslarınızı çalıştırmak için 2-3 kilgoramlık ağırlıklar kaldırın (Büyük boy su dolu plastik bir su şişesi bile olabilir).

Öğün atlamayın veya kalori alımınızı çok düşürmeyin: Eğer vücudunuz giderek daha az besin almaya yöneltilir ve bunu almaya alışırsa, enerjiyi korumak için metabolizmanızı yavaşlatacaktır. Zamanla aynı besinleri tüketseniz bile, vücudunuz aldığınız kalorileri yakıt olarak kullanabilmek için yavaşlayacak ve istemediğiniz kiloların bedeninize yapışmasına neden olacaktır. Kalori alımınızı kesmenin en iyi yolu, günde 500 kalorinin altında kısıtlama yapmamak ve asla 1200 kalorinin laltında enerjiyi çok gerekmedikçe almamaktır.

Diyetinizdeki protein miktarını arttırın: Yapılan çalışmalar proteinlerin, pankreas bezinden dolaşıma daha kolay ensülin verilmesine yardım ettiğini ortaya koymuştur. Sağlıklı bir kişi günde ortalama 70 gram ve daha fazla protein ile bu etkiyi sağlayabilir.

Haftanın üç günü 30-45 dakika süre ile aerobik egzersiz yapın: Yaktığınız fazladan kaloriler ayda 1/2-1 kilgoram arasında kilo kaybetmenizi sağlayacaktır.

Günlük yaşantınızda da hareketinizi arttırın: Ne kadar çok hareket ederseniz, o kadar çok kalori yakarsınız! Yaşamınızda ve günlük aktivitelerinizde yapacağınız küçük değişiklikler her gün yaktığınız kalori miktarını da arttırır. Asansör yerine merdiven kullanmak, işyerinizden uzağa park edip geri kalan mesafeyi yürümek, arkadaşlarınızla kahve içmek yerine birlikte dükkánları dolaşmak, köpeğinizi gezdirmek, bahçe işleriyle uğraşmak ya da evinizi temizlemek, size fazladan kalori harcatan aktivitelerdir. Bu tip değişiklikleri günlük yaşamınıza sadece 20 dakika ilave ettiğinizde her gün ortalama 100 kalori yakarsınız.

Akşam yürüyüşlerini deneyin: Akşam yapılan aerobik egzersizleri ve ağırlık çalışmaları daha yararlı olabilir. Bazı kişilerin metabolizmaları gün sonunda çok fazla yavaşlar. Akşam yemeği öncesi yapılan 30 dakikalık aerobik aktivite metabolik hızınızı arttırarak, 2-3 saat boyunca da yüksek kalmasına yardım eder. Böylece akşam yemeklerinizde aldığınız kaloriler kalçalarınıza fazladan depolanmaz.

Yeterli uyuyun: Kulağa hoş geliyor değil mi? Eğer gece atıştırmalarınız varsa uykusuzluk daha fazla kilo almanıza neden olur. Az uyuyan kadınların, sekiz saat düzenli uyuyanlara göre metabolizmalarının yavaşladığını gösteren çalışmalar var.

Desteklere dikkat

Metabolik hızınızı arttırdığı iddia edilen pek çok destek, süpermarket raflarını dolduruyor. Siz yine de dikkatli olun. Özellikle ‘‘Ephedrin’’ ve ‘‘Ephedra’’ bitkisi özütü içeren metabolizma hızlandıran destekleri kullanmayın. Kafein ve nikotin gibi uyarıcıların metabolik hızı yeterince artırdıkları henüz kanıtlanmamıştır. Tiroid hormonu özütlerinin de bu amaçla kullanılması tehlikelidir. Bu maddelerin kişiyi daha fazla aktif olmaya yönelttikleri ve böylece daha çok kalori yakımını sağlayarak etki gösterdikleri düşünülmektedir. Bütün bu ürünler zararlı olabilir. Acı biber stres hormonlarınızın daha fazla salgılanmasına yol açarak metabolizmanızı hızlandırabilir. Yapılan çalışmalarda yeşil çayın metabolizmayı hızlandırdığı ve günde ekstra 70 kalori yaktırdığını göstermiştir. Bu artışın kateşinler adı verilen antioksidanlar yoluyla olduğu düşünülmektedir. Unutmayın! Metabolizmanızı hızlandırmak hem daha sağlıklı, daha zinde ve formda kalmanıza hem de istemediğiniz fazla kilolarınızın yakılmasına yardım edecektir.

Osman Müftüoğlu/ Hürriyet

7 GÜNDE 3 KİLO VERİN

Bu diyette size öğün öğün ne yemeniz gerektiğini değil, her öğün için değişik alternatifler sunuyoruz. Bunların içinde beğendiklerinizi ve canınızın çektiğini yiyebilirsiniz. Kahvaltınız 300-350, öğle ve akşam yemekleriniz 350-400, ara öğünleriniz ise 65 kaloriden oluşuyor. Bu diyet programına uyarsanız, yedi günde üç kilo verebilirsiniz. Tabbi ki bu tür bir diyete uzun süre devam etmenin sağlık açısından sakıncalı olduğunu da unutmayın. Diyetisyen Aşkın Yüksel den hızlı incelme diyeti:


SABAH


l Bir dilim kepek ekmeğine sürülmüş yağsız labne, yanında bir adet domates ya da greyfurt ve bir bardak taze sıkılmış meyve suyu.


l İki dilim kepek ekmeğiyle hazırlanmış peynirli tost, bir adet yumurtayla yapılmış omlet, bir adet domates.


l Bir adet elma, 30 gram müsli, bir çay kaşığı bal ve 100 gram yağsız sütle hazırlanmış elmalı müsli.


l Bir dilim reçelli ya da ballı etimek, 40 gram yağsız salam ya da tavuk göğsü, yarım adet salatalık.


l Çalışan kadınlar için, bir adet muz, bir adet elma, bir adet kividen oluşan meyve tabağı.


ÖĞLE


l Bir porsiyon yağsız tavada hazırlanmış sebze ızgara.


l İki dilim vejetaryen pizza.


l Bir kase çorba, bir dilim kepek ekmeği, 20 gram yağsız peynir.


l Bir adet fırında patates, yanında haşlanmış sebze.


l Çalışan kadınlar için, salata yapraklı, peynirli, domatesli sandviç, yanında bir bardak domates suyu.


AKŞAM


l Bir adet kepek ekmeğiyle hazırlanmış domatesli, biberli, peynirli tost.


l Patates, kabak ve bamyayla hazırlanmış bir tabak yağsız türlü.


l Bir tabak spagetti bolonez.


l İki adet etli domates dolması.


l 250 gram haşlanmış patates. Üzerine maydanoz, karabiber ve tuz serpebilirsiniz.

Mavi forum

Türk Kadınları Makyaja Düşkün...


Kozmetik ürünlerin kullanımında, ülkeler arasında önemli farklılıklar ortaya çıktı. Yapılan arştırmalara göre, Türk kadınlarının makyaj malzemelerini, Avrupalı kadınların ise cilt bakım ürünlerini öncelikli olarak tercih ettikleri bildirildi. Türkiye'de en ilgi çekici nokta Türk kadınının tercihini makyaj ürünlerinden yana kullanması. Önemli bir kesim ise cilt bakım ürünlerini lüks olarak nitelendiriyor. Türkiye'de herhangi bir makyaj ürünü kullanan kadınların oranı yüzde 50, cilt bakım ürünü kullananların oranı ise yüzde 10-15 arasında. Kadınlar bakımlı olmak yerine görüntüyü kurtarmaya çalışıyorlar. Araştırmacılar, en fazla satılan ürünlerin de ülkeler arasında önemli farklılıklar gösterdiğini kaydetti. Türk kadını el kremine, Yunanlı kadınlar cilt bakım ürünlerine, İspanyollar göz kalemleri ve banyo köpüklerine para harcıyorlar. Ayrıca Türkiye' de çok yaygın olan kolonya alışkanlığı, Avrupa ülkelerindeki bayanlarda ise neredeyse hiç yok.

Mavi forum

Parfüm SeçimLeri

Parfüm SeçimLeri

Parfüm, ilk çağlardan beri tenlerin ayrılmaz parçası.. İşte Sürüldükleri tenin kişiliğini alıp, özlerini bu kişiliğe yansıtan parfümlerin gizemli dünyası.. Ancak her parfüm size uygun olmayabilir. İpuçlarını öğrenmek istemez misiniz. Peki hangi ünlüler hangi parfümü kullanıyor? Hepimizin koklayarak uyandığımız, anılarımızı üzerine kurduğumuz, aşkımızı ayırd ettiğimiz, ne ve nasıl olmak isteğimizi bilen bir kokusu var. Kokusu sayesinde yarattığı iletişimle tarihin ilk çağlarından bu yana vazgeçilmezlerimizden olan parfüm, evrensel bir dil, çiçek ya da yaprak notalarıyla beslenen bir seçim...
Latince ‘per fumum (dumanın içinden)’ kelimesinden gelen parfüm, antik çağlardan beri insanlığı büyüledi. Mısır kaynaklarında banyoda ve dini törenlerde kokulu merhemlerin, sıvı yağların kullanıldığı yazılı. Bir koku düşkünü olan Kleopatra ve maiyeti de tören alanına girmeden çok önce, saçtıkları kokular insanların burunlarına ulaşırmış. Yunanlı ve Romalılar, ziyafetler esnasında kendilerini çiçeklerle kokulandırmış sularla serinletirmiş. İngiltere’de bir dönem yasaktı

Güzel Kokuların Tarihi adlı kitap ve ParfumShop adlı internet sitesinde yer alan bilgilere göre ilk parfüm, 14. yüzyılda Macar Kraliçesi Elizabeth zamanında yağların alkolle karıştırılmasıyla elde edildi. Araplar da egzotik madde kullanımıyla parfümün gelişiminde önemli rol oynadı. Modern parfüm tarihi ise, 17. yüzyılda Fransa’da, Grasse’da başladı. Kral 15. Louis’nin sarayı, ‘la cour parfumee (koku sarayı)’ olarak anılırdı. İstenmeyen, hoş olmayan kokuların parfümle gizlendiği neredeyse hiç banyo yapılmadan sadece parfümün etrafa yaydığı kokularla yaşıyorlardı. Sarayın yatak odaları da, koku kavanozlarıyla sarılmıştı. 18. yüzyılda dünyanın hemen her yerinde koku modası başlamıştı.

Ancak, 1774’de Britanya Parlamentosu, bir kocayı güzel kokularla etkileyen kadınların ‘büyü’ yaptıkları hükmüyle, tarihe geçen ‘parfüm yasağı’ kararını hayata geçirdi. Yeni çağ savaşla başladı Parfüm piyasasında yeni çağ, I. Dünya Savaşı ile başladı. Fransız modacılar kısa saçlı, boyalı tırnaklı kadına yönelik yeni bir stil oluşturdular.

Bu beraberinde yeni kokuları getirdi. Hafif çiçekler, baharatlı kokular ve çok çeşitli parfümler piyasada hakim oldu. II. Dünya Savaşı’nın sonlarında sade tasarımlar yerini cazibeye bıraktı. Zamanın ruhuna uygun cazibeli, cesur ve saldırgan olarak tanımlanan adeta cinsel devrim ruhunu belirleyen kokular üretilmeye başlandı.

Bugün kullandığımız bir çok koku, halen 1920 - 30’ların izlerini taşıyor ve parfümler, tarihte olduğu gibi kişiliğimize ve ne istediğimize ilişkin mesajlar veriyor. Ve işte, kişiliğimizin kimi zaman masum, kimi zaman baştan çıkarıcı ‘kokusunun’, yani parfümün sırları... Size uygun esansı nasıl seçersiniz? Eskiden sarışınlar için ferah, yeşil ya da meyveli bir koku önerilirdi. Ya da koyu renk saçlılar için oryantal bir koku. Ancak bu tür öneriler tarihe karıştı. Artık, kendi kişiliğinize uygun parfümleri seçmeniz gerekiyor. Bunun için öz bilincinizi güçlendirin, erotik istek, dikkat çekme, farklılaşma, anı yaratmanın hangisini istiyorsunuz karar verin. Hangi ana maddeden yapılan parfümün, koklayanda hangi etkiyi bıraktığını aşağıda bulacaksınız...

Çiçekler: Ferah, gösterişsiz, gıdıklayıcı, zarif, tatlı, feminin.

Chypre: Klasik, gizemli, mütevazi, dolu, kalıcı, şık. Ağaçlar: Uyarıcı, sportif, sert, dinamik, çekici. Amber: Egzotik, örtcü, sıcak, derin, fethedici.

Deri: Baharatlı, sıcak, kuru, karakteri güçlü, yoğun. Yasemin: Esprili, zeki kadın için. Madonya: Şaşırtıcı kadın için.

Misk: Güçlü kadın.

Gül: Çiçeği burnunda genç kız için.

Limon: Melonkolik kişiler için.

Mavimsi mor: Genç dullar için

Parfüm neden oluşuyor? Kökünden çiçeklerine kadar tüm bölümleriyle bitkiler, koku malzemelerinin ana kaynağı. Ancak, dünya piyasasındaki yüksek fiyatlar yüzünden (bir kilo gülyağı bugün 10 bin dolardan fazla) günümüzde parfümler salt doğal maddelerden oluşmuyor. Zamane pargümlerini doğa ve kimyanın melezi olarak tanımlayan uzmanlar parfümü oluşturan bitki ve özleri şöyle özetliyor:

• Yaprak ve saplar: Kekik, okaliptüs, ıtır çiçeği, tefarik, lavanta, biberiye, nane, defne.

• Çiçekler: Gül, yasemin, karanfil, nergis, teber.

• Meyve, tohumlar: Biber, kuru karanfil, vanilya, anason, hindistan cevizi.


• Ağaçlar: Sandal, çam, sedir.

• Kabuklar: Armut, tarçın.

• Yosun: Meşe.

• Bitki ve otlar: Tarhan, adaçayı, kekik.

• İğne yapraklar ve dallar: Ladin, çam, selvi.

• Kökler: Vetiver, zencefil, süsen.

• Meyve kabukları: Bergamut. limon, portakal, limet. Koku alırken önce bir kumaşa sıkın

• Parfüm dükkanlarında en yeni kokuyu çıkarttırmayın. Henüz parfümlerle hiç ilgilenmemişseniz, bildiğiniz kokulardan hareket edin.

• Parfümü bir kumaş parçası üzerinde deneyin. Kolunuzda ise üç kokudan fazlasını denemeyin.

• "Parfüm sürmeyen kadının geleceği yoktur" sözlerine kulak asmayın.

• Alırken erkekleri düşünmeyin. Moda olanı değil, beğendiğiniz ve size uygun kokuyu seçin.

• Parfüm kullanırken belli stratejik noktalar var: Kulak arkası, boyun çukuru, bilekler. Ancak bu noktalarla yetinmek zorunda değilsiniz. Nemli ve sıcak noktaları hedef alın; göğüs arası, kol altları, şakaklar, bilekler, diz arkası, dirsek içi gibi. Taklitlere dikkat! Sokaklardan vitrinlere terfi eden taklit parfümleri piyasaya süren uyanıklar, orijinal şişeleri temin edip, parfümü ise bilinmeyen değişik karışımlardan elde ediyor. Ancak, taklitler kendilerini kutularından ele veriyor.

Genelde mat renkli ve üzerinde yazım hatası bulunan taklit kutular eğer kapalıysa mutlaka inceleyin. Ünlü bir parfüm ise hologram etiketi olmasına dikkat edin. Parfüm bozuksa renginden belli olur. Bu tip parfümler, cilt hastalıkları, alerji ve kaşıntıya neden olabiliyor.

Eğer bu belirtilerden birini gözlemlerseniz, mutlaka bir cilt doktoruna görünün.
Ünlüler ve parfümleri Greta Garbo: Rochas’ın Femme
Liz Taylor: Patou’nun Joy
Brigitte Bardot: Balmain’den Vent Vert
Jeanne Moreau: Diorama No.5
Ava Gardner: Chanel No.5
Marlene Dietrich: L’heure bleue
Mae West: Petou’nun Joy’u
Cameron Diaz: Guerlamain’in Samsara’sı
Katherine Witt: Gucci’nin Envy
Sezen Aksu: Dolce Gabbana
Nükhet Duru: Eccoda ve Gucci Rush
Ajda Pekkan: Nova İsedas
Sibel Can: Armoni...


Mavi forum

Hey bayanlar!!Hatalar nereye kadar affedilebilir?

Hepimiz insanız ve ilişkilerde hata yapabiliriz. Bazı hatalar var ki, bunlar kolaylıkla affedilebilir. Bazıları ise kesinlikle affedilmemeli.

Çünkü affederseniz, ona aynı hatayı bir kez daha yapma hakkı verirsiniz. İşte affedilebilecek ve affedilmeyecek hatalar...

Affedilebilir hatalar

Küçük yalanlar: Henüz tanışma evresinde sizin ilginizi çekebilmek için söylediği yalanları affedebilirsiniz. Ya da ilişkiniz sırasında sizi üzmemek için başvurduğu zararsız yalanlar da affedilebilir.

Öfke anındaki tepkiler: Bazı insanlar öfkelendiklerinde ağızlarından çıkanı kulakları duymaz. Bu bir kişilik özelliğidir ve kolay kolay değişemez. Onurunuzu zedelemeyecek şekilde söylenmiş sözler affedilebilir.


Randevuya gelmemek ya da gecikmek: Elinde olmayan bir sebepten dolayı (hastalık, trafik v.b) randevusuna geciken ya da gelmeyen sevgilinizi affedebilirsiniz.

Özel günleri unutmak: Özellikle erkeklerde görülen bir durum. Eğer özel günlerinizi unutmayı alışkanlık haline getirmiyorsa, onu affetmenizde sakınca yok. Ancak bir daha unutmaması konusunda mutlaka uyarıda bulunun.

Yeterince vakit ayırmamak: Zaman zaman insan kendi dışındaki sebeplerden dolayı ilişkisine vakit ayıramayabilir. Bunu sorun etmemek gerekiyor. Ancak siz hep son sırada kalıyorsanız dikkat etmelisiniz.

Sorumsuzca davranmak: İlişkilerde her iki tarafın da aynı sorumluluk bilincine sahip olması pek mümkün değil. Bu yüzden bir taraf, diğerinin açığını kapayacak. Size zarar vermediği sürece sorumsuz davranışlar affedilebilr.

Aileye, arkadaşlara düşkünlük: Bu da aşırıya kaçmamak koşuluyla affedilebilecek bir olay.

Küçük ayrılıklar: Tartışmalar bazen istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Bir taraf diğerine öyle hissetmese de "Bitti artık" diyebilir. Pireye kızıp yorgan yakmayın. Birkaç günlük ayrılık sizi kendinize getirecektir.

Kaçamak bakışlar: Zaman zaman sevgilinizi başkalarına bakarken yakalayabilirsiniz. Bu sizi sevmediği anlamına gelmez.

Meraklar ve hobiler: Her insanın yapmaktan zevk aldığı hobileri vardır. Hobisine zaman harcıyor diye sevgilinizi terk etmeye kalkmayın.

Affedilmeyecek hatalar

Şiddet: Size bir fiske bile vuranı asla ama asla affetmeyin. Affederseniz emin olun aynı şeyi, hem de bu kez daha şiddetlisini yapacaktır.

Aldatmak: İşte affedilmeyecek bir hata daha. Aldatmışsa, size aşkı eskisi kadar güçlü değil demektir. Affetseniz bile emin olun bir kez daha aldatılacaksınız. Aldatana kesinlikle bir şans daha vermeyin.

Büyük yalanlar: Hayatınızı etkileyebilecek yalanlardan sözediyorum. Örneğin evli olduğu halde "Evli değilim" demesi gibi. Bu tür bir yalanı yakaladığınızda onu hemen postalayın.

Umursamazlık: Yanınızda yokmuşsunuz gibi davranıyorsa, sizinle ilgili hiçbir şeyle ilgilenmiyorsa ondan uzak durun.

Cimrilik: İşte kötü bir özellik daha. Paraya cimri olan aşkına da cimridir. Sizinle ilk tanıştığında para saçan sevgiliniz artık öyle değilse, "Güle güle" demenin zamanı gelmiştir.

Aşağılamak: Sizi herkesin önünde küçük düşürüyorsa, onurunuzu kıracak hareketlerde bulunuyorsa, sakın affetmeyin. Affederseniz, söylediği her şeyi kabullenmiş olursunuz.

Saygısızlık: Bir ilişkide sevgi kadar saygı da önemlidir. Kişiliğinize saygı göstermeyen insanla sakın ama sakın birlikte olmayın.

Değiştirmeye çalışmak: Sizi ya olduğunuz gibi kabul etmeli ya da bu işe hiç başlamamalı. Başladıktan sonra değiştirmeye çalışıyorsa, affedilmeyecek bir hata yapmış demektir.

Kabalık: Hiç kimsenin bir başkasına kaba davranmaya hakkı yoktur. Kabalığı alışkanlık haline getirmiş kişiyi düzeltemezsiniz. Hemen ayrılın.

Alkol ve uyuşturucu: İlişki başladıktan sonra sevgilinizini alkol ya da uyuşturucu bağımlısı olduğunu fark etmişseniz bir an önce onu terk edin.


Mavi forum

kadının rengi

MAVİ

huzur rengidir mavi ,sakinleştirir,yatıştırır,dinginlik verir,Maviyi seçen kadın haddini bilir ,etliye sütlüye karışmaz.Sakin ,sessiz,uslu ama sevimli ve hoştur.Bu rengi tercih eden kadınlar genellikler sportmen ,genç, sade ve dişiliğini abartılı bir şekilde gözler önüne sermeyen kadınların tercihidir diyebiliriz.İncecik beyaz çizgili gömlekler ,lacivertli beyazlı marine giysiler sportmen bir görüntüye işaret eder.Bunun dışında mavi ve yeşil gözlülerin en çok tercih ettiği renktir.

GRİ
tüm hüznüne karşın uyumlu ve ağırbaşlı , sakin ve usludur gri. Asi değildir hiçbir zaman ,radikal ,çılgın,vahşi olması mümkün değildir.İş hayatının en vazgeçilmez rengi belki de gridir.Sisli pusulu griyi tercih edenler de yine öyle sisli puslu tipler oluyor desek çok yanlış olmaz . Kendini net bir şekilde ortaya koymak isteyen ,iddialı,cesur,atak kadının rengi olduğu söylenemez.Gri, genellikle pembe ve mavili pastel renkler ve inciler eşliğinde ağırbaşlı,sakin ,ciddi görünümlü, sade ve şık olmasını becerebilen kadınlar tarafından kullanılıyor.

SARI

Sarı saç ,kehribar rengi göz tamamda ,sarı öyle çok giyilen ,çok kullanılan bir renk değil gibi. Ama konu dekorasyon olunca iş değişiyor.Sarı renk mutfaklarda harikalar yaratırken ,yaldızlı sarılar hemen hemen her yerde hayatımızın içinde olduklarını hissettiriyorlar.Yaldızlı sarı papuçlar,ojeler,aksesuarlar,şamdanlar,takılar,o bje ler çok iddialı olabiliyor.Sarı,genellikle neşeli,pozitif,hareketli dışa dönük kadınlar tarafından tercih ediliyor.

KIRMIZI

Ateşin ,şehvetin ,güneşin,ihtirasın , hatta belkide vahşetin rengi kırmızı .Yoğun,ağır,iddialı,atılgan,saldırgan,radika l bir renk olan kırmızı herkesin harcı değil! Hatta pek azlarının harcı bile denebilir.Kırmızı,kadınsıdır,iç gıcıklar,keskindir,canlıdır,enerjiktir,yerinde duramaz.Giyene enerji verir,moral verir,hareketlendirir.Sadece giyene mi ?Bakan da nasibini alır kırmızdan ,çevreye yaydığı dinamizimden.Giymek de bakmak da cesaret ister .Uzun lafın kısası ; yabana atılacak bir renk değildir kırmızı.


BEYAZ
Gelinlik ,sabun ,çarşaf ,masumiyet,saflık,temizlik,önlük yakası,süt... Beyaz her birimize pek çok kavramı ve eşyayı çağrıştıran bir renk .Ancak beyazın çağrıştırdığı ilginç birşey var , o da siyah ! gecenin ve gizemin temsilcisi siyah ,gündüzün ve netliğin temsilcisi beyazla buluştuğunda ortaya çok güzel bir tablo çıkabiliyor.Beyaz esnek ve uyumlu bir renktir .Bu nedenle bunu tercih edenler de aynı özelliği taşır.

SİYAH
Siyah renk bir tutkudur,sevdimi bir kere tam sever.Siyah sadece giyimde değil,iç giyimde,saç renginde,aksesuarlarda,makyajda,ayakkabıda,çanta da ve dekorasyonda de çıkar karşımıza.Hatta ayakkabı,çanta denildiğindeilk akla gelen siyahtır.Çünkü siyah uyumlu bir renktir,ne kadar asi görünürse görünsün! Cesaret ister simsiyah saçlar,uçukluk ister siyah ojeler,farlar...siyah tutkunu kadınlar sıradan kadınlar değildir.Gizemli ,entellektüel,marjinal kadınlar arasında siyah tutkunları çok görülür.Gece rengidir bir de siyah ,davetlerin asla vazgeçilmeyen ve de kolay kolay vazgeçilmeyecek rengidir.Gizemin, zarafetin,seviyeli ve erotizmin ,ağırbaşlı bir iddialılığın sembolüdür.

PEMBE
Çocukluk tutkusu pembe!Tabii kız çocuklarının .Pastel bir pembenin incelikli bir zarafeti var kuşkusuz.Zarafetten çok,fıkırdak etkiler yaratan fuşyanına da pembeler sınıfına girmesi biraz şaşırtıcı tabi! Pembe dişi olmasına dişi de pek de yetişkin bir dişi değilmiş gibi,sanki biraz lolita gibi.

KAHVERENGİ

Öyle uçuk kaçık ,havai,çılgın kadın rengi değildir.Genellikle tahta kolye ve bileziklerle ,entel dantel havalarda ya da orta yaş kadınlarında hanım hanımcık olarak kullanıldığı hakkında bir rivayet var .Kahverengi zengin bir renktir,açığı koyusuna benzemez.Kiremite kaçtığı da görülmüştür,devetiyüne göz kırptığı da...


Mavi forum

Kadınlar sabahları daha aksi olur

Birçok erkek sabahları kadınların uykusuzluk sebebiyle suratsız ve çekilmez olduğunu söylüyor. Kadınlar sabahları suratsız olmakla kalmıyor, aynı zamanda bu aksi ruh halini uzun süre devam ettirebiliyor.

22/12/2006 - 10:17




Araştırmada, erkeklerin yüzde 24'ü sabahları yataktan asla suratsız bir şekilde kalkmadıklarını söylerken, kadınlarda bu oran sadece yüzde 14 oldu.

Araştırmada ayrıca, bu ruh halinin kadınların yüzde 13'ünde 2 ile 4 saat sürdüğü, oysa aynı süre boyunca suratsız olan erkeklerin oranının yüzde 10 olduğu ortaya çıktı.

Ankete katılanların yüzde 41'i sabahları huysuz olmalarının başlıca nedeninin uykusuzluk olduğunu söyledi.

Uyku Konseyi'nden Jessica Alexander kadınların suratsız olmasının belki de uyku kalitesiyle açıklanabileceğini belirtti.

Kadınların sadece yüzde 9'u her gece iyi uyurken bu oran erkeklerde yüzde 15. Her 10 kadından 3'ü uyku sorunlarından partnerlerinin horlamasını sorumlu tutarken, erkeklerin sadece yüzde 13'ü partnerlerinin horlamasından yakındı.


Mavi forum

Evlenmeyi Düşünen Bayanların Evrimi

Aşağıdaki yazı 1950 yılında Amerika'da lise (kız) öğrencileri için, evliliğe hazırlık amacı ile düzenlenmiş Ev Ekonomisi kitabından alınmıştır.
1. Yemeği tam zamanında hazırlayın: Önceden plan yapın, hatta bir gece önceden yemeği tam zamanında masaya koymak için her şeyi önceden düşünün. Bu şekilde, eşinize O'nu düşündüğünüzü ve ihtiyaçlarına karşı duyarlı olduğunuzu göstermiş olacaksınız. Bir çok erkek eve geldiklerinde aç olurlar ve nefis bir yemek ihtiyaçları olan sıcak karşılamanın bir parçasıdır.

2. Kendinizi hazırlayın: Son 15 dakikayı dinlenmek için ayırın, böylece eşiniz eve geldiğinde kendisine hoş görünebilirsiniz. Makyajınızı tazeleyin, saçınıza kurdele koyun ve canlı görünün. Unutmayın kocanız bütün gündür yorgun insanla çalıştı. Neşeli ve ilgili görünün. Sıkıcı bir günün ardından biraz keyiflenmeye ihtiyaç duyacaktır.

3. Dağınıklığı toparlayın. Eşiniz eve gelmeden önce evin her tarafını dolaşın ve kitap, oyuncak, gazete gibi ortalıkta dağınıklık yaratan bir şey varsa düzeltin. Sonra masaların üzerindeki tozları alın. Böylece eşiniz eve geldiğinde, cennette olduğunu düşünecektir.

4. Çocukları hazırlayın: Eğer küçükseler, ellerini ve yüzlerini yıkayıp, saçlarını tarayın, gerekiyorsa kıyafetlerini değiştirin. Çocuklar küçük bir hazinedir ve eşiniz özenli görünmelerini isteyecektir.

5. Gürültü olmamasını sağlayın: Kocanız eve geldiğinde çamaşır makinesi, kurutma makinesi, süpürge yada mikser gibi gürültü yapan tüm aletleri kapatın. Çocuklara sessiz olmalarını söyleyin. Eşinizi sevinçle karşılayın ve sıcak bir gülümseme ile kapıyı açın.

6. Yapılmaması gerekenler: Eşinizi şikâyetler ve problemlerle karşılamayın. Yemeğe geç kaldı ise şikâyet etmeyin. Bütün gün işyerinde yaşadığı zorluklardan sonra bunu önemsiz bir sorun olarak görün.

7. Rahat etmesini sağlayın: Rahat bir koltukta uzanmasını sağlayın ya da biraz yatak odasında dinlenmesini önerin. Eşiniz için sıcak ya da soğuk bir içeceğin hazır olmasını sağlayın. Yastıklarını düzeltin ve ayakkabılarını çıkarmayı önerin. Kısık, yumuşak ve hoş bir ses tonu ile konuşun. Rahatlamasını ve dinlenmesini sağlayın.

8. Eşinizi dinleyin: Söylemek istediğiniz yüzlerce konu olabilir, fakat eve gelir gelmez konuşmaya başlamayın. Önce O'nun konuşmasına izin verin.

9. Geceyi O'na ayırın: Eğer sizi dışarı yemeğe ya da eğlenmeye götürmüyorsa şikayet etmeyin. Aksine iş yerinde yaşadığı zorlukları ve ne kadar yorulduğunu düşünün Eve gelip dinlenme ihtiyacını anlamaya çalışın.

10. Hedefiniz: Evinizi, kocanızın rahat hissedeceği, düzenli ve huzurlu bir yer haline getirmeye çalışın. .


Şimdi 2000'li yıllar için yenilenmiş kurallar.


1. Yemeği hazırlayın: Yemek rezervasyonunu önceden yapın. Eğer gün çok yoğun geçiyor ise, eşinizin telefonuna nerde ve ne zaman yemek istediğinizi açıklayan bir mesaj bırakın. Bu eşinize gününüzün ne kadar kötü geçtiğini ve sizi neşelendirmesi için ortam yaratması gerektiğini anlamasını sağlayacaktır.

2. Kendinizi hazırlayın: Eve dönüş yolu üzerinde kozmetik bölümü olan mağazalardan birine uğrayıp bedava ürünlerle kendinize biraz çeki düzen verin. Bu neşenizi yerine getirecektir ve eşiniz her ağzını açtığında sinir olmanıza engel olacaktır. (O'nun kredi kartını kullanmayı unutmayın!)

3. Dağınıklığı düzeltin: Temizlikçiyi çağırın; kocanızın ve çocukların ortalıkta bıraktığı her şeyin yardım kuruluşlarına gönderilecek kutunun içine koymasını söyleyin.

4. Çocukları hazırlayın: Çocukları Nintendo oynamaları ya da televizyon seyretmeleri için odalarına gönderin.

5. Gürültüyü azaltın: Eğer eşinizden önce eve gelmeyi başarabilirseniz, kendisini banyoda ve kapı kitli olarak karşılayın.

6. Yapılmaması gerekenler: Eşinizi şikâyetler ve problemleriniz ile karşılamayın. Bırakın önce O konuşsun, böylece sonrasında, sizin şikâyetlerinize daha önemli olacak ve akşam yemeği boyunca aklında kalacaktır. Eğer yemeğe geç kaldı ise şikayet etmeyin, basitçe artıkların buzdolabında olduğunu ve bulaşıkları kendisine bıraktığınızı söyleyin.

7. Rahat etmesini sağlayın: Üşümüş ise battaniyeyi nerde bulacağını söyleyin. Bu sizin gerçekten değer verdiğinizi gösterecektir.

8. Eşinizi dinleyin: Ama asla son sözü söylemesine izin vermeyin.

9. Geceyi eşinize ayırın: Sizi gece dışarı yemeğe ya da eğlenceli bir yerlere götürmüyor ise şikâyet etmeyin, bir arkadaşınız ile gidin ya da alışverişe çıkın (O'nun kredi kartını kullanın).

10. Hedefiniz: 'Bencil, sadece kendini düşünen, işe yaramaz bir insan olduğunu kafasına bir vazo atarken ifade etmekten kaçınmak ve ilişkinizi mümkün olduğunca dostça tutmaya çalışmak


Mavi forum

Sizi yemege cikaran erkegin sizin hakkinda ne dusundugu

Sizi yemege cikaran bir erkegin sizi eglenilecek mi yoksa evlenilecek mi olarak gordugunu anlamak istiyorsaniz dikkat edilecek hususlar: Bunlari buyukten kucuge aktarmak lazim ki teshis erken olursa tedavi de kolay olur.

1) Sizi evden alacagini soyledigi saatten 5 dakikadan fazla gecikirse gecmis olsun.

2) Kapiyi actiginizda ustune basina bakin her sey temiz ve bakimli olmali. Bunun zenginlik veya fakirlikle alakasi yok. Ustundekiler son moda pahali seyler olmayabilir ama hersey tiril tiril olmali. Arabasi mutlaka yikatilmis ici tertemiz olmali. Unutmadan arabanin kapisini acmazsa gecmis olsun.

3) Ilk bes on dakika arabada genelde ya stresden konusamazlar ya cok sacma seyler konusurlar yada cok tok sesli efendi olmaya calisirlar normaldir. Ama ilk 5 dakika size bir kereden fazla guzel oldugunuzu soylemisse gecmis olsun.

4) Sectikleri yerin pahali mi ucuz mu oldugu pek onemli degil butcelerine gore degisir nezih olsun. Menu de en pahali seyleri mi soyledigi yoksa ucuz mu kaldigi onemli degil butceye gore degisir yeterki zevkli olsun. Ama eger soyledigi yemegi sonuna kadar hizli yiyebiliyorsa gecmis olsun. Sizin heyecanlandirdiginiz erkegin istahinin kacmis olmasi lazim. Hatta tabakta yemek bile birakabilir yoksa rol yapiyor gecmis olsun.

5) Iceri girdiginizde oturacaginiz yerden daha iyi bir masa varsa orasi daha guzelmis gibi bir bakin hatta soyleyinde bakalim yer degistirmek icin neler yapacak. Onemli olan cabalamasi sonunda yer degismiyedebilir. Ama bir sey yapmiyorsa gecmis olsun. Bunun daha barizini yemek sirasinda sirtiniza bir yerden soguk geldigini soyliyerek de yapabilirsiniz. Yer degistirmeyi teklif etmiyorsa gecmis olsun.

7) Cep telefonu bir kere bile calarsa ve acarsa gecmis olsun.

Gozunuzun icine bakmaya utaniyor veya bakinca gozlerini cok uzun tutamiyorsa iyi ama trene bakar gibi sizin gozlere odaklanmissa gecmis olsun.

9) Butun gece boyunca bir kere bile mustehcen espri yaptiysa veya hikaye anlattiysa gecmis olsun.

10) Eger yemegin tamamini odemiyorsa gecmis olsun.

11) Ilk yemekte birakin opmeyi elinizi tutmaya yeltenirse gecmis olsun. Evet aynen oyle hic ama bu cagda olur mu demeyin.

12) Sizin hakkinizda cok soru sormuyor ve hep kendisini anlatiyorsa gecmis olsun. Bu arada gelecek ile ilgili neler yapmak istedigini anlatiyorsa bekleyin konussun cunku az sonra kendisi de farkinda olmadan gelecegi nasil gordugunu orda yalniz olup olmak istemedigini aciklayacaktir.


Mavi forum

Kadın sürücü en çok neden korkar ?

Sürücüler arasında kadınların oranı her geçen gün artıyor. Her sürücünün araç sürerken korktuğu bazı şeyler var. Yapılan araştırmalar, kadın sürücülerin en büyük korkusunu ortaya koydu.




Kadın şoförler en çok lastiğin patlamasından korkuyor

Tüm sürücülerin ortak korkusu lastik patlaması yüzünden yolda kalmak. Kadınlar lastik değiştirmeyi sevmiyor. Araştırmalar gösteriyor ki kadınların üçte biri patlak lastikle bile yola devam etmeyi tercih ediyor

Lastik patlaması sürücülerin, özellikle de kadınların en büyük korkularından biri. Hele de hava karardıysa. Goodyear'ın Avrupa'da yaptığı bir araştırmaya göre, 10 kadından 8'ini yoğun trafiği olan bir yolda lastik patlaması, benzinin bitmesinden daha çok endişelendiriyor. Yüzde 29'u böyle bir durumda ilk iş olarak kocasını veya sevgilisini yardıma çağırıyor. Ama telefona sarılmayanlar da var. Kadınların üçte biri tehlikeli de olsa yola patlak lastikle devam etmeyi tercih ediyor.

Yine aynı markanın Türkiye'de yaptığı araştırmaya bakılırsa, sürüşe yönelik endişelerde, arabanın tekin olmayan bir yerde bozulmasından sonra ikinci sırada, yüzde 81 oranla anayolda lastik patlaması var. Ülkemizde her 10 sürücüden 6'sının en az bir kez lastiği patlamış. Sürücülerin yüzde 25'i lastiklerini kendileri değiştiremiyor. Yüzde 73'ü patladıktan sonra da gidebilen bir lastiğin hayalini kuruyor.

Tamirciye ulaşmak daha kolay

Tüm bu veriler Goodyear'ın "güvenli lastik" Runonflat'i tasarlamasına sebep oldu. Runonflat patladıktan sonra bile araç hakimiyetini kaybetmeden yola devam etmenizi sağlıyor. Bir benzin istasyonuna veya otomobil tamircisine ulaşmak için size zaman veriyor. Patlamış lastikle saatte 80 kilometre hızla, 80 kilometre yol yapabiliyorsunuz. Araca ve lastiğin patlama oranına göre bu mesafe 250 kilometreye kadar çıkabiliyor.

Diğer lastiklerden yüzde 20 daha pahalı olan Runonflat güvenli olmasının yanı sıra getirdiği avantajlarla kadınların başka yönlerden de işine yarayacak gibi. Mesela lastik değiştirirken elbiseleriniz kirlenme ihtimali ortadan kalkacak. Artık yedek lastik ihtiyacınız olmadığı için bagajınıza daha çok eşya doldurabileceksiniz.

Kadın kadına sürüş eğitimi

Marka geçen hafta Runonflat'i tanıtmak için Barselona'da bir basın toplantısı düzenledi. 15 ülkeden gelen 50 kadın gazeteci kadın yarış pilotlarının rehberliğinde "Kadın Kadına Etkin Sürüş Becerileri Eğitimi"ne katıldı. Formula 1 İspanya Grand Prix'sine de ev sahipliği yapan Circuit de Catalunya pistinde sık sık fren yaptılar, yola dizilmiş engellerden kaçtılar. Hem de patlak lastiğe rağmen yalpalamadan ve direksiyon hakimiyetini kaybetmeden. Bu eğitimde direksiyon sallayanlardan biri de bendim.


Mavi forum

Şiddet gören kadın intiharı düşünüyor

Ankara'da yapılan bir araştırmada aile içi şiddet gören kadınların yarıdan fazlasının intihar riski yüksek gruba girdiği belirlendi. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsünde Şevkat Gökçen Çetiner'in 1 Mart-30 Nisan tarihleri arasında ''Aile içi şiddet yaşayan kadınlarda cinsel sorunlar ve intihar olasılığı'' konulu doktora tezi için Çağdaş Kadın ve Gençlik Vakfı ile Ankara Barosu Kadın Danışma Merkezine başvuran kadınlar arasında yaptığı araştırma, aile içi şiddetin intihar etme olasılığını artırdığını ortaya koydu.

Şiddet yaşayan 60 kadın ile aile içi şiddet yaşamadığını belirten 32 kadın arasında yapılan araştırmada, kadınların gördükleri şiddetin artmasıyla intihar etme olasılığı ve cinsel sorunların arttığı belirlendi.

Şiddetin cinsellikte sıklığı, iletişimi, doyumu, kaçınmayı ve dokunmayı olumsuz yönde etkilediği belirlenen araştırmada, şiddet gören kadınların yüzde 73.3'nün cinsel doyumla ilgili sorun yaşadıklarını da ortaya çıktı.

Şiddetin yaşamı tehdit eden sonuçlarından biri intihar riski taşıması olduğu kaydedilen ve kadınlardan intihar olasılığı düzeylerini ölçmek için ''intihar olasılığı ölçeği'' kullanılan araştırmada, şiddet gören ve görmeyen kadınların intihar olasılığı düzeyleri karşılaştırıldı.

Araştırmada, şiddet yaşayan kadınların yarısından fazlası, yüksek risk grubunda yer alırken, şiddet gören kadınların sadece yüzde 8.3'ünün normal düzeye girdiği belirlendi. Araştırmada, şiddet yaşamayan kadınlardan intihar olasılığı düzeyi yüksek risk grubuna giren olmadığı da ortaya çıktı.

-ŞİDDETE KARŞI NELER HİSSEDİYORLAR-

Araştırmaya göre, şiddet yaşayan kadınların yüzde 8.3'ü şiddet yaşadığında hiçbir şey hissetmiyor, yüzde 28.3'ü kızgınlık, yüzde 48.3'ü üzüntü, yüzde 15'i ise korku yaşıyor.

Şiddet gören kadınların yüzde 76.7'si boşanmayı düşünüyor. Şiddet yaşayan kadınların yüzde 68.3'ü aynı zamanda eşi dışında başka kişilerden de şiddet görüyor.

Şiddet yaşayan kadınların yüzde 5'i okur yazar değil, yüzde 8'i okur yazar, yüzde 28'i ilkokul, yüzde 21'i ortaokul, yüzde 30'u lise, yüzde 6'sı üniversite mezunu. Bu kadınların yüzde 8.3'ü imam nikahlı, yüzde 11.7'si boşanmış veya dul, yüzde 3.3'ü de nikahlı ama eşinden ayrı yaşıyor.

Şiddet mağduru kadınların yüzde 65'i çalışmıyor, çalışan kadınların ise yüzde 23.8'i kazandıkları parayı eşine veriyor, yüzde 42.4'ü eşiyle beraber harcıyor, yüzde 23.8'i parayı kendi kullanıyor.

Şiddet gören kadınların yüzde 53'ü anlaşarak, yüzde 47'si ise görücü usulüyle evli. Bu kadınların yüzde 3'ünün eski eşlerinden de şiddet görmüş olduğu için ayrıldığı da dikkat çekti.

Şiddet yaşayan kadınların yüzde 9.8'i eşlerinin aynı anda başka bir kadınla evli olduğu, yani kuma sorunu yaşadığı da ortaya çıktı.

-ŞİDDET UYGULAYAN ERKEKLER-

Şiddet uygulayan erkeklerin yüzde 6.7'sinin okur yazar, yüzde 36.7'sinin ilkokul, yüzde 13.3'ünün ortaokul, yüzde 30'unun lise, yüzde 13.3'ünün üniversite mezunu olduğunun belirlendiği araştırmada, bu erkeklerin yüzde 6.7'sinin işsiz, yüzde 46.7'sinin işçi, yüzde 30'unun serbest meslek sahibi, yüzde 16.6'sinin ise memur olduğu ortaya çıktı.


Mavi forum

Kadınların yeni sorunu 'tükenmişlik sendromu'

Tüm gün işte çalışan, ardından da evde çocukları ve ev işleri nedeniyle üstün bir performans sergilemek zorunda olan kadınların artık yeni bir hastalığı var



GÜNÜMÜZDE çalışma hayatındaki kadınların çocuk sahibi olmasının "çifte mesai" olarak adlandırıldığını belirten psikiyatr Doç. Dr. Peykan Gökalp, bu durumun bir süre sonra kadını "tükenmişlik sendromu"na götürdüğünü söyledi. Doç. Dr. Gökalp, "Çalışma şartları ağır olan kadının aynı zamanda evli ya da çocuk sahibi olması, üzerine önemli bir yük getiriyor. Kadın kendine vakit ayıramıyor, sürekli yorgunluk çekiyor ve bir süre sonra tükenmişlik sendromu gelişiyor" diye konuştu.

DOÇ. DR. GÖKALP, "süper kadın" olmaya çalışmanın yani kadınların işlerinde, evlerinde ve çocuklarının bakımında her şeyi en iyi şekilde yapmaya çalışmasının da tükenmişlik sendromuna yol açtığını kaydetti. Doç. Dr. Peykan Gökalp'e göre ev kadınlarının kendi aralarında gün yapması, çalışan kadınların ise sosyal aktivite ve gecelere katılması, ailelerin belli günlerde toplanması insanları tükenmişlik sendromundan koruyan aktivitelerden bazıları.


Kendini nasıl belli ediyor?


*İşe ilgisizlik, isteksizlik.
*Kolay sinirlenme ve sabırsızlık
*Kolaycılık
*Bedensel birtakım problemler; uyku sorunları, gerilim, baş ağrıları.


Mavi forum

Bİr Bayani AĞlatirken Dİkkat Edİn....

Bir kadın çocuktur aslında.....çocuk gibi davranmayı sever.erkeğin
kendisine bir çocuğa gösterdiği şefkati göstermesini ister.

Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak sevmeli erkek kadını..ama hiç bir kadın çocuk muamelesi görmek istemez.söylediği şeyler çocukça da olsa
dinlenilmesini,dikkate alınmasını ister.
Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz;
ama asla onu bir çocuk olarak görmeyeceksiniz..

Bir kadın güçlüdür aslında.hatta erkeklerden çok daha güçlüdür.ama
bu gücünü herzaman ortaya koymasını sevmez.ister ki,erkeğin gücü
kendisine huzur versin.kendi kendine yapabileceği şeyleri bile erkeğin
yapmasını bekler.böylece hem daha kadın olduğunu hissedecektir hem de
erkeğinin ne kadar güçlü olduğunu görecektir.ancak kadın gücünü göstermek istediğinde
onu engelleyemezsiniz.yapmak istediği birşey
varsa mutlaka yapar.

Bir kadın sevgidir aslında.içinde her zaman sevgiyi >taşır.sevdiklerinden
kolay ayrılamaz.sevdiklerini kolay kolay kıramaz.zor sever;ama,tam
sever.bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için yüreğinin kabul
ettiğini beyninin de kabul etmesi gerekir.ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsınız.belki kolayca yüreğine girebilirsiniz.ancak beyninde
yer
her an terk edilebilirsiniz.sevmediği halde terk
etmeyen
kadınlar da var elbette.bunun tek nedeni ise engelleyemedikleri
acımak" >duygusudur.

Bir kadın yalnızdır aslında.hiçbir zaman kadını bütünüyle
elde
edemezsiniz.kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep
yalnızdır.o
dünyaya kimsenin girmesine izin vermez.hiçbir anahtar o dünyanın
kapısını
açamaz.yalnızlık onun sığınağıdır.o sığınağa ne zaman gireceğine,ne
kadar
kalacağına hep kendisi karar
verir.sığınaktayken oradan çıkmaya
zorlarsanız,onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz.

Bir kadın çılgındır aslında.neler yapabileceğini erkek aklı hayal
bile
edemez.üreticiliğinin sınırı yoktur.ama bunu ortaya çıkartmak için
hayatının erkeğini bekler.hoyratça harcamaz üreticiliğini.sadece
erkeğine
saklar.bir kadının gerçek erkeği olmayı başarabilmişseniz çok
şanslısınız demektir.çünkü hayatın içinde olan herşey ancak kadınlar olduğunda
anlam
kazanıyor.yemek yemek,su içmek bile.bir kadının elinden
içtiğiniz
suyla
kendi kendinize bardağı doldurup içtiğiniz su arasındaki lezzet >farkını
anlayabiliyormusunuz?anlıyorsanız ne mutlu size.anlamıyorsanız ne
yazık ki
yaşamıyorsunuz

............bir kadını ağlatırken çok dikkat edin..!!! >
....... çünkü Allah gözyaşlarını sayar.....!!!!

kadın;erkeğin kaburgasından
yaratıldı,ayaklarından yaratılmadı..!!!
öyle olsaydı ezilirdi......!!! >
üstün olsun diye başındanda yaratılmadı......!!

AMA GÖĞSÜNDEN YARATILDI......

Eşit olsun diye......
kolun biraz altında...Korunsun diye...!!! >
KALP HİZASINDA SEVİLSİN DİYE!!!


Mavi forum

Erkekler İçin Kadınlara Dair Tespitler

Erkekler İçin Kadınlara Dair Tespitler
İYİ: Bir kadın yerden göğe kadar haklı olduğu bir konuda bir erkekle tartışmaya girmişse, erkek artık saçmaladığını bilsin çenesini kapasın diye kadın bu kelimeyi söyler... Bu arada bir erkek, kadının "nasıl görünüyorum?" sorusuna cevap olarak asla "İYİ" dememelidir, yoksa kadının yerden göğe kadar haklı olduğu bir diğer tartışma başlar...

5 DAKİKA: Bir kadının "5 DAKİKA"sı yarım saate eşittir. Tabi bir erkeğin 5 dakikasının da tv'deki maçın ne zaman biteceğine eşit olduğunu düşünürsek, durum gayet adil ...

HİÇ: Bir erkek saatlerdir karşısında somurtan kadına en sonunda "neyin var?" diye sormayı akıl ederse alacağı cevap budur. "HİÇ" cevabını alan erkek anlamalı ki az sonra kadının yerden göğe kadar haklı olduğu bir kavga başlayacak, ve bu kavga en az "5 DAKİKA" sürücek...

PEKİ (Tek kaşını kaldırarak): İşte kadının bu lafının ardından erkeğin bir soru daha sorması büyük cesaret işidir... Çünkü bunun ardından kadın "HİÇ" yüzünden sinirlenecek ve bir tartışmaya daha başlayacaksınız, kadının yerden göğe kadar haklı olduğu bu tartışmanın sonunda da, kadın "İYİ" diye bağırarak odadan çıkıp gidecek...

PEKİ (Normal bir yüz ifadesiyle): Bunun anlamı "pes ediyorum" ya da "aman ne halin varsa gör"... ama kaşlardan birinin havaya kalkması an meselesi, hemen ardından "HİÇ" yüzünden kavga çıkacak. Kadın "55 DAKİKA" sonra "İYİ" diye bağırarak odadan gidince herşey normale dönecek...

PEKİ (Her iki kaş da havada): Siz öldünüz.... "5 GÜN" boyunca sevişmeyi unutun hatta yemeği, ütülenmiş gömlekleri bile...

DERİN BİR İÇ ÇEKİŞ: Bu tabi ki bir kelime değil, bu erkeklerin en yanlış anladıkları bir kadın tepkisidir... Derin derin iç çeken bir kadının aklından şu geçmektedir: "Aaah ah bende de akıl olsa "HİÇ" yüzünden senin gibi bir aptalla tartışır mıyım?"

KISA BİR İÇ ÇEKİŞ: Bu da bir kelime değil ama erkeğin kadınlarda doğru anladığı bir tepki. "KISA BİR İÇ ÇEKİŞ", kadının o an için halinden memnun olduğunu gösterir.... Bir erkek bu durumun ne kadar uzun sürmesini istiyorsa, o kadar uzun süre hareket etmemeli ve nefes almamalıdır.


Mavi forum

"Kadın yumurtlayan tavuk değildir"

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Saim Yeprem, son günlerde gündemde sıkça yer alan taşıyıcı anne kavramını eleştirerek "Kadın yumurtlayan tavuk ve yedek parça haline getiriliyor" dedi.

Yeprem, eşlerin çocuklarının olmamasını kader olarak değerlendirmemeleri gerektiğini ifade ederek "Bu tedavi edilebilir hastalıktır. Babadan sperm, anneden de yumurta alınarak evlilik bağı ile bağlı olan insanların bu yolla çocuk sahibi olmaları dinen uygundur" diye konuştu.

Prof.Dr. Yeprem, sperm bankası, yumurta bankası yada taşıyıcı anne rahmi kullanma uygulamalarını gayri meşru yollar olarak değerlendirdi. Yeprem şunları söyledi: "Başkasının spermi ve yumurtası ile çocuk sahibi olmak gayri meşrudur. Taşıyıcı annelik meşru ve caiz değildir. Bu uygulama ile kadın yumurtalayan bir tavuk konumuna indiriliyor. Kadına adeta yedek parça muamelesi yapılıyor. Bu hem hukuki, hem ahlaki hem de İslami açıdan gayri meşrudur."

Yeprem, BM'nin yarın Endonezya'nın Bali bölgesinde gerçekleştireceği "Nüfus Fonu" toplantısında bu konunun da ele alınacağını belirtt

Mavi forum

Saç bakımıyla ilgli bir kaç pratik bilgi

Arkadaşlar saçlarınız kuru bir yapıya sahipse şu işlemleri muhakkak uygulayın farkı göreceksiniz.
Öncelikle saçlarınızı hiç bir zaman çok sık yıkamayın çünkü saça en iyi bakım saçın kendi doğal yağıdır.
Haftada en fazla üç kere saçlarınızı yıkayın ve kurularken havluyla çok haşır neşir olmayın
Banyo öncesi bildiğniz bebek yağını saçınıza sürüp yarım saat bekletin. sonra saçınızdan bebek yağını sadece suyla biraz arındırdıktan sonra şampuanınıza bir kaç damla badem yağı damlatıp yıkayın. karıştırın şampuanla bütün kırıkları alıyo.
Tabi bunun dışında banyo sonrası nemlendirici saç spreyleri var. onuda kullanmanız iyi bir sonuç verecektir elbette. Çünkü saçınızı bir sonraki yıkamaya kadar nemli tutar. Nem olmadığı için saçlar kırılır zaten.
Birde portakallı balık yağı saça çok iyi geliyo çok içmeyin yoksa saçımızı düzeltelim derken kilo alırsınız. Müthiş bir A vitamini saça çok iyi nem verio. haftada bir iki tatlı kaşığı balık yağıda içtinizmi, görün bakın saçlarınız şu tv de çıkan bayanlarda farklı olmayacak

Mavi forum

Sizin sevgiliniz hangi gruptan

Bütün erkekleri "Erkek işte" diyerek aynı kefeye koymaya kalkmayın. Çünkü farklı tipler ve farklı karakterler, farklı özellikler gösteriyorlar.

Romantik, anlayışlı ve hoşgörülü bir adamla birlikteyseniz ne álá; ancak ortada dolaşan kurt adamlar, vampirler, hayaletler de var! Sizin sevgiliniz hangi korkunç karaktere daha yakın dersiniz?

VAMPİRLER

Sizin tüm enerjinizi emen insanlardır. Tüm varlığınızı kendi varlığı haline getiren erkek tipidir. Moralinizi bozar, sizinle vakit geçirmek yerine arkadaşlarıyla zaman geçirirler. Sürekli ona bağımlı yaşarsınız. Vampirler aynı zamanda kıskanç tiplerdir. Etek boyunuza, dekoltelerinize karışırlar; çünkü bu onların en doğal hakkıdır!

Yapılması gereken: Biraz sarmısak ile kendinizden uzaklaştırmanız mümkün. Tabii düşünce olarak. Kendinize zaman ayırmanız gerektiğini erkek arkadaşınıza acilen söylemelisiniz.

Bize sorarsanız: Bu tarz erkeklerle zaman geçirmek sizi boğmaktan öteye gidemez.

KURT ADAMLAR

Çift karakterli insanlardır. Bazen beyinlerini tüm yeni fikirlere kapatırlar (özellikle de siz önerdiyseniz), bazen de yeni fikirlerle gelip sizi şaşırtırlar. Arkadaşlarıyla futbol maçlarına gitmeye bayılırlar. Onların yanında kendilerini daha güçlü hissederler.

Yapılması gereken: Arkadaşlarının yanında kaplan kesilen bir erkek, sizi zaman zaman hiçe sayabilir. Erkek arkadaşlarından da hiçbir zaman vazgeçemeyeceği için, uzun vadede en büyük sorunların kaynağı bu olacaktır. İpleri elinize almak için tekrar tekrar düşünün.

Bize sorarsanız: Ruhları kımıl kımıl olan bu erkek tipine aşık değilseniz, orada durmanın hiç anlamı yok. Ama tekrar gözden geçirmelisiniz tabii... O limanda daha fazla durmanızı hak ediyorsa durun, yoksa olay yerinden hızla uzaklaşın!

HAYALETLER

Aradığınızda bulamadığınız, bir çeşit hayalet de diyebileceğimiz erkeklerdir. Vardırlar, onları hissedersiniz ancak asla nerede olduğunu ve onlar için ne anlam ifade ettiğinizi öğrenemezsiniz. İyi oyuncudurlar, sizi her zaman kandırmayı başarırlar.

Yapılması gereken: Yakasından yakalayıp sorguya çekin, tabii bulabilirseniz!

Bize sorarsanız: Kötü erkekleri tüm kızlar sever. Siz eğer bir hayalet ile birlikteyseniz haklı bir nedeniniz kesin vardır ve ne dersek diyelim sizi ondan ayrılmaya ikna edemeyiz. En iyisi eksileri ve artılarıyla ilgili bir liste çıkarın. Bu size daha çok yardımcı olacaktır.

ZOMBİLER

Akılları başlarında olmayan adamlardır. Sürekli birilerine fikir danışırlar. Sizi seviyor mu diye merak ederken, bu soruyu o size sorar. Gariptirler, anlaşılması zordurlar. Az konuşurlar. Onların olduğu yerde barışı sağlamak hiç de kolay değildir. Kavgaların nedenleri onlardır, ama sustukları için siz suçlu duruma düşersiniz.

Yapılması gereken: Neden bu hale geldiğini önce kendinize sormalısınız. Ya çocuğun aklını başından alan sizseniz? Öncelikle bunu öğrenmelisiniz. Peşine düşün. Sorunun sizden kaynaklanmadığını öğrenirseniz de sakın dağılmayın...

Bize sorarsanız: Dikkat, aldatılıyor olabilirsiniz. Bir araştırsanız fena olmaz!

Mavi forum

Bayanlara süper tavsiyeler! (Zayıf görünmenin yolları)

Düşük belli elbiseler: Karnınız düz olduğu sürece, 20'ler tarzında düşük belli elbiseler hem şık görünmenizi, hem de pop bölgesini ikiye bölerek poponuzun daha küçükmüş gibi durmasını sağlar.
Anahtar kelime, asimetrik: Asimetrik etekler sizi çok daha zayıf gösterir. Bunun nedeni, etekteki asimetrinin gözü aşağı çekmesi, dikkati dağıtması ve kalçadan aşağı inen hatti bölmesidir.
Bol kazaklar: Şöyle dökümlü bir kazak vücudunuzun üst kısmını tam sarmayacağından, vücudunuzun alt kısmının daha ince görünmesini sağlar. Ancak burada dikkat etmeniz gereken şey, kazağın basen kısmına yapışmamasıdır. Yoksa bu da, gene popoyu büyük gösterir.
Küçük arka cepler: Popo üzerine denk gelen büyük arka cepler, ya da cepsiz pantolonlar, poponun büyüklüğünü daha çok ortaya koyar. Oysa küçük arka cepler, bu bölgeyi böler, göz yanılsamasına sebep olur ve poponun daha küçük görünmesini sağlar.
Düşük belli pantalonlar: Poponuz büyükse, düşük bel modası sizin için ideal demektir. Yüksek belli pantalonlar popoyu daha büyük gösterirken, düşük belliler kalçayı daha aşağıdan kavradığından, illüzyon yaratıp poponuzu küçük gösterir.


Mavi forum

Evde kalmış kızlar (?)

Halk arasında sık sık dile getirilen bir deyim bu.
Şakayla bile söylendiğinde,tüylerimi diken diken ediyor.

SEVGİLİ BAYANLAR !

Biz neyiz Allah aşkına?
Pazar yerinde, tezgah üzerinde beğenilip satılmayı bekleyen herhangi bir MAL mıyız BİZ?

Evde ( ya da çalışan…) her kızımızı koca bekleyen, ve onu isteyen bir erkek çıkmadığı taktirde,
*EVDE KALMIŞ KIZ* yakıştırması, yakalarına solmuş bir çiçek gibi takılan ve onu taşımak zorunda bırakılan…..
Ağzı dili olmayan…Zavallılar mıyız?
Toplumumuz da kadına, kıza verilen değer ne güzel ortaya konmuştur işte.

Bir erkek beğendi…
Evlendin !
Yok beğenmedi…
EVDE KALDIN!
Kızın beğenip beğenmemesi hiç önemli değil midir?

Öyle mi dersiniz?

Kızlar, EVDE KALMAZ !
Ve evlenmemiş kızlara EVDE KALMIŞ KIZ denmez!
Sadece; Gönüllerince birini bulamadıktan sonra sırf evlenmek adına evlenmezler.

Ve sakın ha !!
Evlenmiş olmak için evlenmeyin..
Bırakın, kim ne isterse DESİN !

Gönlünüzün hoşlandığı, kalbinizin pır pır ettiği, kafanızın aldığı biri karşınıza çıkana kadar….
Evlenmediyseniz eğer…!!
Bunun adı asla EVDE KALMAK değildir.
Evlenmiş olmak için evleneceğinize, oturun oturduğunuz yerde.
En cahiliniz bile, eğitsin kendini. Kurslara katılsın.Çalışsın..
Sakın ha ! Baba parasına bile tenezzül etmeyin.
Ve bırakın, kendini bilmez cahiller hakkınızda ne yakıştırma yaparlarsa yapsınlar.

Kafalarınıza sadece şunu yazın !

BİZ ÇOK DEĞERLİYİZ….
VE UNUTMAYIN !!
Hiç birimiz, satılık birer MAL DEĞİLİZ.
Koca adaylarının gelip bizi beğenip beğenmemesini bekleyecek derecede de onursuz değiliz……
Çünkü; Bizler de eşit haklara sahip İNSANLARIZ.
Bu toplum da; Çalışan, üreten, kafasını kullanmayı bilen, zeki, sevmeyi bilen ve sevildiğinde haz duyan, istemediğimiz bir şeyi zorla yaptıramayacakları………
BİREYLERİZ !

Işık ve sevgiyle kalın…..
Ama ne olursa olsun….
Dimdik ayakta kalın.


alıntı

Mavi forum

Beni seviyor musun?

- Beni seviyor musun?

- Hayır

- Söyle, seviyorsun beni...

- Hayır sevmiyorum.

- Beni seviyor musun?

- Hayır.

- Beni seviyor musun

dedim?

- Evet seviyorum.

- Yalannnn...

Bu diyaloğu hatırladınız mı? Hani Kadir İnanır ile Serpil Çakmaklı arasındaki meşhur diyalog... (Filmin ismini hatırlayamadım.)

Kabul etmek lazım, bazen böyle saçma bir soruyu

sorabiliyoruz.

Bu tür diyaloglarla büyüdüğümüz için midir nedir, hiç utanmayız hem de...

Oysa çok

gereksizdir.

Çünkü hiçbir cevap tatmin edici değildir.

Yanıt “evet” de “hayır” da olsa, ikisine de inanmayacağımızı bile bile sorarız.

Aslında genelde sevilmeyen taraf sevilene sorar

bunu...

Bu da ayrılığa giden yolun başlangıç noktalarından biridir ya...

Yine de sorulur işte...

Sorulur da, cevaplar

nasıl olur?

İşte size birkaç örnek...



***

- Ayten... Şimdi gözlerimin içine bak ve bana doğruyu söyle. Beni gerçekten

seviyor musun?

- Ay “Hayır” dedik

ya Fuat!

- Gözlerini kaçırıyorsun,

Ayten...

- Fuat saçmalama! Lütfen beni bi daha arama!

- Gözlerin öyle demiyor ama... Başka bir şey diyor. “Ne aramıyon hayırsız” türü şeyler...

- Fuat ben evleniyorum.

- Kabul ediyorum Ayten. Cevabım, evet...

- Seninle değil be manyak, başkasıyla...

- Ayten senin ağzın ne diyor? Ağzına mı inanayım, gözlerine mi inanayım Ayten? Gözlerine mi inanayım, ağzına mı ...ayım? Anlamıyorum... Gözlerini ağzıma mı

alayım, naapayım?

- Salı günü düğün.

Beklerim, gel.

- Ayten... Neyin olarak geleyim Ayten? Annen

olarak mı geleyim?


***

- Beni seviyor musun?

- Ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim.

- Ferit beni sevme

ihtimalinin içine...

- Sinirlenince çok güzel oluyorsun.


***

- Tarık, beni seviyor musun?

- Hayır...

- Aaa, niye?

- Severim sevmem, keyfimin kâhyası mısın?

- Hayır, sevgilinim...

- Şunu ikide bir hatırlatmasan diyorum!

- Allah

belanı versin!


***

- Beni seviyor musun?

- Yoo...

Hah hah haaa... Nerden çıkardın. Senin neyini seveyim gudubet kadın...

- Ben de sandım ki...

- Sen beni seviyor

musun peki?

- Yoo... Onu nereden

çıkardın?

- Eee... Biz niye burda konuşuyoruz yarım saattir?

- Ee öylese defolup gidelim ikimiz de.

- Hadi gidelim...


***

Ne gülüyorsunuz?

Sanki siz sorduğunuzda daha mı manalı oluyor?

Sanki sizin cevaplarınız

daha mı az komik?

Bir daha düşünün...

Belki soruyu değiştirmek

lazım: “Beni seviyor musun?” yerine biraz daha hafifini mi kullansak?

Mesela;

“Beni beğenmiyor

musun? Beğensen

süpper olurdu...”

Mavi forum

Güneş gözlüğü takan erkekler

“Erkeğe güneş gözlüğünü yakıştıramıyorum. Güneş gözlüğü takan bir adam, gözümde plaj zamparalarını canlandırıyor.”

Nazan Öncel, Kelebek’teki Mevlüt Tezel’le söyleşisinde söylemiş bunları.

Okuyunca, “Hıh” dedim. “Ne güzel söylemiş.” Gerçekten de ne kadar gıcıktır güneş gözlüğü takan adamlar. O, plaj zamparalarına benzetmiş ama ben biraz daha ileri gidebilirim.

Öncelikle söyleyeyim, “Güneş gözümü alıyor” lafına inanmam.

Erkeklerin fazla bir fiziksel rahatsızlıkları yoktur.

Yani çok üşümezler, onlara çok sıcak basmaz, e güneş de gözlerini çok almaz.

Onların güneş gözlüğü takma amaçları ya da içgüdüleri farklıdır.

Güneş gözlüğü takan adamlar:

Kendileri gibi değillerdir.

Özgüven eksiklikleri vardır. (Bunu Nazan Öncel de söylemiş.)

Nereye baktıklarının bilinmesini istemezler! Ama en kötüsü; güzellik zaafları vardır.

En kötüsü budur çünkü adamlar güneş gözlüğünü takınca kişilik de değiştirirler. Birdenbire çok yakışıklı olduklarını sanmaya başlarlar. Yürüyüşleri, duruşları değişir. Kafalarını bir yere çevirişleri, araba kullanışları, sigara içişleri... Artist haller falan...

Kendilerine çok yakıştırdılarsa, kapalı alana da gözlükle girerler ya, hani gözünde unutmuş gibi... Sonra da, “Hay Allah... Unutmuşum” edasıyla çıkarırlar gözlüğü... Yalana bak!

Çıkarır ya, çıkarınca kişiliği de eski haline döner. İşte bu yüzden gıcıktırlar. Çıkarınca değiştikleri için.

Komik ama böyle...

Peki kadınlara..

Kadınlara güneş gözlüğü yakışıyor mu?

Evet ya... Hem de çok yakışıyor.
(alıntı ) kızmak yok

Mavi forum

Erkeklerin yalan listesi, top 10

Bunu çıkarmışlar şimdi de: “Erkeklerin yalan listesi”

Gerçek listeyi yapsalar, gazetenin sayfaları yetmez. Ama Top10’u seçtiler herhalde... Bakalım neymiş seçtikleri...

1- Hayır hayatım kilo almadın...

Sanki biz bilmiyoruz alıp almadığımızı... Böyle yalakalıklarla bir yere varamazsınız. “Evet

dana gibi oldun” da demeyin ama bunun da bir yolu yordamı var elbet...

2- Porno mu? İğrenç!

Yaa... Biz sanki bilmiyoruz otellerdeki şifreli yayınların cızıltılı pırpır görüntülerine bile takıldığınızı... Ayrıca evdeki CD’lerinizi nerelere sakladığınızı... Bilmiyoruz di mi?

3- Bunu sonra

konuşalım...

Bak, söz ama!.. Biz de salaktık! Hiç anlamadık kaçtığınızı... Ama nereye kadar? Hı? Bir daha düşünün şimdi... Hadi bugün konuşmadık... Nereye kadar kaçacaksınız? Verin kurtulun. Yani randevuyu...

4- Lopez’den

ne eksiğin var...

Ne diyorsuuunnn.... Atıyosuuunnn... Tamam o zaman, akşam sen bi gel bana... Çünkü çok inandım! Çok sevindim! Yahu, seninle olacak kadına bunu söylemen gerekmez. Seni kafasına koyduysa buna gerek yok ki... Dedim ya, kafasına koyduysa zaten...

5- Yemeklerine

bayılıyorum...

O zaman niye bunu, “sana bayılıyorum” havasında söylüyorsun. Git o zaman yemeklerimle seviş... dermişim...

6- Başka kadınlardan bana ne!

Tabii tatlım! Aynen öyle... “Başka erkeklerden de bana ne!” zaten... Tıpkı senin

hissettiğin gibi...

7- Traş bıçağımı

kullanabilirsin...

Yok artık! Böyle yalan da hiç duymadım. Yalan da değil, böyle teklif dahi duymamıştım. Bizim kızlar, buluşmadan önce o işlerini halletmiş olur zaten.

8- Meg Ryan filmlerini severim...

Evet ilişkinin ilk ayı

bitene kadar...

9- Ailenle zaman geçirmeye bayılıyorum...

Tıpkı bizim gibi... Biz kadınlar da bayılırız... Hele

görümcelere ayrı bir

sempatimiz vardır...

10- Özür dilerim...

Al işte... Özür dilermiş! Eee? Yap, yap sonra “özür dilerim” de. Oldu, ben de “rica ederim” o zaman... Bak bir daha özür mözür dinlemem...

Dedim ya, aslında bunlarda yalan çok da...

Top bunlar, top...

Top 10


alıntı

Mavi forum