12 Haziran 2007 Salı

Kadınların erkeklerde nefret ettiği 10 şey

Kirli tırnaklar: Kadınların erkeklerde ilk baktıkları yerlerden biri ellerdir. Bir erkeğin temiz elleri, diğer yerlerinin de temiz olduğu havası yaratarak kadının gözünde artı bir değere dönüşür. Eğri büğrü ve içinde siyah şeritler halinde kirler barındıran tırnaklarla bezenmiş bir eli hiçbir kadın tutmak istemez.


Burun kılı: Nefes alırken tozun kaçmasını engelleyen bu faydalı kıllar, maalesef burundan fışkırma noktasına vardıklarında kadınları tiksindirmeye başlıyorlar. Çünkü nefes alıp verirken bile o kıllar hareket ediyor emin olun. Ama çaresi yok değil. Teknoloji gelişti, sırf bu iş için tasarlanmış makineler çıktı.


Uzun bıyık: Yüzün şekline göre kesilmiş bıyıklar ya da sakallar elbette havanızı değiştirecektir, ama bunların uzunluğuna dikkat etmelisiniz. Bir kadının karşısında pala bıyıklarınızla çorba ya da ayran içiyorsanız haliniz harap! O kadın ne yapar? Kalkmaz mı sofradan?


Kulak kılı: Tartışmaya bile gerek yok. Kulak kılları bir canavar gibi çıkıyorsa hemen kesmelisiniz. Yapamıyorsanız, burun kılı cihazlarının aynı zamanda kulak kılı kesmek için de kullanıldığını hatırlatırız.


Sırt kılları: Apolet gibi uzamış omuz kıllarını ve sırttaki kürk mantoyu atmak zorundasınız. Çünkü istisnasız bütün kadınlar bunlardan nefret ediyor. Kadınlar bir tüy yumağına sarılmak istedikleri zaman yatak odalarında başköşeye koydukları peluş ayıya sarılabilirler.


Slip mayo: Amerika sahillerinde slip giyen bir erkek görüldüğünde şöyle derler: "Ya Alman ya da gay..." Alman değilseniz ve kadınlara ilgi duyuyorsanız, slip mayoları yok etmelisiniz. Yüzücüler haricinde kimse giymiyor.


Sarı dişler: Piyasada envai çeşit diş macunu varken hala sarı dişlerle gülmeniz abes. Unutmayın ki siz nasıl kadının gülüşüne dikkat ediyorsanız, o da sizin gülüşünüze dikkat ediyor. Öncelikle sigara içiyorsanız derhal bırakın. Dişlerinizi düzenli bir şekilde beyazlatıcı diş macunlarıyla fırçalayın.


Ağız kokusu: Bunu gidermek için bir sürü yöntem var ama ağız kokusu sizin farkında olmadığınız bir mide rahatsızlığından ya da kanal tedavisi isteyen çürük bir dişten ileri geliyor olabilir. Öncelikle bitmek bilmeyen bir ağız kokusu probleminiz varsa doktora görünün. Yediklerinize dikkat edin, sevgilinizle buluşmaya gitmeden önce soğan, sarımsak gibi bilumum koku yayıcı yiyeceklerden uzak durun. Ağız spreyi ya da naneli sakız da iş görür.


Pantolondan görünen çamaşır: Evet, düşük belli pantolonlar moda ama bunların içine giydiğiniz çamaşırlar da önemli. Hiçbir kadın pantolonun içinden gözüken beyaz slip donu görmek istemez. Düşük belli pantolonda ister istemez iç çamaşırı görünecek.


Altın takı: Çok zengin olabilirsiniz, altının rengini de seviyor olabilirsiniz, ama kadınların ortak görüşü söyle: "Erkeklere takı, özellikle altın takı yakışmıyor." Parmak kalınlığında altın bir kolye veya yüzük parmağını kaplayan altın yüzüklerden, özellikle de üzeri taşlı, şövalye yüzüğü gibi olanlardan takan erkekler, kadınlar tarafından hiç hoş karşılanmıyor.


Televizyon kumandası: Televizyonu kumanda eden alet erkeğin eline yapıştığı an, kadın için erkek gözden düşer. Bir kadının belki de erkekte en tahammül edemediği şey, hangi kanalda spor müsabakası varsa kanalı o yönde çeviren bir erkek arkadaştır. Diğer 10 maddeye tahammül edebilseler de, ilişkiyi içten içe bitiren en önemli kural ihlali budur

__________________
katılıyorum ama kadınlar bakın görünüşe daha çok önem veriyor
__________________
bende katılıyorum
__________________
Eeee artık " Beni Beğenen Böyle Beğensin " Zamanları geçti beyler ...
Artık hanımlar bizler için nasıl makyaj yapıyorlarsa bizlerde onlar için özenmeliyiz ...

Mavi forum

Erkekler Niye Yalan Söyler?

Bir erkek yalan söylediğinde her zaman onurlu ve gerekli bir nedeni vardır.

Bir gün, oduncunun teki nehrin hemen üzerinde, bir ağacın dallarını keserken, kazara baltasını suya düşürür. Kederinden ağlamaya başlayan oduncunun haline üzülen Tanrı aşağı iner ve "Niye ağlıyorsun?" diye sorar. Oduncu durumu anlatır ve baltası olmazsa aç kalacağını söyler. Tanrı hemen suya dalar ve dipten altın bir balta çıkarır.

"Bu mu senin baltan?" diye sorar tanrı.

Oduncu "Hayır" diye cevap verir.

Tanrı tekrar suya dalar ve bu sefer dipten gümüş bir balta çıkarır.

"Bu mu senin baltan?" diye sorar tanrı.

Oduncu "Hayır" diye cevap verir yeniden.

Tanrı tekrar suya dalar ve bu sefer demir bir balta ile çıkar "Bu mu senin baltan?"
Oduncu sevinçle, "Evet" der.

Tanrı adamın dürüstlüğünden memnun olur ve üç baltayı da ona verir. Oduncu baltalarını alır ve mutlulukla evine döner.

Aradan zaman geçer bir gün oduncu karısı ile birlikte nehir kenarında yürürken, karısının ayağı takılır ve suya düşer. Baltacı üzüntü ile karsının ardından ağlamaya başlar.

Tanrı yeniden görünür ve oduncuya sorar, "Niye ağlıyorsun?"

"Tanrım lütfen yardım et bana, karım suya düştü!"diye yakarır oduncu. Tanrı suya dalar ve yukarıya Jennifer Lopez ile çıkar. Bu mu senin karın?" diye sorar. "Evet," diye bağırır adam.

Tanrı adamın yalan söylemesine çok kızar. Oduncu hemen açıklamaya çalışır, "Tanrım lütfen beni affet, beni yanlış anladın. İşin gerçeği eğer sana Jennifer Lopez için hayır demiş olsaydım, bu sefer Catherine Zeta-Jones ile gelecektin. Gene hayır deseydim karımı getirecektin ve ben bu sefer evet dediğimde üçünüde bana verecektin. Ama tanrım ben fakir bir adamamım ve üç kadını birden bakmam mümkün değil. İşte bu yüzden ilk seferinde evet dedim."




Hikayenin özü: Erkekler ne zaman yalan söyleseler mutlaka gerekli ve onurlu bir nedeni vardır.

__________________
karşındakini idare edebilmek için bence
bize yani kadınlara ŞEYTANDIR erkekler emın olunki bizden daha sinsi we daha şeytanlar bence




Mavi forum

kirpik maşası kirpikleri kesermi?

arkadşlar bu konuda bilgi verin hiç kesilen oldumu yıpratan vs?

Mavi forum

yalnızlık nedir.....

alıntıdır.....


`Yalnızlık nedir?` diye sordu cocuk
Gulumsedi kadın
`Memeden kestigimde seni`
`Icimde dogan bosluk gibidir` dedi

`Kokundan uzak kaldıgım an gibi mi?` dedi cocuk
`Ses sagnaginda yuregine tek bir tınının degmemesi gibi`
`Düşsüz uyku gibi`
`Renksiz düş gibi`

`Cocuksuz ana kucagi gibi` dedi kadin

`Yalnizlik nedir?` diye yeniden sordu cocuk

`Asksiz bahar gibi`
`Kokmayan cicek gibi`
`Ari konmayan renk gibi` dedi kadin

Huzunlendi cocuk
Gamzelerine iki buyuk caresizlik doldurarak

`Yalnizlik yavrusunun gozlerindeki caresizlik gibidir` dedi kadin
`Aglatacak kadar guclu mudur?` dedi cocuk

Sarildi kadin cocuga
`Sana akan bu sevdam kadar keskindir` dedi
`Gulumsemene buyuttugum umudum kadar gucludür`

`Acitir mi insanin canini?` dedi cocuk

`Seni kaybetmenin korkusu kadar aci`
`Senin gozyaslarinin atesinden daha yakici` dedi kadin

`Hep yalniz miydin?` dedi cocuk

Daldi anilara kadin
Eski bir aşkın kalintilarinda dolasti biraz
Biraz eski mutluluklara dokundu
Cekingen biraz da ozlemli
Bugundeki yalnizligini yaratan buyuk aşkını düşündü

`Hic bitmez mi yalnizligin?` dedi cocuk

O`nun gibi bakmayan
O`nun gibi gulumsemeyenler geldi aklina
O`nun sarmalarindaki sicakligi yasatamayanlari dusundu
`Buyuk asklar buyuk yalnizliklar dogurur` dedi kadin

Sarildi cocuga kadin
Umuda sarilir gibi
Yalnizligini yillara gomer gibi
Sarildi sevdasinin en guzel meyvesine..

GASSAN SATAR

__________________
Kokundan uzak kaldıgım an gibi mi?` dedi cocuk
`Ses sagnaginda yuregine tek bir tınının degmemesi gibi`
`Düşsüz uyku gibi`
`Renksiz düş gibi`
çok güzel emeğine sağlık

Mavi forum

kadınlara hitaben....

alıntıdır.... verildiyse özür.....


Merhabalar efendim,
Yaşamın içinde bir ''kadın'' olarak yer almak harika birşey.Hele tek başınıza bir çocukla hayat mücadelesi veriyorsanız kadınlığın inanılmaz gücünü görüyorsunuz.Bizim toplumumuzda hanımlarımız ''dul'' yaftası taşımamak için çok şeye katlanıyor.Evlilik ve aile karşılıklı saygı sevgi ile beslenirse hiçbirşeyle kıyaslanamayacak kadar değerli,korumak gerekli.Fakat yürümedi mi yürümüyor,insanın yaşamına bir noktadan sonra yön vermesi gerekiyor.Hayat kolay değil.İnsanın aklına bile gelmeyecek zorlukları var.Erkeğe de zor kadına da.Bu konuda basında çıkan yazıları okuyorum,etrafımda hanımların hallerini gözlemliyorum.Dul olmak insanın alnına kara yazı değil bana göre.Bir hanım kendi doğruları ile kendi ayakları üzerinde durabilir.Prensipleri olmalıdır hatt****im ne derse desin kendi hayatını kuracak azmi muhafaza etmelidir.Kurmalı ve korumalıdır.Bunu için kimsenin onayına ihtiyacı yok.İçindeki güç ona yol gösterecektir zaten.Bir başına çocuk büyüten bir kadının aslında kimseye de eyvallahı olmuyor.Hayatına kişiliği ve onuru ile bir yön çiziyor.Çocuk için iyi mi kötü mü oluyor derseniz eğer,ihtiyacı olan huzuru,güveni ve sıcaklığı sağlamışsanız fazla travma yaşamıyor.Baba ile ilişkileri de belli bir düzene girerse ve bunu sağlayabilecek beceriniz de varsa aklı başında bir çocuk yetiştirmiş oluyorsunuz.Başarıları ile gurur duyuyorsunuz.Benim kızım yalnız bir anne tarafından büyütüldü.Sadece kendi yeteneklerine güvenmeyi öğrendi,kimse ile kıyaslanmadı,kişisel prensipler edinirse hayatta başarılı olabileceğini gördü,imkansızlık diye birşey olmadığını anladı,eğer isterse kendi imkanlarını yaratabileceğinin farkına vardı şimdi de Boğaziçi Ünv. öğrenci.Demek ki bir anne olarak ona birşeyler verebilmişim.Bir kız çocuğunda sağlam bir temel inşa edebilmişim.
Hanımlar!
Mazeret üretmeyin,elinizdeki imkanları kullanın,içinizdeki gücün farkında olun

Yasemin AKAR


Mavi forum

kadınlar bazen!!!!!![MUHTEŞEM RESİMLİ ANLATIM:))))



















Mavi forum

Daha güzel daha çekici olun

Daha güzel daha çekici olun

8 Adımda Günlük Bakımla Daha Güzel, Daha Çekici, Daha Bakımlı Olabilirsiniz

Her kadının tutkusudur güzel olmak. Bu iş emek ve zaman gerektir ama doğru uygulamalar sayesinde düzenli bir uğraş haline dönüşebilir. Bakımınızı bir güne nasıl sığdırabileceğinizi bu yazıda öğrenebilirsiniz.

Ev işleri, iş hayatı ve çocuklar hem fiziken hem de ruhen yorulmamıza sebep olur. Özellikle de cildimiz bundan nasibini alır. Çoğumuz için günlük bakım çok zahmetlidir. Üstelik bunun için zamanımız da yoktur. Halbuki belli bir düzen içinde yapılan bakım, bizi bir yandan güzelleştirirken öte yandan da kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlar. Kendinize bir program oluşturmak için önerilerimize bir göz atın.

Saat 07:00

10 dakikalık hafif egzersiz ile güne zinde başlayın
Yatağınızda yatarken kollarınızı ve bacaklarınızı iyice gerip kaslarınızı çalıştırmaya başlayın. Ardından hareketli müzik eşliğinde durduğunuz yerde koşun. Göğüs ve kollarınızı çalıştırmak için elinize iki ağırlık alın. Göğüs hızasına kaldırıp 20 kez kollarınızı açıp kapayın.

Saat 07:30

Bakımlı saçlar için beş dakika yeter
Duş alırken saç tipinize uygun krem kullanın. Saç kremleri hem bakım sağlar hem de saçlarınızın daha iyi şekil almasına yardımcı olur. Özellikle ince telli saçlar için sunulan hacim veren kremler, sabahları saçlarınızı daha rahat ve kolay şekle sokmanıza yardımcı olur.

Saat 07:45

Cilt maskeleri hızlı yardımcılarınız
Sabah kalktığınızda cildinizin mat ve cansız göründüğünü fark edersiniz. Bunun için hızlı yüz maskelerinden yararlanabilirsiniz. Bu ürünler genelde hızlı ve pratik uygulama şekillerine sahiptir. Cilt tipine uygun ürünler seçebileceğiniz gibi, canlandırıcı yüz maskeleri de kullanabilirsiniz.

Saat 20:00

Buğu ile derin temizlik
Yoğun bir günün ardından cildinizi dinlendirmenin en iyi yolu buğu banyosu. Buhar cildinizi derinlemesine temizler ve gözeneklerin açılıp gece bakımının daha verimli olmasını sağlar. Buğu banyosu için sıcak su dolu bir kaseye bir avuç gül yaprağı ve beş damla gülyağı dökün. Başınızı bir havlu ile örtüp iki dakika bekleyin. Ardından gece kreminizi sürün.

Saat 20:15

Kaşlarınızı yatmadan önce alın
Aslında kaşlarınızı almak için en uygun zaman öğlen saat 12.00'dir. Çünkü kaş alma işlemi en az bu saatte acı verir. Ama siz yine de akşam saatini tercih edin. Böylece cildiniz gece boyunca dinlenir ve şişkinlik iner. Kaşlarınızı alırken bir elinizle göz kısmını germeyi unutmayın. Bu arada işlemden sonra buzdolabında beklettiğiniz göz kremini uygulamak sizi rahatlatacaktır.

Saat 20:30

Kırışıklıklara müdahale zamanı
Son yapılan araştırmalar; cildin en çok saat 20.00?den sonra neme ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor. Bundan dolayı bu saatte yüzünüze, boynunuza ve dekoltenize kırışıklık önleyici kreminizi bolca sürüp 15 dakika bekletin. Ayrıca gözlerinize de ferahlatıcı bir maske uygulayabilirsiniz

Saat 21:00

Hızlı bir bakım ayaklarınızı rahatlatır
Özellikle kış aylarında haftada en az bir kez ayaklarınıza bakım uygulamayı ihmal etmeyin. Kapalı ayakkabının yol açtığı sertliklere ve hassaslaşmış bölgelere bu şekilde müdahale edebilirsiniz. Ayaklarınızı 5 dakika ılık sabunlu suda bekletin. Ardından topuk taşı ile sertlikleri giderin. Tırnak diplerinizde bulunan derileri geriye doğru itin. Ayaklarınızı bir havlu ile kuruladıktan sonra kremleyin. Yatarken çorap giymenizde yarar var.

Saat 21:30

Güzellik uykusu için kendinize masaj yapın
Stresli bir gün geçirdiyseniz ve boyun ağrıları çekiyorsanız, iyi bir masajı hak ettiniz demektir. Bunun için boyun ve omuzlarınıza birkaç damla lavanta yağı damlatıp masaj yapın. Ayrıca masaj aletleri de kendinize masaj yapmanızı kolaylaştırır. Masajın ardından 15 dakika küvette yatın. Suyun fazla sıcak olmamasına dikkat edin. 37 derece en uygun ısı. Böylece vücudunuz gevşer ve yatmadan önce rahatlamış olursunuz. Küvetiniz yoksa üzülmeyin. Ilık bir duş da aynı rahatlatıcı etkiyi gösterir. Bu arada yatmadan önce bir bardak ılık süt içmek de daha rahat uyumanızı sağlar. Ayrıca uyku problemi olanlar rezene çayını da deneyebilir. Rezene çayı; içeriği ile gevşeyip daha iyi uyumanıza yardımcı olur

Mavi forum

Kadınların erkek kriterleri

ABD’de yapılan bir araştırma kadınların, erkekleri hangi kriterlere göre sevgili ya da eş olarak seçtiğini ortaya koydu.

--------------------------------------------------------------------------------

Bir erkeğin suratına bakıp size sadık kalacağını anlayabilir misiniz? Michigan Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı kadınların erkeklerin yüz hatlarına bakarak birçok özelliğini değerlendirebildiğini ortaya çıkardı.

Araştırma kapsamında kadın ve erkeklerden oluşan 854 kişilik bir gruba çeşitli surat özelliklerine sahip erkeklerin fotoğrafları gösterildi. Katılımcılar fotoğraflar konusunda yaptıkları değerlendirmelerde ilginç sonuçlara vardı.

Sert yüz hatlarına sahip erkekleri ‘rekabetçi’ ve ‘eşini aldatan’ özelliklere sahip olduğunu belirten katılımcılar, yuvarlak yüz hatlarına sahip olanları ise ‘iyi eş’ ve ‘iyi baba’ oldukları sonucuna vardı.

Araştırmayı yöneten psikolog Daniel J. Kruger, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: "Kadınlar çıkmak için makülen görünen erkekleri tercih ederken daha feminen yüz hatlarına sahip olan erkekleri ‘evlenecek adam’ olarak görüyor."

Mavi forum

kadınlar ve mangal :))

Mangal :

Bu aktivite esnasında, bir erkeğin gerçek mutfak hünerine tanıklık ederiz. Bir erkek, mangal başına geçmek için gönüllü olduğunda, aşağıda detaylandırılan bir seri olay yaşanır:



1. Erkek mangalı ve mangal kömürünü çıkartır.





2. Kadın ızgarayı temizler.
3. Kadın bakkala gider.
4. Kadın kasaba gider.
5. Kadın fırına gider.
6. Kadın salatayı ve sebzeleri hazırlar.
7. Kadın pişirilecek etleri hazırlar.
8. Kadın, etleri bir tepsi üzerine, gerekli malzemeler, baharatlar, vs ile dizer.

9. Kadın temiz ızgarayı ve hazırladığı tepsiyi, mangalın başında elinde birasıyla dikilen adama getirir.


10. Adam etleri ızgaranın üzerine yerleştirir.


11. Kadın içeri geçip, masayı hazırlar.

12. Kadın sebzelerin pişmesini kontrol eder.
13. Kadın tatlıyı hazırlar.
14. Kadın tekrar dışarı çıkar ve kocasına etin yanmakta olduğunu haber verir.


15. Adam çok pişmiş eti ızgaradan alır ve kadına verir.


16. Kadın tabakları çıkartır, masaya dizer.

17. Adam içkileri doldurur.


18. Kadın masayı toplar, kahve hazırlamaya gider.
19. Kadın kahve ve tatlı ikram eder.
20. Yemekten sonra, kadın masayı toplar.
21. Kadın gider bulaşıkları yıkar, mutfağı toparlar.


22. Adam mangalı olduğu yerde bırakır, çünkü içinde hala yanan kömürler vardır.
23. Adam karısına bugün mutfak işi yapmamaktan dolayı mutlu olup olmadığını sorar.
24. Karısının şaşkın bakışları karşısında, kadınları mutlu etmenin imkansız olduğu kararına varır.


Mavi forum

Babanın Çocuklar üzerindeki etkisi

Her çocuk babasına muhtaçtır. Birer yetişkin olmamıza rağmen bizler bile, ailemizin gücü, sadakati, azmi, çalışkanlığı, ilmi ve sevecenliği temsil eden bireyi, babalarımızın ilgisini ve övgüsünü bekleriz.

Bütün çocuklar ise “etkili” bir babaya muhtaçtırlar. Babanın gücünü, varlığını ve desteğini hissetmek isterler. Çünkü çocuğun uyumlu psikolojik gelişmesinde güçlü ve sevgi dolu bir baba vazgeçilmezdir. Gerek babanın sahip çıkmadığı, gerekse babanın olmadığı ailelerde büyüyen çocukları birçok sorun beklemektedir:

Babalarıyla sevgi dolu ve güçlü ilişkiler yaşamayan çocuklar, eşleriyle sağlıklı ve tatmin edici bir iletişim kurmakta zorlanırlar.

Ülkemizde baba, çocukların tüm büyüme ve eğitme görevi ve sorumluluğunu anneye bırakmış adeta "para makinesi” durumuna dönüşmüştür. Evin yiyecek ve giyim gibi maddi ihtiyaçlarını karşılamakla görevini bitirdiğini düşünmekte, bu sebeple de eve geldiğinde çocukların gürültüsünden uzak kalmak istediğini, hatta ayrı bir odada yalnız kalmak istediğini bile dile getirebilmektedir. Gün boyu harcadığı emeğin karşılığı olarak, ne yazık ki bu isteğinde haklı olduğunu da düşünmektedir.

Baba genellikle çok çalıştığı için çocuklarını görememekte yada yorgun olduğu için onlarla ilgilenememektedir. Çalışması dışında kalan boş zamanını kendi ilgisi doğrultusunda değerlendirmeyi yeğlemektedir. Bu koşullar içinde çocuk da babadan "kendisine zaman ayıramayacak kadar meşgul" bir kişi olarak bahsetmekte onunla olan iletişimi gittikçe kopmaktadır. Oysa baba çocuk büyütme görevini anneye bırakmak yerine sorumluluğunun bilincinde hareket ederek çocuğun ihtiyacı olan birlikteliğe ortam hazırlamalı, onunla ortak faaliyetlere girişerek, ortak ilgi alanları bularak iletişimini güçlendirmelidir.

Babaların Çocuklarıyla Nitelikli Zaman Geçirmeleri İçin Ebeveynlere Öneriler sunalım,

*Sevgili anneler eşinizin işten yorgun ve sıkıntılı dönme ihtimalini düşünerek çocuklarınızı bu duruma önceden hazırlayın. Babalarının eve döndüğünde dinlenmeye ihtiyacı olduğunu anlatın ve onu bir süre rahatsız etmemeyi teklif edin. Bu sayede babalarının onlarla ilgilenebilmesinin daha kolay olacağını söyleyin ve eşinizin dinlenmesini sağlayın.

*Eve geç dönen babaların çocuklarıyla daha çok vakit geçirmelerini sağlamak için çocukların akşam yemeği saati daha erken bir vakte alınabilir. Olması gereken ise ailenin akşam yemeğini birlikte geçrimesinin sağlanmasıdır. Ailece yenilen yemeğin , sofra başında yada masa başında toplanılarak, o gün içinde olan olayların konuşulmasının, ailece yapılacak işlerin tartışılmasının çocuklarınıza kazandıracağı faydaları göz ardı etmemek gerekir.

*Babanın çocuklarıyla nasıl vakit geçireceğine dair önceden planlar yapın. Hafta sonu gezmeleri, akşam oynanacak oyunlar, seyredilecek filmler, okunacak kitapları listenize dahil edebilirsiniz. Çocuklarınızın yatma vakitlerinde onlara yardımcı olabilirsiniz, her akşam on- onbeş dakika kitap okuma saati yapabilirsiniz, kucağınıza alıp günün nasıl geçtiğini sorabilir, çocuğunuza ayıracak biraz vaktiniz olduğunu nasıl geçirmek istediğini sorabilir ve istediğini yapabilirsiniz.

*Çocuklarla ilgili her türlü ihtiyacı anneler üzerlerine aldığı için zamanları olsa bile babalar bu vakti çocuklarıyla nasıl değerlendireceklerini bilemeyebilirler. Bu durumda değerli babalar, diyoruz ki çocuklarınızın gelişim süreçleriyle ilgilenin. Bu konuda eşinizden bilgi alın. Eşiniz çocuklarla daha çok vakit geçirdiği için onun size vereceği bilgileri ve tavsiyeleri önemseyin. Eşinizi bu konuda yalnız bırakmayın.

*Beyler, eşinizin çocuklarla ilgilenmeniz konusundaki şikayetlerini sabırla dinleyin. İnsan yetiştirmenin herhangi bir işi yapmaktan daha önemli olduğunu, ve herhangi bir işi yapmaktan daha az yıpratıcı olmadığını unutmayın.

*Hanımlar sorumluluğu paylaşma konusunda samimi olun. Müdahaleci ve eleştirel tutumunuzla eşinizi ürkütmeyin. Eşiniz çocuklara yakınlaştığında kendinizi biraz kenara çekin, eşinize çocuk yetiştirmenin hem yükünü paylaşma hem de keyfini yaşama fırsatı tanıyın.


Mavi forum

Sorunları Engelleyin!

Sorunları Engelleyin!

Evlilik öncesi eğitilmiş olmaları gerekirken, yarı yetişkinler olarak çocuk sahibi olan ailelerin bu sorunu yani, anne-baba olarak eğitilme sorununu halletmeden sağlıklı ruha sahip çocuklar yetiştirmesi oldukça güç görünüyor.

Sorumlu bir anne yada babanın yapması gereken, önce eşini eğitmek sonra da çocuklarının aldığı hasarı telafi etmek değildir, hasarın olmamasını sağlamaktır.

Unutulmaması gereken, insanların birbirlerini terbiye etmek konusunda başarılı olamadıklarıdır, özellikle bu kişiler karı-koca iseler. Eşler şiddetle, karşı tarafın kendisini bilinçlendirmek gayesiyle attığı her adımı, kişiliğini değiştirmeye yönelik bir “tehdit” olarak algıladığından, iyi niyetli olsa bile bunun mümkün olmadığını hatırdan çıkarmamak gerekir. Kabul edilmesi gereken bir diğer şey ise, eşlerin birbirlerini değil, ancak kendilerini değiştirebilecekleridir.


Çocuk eğitiminde en fazla ve öncelikli olarak önemsenmesi gereken konu anne-baba tutarlılığıdır. Anne-baba arasında mutlaka olması gereken şey, çocuklarının eğitimi hakkındaki fikir birliğidir. En azından müşterekleri bulunabilecek fikirlere sahip olmalarıdır. Bu da olamıyorsa, konuya dair bilgisi olmayan diğerine tâbi olmalı, fikirlerine ve uyarılarına saygı duymalıdır.


Anne-baba arasındaki sağlıklı iletişim sağlanamadığında ne olmalı? Çocuklar bu iki kocaman insanın fikirlerini birbirlerine kabul ettirmek, kimin daha ısrarcı, kimin daha lider, kimin daha sözü geçer olduğunu göstermek için birbirleriyle çatışmalarını mı görmeli? Bu manzara eşler arası sorunlarını halledememiş, sağlıklı iletişim kurulamayan ailelerde çocukların sıkça şahit oldukları bir manzaradır. Maalesef sorunlu çocuklar yetiştirmemizin en önemli sebebidir.


Bu durumda eşlerden biri diğerini rencide etmeden, çocukları bu karışık ve çözülmesi zor durumdan uzak tutmalıdır.


Örneğin: Çocuğunuz ödevini yapmamakta ısrar ediyor. Aslında siz tek başınıza bunu çözebilirsiniz, ama yorgunsunuz yada defalarca tekrarlayan bu sorunu çözmekte yılgınlığa kapılmışsınız. Bu sebeple biraz ağırdan alıyorsunuz. Sabrı daha az olan eşiniz, sesler yükselince sözlü yada fiziksel şiddetle olaya katılıyor. Sonuç: rencide edilmiş bir çocuk, kendini suçlu hisseden bir ebeveyn, çocuklarının gözünde saygınlığı azalmış bir diğer ebeveyn.


Yapılması gereken, çocuklarımızın eğitimini en sağlıklı şekilde yürütebilecek ortamı sağlamaktır. Eşlerden birinin olaya katılması halinde çocuğunuz rencide olacaksa, onu bu duruma düşmekten kurtarın. Mesela

Yalan söylemesini sağlayacak sorular sormayın,


Kendisini zor durumda bırakacak cevaplar vereceğini düşündüğünüz konuları yalnızken tartışın,

Serin kanlı olup olaylara zamanında müdahale edin.

Ailece bir arada olduğunuzda tartışma çıkmayacak organizeler yapın.

Eşinizle çayınızı yudumlarken sessizlik istiyorsanız, çocuklarınızı odalarında kalmaya ikna edin.

Araba gezisine çıktığınızda çocukların araba içinde sakin olmalarını istiyorsanız, yanınıza oyalanacakları bir şeyler alın.

Sabahları eşinizle aranızda geçen okul telaşı tartışmaları yüzünden çocuklarınızın bozuk moralle okula gitmelerini istemiyorsanız, hazırlıkları konusunda akşamları onlara yardımcı olun.

Eviniz içinde uyulması gereken kurallar koyun ve onlara uyun.

Olabilecek her soruna önceden hazırlıklı olun. Durum alternatifleri ve bunlara uygun çözümler üretin.

Çocuğunuzu yada eşinizi hırçınlığa düşmekten uzak tutun.

Eşinizi soğukkanlılığı, çocuklarına olan saygısı, size olan desteği, davranışlarındaki asaleti gibi konularda, “doğru olmasa bile”, övgü dolu sözler söyleyin.


Sevgili anne-babalar, çocuk sahibi olduktan sonra takındığımız ilk sıfat “ebeveynlik” sıfatıdır. Ne benliğimiz ne de bir başka şey bunun önüne geçmemelidir. “Ama, ben de insanım” sözü çocuk sahibi olduktan sonra söylenecek bir söz değildir. Bütün öncelikler çocuklardan sonra gelir.


Mavi forum

Yakışıksız sözler

Yakışıksız sözler

Çocuklarımıza evlerimizde verdiğimiz payeleri zaman zaman gözden geçirmekte fayda var. Hakettikleri saygıyı onlara sunmakta gevşek davranıyorsak, onlar kendi yöntemleriyle bizim saygımızı ve ilgimizi çekmenin yollarını bulurlar.

Kötü sözlerin şok edici etkisinin kıymetini çocuklar 6 ila 12 yaşları arasında farkederler. Anlamını bile bilmedikleri sözleri, çeverede uayndırdıkları etkiyi görerek sıkça tekraramaya başlarlar. Okulların açılmasın yakın şu günler, ailelerin bu açıdan telaşa düştükleri zaman dilimidir.

Öncelikle kullandığı sözün anlamını bilip bilmediğini araştırın. Kullandığı kelimenin tanımını yapması konusunda fırsat tanıyın.

Tarifi dinledikten sonra kendi düşüncenizi söyleyin.
Arkadaşlarını denetleyin. Arkadaşları konusunda tamamen bir kısıtlama getiremeyeceğinize göre şu kuralı uygulayın: Bazı arkadaşlarıyla (ki bu arkadaşlar sizin onaylamadıklarınızdır) sizin konuşmalarını duyabilceğiniz ve düzeltebileceğiniz şekilde ve yanlız sizin evinizde oynayabilirler.
Kötü sözler konusunda ev kuralları koyun. Küfretmenin ev kurallarını çiğnemek olduğunu hatırlatın. Çocuğunuza onu sevdiğinizi ama, kullandığı kötü kelimeleri sevmediğinizi söyleyin.
Çocuğunuz kelimelerin anlamını sorduğunda, açıklama yaparken sözleriniz arasına, neden kullanılmamsı gerektiğini anlatın ve kullandığı takdirde ortaya çıkabilecek sonuçları söyleyin.
Örnek olun. Anne ve babsının uygun şekilde davrandığını gören çocuklar aynı şekilde davranırlar. Yani tarfiği tıkayan araçlara ağız dolusu uygunsuz sözler sıralamayın.
Çocuğunuz kötü kelimeleri kullandığında 5 dakika boyunca tekrar etmesini isteyin. Bunu reddederse, ancak bu cezayı uyguladığında istediğini yapabileceğini söyleyin.
Uygun kelime seçimlerini takdir edin.
Aşırı tepki ve kızgınlıktan kaçının.
Ağır cezalardan sakının, bu durum yakışıksız kelimeleri sizden gizli kullanmasına sebep olur.


Mavi forum

cocuklarda yaratıcılıgın gelişimi

Çocukta yaratıcılığın gelişimi,diğer alanlarından farklıdır.Bu yüzden
anne-baba ve eğitimcilerin,çocukların yaş düzeylerine göre gösterdikleri
gelişim ve düşünme özelliklerini bilmeleri ve çocuğa yaratıcı davranması
için fırsat tanımaları gerekir.
Yaratıcılık doğuştan gelir,ancak ortaya çıkması ve gelişmesi için uygun
bir ortamın bulunması gerekir.Yaratıcılık ilk defa çocuğun oyununda görülür.
Yaratıcı çocuk yorucudur.Hayallerini işletmeyen çocuklar ise sessiz
çocuklardır.Yeni fikirleri,sürprizleri yoktur.Bir çok yetişkin,çocuklarının
hem uysal ve sesiz,hem de orjinal olmasını isterler.Yaratıcılık olsun ama
hiç yaramazlık olmasın derler.Ancak bu şekilde yaratıcılığın ortaya
çıkmadığı anlaşılmıştır.Çok sesiz bir çocuğun yaratıcılığının ortaya çıkması
için,dışa dönük bir hal alması,sosyalleşmesi gerekmektedir.Çocukların
yaratıcı olmaları için,anne ve babaların bunu görev edinmeleri
gerekir.Çocuklarıyla sırayla meşgul olarak onlara daha faydalı bir ortam
sağlamış olurlar.


Mavi forum

Akraba Ve Üçüncü Kişilerin Evliliğe Müdahalesi

Türk aile hayatının bir numaralı sorunu, üçüncü şahısların evliliğe müdahalesidir. Aslında sorun müdahale değil, evli çiftin beceri eksikliğidir. Çiftler istese aile içi konulara kimseyi karıştırmayabilirler. Ancak yeterince bağımsızlaşamamış çiftler bu konuda epeyce zorlanır. Eğitim sistemimiz ve yetişme tarzımız bağımsız olmanın önündeki en büyük engellerdir. Sözün özü, birey olmayı engelleyen sistemlerin olduğu böyle bir ülkede, bu tür sorunların yaşanması gayet doğaldır. Yönetilmeye ve yönlendirilmeye alışmış çiftlerimiz, aile olmanın yarattığı sorumlulukların altında ezilmektedir.

Evlilik öncesi danışmanlığın en önemli ve geniş konusu olan üçüncü kişilerin müdahalesi, evlilikleri cehenneme çevirebilmektedir. Merkezimizde verilecek eğitim ve terapi çalışmalarının amacı, sınırlarını koruyan aile ortamının sağlanmasıdır. Evlilik dışı müdahaleler görünürde tamamen iyi niyetli olabilir. Ancak verdiği zararlardan dolayı evlilikler çatırdamaktadır. Bu noktada hem kız, hem erkek tarafının sağduyulu olmaları ve evliliğin sorumluluğunu çocuklarına bırakmaları gerekir.

Evlenen gençler, anne babaya saygı ile kendilerini yaşayabilmek arasında sıkışarak, bunalabilmektedir. Gençler, aile büyüklerinin itaat ve saygı konusunda bitmek bilmez isteklerini doyurmakta zorlanırlar. Bazı aile büyükleri, saygı konusunu, gençlerin üstünde psikolojik baskı aracı olarak kullanabilmektedir. Din ve milli değerler bile böyle bir konu için araç olarak kullanılabilmektedir.

Müdahale çeşitleri (saymakla bitmez ama birkaçını sayalım)

-aile bütçesine
-evin eşyasına
-çiftlerin giyecekleri kıyafetlere
-çocukların eğitimine
-yenecek yemeklere
-gidilecek tatile
-oturulacak semte ve eve
ve daha bir sürü şeye müdahale...

Tüm bunlar evli çiftlerin huzurunu kaçırmaktadır. Tabii, müdahaleciler de bu durumdan kazançlı çıkmamaktadır. Çiftler bir süre sonra 3. şahıslarla aralarına duygusal mesafe koyup kendilerini bu kişilerden soyutlayabilmektedir.


Mavi forum

Kadınlar erkekleri uyutmuyor

Kadınlar erkekleri uyutmuyor

Araştırma sonuçlarına göre, birlikte uyumaktan en çok erkekler etkileniyor. Eşleri yüzünden derin bir uykuya dalmakta zorluk çeken erkekler, ertesi gün beyin ve düşünme güçlerinde bir azalma yaşıyor.

Uyku, insan hayatındaki en bencilce eylemlerin başında geliyor.. Birlikte uyumak ta bu yüzden çiftler için güçlük yaratıyor. Ancak, Avusturya’da yapılan bir araştırma, erkeklerin, bu durumdan kadınlardan daha çok etkilendiğini ortaya koydu.

ERKEKLER EŞLERİYLE UYUMAYA DAHA ZOR ALIŞIYOR
20’li yaşlardaki çiftler üzerinde yapılan araştırmada, çiftler, 10 gün beraber 10 gün de yalnız uyudular. Ertesi gün yapılan testlerde, her iki cinsin de rahatsız bir uyku uyuduğu gözlendi, ancak kadınların daha az etkilendiği tespit edildi.


Bir başkasıyla uyumanın bir sonraki gün erkeklerin beyin ve düşünme gücünü olumsuz etkilediği saptandı.

Araştırmaya göre, yanında bir kişi olduğu için derin bir uykuya dalmakta zorlanan erkeklerin, stres hormonlarında artış oluyor.

ÇİFTLERİN BİRLİKTE UYUMAYA ALIŞMASI ZAMAN ALIYOR
Uzmanlarsa, beraber uyumanın insanları rahatsız etmesinin gayet normal olduğunu belirtiyor. Ancak uzun süre birlikte uyuyan çiftlerin bir süre sonra bu duruma da alıştığını vurguluyor. Ve eğer birlikte uyumaktan memnunlarsa bu alışkanlıklarını terketmemelerini söylüyorlar.


Mavi forum

"Kayın validenizin gönlünü hoş tutmak, size ikinci bir anne kazandırır."

"Kayın validenizin gönlünü hoş tutmak, size ikinci bir anne kazandırır.”
Thomas Sandler

Kayın valide - gelin üzerine daha önce yayınlanmış yazılarım genelde kayın validelere yönelik tavsiyelerden oluşuyordu. Peki, gençlik heyecanlarını henüz üzerinden atamamış gelinlerin nelere dikkat etmesi gerekir? Bu yazıyı özellikle yeni evli hanımlar için kaleme aldım.
Evlilik, getirdiği yeni hayat tarzıyla beraber, farklı bir takım sorumlulukları da omuzlarınıza yükler. Bunlardan biri de, eşinizin ailesiyle tanışmak, onlara alışmak ve kendinizi onlara kabul ettirmekle ilgilidir. Yeni evli veya evlilik arifesindeki çiftler için, eşinin ailesiyle ilişkiler inşa etme süreci çok stresli olabilir. Fakat bu süreci eşinizle birlikte atlatmanız, evliliğinizin temellerinin daha sağlam olmasını sağlayacağı gibi, eşinizle ilişkilerinizin daha sağlıklı olmasına yardımcı olacaktır.



Eşinizden Yardım İsteyin
Eşiniz, onun ailesiyle iyi ilişkiler kurma konusundaki isteğinizi görmekten hoşnut olacaktır. Her türlü zorluğu beraberce yükleneceğiniz insan eşiniz olduğuna göre, ailesiyle iyi ilişkiler kurma konusunda onun tavsiye ve yönlendirmelerinden faydalanmalısınız. Onun desteğini almaya ihtiyaç duyduğunuzu özellikle belirtmenizi tavsiye ederim.



Sevdiğiniz İnsanın Annesi
Her şeyden önce kayınvalideniz, sevdiğiniz insanın annesi; onu büyüten, yetiştiren, bu günlere getiren insan. Anne olmanın kutsallığını, eşinize olan sevginizi birleştirince karşınıza çok büyük bir sevgi çıkmıyor mu? Kayınvalidenize bu düşüncenin getireceği hürmet ve sevgi hisleri ile yaklaşın.


Sevdiğinizi Söyleyin

Kayınvalidenize onu sevdiğinizi söylemekten çekinmeyin. Biz maalesef toplum olarak sevgi ve muhabbetimizi sözlü ifade etmeyi pek tercih etmeyiz. Gelin-kayınvalide ilişkisinde daha da seyrek görülen bir durum olsa da, kesinlikle hayatınıza geçirmeniz, hatta alışkanlık haline getirmeniz gerektiğini söylemeliyiz. Yapacağınız şey çok basit: ona sevgi sözcükleri kullanın. Abartmadan, belli aralıklarla ve farklı şekillerde onu sevdiğinizi ifade edin.
Eğer aranızda bir gerginlik yaşanmışsa size Hazret-i Mevlana’nın tavsiye ettiği bir yöntemi aktaralım: başka insanların yanında kayınvalidenizin güzel huylarından, çocuklarına bağlılığından ve sevgisinden bahsedin. Bulunduğunuz ortamın negatif elektriği gidecek ve birbirinize karşı yaklaşımlarınızda yumuşama olacaktır. Mevlana Hazretleri, bu şekilde iki insan arasındaki kırgınlığın onarılabileceğinden defaatle bahsetmiştir.


Hitap Şekli

Kayınvalidenize nasıl hitap ettiğiniz de son derece önemlidir. Her durumda (yalnız kayınvalide gelin ilişkisinde değil), iki insanın birbirine güzel hitaplarla seslenmesi her zaman daha uygun bulunmuştur. Hele de bu iki insan, akrabalık bağı ile birbirlerine bağlanmışlarsa, güzel, hoşa giden hitaplar kullanmak daha önemli hale gelir. Tabi burada aklımıza gelen bir diğer husus, gelinlerin kayınvalide ve kayınpederlerine isimleriyle hitap etmelerinin hoş olmayacağıdır. Kültürümüzde, gelin ve damatların kayınpeder ve kayın validelerine “anne\baba” şeklinde hitap etmeleri beklentisi hâkimdir. Bu beklentiye muvafık hareket etmenizin daha hoş olacağını belirtelim. Öte yandan kimi gelin veya damatlar, bu hitaptan hoşlanmayabilirler. Anne yerine “valide hanım”, “valide sultan” gibi hitap tarzı geliştiren gelin veya damatlar vardır. Aile veya çevreye göre bu tip hitaplar hoş karşılanabilir. Önemli olan, aile büyüklerinin gönüllerini kırmamaktır.


Dua
Duanın kelime anlamı "Çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek"tir. Dua ettiğimizde hem aklımız hem de kalbimizle belli bir gayeye yoğunlaşırız. Bir insana hayır dua ettiğimiz zaman, o insanın iyiliğini gönülden istemiş de oluruz. Ayrıca, kendisine dua ettiğimiz insanla aramızda sevgi bağlarının kurulması için önemli bir adım atmış oluruz. Gelin kayın validesine, kayınvalide geline hayır dua ettiğinde, aralarında bir bağ kurulmuş olur. Siz ister buna manevi bağ deyin, ister telepatik güç deyin, isterseniz, eskilerin ifadesiyle kurbiyet deyin, sonuç aynıdır.
Aranızda manevi bağın tesisi için, duanın gücünü küçümsememenizi tavsiye ederim.



Adab-ı Muaşeret
Son olarak, belli başlı adab-ı muaşeret kurallarına dikkat etmeniz de hoş olacaktır. Örnek vermek gerekirse, yumuşak bir ses tonu kullanmak, konuşma önceliğini kayınvalideye vermek, alaylı ifadeler takınmamak vb. noktalara dikkat etmek kendinizi geliştirme adına da son derece önemlidir.
Kayınvalidenizin çok yüksek beklentileri olabilir ve bunlar karşısında kendinizi yetersiz hissettiğiniz için gerilim duyabilirsiniz. En sık yapılan hata, bu gerilimi eşinize fatura etmek veya hatalı çıkışlarla aradaki bağın zayıflamasına yol açmaktır.
Dua ipine sarılın ve hüsn-ü niyetinizi sabit tutun.


not:alıntıdır

Mavi forum

kayınvalideyle bir yaşam

Onu seviyorsunuz. Ama unutmayın, bir de ortağı olacak: kayınvaldeniz. Eğer evliliğinizin başında dikkatli davranır ve müstakbel “anneniz”le yakın bir ilişki kurmayı başarırsanız, eşinizle olan birlikteliğiniz de daha sorunsuz olacaktır...

Belki farkettiniz, belki de çok yakında farkedeceksiniz... Eşinizin hayatındaki en önemli kadın belki sizsiniz ama en az sizin kadar önemsediği bir başkası daha var! Eşinizin annesine duyduğu saygı ve sevgi, dozunu aştığında evliliğiniz gölgelenebilir. İlişkinin dengede kalabilmesi içinse her üç cephede bir takım fedakarlıklar yapılması esastır. Ne yazık ki kültürümüzde, kadınların üzerlerinde en etkili olduğu erkekler, oğullarıdır. Osmanlı sarayından bu yana devam eden bu gelenek, belki kentlerde yerini daha modern bir tarza bıraktı ama hala anadolunun bir çok yerinde devam ediyor. Ve, anne bu ayrıcalığından kolay kolay vazgeçmek istemeye bilir. Her iki kadının da, farklı biçimlerde olsa bile hemen hemen aynı oranlarda sevdikleri bir erkeğin paylaşılaması güç olacak, her ikisi de onun yaşadığı evde hakimiyet kurmak isteyeceklerdir. Böyle bir durumda, kendinizi bir anda yalnız ve sıkıntılı hissetmeye başlayabilirsiniz. Ama bilmelisiniz ki, müstakbel eşiniz sizden daha zorlu dakikalar yaşayacaktır. Zira , o taraf tuttuğu taktirde diğeri kendisinden uzaklaşmaya, sıkıntı duymaya başlayacaktır. Böyle bir durumla karşı karşıya kalmamak, eşinizi tercih yapmak zorunda bırakmamak ve kendi ruh sağlığınızı korumak için bazı önlemler alabilirsiniz.

Neler yapmalısınız?
· Öncelikle ilk şartınız, ayrı bir evde oturmak olmalı. Her ne kadar bütün bir ailenin bir arada olmasının avantajları olsa da, kayınvalidenizle aynı çatıyı paylaşmanız ikinizin de birbirinize olan duygularının değişmesine yol açabilir.
· Eğer aile bütçesi böyle bir duruma olanak tanımıyorsa, sizinde bir takım haklarınızın olduğunu eşinizin ailesine kabul ettirmelisiniz. Size söylenenleri yapıp, sonra bunlardan sürekli şikayet etmek, durumu sadece kötüleştirmeye yarayacaktır. Bu yüzden bir takım arzularınız varsa ilk günden bildirmelisiniz.
· Arada bir takım tatsızlıklar ve gerginlikler yaşayabilirsiniz. Ne de olsa, o insanla tıpatıp aynı biçimde düşünmenizin imkanı yoktur. Bu yüzden olayları karşınızdaki insanın açısından da görmeye çalışmalı, herhangi bir durum size uygun olmadığında bunu derhal mantıklı bir biçimde konuşarak halletmelisiniz.
· Ve en önemlisi, olan biteni eşinize şikayet ederek anlatmak yerine kendiniz çözmeye çalışmalısınız.


Kayınvalide’nin dikkatine
Gelin-kayınvalide ilişkisinin yürümesi için, kayınvalideye de pay düşecektir. Onun da bazı noktaları aklında bulundurmasında yarar vardır.
· Gelin, farklı bir ailede ve değişik biçimde yetişmiş olabilir. Bu yüzden kayınvalideye ters gelen bazı davranışları o farkında olmadan veya öyle alışmış olduğu içn yapabilir. Bunları anlayışla karşılamak veya tatlı bir dille konuşmak çözüm olabilir.
· Aileye yeni katılan bir genç kadına birden bire ”evin kızı” muamelesi yapmak ve onu sahiplenmek doğru değildir. Eğer o kayınvalidesini “anne” diye çağırmak istemiyorsa ve daha mesafeli bir tavir takınıyorsa, bunu yadırgamamak lazımdır.
· Kayınvalide, bir zamanlar kendisinin de bir gelin olduğunu unutmamalı ve çektiği sıkıntıları hatırlamalıdır.

Damadın tutumu
Anlayış ve saygı, ilişkilerin yürümesinde en önemli faktördür. Gelin kayınvalide ilişkisinin yürümesi için damadın da arabulucu rolü oynaması gerekir.
· Özellikle her iki kadının da birbiri hakkında bir takım şeyleri kendisine anlatmasına izin vermemelidir.
· Kesinlikle taraf tutmamalı ve aşırı tepki göstermemelidir. Hiç kuşkusuz yeni bir yaşama, daha önce hiç tanımadığınız kişilere alışmanız kolay değildir. Ama unutmayın, biraz özveri, sıcak bir aile ortamı yaratmanız için yeterlidir.


Mavi forum

evlilik ve arkadaşlık ilişkilerinde denge

Evlenmek tabii ki kişinin arkadaş ilişkilerini silip atmasını gerektirmez ama evlendikten sonra insanın hayatındaki önem ve öncelik sırası değişir. Arkadaşlık önemlidir fakat birincil önem ve öncelik evlilik ve onun getirdiği sorumluluklardadır. Kişisel özveride bulunmak arkadaş ilişkilerinden, bazı zevklerden ve eğlencelerden fedakarlık yapmayı gerektirir. Bunu yapamayan kişi, evlilik sorumluluğunu taşıyacak psikolojik olgunluğa ermemiş demektir. “Hem gece geç saatlere kadar arkadaşlarımla gezeceğim, eve gelmeyeceğim, hem de evleneceğim” diyenlere biz; “Aman evlenmeyin. Evliliğin gerektirdiği olgunluğa henüz erişmemişsiniz” diyoruz. Evliliğin sorumluluklarını taşıyamadan kafasına göre yaşamak, canının her istediğini yapmak ve eşini ihmal etmek hiç doğru değildir. Erkekler de kadınlar da evlendikten sonra arkadaş ilişkilerinde ölçülü, dengeli olabilmeyi, ailenin iç değerlerine uygun davranabilmeyi başarabilmelidir. Ortak zevkler geliştirip eğlence, dinlenme ihtiyacını mümkün olduğunca birlikte karşılayabilmek gerekir.

Evlilik insanın arkadaşlarıyla görüşmesine, onlarla vakit geçirmesine engel olmasa da sorumluluklar arttığı için ister istemez arkadaşlara daha az vakit ayırmak söz konusu olmaktadır. Eşlerden birinin arkadaş ilişkilerine karşı çıkması durumunda kişi eşine karşı yüklendiği sorumlulukları yerine getirip getirmediğini, onu ilgisiz bırakmış olma ihtimalinin olup olmadığını hesaba katmalıdır. Bu konularda kendisinde hata bulamadığı halde eşi sorun çıkarıyorsa da eşine kendisini iyi ifade edip etmediğine bakmalıdır. Çünkü bilindiği gibi ilişkilerde ne söylendiği kadar, nasıl söylendiği de önemlidir. Doğru bir yöntemle kelimeleri seçerek kullanmak, ses tonuna bile dikkat etmek gerekir. Bazı insanlar istedikleri her şeyi söylerler ama istediğini söyleyen insan, istemediği şeyleri de duyar. İstediği şeyi söylemek yerine, doğru şeyi söylemeye çalışmak önemlidir.

Evlilik ilişkileri de arkadaş ilişkileri de önemli ve özen göstermeyi gerektiren ilişkilerdir. Bunlar arasındaki öncelik sıralamasını doğru yapıp ona göre davranmak, biri için diğerine haksızlık etmemek gerekir. Elbette ki verdiğimiz örneklerle genel bir çerçeve çizmeye çalışıyoruz. Her ilişkinin tarafları kendi özellikleri ve ihtiyaçları doğrultusunda bu çerçevenin içini kendileri dolduracaklardır. Unutulmamalı ki her konuda olduğu gibi emek vermek ilişkiyi hem güzelleştirir hem de kıymetini arttırır.


Mavi forum

önce kendinize sonra eşinize sorun

Gelin bir oyun oynayalım.Şimdi yazacağım soruyu önce kendinize, sonra eşinize sorun.

"Eşiniz çok hasta... Acilen ilaç lazım. Çabuk olmazsanız onu kaybedebilirsiniz. Evden fırlayıp bir eczaneye dalıyorsunuz. İlaç eczacının elindeyken fark ediyorsunuz ki, cebinizde 5 kuruş yok. Ne yaparsınız?"

Cevap için üç yıldızlık bir ara veriyorum.



* * *



Cevaplar tamamsa, kendi verdiğiniz cevapla, eşinizinki arasındaki farka şaşmış olmalısınız. Çünkü kriz durumlarında kadın ve erkek davranışlarını karşılaştıran bir araştırmada sorulan bu soru, kadınlar ve erkeklerden tamamen farklı yanıtlar aldı.

Soruyu yanıtlayan erkeklerin tamamına yakını şöyle dediler:

"İlacı eczacının elinden kapar kaçarım".

Kadınların yanıtı ise çoğunlukla şöyleydi:

"Eczacıya durumu anlatır, ilacı parasız vermesini rica ederim. Olmazsa kapı önüne çıkar birilerinden borç isterim. Alır kaçarsam, yakalanıp eşimi hepten ölüme terk etme tehlikesi vardır".



* * *



Bu kısa test bile, kadınlarla erkeklerin hayata nasıl farklı yaklaştıklarını kanıtlıyor. Erkeklerin fevriliğine karşı kadınların sorun çözmedeki soğukkanlılığı ve değişik çareler deneme ısrarı kayda değer...

Farklı cinslerin, "kriz yönetimi"ndeki farklı tavırlarına ilişkin bu deneyi bana hatırlatan, Levent Kırca ile Oya Başar'ın boşanma üzerine sergiledikleri "son parodi"leri oldu. Boşanmalarına ilişkin basın toplantısında Kırca "ilacı kapıp kaçma" telaşındaydı. Başar ise "eşi can çekişirken eczacıya soğukkanlılıkla dert anlatmaya çalışan bir kadın" görünümünde...

İzlerken, "Aşkta masumiyeti yitirdik" cümlesi döküldü ağzımdan...

Bu, bir süre önce okuduğum bir kitabın ilk cümlesiydi.

"İkili İlişkilerde Terörizm" (Varlık Y. İst. 1997) başlıklı bu kitapta psikoterapist Michael Vincent Miller neredeyse tam da ekranda izlediğimiz tartışmayı anlatıyordu.



* * *



Aslında Kırca ve Başar'ın tartışmada kullandıkları üslup ve geliştirdikleri suçlama-savunma mekanizmaları çoğumuza tanıdık gelmiş olmalı. Çünkü bunlarda, modern bir evliliğin bütün klişeleri, hataları, çıkmazları vardı:

Ses yükseltmeler, karşıdakinin ağzının payını vermeler, çözüm yerine suçlu aramalar, sorunun nedenini bir dedikoduya veya "Beni bunun için mi boşadın"a indirgemeler, buz dağının altında yatan sorunları görmek istemeyip, suyun üzerindekine ilişkin laf oyunları yapmalar, hem barışmak isteyip hem tribünler önünde kuyruğu dik tutmaya çalışmalar... vs...

Miller, boşanma kararından hemen önce "son bir umut"la kendisine terapiye gelen çiftlerin genellikle "para, cinsel uyumsuzluk, ev işlerinin dengeli paylaşılmaması" gibi ikincil nedenleri öne sürdüklerini, ancak aslında bunların altında bir başka neden yattığını söylüyor:

"İktidar çatışması..."
Miller'a göre günümüz beraberliklerini "iki kişilik bir iç savaş"a dönüştüren en önemli etken bu... Amerikalı psikolog, sadece aile içi kavgaların değil, sevgi dolu aşk sözcüklerinin altında da bu güç mücadelesinin yattığına, "artık sevginin iktidar savaşından ayrılamaz hale geldiğine" inanıyor.



* * *



Aşk, uzun yıllar baskı altında tutuldu. Bugün "aşkta özgürleşme" çağı yaşanıyor. Ancak Miller, bu özgürlük görüntüsünün altında çiftlerin "maske" takıp birbirlerine rol yapmaya başladıkları ve manipülasyona dayalı yeni bir baskı dönemi yarattıkları kanısında... O anlamda, çiftler arası her iletişimin "denetimi kim ele geçirecek" sorusunda düğümlendiğine inanıyor.

Miller'a göre kadınlar daha çok yakınlık, erkekler daha çok özgürlük istiyor. Biri terk edilmekten, diğeri esir edilmekten korkuyor. O yüzden de, birbirlerinden en çok istedikleri şey, yani sevgi, onları en çok kaygılandıran şeye dönüşüyor. Ne birbirlerine yakınlaşabiliyor, ne uzaklaşabiliyorlar. Bir soğuk savaşı yaşayıp gidiyorlar. Bıçak kemiğe dayanınca da terapiye geliyorlar.



* * *



Ben son izlediğimiz basın toplantısının "Kırca'ların halka açık terapi seansı" olduğunu düşünüyorum.

İki karizmatik kişiliğin medya önünde sürmüş ilişkileri, medya önünde bir "iktidar hesaplaşması"yla sonuçlanıyor.

Anlaşılan o ki, günümüz aşıklarının asıl sorunu sevgiyi, iktidar savaşının elinden kurtarabilmek olacak.

Yöntemi nasıl olursa olsun aslolan, hastaya ilacı yetiştirebilmektir çünkü...

Aslolan hastayı sevmektir.



not:alıntıdır

Mavi forum

Düğün ile ilgili Herşey...











































Mavi forum