22 Mayıs 2007 Salı

Ahh..bu kadınlar...

Pakize suda'nın kadınlar hakkındaki yorumu

* Bütün kadınlar birbirlerini rakip olarak görürler
Birbirlerini kıskanmaları için aynı meslekten olmalarıyla da menfaatlerinin çatışması falan
şart değildir Ortalıkta kendilerinden başka kadınların da dolaşıyor olması,kıskanmaları için yeterli bir sebeptir. Yolu kadınların görev yaptığı bir yere, örneğin bir banka şubesine düşen bir kadın, gördüğü muameleden bunu şıp diye anlayabilir.

* Bütün kadınların mutlaka koşulacak şartları vardır. "Seninle evlenirim ama...","dediğini yaparım ama..."

* Nedense bütün aşk şiirleri, en duygulu şarkı sözleri hep erkekler tarafından yazılmıştır.Çok duygulu oldukları söylenen kadınların bu sırada ne yaptıkları merak konusudur. Bence kadınlar o sırada diğer kadınları incelemekle meşguldürler. "Ne giymiş, ne takmış, benden güzel mi?"Vs...

* Erkekler (eğer ruh hastası değillerse) eşlerini çok yakın arkadaşlarından,akrabalarından, yani olur olmaz herkesten kıskanmazlar.Oysa kadınlar, hiç ayrım yapmaksızın, ömür boyunca, istisnasız her dişiden kıskanırlar kocalarını.

* Kendisinden 30 yaş büyük bir kadınla, sırf parası için evlenen pek az erkek vardır. Buna karşılık etraf, babası, hatta dedesi
yaşında,ama mutlaka zengin erkeklere aşık olan(!) kadınlarla doludur.

* Hiçbir kadın çalıştığı yerde üstünün kadın olmasını istemez.Vallahi bunu ben söylemiyorum, anketler öyle diyor.

* Erkekler kadınlardan ilgi, şefkat, sevgi dışında pek bir şey beklemezler.Kadınlara bunlar asla yetmez, ilave olarak iki bilezik, bir yüzük gerekir çoğu zaman.

* Gelin-kaynana çekişmesinin fıkralara geçtiği ülkemizde hiç damat-kayınpeder çekişmesine tanık oldunuz mu? "Elti gemisi yürümez" diye bir söz vardır da neden bacanaklar için söylenmiş benzer bir laf yoktur?

* Evli kadınla ilişkiye giren çok az erkek vardır. Buna karşılık evli erkekle hiç düşünmeden ilişkiye giren kadın sayısı benim bildiğim, gördüğüm,duyduğum kadarıyla bir hayli kabarıktır.

* Erkekler bir araya geldiklerinde işten, politikadan,futboldan bahsederler genellikle. Kadınlar bir araya geldiğinde ise vay o anda orada olmayan diğer kadınların haline!

* Eşlerinden, "yorgunum", "başım ağrıyor" bahanesiyle mümkün olduğunca kaçan kadınlar, ortaya ikinci bir kadın çıktığı zaman aniden kocalarını çok sevdiklerini(!) fark ederler.

* Kocası tarafından aldatılan kadınlar genellikle boşanmak yerine,bir çocuk daha yapmayı tercih ederler. Tersi durumda ise erkekler kadınlar kadar akıllı olmadıkları için bunu gurur meselesi yapar ve kadını hemen boşamaya kalkarlar.

* Kadınlar evde akşama kadar istedikleri gibi yaşarlar. Ne karışanları ne de görüşenleri vardır. Erkeklerin akşamdan akşama geldikleri evlerinde pek de özgür oldukları söylenemez. Kendilerine durmadan oraya oturmaması,sigarasının külüne dikkat etmesi, ayakkabısını çıkarması hatırlatılır.

* Kadınlar akşama kadar kocalarının bilgisi dışında istedikleri arkadaşlarını misafir ederler. Oysa hiçbir erkek karısından izin almadan eve bir erkek arkadaşını getiremez. Hatta izin alarak bile...

* Kadınlar her istediklerinde eşlerinden izin almadan annelerini ziyaret edebilirler. Erkekler ne haberli, ne habersiz,yanlarında eşleri olmadan asla annelerine uğrayamazlar.

* Kadınlar bütün ilişkilerinde hesap kitap içindedirler. Asla şeffaf değildirler.Hoşlanırlar, hoşlanmaz gibi davranırlar, isterler, istemez gibi yaparlar.Eşleriyle sorunlarını çözmede bedenlerini silah olarak kullananlar bile vardır.

* Vücutlarını göstermeye bayılırlar. Açık, dar, şeffaf, kısa giyerler. Sonra da"neden bakıyorsunuz?" diye sinirlenirler.
Aslında amaçları baktırmaktır,ama bunu asla kabul etmezler. Özgürlükten, rahatlıktan,medeniyetten falan söz ederler.

Nereden biliyorsun, derseniz, ben de kadınım oradan biliyorum.


NOT: İstisnalar kaideyi bozmaz. >

(Bu yazıyı okuyan bütün kadınlar kendini istisna olarak kabul edecektir.)

Sevgili bayanlar bunlari ben demiyom walla beni yanlis anlamayın sakın

Mavi forum

İdeal kiloyu korumak


Bel çevresi ölçümü erkekte 94 kadında 80 santimi geçmemeli

İdeal kiloyu korumak, pek çok hastalığı engellerken ömrü de uzatıyor. Uzmanlar, kişinin sağlık raporunun bel çevresi ölçümünde gizli olduğunu söylüyor: Kadında 80, erkekte 94 santimi geçmeyen bel çevresi genç yaşamın formülü kabul ediliyor

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Endokrinoloji Metabolizma ve Diyabet Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Damcı, genç kalmak için nasıl beslenmemiz gerektiğini anlattı...

Daha genç yaşam için nasıl beslenmeliyiz?
Amerikan Kalp Cemiyeti ve pek çok bilimsel kuruluş, yıllarca düşük yağlı (yüzde 30 ve daha az yağ), yüksek karbonhidratlı (yüzde 55-60 karbonhidrat), düşük kolesterollü ve yüzde 15 protein içeren diyetleri sağlıklı olarak açıkladı. Bu diyetin kalp hastalıklarını azalttığı ve yaşamı uzattığına dair güçlü kanıtlar da var. İnsan sağlığına yararlı diyetlerden en bilineni ve en çok uygulananı, Atkins diyetidir. Ancak, şu ana kadar yapılan diyetler içinde en sağlıklı olanı Akdeniz diyetidir. Uygulaması da çok kolaydır. Hem şişmanlık tedavisinde, kalp damar hastalıklarında hem de kanseri önlemede olumlu etkileri araştırmalarla gösterilmiştir.

Anti-aging için kilo ne kadar olmalı?
Sağlıklı sınırlar içinde olmalı. Beden kilo endeksi 25'in altında olmalı. Bel çevresinin erkekte 94 kadında 80 cm'nin altında olması gerekli.

Yaş ilerledikçe yağdan kaçmak mı gerekir?
Çok düşük yağ diyetleri beslenmede önemlidir. Yüzde 15 ve altında yağ tüketimine izin verilir. Bu diyet daha çok vejetaryen diyetine uygundur. Uzun süreli kilo kaybına yol açıp açmadığı kesin değildir. Çünkü uygulanması çok zordur. Uzun süreli çok az yağ alımı insanların uyumunu çok zorlaştırır. Çok düşük yağ diyetlerinin en katı olanı Pritikin diyetidir. Bunda yağ alımı yüzde 10'un da altına indirilmiştir. Bu diyetlerle tötü kolesterol azalırken, iyi huylu kolesterol de azalmaktadır.


Mavi forum

Dolgun saçlara sahip olmanın ipuçları

Saçı daha iyi gösteren belli saç kesimleri vardır ama önce iyi saçın ne olduğunu anlamak gerekir, çünkü bilinenin aksine iyi saçın ince olması şart değildir



Saç kesimi

"İyi", bir saç telinin çapına işaret eder. Bu yüzden, çok olan iyi saçlara sahip olabilirsiniz, çünkü bir santimetre kare'de birçok saç teliniz olabilir.

Ayrıca çapı küçük olan ve hatta sayısı da az olan iyi ve ince saçlarınız olabilir. Yaş, diyet, stres, ilaç tedavileri ve diğer etkenler iyi fakat çok saçı inceltebilir ve seyreltebilirler.

Saçın iyi veya hem iyi hem de seyrek olması sizin hangi seçimi tercih etmeniz gerektiğini belirler. Genel kural olarak, saç kısa ise ve tek boyda ise, daha dolgun gözükür.

Bu yüzden, her hangi bir iyi saç için en iyi 5 kesim şunlardır:

1- Küt kesim

Binlerce değişik şekli vardır. Kulak mememesi hizasındaki kısa küt kesim saçı çok sağlıklı ve gerçek sayısından iki kat daha fazla gösterir.

2- Kat kat kesim

Genellikle saç uçları aynı uzunlukta değildir. Omuz hizasında kesildiğinde iyi, seyrek saçlara hem tarz hem güzel bir sekil kazandırır ve bakımı kolaydır.

3- Düz kesim

Aynı uzunlukta kesilir. İnce veya oval yüzler için idealdir.

4- Kırık kesim

Herhangi kısa bir kesim olabilir. Genç kadınlarda cool bir hava oluşturur. Eğer 45 yaş üzerindeyseniz, çene ve gerdan profilinizde neler değiştirdiğine inanamayacaksınız. Ayrıca kısa ve kırık kesimler dikkati gözlerinizde toplar.

5- Orta boy kesim

Saçlarınız omuzlarınız hizasında hatta daha uzun olduğunda çok hoş bir şekil alır. Omuzlarınız üzerinde gezinirken, içindeki hafif katlarla hoş bir hacim kazandırır.

Ayrıca

- Saçlarınız omuz hizasında veya daha uzunsa, dilerseniz, özenle kesilmiş katlar saçlarınıza dolgunluk ve boyut kazandırır. Ancak, çok fazla kat yapılırsa, şekil bozulur ve iyi saç ince ve mat görünür.

- Saçınızın şekli başınızın boyutlarıyla uyumlu olsun. Kulak arkanıza ulaşabilen kesimleri tercih edin. Bu saçınızı doğal olarak daha çok gösterir.

- Eğer uzun görünmesini istiyorsanız, katlı kesimleri tercih edin. İyi saçlarda kısa kesim, biçim kaybetmeye başladığında kötü görünür.

Kaçınılması gerekenler

• Hafif ve kaliteli jöleleri tercih edin, ağır jöleler saçınızı sönük gösterir.

• Saçınızın her iki tarafını da 30 cm uzaklıktan spreylemiyorsanız parlatıcı ve silikon spreylerden kaçının.

Hacim kazandırın

Saçınız düz ve yumuşaksa ne yaparsınız? İşte size her yerde işinize yarayacak bir kaç ipucu.

1- Saçınızın dolgun görünmesi, hacim kazanması için en basit yollardan biri saçınızı kurutmaya başınızın yukarısından başlamanızdır. Çünkü saçlar kökten uca doğru kurur. Bu küçük ev hilesiyle saçınızı kendi kendine kurutmanız için biraz zamana ihtiyacınız vardır. Hacim verici şampuanlarla yıkadıktan sonra saçlarınızı düz tarayın, başınızın üstünde toplayın veya uçlarını yumuşak bir şekilde kıvırın. Saçlarınızı basit bir at kuyruk yapabilirsiniz. Bu saçlarınıza hacim kazandırır ve kısa, ince saçları bile bu şekilde kurutmak zaman alır.

2- İki adımda kurutun ve şekil verin. Saç kurutma makinesiyle yüksek ısıda kuruttuktan sonra saçınız %80 kuru iken şekillendirici kullanın. Şekil vermeye başlamadan önce saçınızı ne kadar çok kurutursanız, verdiğiniz şekil o kadar kalıcı olur ve dolgun gözükür.

3- Daha fazla hacim istiyorsanız, başınız dik bir haldeyken, saçlarınız yuvarlak bir fırça ile düz bir şekilde yukarı kaldırın. Bu başınızı eğip yapmanızdan daha iyidir.

4- Kolayca hacim kazanmasını mı istiyorsunuz? Yılladır saç uzmanları, saçları normalde istediğiniz yönün tersine taramanızı tavsiye etmişleridir. Bu işe yarar çünkü saçları bir yöne kaldırıp kurutursunuz ve daha sonra ters yöne tararsınız. Doğal olarak dik dururlar.

5- Saçlarınızı tersten kurutmanız saçlarınızı daha dolgun gösterebilir ancak dikkatli olun bazen bu işlem saçlarınızın elektriklenmesine neden olabilir.

Son birkaç ipucu

• Kısa saçlar, koyu renklerde daha kalın telli görünür, açık sarı ise daha ince gözükür. Eğer saçınız ince ve açık sarı ise, saçın yüzeyine sürülen parlatıcılar kullanarak, parlaklık ve boyut kazandırabilirsiniz.

• Kısa saçlarda daha az ısı kullanmanız ve bu yüzden saç kurutma makinenizin maksimum gücünü kullanmamanız gerektiğini duymuşsunuzdur. İşin aslı, saçlara uzun zaman ısı uygulamanızdır. Bu yüzden saçınızı yüksek ısıda ama kısa sürede kurutun. Düşük ısıda uzun süre saç kurutmayın.

• Bütün bunlar size uzun ve zahmetli geliyorsa piyasada bulunan saçlarınıza hacim kazandıran (Blendax gibi) şampuanlar vardır, bunları alabilirsiniz.

Yüksek hacimli saçlar için kolay ipuçları

Uzun saçlarla ilgili en büyük sorun, çabuk yıpranmasıdır. Kadınlar uzun ve yumuşak saç isterler ama dolgun ve gösterişli olmasını da isterler. İşte bunu elde etmenin birkaç yolu:

Dolgunlaştırıcı şampuanlar

Hacim veren şampuanlar saçın her bir teline etki ederler. Saçın her ihtiyacına cevap veren Blendax Dolgunlaştırıcı Şampuan'ını deneyin.

Daha fazla hacim

Saçınız kurur kurumaz hemen sönüyorsa, bir sonraki yıkadığınızda, bir sandalyeye oturun ve saçlarınızı dizlerinizin üstüne bırakın. Saçınızı, parmaklarınızı tarak gibi kullanarak tarayın ve kurumaya yakın saç kurutma makinesini kullanın. Saçlarınızı geriye attığınızda, saçlarınızın iki katı hacim kazandığını göreceksiniz.

Köpük yardımı

Hacim arttırmak için uygun olan şekillendirici ürün köpüktür ve geniş fiyat seçenekleri vardır.

Arkaya tarama

Saçlarınızı biraz arkaya taramak, kısa sürede hacim kazandırabilir ama saçlarınıza ne kadar yüklendiğinizin farkında olun. Çünkü fazla yüklenirseniz saç telleriniz zarar görebilir.

Çabuk hacim

Uzun saçlara hacim vermek için, havlu ile kurulayın ve saçlarınızı başınızın üstünde toplayın ve kalın bir lastik ile bağlayın. Saç kurutma makinesi ile kurutun ve daha sonra açın. Bu saçınıza çabucak hacim verecektir.

Güzelliğiniz için...

Sürekli makyaj yapan kadınlar için rötuş ipuçları ve diğer güzellik tavsiyeleri

Harika bir işiniz var ve işiniz gereği bir yerlere gitmeniz gerekiyor. Fakat küçük bir sorun var: makyajınız bozuluyor, rujunuz siliniyor, saçlarınız dağılıyor ve tırnağınız kırılıyor. Bu her çalışan kadının başına her an gelebilir. Ama bu kaderiniz olmamalı.

Dikkatlice yapılmış küçük bir planla en çok yıpranan iş kadınları bile, günün ilk ışıklarından gecenin ilerleyen saatlerine kadar, sakin, hoş ve bakımlı bir görünüşe sahip olabilirler.

Saç korkunuzu yenin

Saçınızda hangi modeli tercih ederseniz edin, saçınız görünüşünüzde önemli bir rol oynar. Saç bakımı evde başlar. Ama saçı gün boyu formada tutmanın bir çok yolu vardır.

Çözüm çok basit. İşe sert ve kısa modellerden uzak durarak başlayın. Saçınız uygun durumda ve parlak olsun ama yağlı olmasın. İnsanlar özellikle hacimli saçlara çok dikkat ederler. İncelik isteyen detaylı şekillerden kaçının. Sizin istediğiniz, yumuşak, kadınsı ve hoş bir saç.

Sağlıklı, iyi şekillendirilmiş, yıkanmış ve bakım yapılmış saçlar, gün içinde pek fazla ilgi gerektirmez. Eğer gerekli şekil verilmişse, yapılması gereken pek fazla bir şey yoktur. Düzenli yıkama, formunu ve hacmini korumada yeterli olacaktır.

Makyajınız size hizmet etsin

Güzellik uzmanları, makyajın bakımlı görünmek isteyen kadınlar için bir zorunluluk olduğunu söylüyorlar. Aklınızdan çıkmaması gereken ne zaman yapılması gerektiğini bilmektir. Makyaj tazelemek için özel zamanlar ayırmanıza gerek yok. Çalışma programınızın bir parçası olmalıdır. Yüzünüzü pudralamak, rujunuzu tazelemek sadece birkaç dakika alır ve bunu yaparsanız emin olun ki, gün boyu etrafınıza ışık saçarsınız.

Gün içinde düzenli olarak, makyajınızı kontrol edin, gerektiğinde rujunuzu tazeleyin. Kalıcı bir ruj kullanmıyorsanız bir şeyler yiyip içtiğinizde rujunuzu tazeleyin.

Gülüşünüz hep ışık saçsın

Kim olduğunuz ve ne kadar değerli olduğunuz konusunda dişleriniz çok şey anlatır. Güldüğünüzde bunu kendinize güvenerek yapmak istersiniz. Bunu diş fırçası, diş macunu ve diğer ağız bakım ürünleriyle gün boyu yapabilirsiniz.

Günde iki kez fırçalamak dişleriniz ve diş etleriniz için yeterlidir. Ama çalışan kadınlar bu işi özellikle yemekten sonra yapmalıdır. Yemeklerden sonra özellikle diş iplerine kullanarak yapacağınız bakım, dişlerinize inci beyazlığı getirecektir.

Eller her zaman iş başında

Çekici ellerin bakımı da evde başlar. Ama işte de ellerinizi yumuşak ve bakımlı tutmanın birçok yolu vardır.

İşe çantanızda ve çekmecenizde bir el kremi bulundurarak başlayabilirsiniz. Gün boyu ellerinizi yıkayıp kuruladığınızı düşündüğünüzde buna her zaman ihtiyaç olduğu muhakkak. Ellerinizin daima kremli olmasında yarar var.

Oje renginizi seçerken de dikkatli olmasınız. Koyu renkler diğerlerine göre daha fazla bakım gerektirir. Seçtiğiniz rengin kıyafetinizle uyumlu olmasını da ihmal etmeyin.


Mavi forum

Tüm Çalışan Bayanlara İthaf Olunur

Oyle degil iste. Istiyor. Insan herseyi istiyor.
Hem de ayni anda... Nedir bu hersey?

Yaptığın işi, iyi yapmaya calışacaksın.
Kafa patlatacaksin.
Uyduruk kaydırık olmamasına ugraşacaksın.
Bu yeterince zor zaten.

Sabah aksam işle yatıp kalkman gerekiyor. Ama iste an geliyor, o da insani kesmiyor. Insan, yatagına is dışında, baska seyler de almak istiyor!
Ee peki, aşık oldun oldun diyelim. Sanki bir iliskiyi yürütmek kolay? O da inanilmaz emek istiyor. Diyelim ki, iyi gidiyor. Şükrediyorsun. Ama bu sefer ne
oluyor?
Iki kisilik bir dünyada Kucuk Prens ve Kucuk Prenses olarak yasamaman
gerekiyor. Sosyal hayatin da olacak. Gideceksin, dostlarinla, arkadaslarinla vakit gecireceksin. Peki anladik, onu da yaptin. Ama kendini de beslemen gerekiyor. Ruhunu yani. Okunacak kitaplar, gezilecek sergiler, izlenecek
filmler var. Ne yazik ki is, ruhla da bitmiyor. Butun bunlari yaparken bakimli ve guzel olmak icap ediyor.

Ee 30 yasindan sonra da iyi durabilmek için epey bir çaba gerekiyor
Spor yapacaksin spor!
Yine fedakarlik: Ya sabahin korunde kalkip bir saat yuruyeceksin ya da is cikisinda herkesi ekip yuzmeye gideceksin

Ay bitmiyor!

Paran olmasi gerekiyor,
sabrin olmasi gerekiyor,
vaktin olmasi gerekiyor,
berbere gitmen gerekiyor,
dip boya yaptirman gerekiyor,
manikur, pedikur, sonra aileni ihmal etmemen gerekiyor,
varsa kedinle günde en az bir saat sarmas dolas olman gerekiyor, onun sagligi, senin sagligin, evin bakimi, onarimi, arabanin durumu... Ee ne oluyor?

Sucluluk ve vicdan azabi içinde kivraniyorsun. Sürekli bir yerlere yetişmeye
calisiyorsun. Beceremiyorsun. Hepsinin altindan kalkmaya calisinca da... Toptan çuvalliyorsun!

Iyi bir is mi cikardin, patronun "Bugün amma da cirkinsin!" diyor.

Guzel mi gorunuyorsun, bu sefer isinde "low profile" oluyorsun. Evin guzel mi oldu, ha ha ha parasiz kaliyorsun. Tam kendini iyi hissediyorsun, bu sefer de sismanlamaya basladigini farkediyorsun.

Ben kacmak istiyorum!
Ben bu yazi üstüne ciglik atmak istiyorum.

AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA

Mavi forum

Sağlıklı güneşlenme için öneriler


Yaz aylarında en az SPF (güneş koruma faktörü) 15 kullanılması önerilir. Hatta Tip I ve II için, 30 ve üzeri güneş korumalı ürünlerin kullanılması gerekir.
- Brozlaşma tüm dünyada ve toplumumuzda sağlıklı bir görünüm ile ilişkilendirilse de dermatologlar için bronzluğun anlamı deri hasarı! Bronzlaşma derinin kendini koruma yöntemi, yani deri ne kadar bronz ise o kadar hasar almış demek.
Anadolu Sağlık Merkezi'den Dermatoloji Uzmanı Dr. Esra Özgüroğlu sağlıklı güneşlenme ve güneşin derideki etkileri ile ilgili bilgi verdi.

Güneşin yaşamımız için yararlı etkileri olduğunu tartışamayız. Yeryüzüne ulaşan güneş ışınlarının en önemli faydalarını D vitamini sentezi, çeşitli zararlı mikroorganizmaların yok edilmesi, psikolojimiz üzerine olan pozitif etkileri olarak sayabiliriz. Dermatologlar uzun yıllardır hastalarına güneşten kaçınmalarını ya da sınırlı temasta bulunmalarını öneriyor. Çünkü solar radyasyon deri kanserlerinin, eksojen deri yaşlanmasının ve düzensiz pigmentasyonun başlıcanedeni. Dermatologların toplumu eğitme çabalarına karşı deri kanseri çok hızlı artış gösteriyor. Brozlaşma tüm dünyada ve toplumumuzda sağlıklı bir görünüm ile ilişkilendirilse de dermatologlar için bronzluğun anlamı deri hasarı! Güneşe maruz kaldığımızda deri kendini korumak için melenositlerini ve melanosit içindeki pigment hücrelerini büyüterek kendini korumaya çalışır. Sonuç olarak bronzlaşma derinin kendini koruma yöntemidir. Deri ne kadar bronz ise o kadar hasar almış demektir.

Hangi güneş ışınları bize zarar verir? Güneş ışınlarının özellikleri nelerdir?
Güneş ışınlarının önemli bir kısmı atmosferde ozon tabakası tarafından emilir. Ozon tabakası tarafından emilen güneş ışınları yeryüzüne ulaşamaz. Yeryüzüne ulaşan güneş ışınları görünen ve görünmeyen ışınlar olarak ikiye ayrılır. Görünmeyen ışın spekturumu UV spekturumu olarak bilinir. Yeryüzüne ulaşan solar radyasyonun % 5'ni UV ışınları oluşturur.
UV spektrumu da UVA ve UVB spekturumlarını kapsar.

UV spekturumunun % 95-98'ini UVA (320-400nm) ve %2-5'ini UVB (280-320nm) oluşturmaktadır. Hem UVA hem de UVB güneş yanıkları, bronzlaşma ve deride güneş hasarı oluşturur. UVA yeryüzüne ulaşan güneş ışınlarının içinde 1000 kat daha fazla bulunur. UVA buluttan, camdan geçebilir deri içinde daha derinlere doğru emilerek pigment artışlarına ve bronzlaşmaya ve kronik güneş hasarlarına neden olur. UVB kronik zararlar oluşturabilmekle beraber daha çok güneşin akut etkilerinden sorumlu tutulur. Sonuç olarak güvenli güneş ışığı yoktur.

Güneşin zararlı etkileri rüzgar, su, kum, kar yansımaları ile artar. Son 20 yılda ozon tabakasının kloroflorokarbon bileşikleri ile incelmesi dünya yüzeyine ulaşan UV miktarını arttırdı.

Güneş ışınlarının derideki etkileri nelerdir?
Deriye ulaşan güneş ışınlarının bir kısmı yansır bir kısmı da deri tarafından emilir ve depolanır. Depolanan güneş ışınları akut ve kronik zararlar oluşturur.

Akut etkiler, güneş yanıkları ve güneş allerjileridir. Güneş allerjileri güneşe maruz kaldıktan birkaç saat ile birkaç gün içinde ortaya çıkan kızarıklık, ödem, ağrı, içi su toplayan kabarcıklar ve soyulma ile karakterizedir. Şiddetli güneş yanıklarının olduğu bölgelerde yaşamın ileri dönemlerinde özellikle melanom türü cilt kanserlerinin oluşma riski yüksektir.

Kronik etkiler, deride lekeler, çillenme, deride kalınlaşma ve kabalaşma, erken yaşlanma, ince damarların oluşması, deri esnekliğinin kaybolması ve deri kanserleridir. Güneşin deri üzerindeki kronik etkilerini fotoyaşlanma ve deri kanserleri olarakta özetleyebiliriz.

Deri kanserlerinin tam oluşma mekanizması bilinmemekle beraber tüm deri kanserlerinin güneş ile ilişkili olduğu bir gerçektir. UVA ve UVB hücre içinde serbest oksijen radikalleri üreterek DNA hasarına neden olur. Özellikle açık tenli insanlarda güneş hasarının oranı çok yüksektir. ABD'de beyaz ırkta siyak ırk'a göre cilt kanserleri 15 kat daha fazla görülüyor. Cilt kanserlerinin % 80'ni kronik olarak güneşe maruz kalan lokalizasyonlarda görülür.
ABD'her yıl bir milyon yeni melanom dışı deri kanseri tanısı konuluyor.

Güneş ışınlarının deride oluşturduğu etkiler deri tiplerine göre farlılık gösterir mi?
UV ışınlarının deride oluşturduğu etkiler deri tiplerine göre değişiklik gösterir. Oluşan etkiler derinin melanin miktarı ve güneşe maruz kaldıktan sonra melanin üretebilme kapasitesine göre farklılıklar gösterir.Hem akut etkiler hemde kronik etkiler açık tenli cilltlerde daha fazla olur. Standart olarak beş tip deri vardır.
Tip I deri: Kolay yanar, asla bronzlaşmaz.
Tip II deri: Genellikle yanar, seyrek olarak bronzlaşır.
Tip III deri: Hafif yanar, genellikle bronzlaşır.
Tip IV deri: Çok nadiren yanar, her zaman iyi bronzlaşır.
TiP VI deri: Asla yanmaz güneşe duyarsızdır, siyah ırk.

Güneş ışınlarının zararlı etkilerinden nasıl korunmalıyız?
Güneşin akut ve kronik zararlı etkilerine maruz kalmamak için yaşamın her döneminde güneşten korunmak için bunun bir yaşam biçimi olarak benimsenmesi gerekir. Çocukların, yaşlıların ve açık tenlilerin güneşten korunmak konusunda özellikle duyarlı olması gerekir. Yaşam boyu aldığımız güneş miktarının % 80'nini yaşamımızın ilk 18 yılında alır. Çocukluk ve ergenlik dönemlerinde oluşan akut, ciddi güneş yanıklarının yaşamınızın ileri dönemlerinde oluşacak cilt kanserleri için önemli bir risk faktörü oluşturduğu unutulmayın. Güneşten korunma yöntemlerinin hiç biri % 100 koruyucu değildir. O yüzden koruyucu önlemlerin hepsi beraber uygulayın.

Uygun giysiler kullanın: Geniş kenarlı şapka, gözlük, sıkı dokunmuş, açık renkli giysiler
11-15 gibi güneş ışınlarının yeryüzüne dik geldiği saatlerde güneş ışınlarına maruz kalmayın
Yaz aylarında herkes, özellikle açık tenli kişiler gün örtüsü denilen güneş koruyucu ürünleri kullanmalı.

Güneş koruyucu kremlerin özelikleri nelerdir? Bu ürünleri nasıl seçmeliyiz?
Güneş koruycular UV ışınlarını absobe etme, yansıtma ve dağıtma yolu ile deriye ulaşmasını engelleyen ilaçlardır. Güneş koruyucu kremlerin etkinliğini güneş koruma faktörü (SPF) numaraları belirler. Güneş koruma faktörü; güneş koruyucu kullanılmış bölgede kızarıklık oluşma zamanının koruyucu kullanılmamış bölgede kızarıklık oluşma zamanına oranı ile belirlenir. Güneş koruma faktörü ne kadar yüksek ise etkinlik o kadar artar. Yaz aylarında en az SPF 15 kullanılması önerilir. Hatta Tip I ve II için, 30 ve üzeri güneş korumalı ürünler kullanmak gerekir.

Güneş koruyucular etki mekanizmalarına göre 3 grupta incelenir.
1- Kimyasal koruyucular: UV ışınlarını absorbe eder ve deriye girişini engellerler (PABA, PABA esterleri, sinnematlar, salisilatlar, benzofenon)
2- Fiziksel koruyucular: UV ışınlarını yansıtma ve dağıtma mekanizması ile etki ederler. (çinko oksit, titanyom dioxside, kaolin) Opak odukları için kozmetik kullanımları zordur.
3- Kombine koruyucular: Kimyasal ve fiziksel koruyucuların kombine edilmesi ile oluşurlar.
Güneş koruyucular tüm yaş gruplarında güvenle kullanılan ürünlerdir. 6 aydan küçük bebekler için titanyum dioxside içeren güneş koruyucular daha az tahriş yaptıkları için tercih edilmelidir.

İyi bir güneş koruyucu hangi özellikleri taşımalıdır?
Kokusuz ve renksiz olmalı
Suya ve terlemeye dayanıklı olmalı
Tahriş edici özellikleri olmamalı
UVA ve UVB ye karşı koruyucu olmalı
Güneş koruyucular güneşe çıkmadan 30 dk önce sürülmeli ,su,terleme ile etkinliğinin azalacağını düşünerek 4 saat ara ile yenilenmeli.

Güneş koruyucuların yan etkileri var mı?
Güneş koruyucuların yan etkileri nadir olmakla beraber irritan kontakt dermatit, kontakt allerji, fototoksisite, fotoallerjik reaksiyonlar görülebilir.

Güneş koruyucular deri kanserini arttırır mı?
Son yılarda güneş koruyucuların deri kanserlerini arttırtığına dair bir takım fikirler tartışılıyor. Bunun, güneş koruyucuların kullanılmasından çok, bu ürünleri kullananlara güneş altında kalmayı cesaretlendirmesine bağlı olduğu düşünülüyor.

Solaryum zararlı mı?
Solaryumlar suni UVA lambaları içerir. Suni UV lambaları da güneş ışınlarına göre 26 kat daha fazla zararlı ışınlar içerir. Solaryum kronik güneş etkileri olan fotoyaşlanma ve deri kanseri oluşumuna neden olur.

Otobronzlar zararlı mı?
Otobronzlar, dihidroksiaseton içeren kozmetik ürünleridir. Derideki bazı proteinlerle birleşerek deriye bronz görüntüsü verirler. Bu ürünlerin güneşten koruma özellikleri yoktur. Ayrıca mutlaka beraberinde ilave güneş koruyucular kullanılması gerekir.


Mavi forum

Erkeklerin Kadinlar Hakkinda Bilmedigi 10 Sey

1) Erkekler, kadinlarin bazen diger zamanlardan biraz daha fazla ilgi beklediklerini hissedemezler. Biraz daha fazla ilgi kirilan bir kalbi bile onaracaktir.
2) Erkekler, kadinlarin bazi durumlarda istediklerini çok zekice bir yolla yapabildiklerini bilmezler. Her kadinin istediklerini yaptirtmak için birbirinden kurnazca numaralari vardir. Erkeklerin tahmin ettigi kadar saf bir kiz yoktur.
3) Kadinlar bir takim seyleri inanilmaz alttan alirlar. Hiçbir erkek kadinin alttan aldiginin farkina varamaz. Tartismalarin alt yapisinda genelde bu vardir.
4) Ev isleriyle ugrasmaktan çok yorgun düstüklerinde bile erkekler, kadinlarin maruz kaldiklari bu Çin iskencesini görmezden gelerek azimle evin durumundan yakinirlar.
5) Kadinlarin kumandayi ele geçirdiklerinde neler yapabileceklerini ve bundan nasil bir huzur duyabileceklerini bilmezler.
6) Arabayi kadinlar kullanirken erkeklerin yaptiklari elestirileri, kadinlar aslinda duymazdan gelirler. Kadinlar ehliyetlerinin çikletten çikmadigini bilirler.
7) Erkekler, taciz edilen kadinlarin neler hissettiklerini asla bilemeyecekler. Gündelik hayatta kadinlari taciz etmeye bir marifetmis gibi devam edecekler.
8) Erkekler, kadinlarla kavga ederlerken, güler yüz ve tatli dille her seyi halledebileceklerini bir türlü fark edemezler. Bozulan iliskilerdeki temel sorun belki de güler yüz eksikligidir.
9) Erkekler, futbol seyrederken kadinlarin neler hissettiklerini anlayamazlar. Varsa yoksa tuttugu takimin galip gelmesidir, akillarindan geçen... Televizyonda maç seyreden bir erkek, yanindaki kadinin degerini çoktan unutmustur.
10) Bu dokuz maddenin dokuzunun da geçerli oldugu yerlerde bile, erkekler aslinda hakli olduklarini savunurlarken, yinede kadinlarin hissettiklerini hiçbir zaman bilemeyecekler..

Mavi forum

Kizlar Dİkkat!kaynanalar!!!!

ASABİ KAYNANALAR

Asabi Kaynanalar: Anlaşılması en zor tiplerdendir. Söylenen her sözün altında bir art niyet ararlar. Her zaman sorun çıkarırlar. Çözümlerinde kaba kuvvete bile başvurabilirler. Neye kızdıkları, neye sevindikleri pek belli olmaz.

Yardımsever Kaynanalar: Her durumda birilerine yardım eden kaynanalardır. Yardımseverlik adına her şeyi yapabilirler. Hastanelerde hastabakıcı, kabul günlerinde pasta yapıcı, bulaşık yıkayıcı olarak görev alırlar. Bazen bunu o kadar abartırlar ki karşılarındakine zarar bile verebilirler.

Şikayetçi Kaynanalar: Sürekli her şeyden şikayet eder, karşılarındaki insanları canlarından bezdirirler. Aldıkları eşya, yiyecek ve kıyafet konusunda hep şikayetçidirler. Gelin ya da damat hiçbir zaman istediği gibi çıkmamıştır.

Köylü Kaynanalar: Gelin veya damat, şartlar ne olursa olsun gelen giden misafire iyi davranmalıdır. Gelini köyden gelen her türlü şeyi pişirebilme ve onların yemeklerini yapabilme yeteneğine sahip olmalıdır. Gelin ve oğlu, özel günleri, çok erken saatlerde gelerek onlarla geçirmelidir. Eğer bir yere gidilecekse onun mutlaka haberi olmalı, kendisinin yanına alacağı bir kaç kişilik kafile halinde gidilmelidir. Gelin kendi başına bir şey almaya karar veremez. Damatta ise durum farklıdır. Damadın annesi de bu konuda kendisiyle aynı haklara sahiptir ama kızını ezmemek kaydıyla. Gelin misafir çağıracağızaman ondan izin alır.

Şehirli Kaynanalar: Şehirde ulaşımın zorluğu nedeniyle damadın veya gelinin evini kendi evlerinin yakınına isterler. Mümkünse aynı mahallede oturmayı tercih ederler. Gelecek misafirleri çok fazla kabuletmek istemez, gelin veya damadın evine gelecek misafir trafiğini kendileri yönetmek isterler. Yeni gözlük modelleri, mayolar piyasaya çıktığında ilk olarak onlar alırlar. Yeni mobilya, halılar, perdeler onların en önemli istekleridir, ama gelin yeni perde istediğinde "müsrif" olarak değerlendirir ve taş koymaya çalışırlar.

Şen Kaynanalar: Bulunması en zor tiplerdir. Gelin ya da damatlarına karışmazlar. Her türlü sorun için bir çözümleri vardır. Kimseden iş beklemezler. Kırılsalar da kimseye bir şey belli etmezler.Her şeye gülüp geçmeyi başarırlar.

TEMİZLİKÇİ VE GEZİCİ KAYNANALAR

Temizlikçi Kaynanalar: Bu kaynanaların bütün zararları kendilerinedir. Ne kadar temizlik malzemesi varsa hepsinin isimlerini ezbere bilirler. Sürekli temizlik yapıp dururlar. Kapıdan girecek olanherkese ayakkabılarını çıkarttırırlar, koltuklara oturanların nereyi dağıttığına dikkat ederler. Onlara göre gelinleri ya da damatları çok dağınık ve pistir.

Gezici Kaynanalar: Nerede akşam, orada sabah gezip duran kaynanalardır. Bazıları eşlerini kaybettikleri için kendilerini sokağaatarlar.

Patron kaynanalar: Bu tip kaynanalar, para, ev, tahvil kısacası mal mülk yönünden zengindirler ve bunu her zaman kullanan tehlikeli tiplerdir. Malları ve paraları ile her şeyi yapabileceklerine inanırlar. Gelin veya damadın evine bir şey aldıkları zaman fiyat etiketini çıkartmazlar. Her konuda kendilerine danışılmasını isterler.Kendilerine ait bir evde oturan gelin veya damada bunu her zaman hatırlatırlar.

Yemekçi Kaynanalar: Hayatlarındaki tek şey, yemek yapmak ve yedirmektir. Onlara birkaç kilo et, biraz sebze ve bakliyat aldığınız zaman uzun zaman sizinle uğraşmazlar. Çok güzel yemek yapan bu kaynanalar, hayatlarını bu iş üzerine kurarlar.
Kitapta, "Semra Hanım Türü Kaynanalar" başlığı altında ise "Açıklama için herhangi bir şey yazmaya gerek olmadığını bildiğimiz için bunu engin sağduyunuza bırakıyoruz" deniliyor.

PSİKOLOG ÖNERİLERİ
Psikologların, gelin-kaynana çekişmesini önlemek için gelinlere tavsiyelerine de kitapta yer veriliyor. Bunlardan bazıları şöyle:
*Gelinler, kendilerinin de bir gün kaynana olacaklarını hiç akıllarından çıkarmamalıdır.
*Kayınvalidesine sevgi ve saygıda kusur etmemelidir. Çünkü o sevdiği insan olan eşinin annesidir.
*Kayınvalidesinin bazı ters laflarını kendi aleyhinde yorumlamamalıdır.
*Arada yaş ve nesil farkı olduğunu düşünerek kayınvalidesinin istek ve davranışlarını hoş görmelidir.
*Kayınvalidesi ile iyi geçindiğinde kocasıyla arasının da daha iyiolacağını bilmelidir.
*Kayınvalidesini bayramlarda, kandillerde arayarak gönlünü almalıdır.
*Kocasının sık sık anne ve babasını görmek istemesinden rahatsızlık duymamalıdır.
*Kayınvalide ve kayınpedere karşı kırıcı, iğneleyici, hoş olmayan sözler söylememeli, onları hoşnut etmelidir.
*Kayınvalideler oğullarını kıskanır. Gelinler bunu sezmeli ama yumuşaklıkla bu işin üstesinden gelmelidir.
*Gelinler kocalarını kayınvalidelerine karşı kışkırtmamalıdır.

Mavi forum

ayaklarımız

Dans ederken üzerinde tepinip durduğun ayaklarının bakımını düzenli olarak yaparsan, onlar da rahatlar, kuvvetlenir, sevinir.

Dans ederken kendinden geçiyor, ayaklarının üzerinde hopluyor, zıplıyor, tepinip duruyorsun! Peki, onların da bir canı olduğunu hiç mi düşünmüyorsun? Yıllardır çilemizi çeken ayaklarımızın bakımını yapmak, bir yerde boynumuzun borcu. Hele mevsim yazsa, ayaklar şıpıdık şıpıdık ortadaysa… Üstelik bir kapı gıcırtısına bile oynayan tayfadansan ve tüm gözler daima ayaklarındaysa… Tabii, bu durumda sana aşınmayacak sağlam pabuçlar da gerek. Haydi bakalım, bakımlı ve güzel ayaklarını, tarzına uygun sapasağlam ayakkabı ya da terliklerinin içine yerleştir, hem yazın hem de dansın keyfini çıkart!



1. Ayak banyosu

Banyo yaparken vücudun nasıl rahatlıyorsa, ayakların da ona özel hazırladığın bu banyoyla bak nasıl da rahatlayacaklar. Yarım bardak sütü, ayaklarını kaplayacak kadar suyla dolu bir kaba ekle. 3 çorba kaşığı badem, banyo yağı ya da zeytinyağını içine ilave et ve ocağın altını yak. Ilıyıncaya kadar bekle. Bu arada sen de tırnaklarındaki iki hafta önceden kalan ojeleri temizlemeye koyul.


2. Alet- edevatları hazırla
Tırnak makasını sterilize etmek için 20 dakika kadar alkolün içinde beklet. Ya da sıcak su içerisinde, antibakteriyel bir sabunla ovarak mikroplardan arındır. Şimdi tırnaklarına şekil verebilirsin artık. Batıkları engellemek için tırnaklarını çok kısa kesmemeli ve düz kesmeye dikkat etmelisin. Sonra da tırnaklarının kenarlarını törpüleyerek yuvarlayabilirsin.


3. Daldır
Sütlü karışımı ocaktan al. Çok sıcak olmamasına dikkat et. Bunu genişçe bir kaba boşalt ve ayaklarını da içine daldır. Sütün içerisindeki laktik asit, ölü deri hücrelerinin çözünmesini ve erimesini sağlayacak, yağ ise nasırları yumuşatacak. 10 dakika bekledikten sonra, ayaklarını karışımın içinden çıkar. Pedikür törpüsü ile ölü derileri ve yumuşayan nasırları temizle. Ardından ayaklarını yıka.


4. Şekerli peeling
¼ bardak şekeri, her zaman kullandığın vücut losyonu ya da yağına macun haline gelinceye kadar ekle ve karıştır. Ayağının altına bir havlu ya da plastik bir çanta koy ki, annenin gözünden sakındığı halısı yapış yapış olmasın. Bu macunla ayaklarını bir güzel ov ve peeling'inin yaratacağı o mükemmel yumuşaklığı hisset.


5. Oh, yumuşacık
Bir bardak sütü ve bir iki tane salatalığı blender'a at ve karıştır. Harika kokuyor, değil mi? Şimdi bu güzel kokulu karışımı bacaklarına ve ayaklarına sür. Salatalık cildini nemlendirecek ve genişleyen kan damarlarının daralmasına yardımcı olacak. Süt ise ayaklarına ve bacaklarına parlaklık verecek. 5 dakika bekle ve yıka.


6. Maskele
Ayaklarına bol miktarda yoğun bir nemlendirici sür. Sonra da ayaklarını yemek saklar gibi, stretch film ile sar, sarmala. Kendini garip mi hissediyorsun? Dur daha! Temiz bir havluyu kaynar suya sok ve çıkar. Bir dakika kadar soğumasını bekle ve havluyu da ayaklarına güzelce sar. Ayaklarının ter içinde kalmasına aldırma. Nemlendirici ve sıcaklık ayaklarına ilaç gibi gelecek.


7. Ojelen
Ojenin etrafa bulaşmaması için parmaklarının arasına parmakarası süngeri ya da elinle döndüreceğin selpakları yerleştir. Şimdi ojeni tırnaklarına sürmeye başlayabilirsin. Fırçada kalan ojeyi her seferinde şişenin ağzına sıyırarak temizle ki, üzerinde kalanlar diğer seferinde tırnağında minik baloncuklar oluşturmasın.


8. Ektiğini biç
Artık açık ayakkabılarını gerine gerine giyebilir, gönül rahatlığınca dans edebilir ve ayaklarını herkesin gözünün içine soka soka tepinebilirsin.


Mavi forum

Kıvırcık saç dert değil...


Esnek, canlı ve dolgun buklelere sahip olmak zor değil. İmrenilecek bukleler için tavsiye ve ipuçlarına göz atın

Buklelerin havalı ve esnek olabilmesi için saçınızın;

- Sağlıklı olması; yani yeterince beslenmiş olması gerekir. Çünkü sebum uzun saçı en uç noktasına kadar besleyemez. Bu nedenle her yıkamadan sonra saç tipine uygun bir bakım ürünüyle saçınıza bakım yapılması gerekir. Saça dipten uca kadar yapılacak bu bakım sayesinde kırıklar da önlenebilecektir.

- Doğru kesimli olması gerekir. Saç ne kadar kısaysa o kadar fazla kıvrılacaktır. Bu nedenle bukleler için isteğiniz doğrultusunda bir kesim yaptırmanız da gerekir.

Kıvırcık saçların beslenmesi ve yıpratıcı dış etkenlerden korunması gerekir. Saçlar kurumuşsa canlılığını yitirir ve istenmeyen şekilde, düzensiz kıvırcıklar haline dönüşür. Her ihtiyaç için muhteşem ürünler çözüm sağlamaktadır:

- Nemli ortamlarda saçınız istenmeyen şekilde kıvrılıyor mu? Gündüz kremleri gibi derinlemesine işleyen bir serum kullanın. Bukleleri ağırlaştıran yağlı ürünlerden kaçının.

- Kıvırcıklarınız düzensiz mi? Ayaklanan buklelerinizi "styling" yani şekillendirme ürünleriyle alt edebilirsiniz.

- Kıvırcıklarınız hafifliklerini mi yitirmiş? Onlara hafifliklerini tekrar kazandıracak bir güç vermek için nemlendirici bir ürün kullanın ama fazla ağır sabitleyicilerden kaçının.

- Kıvırcıklarınız havalı değil mi? Defrize edici bir jel yardımıyla saçınızdaki kırıkları iyice düzeltin bigosu bulunmayan fönleri hiçbir zaman kullanmayın. Bu tip fönler kıvırcıkların tüm esnekliğini yok eder.

Saçınızı duşta ıslatın, bir havluyla kurulayın, hafif bir masajla saç şekillendirme ürününü hemen uygulayın. Saçınız çok kıvırcıksa onları fırçalamayın ve sakın bigosuz bir fön kullanmayın. Saçınıza canlılık ve parlaklık kazandırmak için bir serum da kullanabilirsiniz.
Kıvırcık saçlar kuru oldukları için genellikle cansız ve sönük görünür. Bu nedenle doğru hareket şampuan uygulamasından sonra yapılacak bir bakımdır. Sirkeli suyla durulama yaparak saça canlılığı yeniden kazandırılabilir. Bunların dışında şekillendirme ürünleri de kırıkları düzelterek saça canlılık kazandırır.

Kıvırcıkların sağlığını ve saçın tatlı parlaklığını korumak için permalı saçlara daha özenli bir bakım uygulamak lazımdır. Bu durumda da saçın genel sağlığı için kuruluğa karşı savaşı sürdürmek ve zayıf düşen saçı kuvvetlendirmek şarttır. Bunun için tavsiye edilen şey haftada bir, kuru saça maske uygulamak ve bir saat maskeli durduktan sonra saçı iyice durulamaktır.


Mavi forum

Hangi İç Çamaşırları Giyilmemeli?

İç çamaşırını yabana atmayın. Bu konuda yapacağınız doğru seçimler, spor salonunda geçireceğiniz zamandan saatler kazandırabilir. İşte bu konuda size yardımcı olabilecek bazı püf noktalar...


Selülit: Selüliti kamufle etmek için, pop ve üst bacakları örten lateks külotlar gibisi yoktur. Bunlar, tüm kusurlarınızı örtecektir.


Yumuşak ve sarkan karın: Öncelikle külodunuzun çok sıkı olmamasına özen gösterin; çünkü dar külotlar pörtlemeye ve dolayısıyla çıkıntılı bir görünüme sebep olurlar. Karnınız düz değilse, o zaman bel kısmı dar giysi ve iç çamaşırlarından kaçının ve bel kısmı göğüs kafesinize yakın, yüksek belli iç çamaşırları ve giysiler giyin.


Armut vücut tipine sahip çoğu kadın, üst bacaklarının kalınlığından ve buradaki yağ ve selülitlerden muzdariptir. Buna rağmen, iç çamaşırı çekmecesinde bol miktarda ince kenarlı, slip küloda sahiptirler. Oysa bu modeller ancak süper model tipli kadınlarda iyi durur. Üst bacaklarınız ve baseninizin topluluğundan ve bu bölgelerdeki çıkıntılardan şikayetçiyseniz, ekstra kalın likra içeren, kalça ve üst bacağı içine alan bir küloda yatırım yapın. Bu külotlar, sizi çok daha ince gösterir.


Sarkık göğüsler: Çoğu kadın doğru sütyeni seçmek konusunda pek başarılı sayılmaz. Mağazalarda gördüğünüz her cicili bicili sütyeni, sırf görünüşü hoşunuza gittiği için almaya kalkarsanız, göğüslerinizin sütyenden taşması gibi nahoş problemlerle karşılaşmanız kaçınılmaz olacaktır. Göğüslerinizde sarkma varsa, bunları kaldırmanın en iyi yolu balkonet tarzı sütyenleri tercih etmektir.


Poponuz sarkık ya da düşükse: Sarkmalar, özellikle de belli bir yaştan sonra kaçınılmazdır. Eğer bu sorundan muzdaripseniz, ya da poponuzun şekli düşükse, string külotlar en büyük düşmanınızdır; çünkü üzerlerindeki minimum miktardaki kumaş sebebiyle destekleyici özellikleri yoktur. Bu problemin çözümü de popoyu kaldıran külotlar giymektir. Tabii bu tür bir külotla, ancak babaanneniz kadar çekici ve baştan çıkarıcı olabilirsiniz ama, siz bir de külodun etkisini bir etek ya da elbise giydikten sonra görün. Kendinizi harika hissedeceksiniz!


Mavi forum

Varisler ve kılcal damar çatlamaları


Eğer sürekli ayakta dikilmenizi gerektiren bir işiniz varsa veya kilonuz fazlaysa, hele bir de kalıtımsal yatkınlığınız varsa, varislere karşı tedbir almanızda yarar var.

Belirli bir yaştan sonra, özellikle 65 yaşını geçen insanların yüzde 75'inde varis görülür. Kadın veya erkek olmanız fark etmez, varisler her iki cinsin ortak sorunudur. Varisler çoğunlukla ayak bileklerinde, bacaklarda, kalçalarda, vajinada ve anüste oluşur. Bazı insanların derisinde ise; örümcek ağını andıran, kısa- kesikince- çatallanmış kırmızı çizgiler görürüz. Bunlar kılcal damar çatlamalarıdır. Varis kan dolaşımının duraksaması sonucunda damarların deforme olmasıdır. Bu oluşumun en önde gelen nedeni, kan dolaşımının yerçekimine yenik düşmesidir. Yani varisler bir damar sorunudur. Kalp sağlığı için yapmanız gereken her şey, varisleriniz için de yararlıdır. Gerçi varisler büyük ölçüde tedavi edilebilir ama nedenlerini ortadan kaldırmazsanız yeniden geri gelirler. Bu nedenle aşağıdaki etkenleri dikkate almanızda yarar var.

Önce nedenleri ortadan kaldırın

Aşırı kilolu insanlar varise daha yatkındırlar. Vücut ağırlığının artması; bacakların yükünü artırır ve kanın bacaklardan yukarıya doğru hareketini güçleştirir. Dolaşım aksayınca, kan damarları varisleşmeye başlar. İşi gereği uzun süre aynı noktada sabit olarak ayakta duran insanlarda varis oluşması neredeyse kaçınılmazdır. Örneğin tezgahtarlar, öğretmenler, doktorlar bu gruba girerler. Yüksek topuklu ayakkabılar, baldırlardaki kasları sıkıştırarak kan dolaşımını aksatırlar. Bu durum varisler için uygun zemin hazırlar. Çok dar giysiler, özellikle aşırı dar pantolonlar ve sıkı çoraplar kan dolaşımını zorlaştırırlar. Anneniz, babanız ya da yakın akrabalarınızda varis varsa, daha dikkatli olmanız gerekir. Son zamanlarda çokça reklamı yapılan, vakumlu selülit tedavileri kılcal damarları zedeleyerek varisleşmeye neden olabilir. Aşırı güneşlenme kılcal damarları genişletir. Bu durum onların çatlamasına neden olur. Özellikle beyaz tenli insanların yüzünde, kılcal damar çatlamaları belirgin olarak fark edilir. Alkol ve fazla baharat tüketilmesi kılcal damarları genişletir. Kortizonlu kremlerin uzun süre kullanılması varislere neden olabilir. Kadınlık hormonları, özellikle doğum kontrol hapları ve menapoz tedavileri bazen varislere yol açabilirler.

Koruyucu önlemler: Varisleriniz varsa veya ailenizde varise yatkınlık olduğunu biliyorsanız, size birkaç tavsiyede bulunabilirim;

Kilo verin!

Kilonuz normalden fazlaysa, biraz zayıflamaya çalışın. Vücut ağırlığı azaldıkça, varis sorunu hafifler. Zaten fazla kiloların kimseye faydası yoktur. Onlardan kurtulmak için sayabileceğimiz nedenlerden birisi de varislerden korunmaktır

Varis çorapları yararlıdır

İşiniz uzun süre ayakta kalmanızı gerektiriyorsa, varisten koruyucu çoraplar giyebilirsiniz. Ancak varis çorabını giymeden önce, bacaklarınızı biraz yükseğe kaldırıp iki-üç dakika dinlenin.

Dinlenmeye zaman ayırın

Mümkünse günde en az 3-4 defa olmak üzere, 5-10 dakika süre ile ayaklarınızı kalbinizin seviyesine kadar kaldırıp dinlenin.

Hareket önemli
Düzenli yürüyüş veya egzersiz kan dolaşımını düzene sokar. Böylece varisleşmeyi veya mevcut varislerin ilerlemesini önler.

Sıcak sudan kaçının

Sıcak su damarların genişlemesine ve sorunların artmasına neden olur. Varisli bacaklara ılık-soğuk su ile şok uygulamak çok yararlıdır. Damarların büzüşmesini ve rahatlamasını sağlar.

Yüksek topuklar!

Ve tabii çok şık görünse de, yüksek topuklu ayakkabıların ve aşırı dar pantalonların kan dolaşımını zorladığı bir gerçek. Bir takı kadar şık duran bu ayakkabıları yanınıza alıp gittiğiniz davette giymeye ve sonra yine çıkarmaya ne dersiniz?

Tedavi yöntemleri

Varise karşı önlem alarak sorunları geciktirebilir veya hafifletebilirsiniz. Ancak varis ilerleyen bir hastalıktır, tedavi edilmesi gerekir. Varis tedavisi için birçok yöntem uygulanmaktadır. Bu amaçla kullanılan yöntemlerin en önde geleni Skleroterapi'dir, ama sadece bacaklardaki varislere uygulanır. Varisleriniz yüzeyde ise ve çok kötü durumda değilse skleroterapi etkilidir. Bu yöntemde varisli damarlara bir karışım enjekte edilir. Tedavi, damarın büyüklüğüne bağlı olarak, 34 haftalık aralıklarla birkaç kez tekrarlanır. Bazı varisler çok iri, ülserleşmiş veya kanamaya yatkındır. Böyle vakalarda cerrahi müdahale gerekir. Bu ameliyatın adı "Ligasyon" dur. Damar çatlamaları yüzümüzde de görülebilir. Bunun nedeni genellikle güneştir. Bazen sivilcelerin sıkılması da neden olabilir. Bunların tedavisi için elektrik akımı, lazer veya photo IPL yöntemi kullanılır. Tüm tedavilere rağmen yeniden varis oluşabilir. Bu konuda genetik yatkınlık belirleyicidir. Sonra varislere yol açan koşulları... Örneğin kilo almak, ayakta sabit durmak, yüksek topuklu ayakkabılar, kan dolaşımını yeniden zorlamaya başlarsa, varisler geri gelebilir.


Mavi forum

Mayo Seçerken...

MAYO SEÇMENİN 5 ALTIN KURALI

1- Kusurlarınızı dert etmeyip, hoş taraflarınızı vurgulayın.
2- 2 beden arasındaysanız, büyük olanı tercih edin.
3- Emprime desenleri tercih edin, kusurları muhteşem kamufle eder. Desen ve motif sevmiyorsanız, siyah ve koyu mavi tonlarından şaşmayın: sonuç her zaman süperdir!
4- Üşenmeden pek çok model deneyin; yakışmayacağını düşündüğünüz bir model üzerinizde çok hoş durabilir.
5- Mayo denerken hareket ederek mayoyu inceleyin.


"KALÇAM İRİ VE BACAKLARIMIN ÜST KISMI ÇOK KALIN"diyorsanız;

Seçin:

* Bacak oyuğu V biçiminde kesimli modelleri
* Kalçalarınızı iyice saran modelleri
* Dikkati yukarıya çekmek için üst kısmında hareket ve detaylar olan (geniş dekolte, değişik sırt kesimi vb) modelleri
* Üstte açık tondan başlayıp aşağıya doğru koyulaşan degrade modelleri
* Gevşemeyen dokudaki kumaştan dikilmiş modelleri
* Pano veya her tarafı küçük desenli modelleri
* Vücudu sıkı kavrayan, toparlayan modelleri
* Bacakların üst kısmını örten etekli modelleri.

Kaçının:

* Kemerli modellerden
* Bacak oyuğu az ve aşağıda duran modellerden
* Bacak oyuğu çok yüksek kesimli modellerden
* Yatay çizgili modellerden
* Çok dökümlü, ince kumaşlardan ve dublesiz modellerden
* Parlak kumaştan yapılmış modellerden.


GÖĞÜSLERİM ÇOK KÜÇÜK

Seçin:

* Dolgulu, balenli, kabarık göğüslü modelleri
* Dökümlü, şifon kumaştan yapılmış modelleri
* Drapeli, çapraz askılı modelleri
* Özellikle göğüs bölgesinde çarpıcı parlak renkli modelleri.

Kaçının:

* Atletik modellerden
* Göğüs kısmı hareketsiz, düz straples modellerden
* Çok az veya çok geniş göğüs dekolteli modellerden.


GÖĞÜSLERİM ÇOK BÜYÜK

Seçin:

* Streç ve sıkı kumaştan yapılmış modelleri
* Ayarlanabilir ve geniş askılı modelleri
* Üst kısmı tek renk, belden aşağısı daha renkli ve detaylı modelleri
* Sırtı fazla açık olmayan ve göğüsleri arkadan destekleyen modelleri.

Kaçının:

* Sırtı derin v kesimli modellerden
* % 100 pamuklu modellerden
* Spagetti (ince) askılı modellerden
* Büyük çiçek desenli modellerden.


BELİM KALIN

Seçin:

* Bele tam oturan modelleri
* Kemerli modelleri
* Hareketli, canlı desenli modelleri
* Diyagonal çizgili modelleri
* Bel kısmında daha koyu tonlar kullanılmış modelleri
* Beli ajurlu, hareketli, kafes dekolteli modelleri.

Kaçının:
* Çok iddialı ve açık modellerden
* Yüksek belli modellerden.


KARNIM VAR

Seçin:

* Panolu modelleri
* Belden oturmuş etekli modelleri
* Dikey çizgili modelleri
* Göğüs kısmında veya sırtta hareket ve detaylar olan modelleri
* Çok renkli desenler olan modelleri
* Bacak oyuğu yüksek kesimli modelleri.

Kaçının:

* Askısız ve sutyensiz modellerden
* Şortlu modellerden
* Bacak oyuğu az ve dar olan modellerden
* Kemerli modellerden
* Karın kısmı detaylı modellerden
* İki renkli özellikle alt kısmı daha açık renk modellerden.


BACAK BOYUM KISA

Seçin:

* Bacak oyuğu çok yüksek kesimli modelleri
* Bacak oyuğu renkli bantlarla hareketlendirilmiş modelleri
* Dikey çizgili veya dikey çubuklu modelleri.

Kaçının:

* Mini şortlu modellerden
* Bacak oyuğu az ve dar olan modellerden
* Etekli modellerden
* Yatay çizgili modellerden.


Mavi forum

'Kıvrımlı' kadınlar daha çok yaşıyor


Danimarkalı bilim adamları, Jennifer Lopez ve Sophia Loren gibi 'kum saati' tipinde olan kadınların kalplerinin daha sağlıklı olduğunu ve daha uzun yaşadıklarını belirledi.

'Kıvrımlı' kadınlarda kalp krizi riskini azalttığı bilinen protein hormonu 'adiponectin' stokları bulunduğu da ortaya çıktı.

Araştırmada, bir kadın için ideal ölçülerin kalçaların en az 100 cm olduğu 42 beden olduğu belirtildi.

Elma tipli de denilen karın bölgesinde yağ fazlası olan kadınların ise diğer dolgun hemcinslerine kıyasla daha az sağlıklı oldukları belirlendi.

Karın bölgesindeki yağların vücudun diğer bölgelerindeki yağlardan farklı olduğu ve insülin sistemine zarar veren kimyasal maddeler pompalayarak şeker ve kalp hastalıklarına yolaçtığı biliniyor.

Kopenhag'da Önleyici Tıp Enstitüsü'nden Profesör Berti Heitmann, "kalçadaki yağ, karındaki yağdan farklı. Kalçanızda yeteri kadar yağ yoksa kalp krizi geçirme tehlikesiyle karşı karşıyasınız" dedi.

Araştırmada, binlerce kadının belirli bir zaman dilimi içinde ne tür sağlık sorunları yaşadıklarına bakıldı.


Mavi forum

Kadinlar


Güzel kadin gözü, iyi kadin gönlü oksar. (Napolyon)
Havayi geldigi, rüzgari estigi, kadini oldugu gibi kabul edin. (Alfred de Musset)
Insan gerçekten severse, onun gözünde dünyadaki bütün öteki kadinlar kesin olarak manasini kaybeder.(Oscar Wilde)
Kadin deniz gibidir, hiç güvenmek olmaz. (Tevfik Fikret)
Kadin gibi dert olmaz insanin basina. (Plutus)
Kadin her seyi affeder fakat asla unutmaz. (Konfiçyus)
Kadin, erkegi kiliçsiz zapteder ve ipsiz baglar. (Tolstoy)
Kadin, her seyi gören gözü bile aldatir. (Dostoyevski)
Kadin ilk öpücükte neler kazanacagini bilemez, ama son öpücükte neler kaybettigini bilir.(Balzac)
Kadin, insanin gölgesi gibidir; kovalarsaniz kaçar, kazarsaniz kovalar. (Chamfort)
Kadin kocasini daha az sevmeli, fakat daha çok anlamali, erkek, karisini daha çok sevmeli, fakat anlamaya çalismamalidir. (Oscar Wilde)

Kadin kocasinin, delikanlilikta sevgilisi, olgun çagda arkadasi, ihtiyarlikta da hasta bakicisidir. (Bacon)
Kadin, saçi uzun, akli kisa bir varliktir. (Schopenhauer)
Kadini güzel yapan Allah, sevimli yapan seytandir. (Victor Hugo)
Kadinlar, erkeklerden daha çok hikmet sahibidirler, daha az bilir, daha çok anlarlar. (J.Duhamel)
Kadinlar, erkeklerle esit olmak için ugrasirlar, bunu sagladilar mi, o andan sonra erkege üstün olurlar. (Cato)
Kadinlar güller gibidir, bir defa açildilar mi, yapraklari hemen dökülmeye baslar. (Shakespeare)
Kadinlar istediler mi "sahiden" hasta olurlar, hatta kibirleri ugruna ölürler bile. (Andre Maurois)
Kadinlar kadar intikam almaktan zevk duyan canli yoktur. (Juvenal)
Kadinlar sevmedikleri adama hiç acimazlar. (A.Dumas Fils)
Kadinlarda feci olan sey, ne onlarla ne de onlarsiz yasanabilmesidir. (Byron)
Kadinlarin en yanildiklari nokta, erkeklere benzemek istemeleridir. (De Maistre)
Kadinlar kendilerini sevenler için degil, onlara hükmedenler için can verirler. (Halide Edip Adivar)
Kadinlar sade bal degil, zehir tesiride yaparlar.(Halide Edip Adivar)
Kadinlarin, erkekleri mesut etmek için bir tek usulleri vardir; halbuki bedbaht etmenin otuzbin türlü yolu vardir. (H. Heine)
Kadinlarin, süs ve aylakliklarinin bizim emegimizle beslenmesi gülünç ve haksiz bir seydir. (Montaigne)
Kisiye imandan sonra verilen seylerin en hayirlisi saliha kadindir. (Hz.Ömer r.a.)
Krallar gibi kadinlar da kendileri için yapilan her seyin esasen bir borç teskil ettigine inanirlar. (Balzac)
Pek az kadin vardir ki degeri güzelliginden ömürlü olsun. (La Rochefoucauld)


Mavi forum

Saç Sağlığı ve Su

Uzmanlar, biraz maliyet getirecekse de şişelerde satılan suların saç yıkamada kullanılabileceğini ve bunun sağlıklı olduğunu belirtti.

Eskiden yağmurlu günlerde kadınların kovalar içersinde yağmur suyu biriktirip, saçlarını o su ile yıkadıklarını ifade eden uzmanlar, şimdi ise evdeki musluktan 24 saat su aktığını ve bunun büyük bir kolaylık olduğunu belirtti.

Çaydanlıkların dibi ve çevresine yapışarak kalınlaştıran ve kireç bağlatanın, suyun içindeki mineraller olduğunu ifade eden uzmanlar, "Sular mikroplardan arındırılmak amacı ile klorlanırlar. Hastalık riski olduğunda klor oranları da yükseltilir. Bazı bölgelerde klor miktarı daha fazladır. Sudaki mineraller sağlık açısından tehlikeli değildir. Yararları da vardır. Ama aşırı klor sağlık açısından yararlı değildir. Saçların klorlu sularla yıkanması saçlarda renk bozulmalarına, kolay kırılganlığa ve matlığa neden olur. Minerallerden zengin sularda saçlarda matlaşmalara neden olur" ifadelerini kullandı.

Saçların yıkanmasında saf su kullanan kişilerin, çok olumlu sonuçlar alabildiği ifade edildi. Uzmanlar, saçların yıkanmasında saf suyun ideal olduğunu ifade ederek, "Ancak kolay bulunmaması ve pahalı olması nedeniyle yaygın olarak kullanılmazlar. Yağmur suyu saf su olarak düşünülebilirdi. Hava kirliliklerinden sonra yağmurlarda asit ve kimyasal partiküller taşıyan bir yapıya büründü. Bu şekli ile günümüzde çok önerilmezler. Bazı uzmanlar 'İçmediğiniz suyu, saçınıza asla kullanmayınız' diye konuyu özetlemişlerdir. İçme suları daha az mineral içerirler ve saf suya daha yakın haldedirler. Şişelerde satılan sular saç yıkamada da kullanılabilir. Belki biraz maliyet getirecekse de sonuçlar yüz güldürecektir. Suların değişik filtrelerden geçirilmesi de daha yüksek kalitede suların eldesini sağlar" açıklamasında bulundu.

Uzmanlar, suyun ısısının da önemine değinerek, şunları söylüyor:

"Saçların yıkanmasında oda sıcaklığındaki suların kullanılması önerilir. Belki de bazı kişiler saçlarını iyice temizleyebilmek amacıyla dayanabilecekleri en yüksek ısıda sular kullanıyorlardır. Bu çok yanlıştır. Saçlı deriye sıcak suların uygulanması bu bölgede bulunan, derinin nemini ve cildin bütünlüğünü koruyan yağların daha kolay uzaklaştırılmasına neden olur. Ayrıca ısı karşısında ciltteki por (delikler) genişler ve saçların cilt altındaki derinlikleri minimuma iner. Bu durumda dayanıklılıkları azalır. Banyo sonrası sert bir kurulamada, veya fırçalamada saçların kopmasına neden olabilir. Günümüzde kolaylıkla bulunan temizleyici şampuanların dayanacağınız en serin su ile uygulanması saçlarınıza güç verecektir."

Alıntı


Mavi forum

Kavganın kuralları


Kavga ederken partnerini aşağılamak, iğnelemek yanlış. İsteklerinizi kabul ettirmek için eşinize saygı duyduğunuzu hissettirmeniz gerekiyor.

Kavga her ilişkinin tuzu biberi sayılır. Ancak sık sık kavga etmek veya kavgaların gereğinden fazla büyütülmesi, ilişkiye ciddi zarar verebilir, hatta bitmesine bile neden olabilir. Uzmanlara göre ilişkide kavgalar genelde yanlış anlamalardan kaynaklanıyor. Alman ilişki terapisti Hans Jellouschek'e göre kavgaların kontrolden çıkmasını engellemek için bu kurallara dikkat etmeniz gerekiyor:



* GÜÇ SAVAŞI: Asla karşınızdakini aşağılayarak, değersizleştirerek güçlü olan taraf haline gelmeye çalışmayın. İlişkide iki tarafın da sözü aynı oranda geçmeli.




* SALDIRGANLIK: Eğer bir şeye kızgınsanız bunu iğnelemeler ya da yapmacık bir nezaketle anlatmayın, derdinizi doğrudan sözlerle dile getirin



* SEN YERİNE BEN: Cümlelere 'sen' ile değil 'ben' ile başlayın. Karşınızdakini suçlamak yerine, hissettiklerinizi ve düşündüklerinizi aktarmaya çalışın.



* ÖĞÜTLER: Talep gelmediği sürece karşınızdakine "Sen de şöyle yapmasaydın" gibi öğütler vermekten kaçının. Bazen bu tarz 'bilmişlikler' kavga çıkmasına neden olabiliyor.



* ONUN HATALARI: Partnerinizin yaptığı bir şeye sinir oluyorsanız, bunun sizinle ilgili olabileceğini düşünün. Belki partnerinizin yaptığı o davranışı kendiniz de yapmak isteyip gerçekleştiremediğiniz için sinir oluyorsunuzdur.



* SAYGI FAKTÖRÜ: Karşınızdakinden bir şey talep ettiğinizde, ancak onu olduğu gibi kabul ettiğinizi ve saygı duyduğunuzu hissettirdiğinizde başarılı olursunuz.



* KIYASLAMA YOK: 'Asla', 'hiçbir zaman' gibi kelimeler kullanmaktan kaçının. Partnerinizle ilgili kıyaslamalar yapmayın. Kavga nedenini saptırmayın.


Mavi forum

Yaşın ne önemi var?


Hayatınızdan memnun, çekici ve kendinizden eminsiniz. Öyleyse hangi yaşta olduğunuzun ne önemi var? 40 yaşında da olsanız hayat çok güzel!.

* Aşk gençliği aramaz: Erkeklerin sadece genç kadınları sevdiğini mi düşünüyorsunuz? Öyleyse yanılıyorsunuz. Eşiniz genç bir kadının kapris ve iniş çıkışlarla dolu hayat beklentileri ile ne kadar mutlu olabilir ki? Günümüzde erkekler de mutluluğun yaşla bağlantılı olmadığının farkında.

* Yalanlarla yorulmayın: Niçin herkesi kandırmaya çalışalım ki? Kendinizi yaşınızdan daha genç göstermek olağanüstü bir performans sergilemenizi gerektirecek. Örneğin kızınızın yaşını bilen biri onu kandırmaya çalıştığınızda size şunu sorabilir: "Ne!!! Daha 39 yaşında mısın? Ama kızın 25 yaşında değil mi?" Asla gerçeği söyleyememek uzun vadede çok yorucu olabilir.

* Gençlik yaşı uzadı: Sağlıklı beslenme ve tıbbın ilerlemesi sayesinde bugün 30'unda olan bir kadın büyükannesinin bu yaştaki halinden çok daha genç gösteriyor. Çeyrek yüzyıl öncesine göre kadınların hayattan beklentileri ve yaşantıları büyük bir değişim geçirdi. Artık büyükanne olsanız bile kot pantolon giyebiliyorsunuz.

* Rekabet kalmıyor: Sokakta yürürken karşılaştığınız daha genç bir kadını gördüğünüzde herhangi bir rekabet duygusuna kapılmamak harika bir duygu. Çünkü olgun kadınlar beraberinde birçok tecrübeyi de getiriyor.

* Bilinçli cazibe: Artık eşinizi etkilemek için ne yapacağınızı kara kara düşünmüyorsunuz. Hangi bakışın onu kalbinden vurduğunu, hangi mimiğin onu baştan çıkardığını 30'lu yaşlardaki bir kadın olarak daha iyi biliyorsunuz. Bunun nedeni ise çok basit: Erkek ve kadın arasındaki ebedi oyunu 20 yaşındaki bir kadından daha iyi analiz edebiliyorsunuz.

* Keyfin tam zamanı: Bir yoğurdun son kullanma tarihi olabilir, ama olgun bir kadının asla. Ne olmuş artık 25'i aştıysanız? Biraz daha büyük olan kadınların çocukları çoktan büyümüştür, ayrıca mesleklerinde de kariyerlerinin başlangıcında değillerdir. Hayatta nerede durduğunuzu, nereye ait olduğunuzu biliyorsunuz. Bundan daha güzel bir duygu olabilir mi?


Mavi forum

İştahı yenmek için 5 altın kural



Baharla birlikte fazla kilolardan kurtulmak isteyenlere sağlıklı zayıflamanın püf noktalarını ve iştahı yenmeyi tavsiye eden uzmanlar, "Yiyecekleri iyi çiğneyin, güç harcayarak egzersiz yapın, tat alma duyusunu tatmin edin ve her gün 2-2-5 litre su tüketin" diyor.

Beslenme ve Diyet Uzmanı Fatoş Özcan, çağın en önemli sorunlarından birisi olan şişmanlığın, teknolojinin getirdiği hayat şekli, ayaküstü beslenme ile günden güne önem kazandığını anlatarak, "Bu sebeple başta kadınlar olmak üzere birçok kişi diyetlere başvuruyor. Ancak çoğu aşırı düşük kalorili ve yetersiz beslenmeyi beraberinde getiren bu şok diyetler, yarardan çok zarar veriyor. Sağlıklı zayıflamak için dikkat edilmesi gereken basit ama etkili noktalar var. Bu tavsiyelere de kulak verin" diyor.

Diyetisyen Fatoş Özcan'ın tavsiyeleri şöyle;

"Öncelikle diyetinizi düzenleyen kişiyi doğru seçin. Kararlı ve sabırlı olun. Hedef kilonuzu 5'şer kilogram olarak 1- 2 aylık sürelere bölün. Şeker ve şekerli yiyeceklerden sakının. Az ve uygun yağ tüketin, salatalarınızı asla yağsız yemeyin. Şarküteri ürünlerinden sakının. Tuzu az tüketin. İçeriğini bilmediğiniz hazır gıdaları tüketmeyin, etiket bilgilerini sorgulayın. Günde 2-2,5 litre su tüketin, susamadan da su için. Az ve sık beslenin, asla öğün atlamayın, iyi çiğneyin. Fast-Food tüketimine dikkat edin. Kahvaltı yapma alışkanlığı edinin. Alışverişi listesiz ve açken yapmayın. Aktif olun, aktivitelerinizi düzenli ve ritmik yapın. Seyahat ve tatil gibi durumları dengeleyin."

Uzmanların iştahı yenmek konusunda açıkladığı 5 önemli kural ise şöyle:

- Daha uzun süre çiğneyin: Yiyecekleri uzun süre çiğnedikten sonra yutmak, beyinin vücuda giren besinleri kaydetmesine zaman tanımak anlamına gelir. Üstelik tat alma duyusu da daha fazla tatmin edilir. Böylece doyduğunuzu anlamanıza yemeye son vermeniz arasındaki zaman kısalıyor.

- Güç harcayarak egzersiz yapın: Egzersizleriniz zorlaştıkça vücut ısınız artıyor ve daha fazla kalori yakmaya başlıyorsunuz. Bu durumda egzersizi takip eden bir kaç saat boyunca iştahınızın bastırılmasına neden oluyor. Böyle bir durumda, normal öğün saatinden bir kaç saat önce egzersiz yapmaya başlamak en mantıklısı. Çünkü öğün saati geldiğinde spor yapmanın verdiği etkiyle iştahınız biraz daha kapalı olacaktır.

- Tat alma duyunuzu tatmin edin: Yapılan araştırmalara göre değişik tatlarla bu duyuyu tatmin etmek, daha az miktarla yetinebilmemizi sağlıyor. Sürekli aynı yemeği yemek ise, özellikle de tadı hoşunuza gitmiyorsa, bir süre sonra tat alma mekanizmanızın kendini iptal etmesine neden oluyor. Bu yüzden de kendinizi sanki hiç yemek yememiş gibi hissedebiliyorsunuz.

- Atıştırma krizlerini engelleyin: Gün içinde sık ve az öğünler yemek, iştahınızın kontrolden çıkmasını önlemenin en kolay yolu. Belki yine arada bir şeyler atıştırmak isteyebilirsiniz ama sizi doyuracak miktarla çok az olacaktır. Böyle bir durumda atıştırmak için sağlıklı karbonhidratlara yönelin.

- Daha fazla su için: Su içmek kendinizi tok hissetmenize yardımcı olduğu için önemli Ayrıca vücudunuz susuz kaldığında çoğu zaman açlık hissine benzeyen sinyaller gönderiyor. Bol su içmek bedeninizin su istediği zamanlarda yemeğe yönelmenizi de önler.


Mavi forum

Herkes için karma diyet

Akdeniz, Meksika, Çin, Fransız, Japon, Eskimo... Sağlıklı bir şekilde zayıflamak için hangi diyeti uygulamanız gerektiğini biliyor musunuz? Hepsini bir kenara koyun, karma diyeti uygulayın.


Karma diyet

Akdeniz, Meksika, Çin... Sağlıklı bir şekilde zayıflamak için hangi diyeti uygulamanız gerektiğini biliyor musunuz? Hepsini bir kenara koyun, bu listelerden oluşturduğumuz karma diyeti uygulayın.

Bu hafta dünyada kabul görmüş diyetlerin olumlu taraflarını alıp yeni bir 'karma diyet' hazırladım. Öncelikle bu beslenme biçimlerini de tanıyalım. Onların en iyi yönlerini öğrendikten sonra bu yepyeni diyeti uygulamaya başlayabilirsiniz... Karar sizin!

AKDENİZ DİYETİ
ABD, Finlandiya, İtalya, Hollanda, Japonya, Yugoslavya ve Yunanistan'ı içine alan ve "Yedi Ülke Çalışması" diye bilinen araştırmada, diyetleri zeytinyağı açısından zengin olan Akdeniz ülkeleri insanlarının kan kolesterolü düzeylerinin ve kalp hastalıklarından ölüm risklerinin Kuzey Avrupa halklarından çok daha düşük olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca, tipik Akdeniz diyetinin daha çok diyet lifi içerdiği, her öğünde ekmek ya da pilav, makarna gibi tahıllı gıdaların yendiği, sarımsağın da yaygın olarak tüketildiği vurgulanmıştır. İtalya'nın Napoli kentinde yaşayan kişilerle İngiltere'nin Bristol kentinde yaşayanların sağlık durumlarının karşılaştırıldığı bir araştırmada da Napoli halkının daha çok taze domates ve zeytinyağı tükettiği belirlenmiştir. Napolililerin kanlarındaki karoten ve E vitamini düzeyleri yüksek, buna karşılık kalp hastalığı riskini artırıcı özelliği bulunan "kötü kolesterol" (LDL) düzeyi düşük bulunmuştur. Bu araştırmalar, Akdeniz diyeti bileşenlerinin, özellikle de zeytinyağının sağlık üzerindeki olumlu etkilerini kanıtlamaktadır. Zeytinyağında bulunan birçok maddenin vücuttaki hücrelerin oksijenden zarar görmesini engelleyici (antioksidan) özelliği vardır.

ZEYTİNYAĞI MUCİZESİ
Günlük diyetlerindeki katı yağ miktarını azaltıp daha çok zeytinyağı tüketmeye başlayan kişilerin kanlarında kalp hastalığından koruyucu iyi kolesterol (HDL) düzeyi artmakta, kalp hastalığı riskini artıran kötü kolesterol (LDL) düzeyi ise düşmektedir. Son yıllarda kötü kolesterolden daha da zararlı bir maddenin oksitlenmiş LDL (kötü kolesterol) olduğu ortaya çıkmıştır. Zeytinyağındaki tekli doymamış yağ asidi olan oleik asit oksitlenmeye karşı dayanıklıdır. Ayrıca, zeytinde bulunan Oropein adlı maddenin de LDL' yi oksitlenmekten koruduğu bulunmuştur. Geleneksel Türk mutfağı yemeklerinden etli ve zeytinyağlı sarmalarda kullandığımız üzüm yaprağı da çok iyi bir karoten kaynağıdır. Zeytinyağlı yaprak sarmasının besin değerini incelediğimiz bir araştırmada Akdeniz diyetinin iyi bir örneğini oluşturan bu yemeğimizin hem zeytinyağı, hem de yaprak ve pirinç içermesi açısından sağlığa olan yararını bir kez daha vurgulamış olduk.

ÇİN DİYETİ
Çin'in 65 farklı bölgesinde yaşayan 6 bin 500 kişi üzerinde yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, Çinliler Kuzey Amerikalılar'dan yüzde 20 daha fazla kalori aldıkları halde onlardan yüzde 20 daha zayıflar... Çin'deki kalp hastalığı oranı da Amerika'dakinin onda biri. Çin'de kanser görülme oranı da düşük. Yalnızca mide, yutak ve karaciğer kanserleri biraz daha sık görülmekte. Çinliler'in Batılılara göre daha sağlıklı olmalarının nedeni, daha az yağ ve hayvansal protein almaları, buna karşılık daha çok tahıl, sebze ve soya içeren bir beslenme düzenini takip etmeleridir. 60 yıl önce Çinliler'in kalorilerinin yüzde 85'i tahıllardan, yalnızca yüzde 2'si hayvansal gıdalardan gelmekteydi. Günümüzde de modern Çin köylülerinin büyük bir çoğunluğu vejetaryendir. Temel gıdalarını hala pirinç, soya, diğer kuru baklagiller ve sebze oluşturmaktadır. Çin gıdaları Amerikan gıdalarından 7 kat daha fazla diyet lifi içermektedir.

ESKİMO DİYETİ
Balık yeme ile sağlık arasındaki ilişkinin ilk verileri Grönland Eskimolarının diyetleri incelenerek elde edilmiştir. Eskimolar günde ortalama 100 gram balık yiyor. Günlük kalorilerinin yüzde 40-45 gibi büyük bir bölümünü yağdan almalarına karşın kalp hastalıklarından ölüm oranı çok düşüktür. Bilimadamları bunu balıkta bol bulunan ve kalbi koruyan Omega 3 adlı yağ asitlerine bağlamışlardır. Araştırmacılar, günde 100 gr. balık yemenin şehir hayatı için 'zor' olduğunu göz önünde bulundurarak şunu önermektedirler: Haftada 1-2 balık yiyin, kalbinizi koruyun.

FRANSIZ DİYETİ
Fransız Mutfağı denince akla bol tereyağı, krema, peynir, yumurta ve çikolata içeren gıdalar gelmektedir. Bu gıdaların kalp hastalıklarıyla ilişkili olduğu düşünülmesine karşın, Fransa, kalp hastalıklarının dünyada Japonya'dan sonra en düşük olduğu ülkedir ve hastalık oldukça ileri yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Fransızlar Amerikalılar'dan daha çok kalori aldıkları halde şişmanlık önemli bir sağlık sorunu değildir. "Fransız çelişkisi" adı verilen bu çelişki Fransız diyetinin hangi özelliğinden kaynaklanmaktadır? Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre Fransızlar Amerikalılar'dan 2 kat fazla peynir, 4 kat fazla tereyağı tüketmekte ancak tüm yemeklerinde yağ sürülmemiş taze ekmek, tatlı olarak genellikle meyve ve peynir yemekte ve şarap içmektedirler. Yemeklerle içilen bir bardak şarabın kalbe yararı olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bol miktarda yenen peynirdeki kalsiyumun da yağla birleşerek yağın emilimini azaltacağı, böylece şişmanlığa yol açmayabileceği belirtilmektedir.

JAPON DİYETİ
Japonlar dünyada en düşük kalp hastalığı oranına ve en yüksek yaşam süresine sahip ulustur. Kanser oranı da diğer ülkelere göre çok düşüktür. Bu hastalıkların gelişmiş Batı ülkelerine oranla daha az görülmesinin nedeni olarak Japonya'da pirincin temel gıda olması, balık ve soyanın yaygın olarak tüketilmesi ve diyetin çok az yağ içermesi (enerjinin yalnızca yüzde 10'u yağdan gelmektedir) gösterilmektedir. Beslenme biçiminin sağlıkla ilişkisini ortaya çıkarmada ilk yararlanılan çalışmalar Amerika'ya göç eden Japonlar üzerindeki araştırmalardır. Göçmen Japonlar kendi ülkelerinde sağlıklıyken ABD'ye yerleştikten sonra Japonya'daki diyetlerinden vazgeçip Amerikan diyetine adapte olunca kalp hastalığı ve kanser oranının Amerikalılar'ın düzeyine ulaştığı görülmüştür. Ayrıca, bu kişilerin çocuklarında ve torunlarında da aynı hastalıklar daha sık ortaya çıkmaktadır.

MEKSİKA DİYETİ
Meksika'nın orta bölgelerinde yaşayan insanlar da tıp dünyasının ilgisini çekmiştir. Bu toplumda yüksek tansiyon ve kalp hastalığı sorunu yoktur; üstelik dünyadaki en düşük kanser oranı da bu bölgededir. Çok yüksek fiziksel aktivite vücut hareketi) kapasitesi olan Meksikalılar'ın kalorilerinin yüzde 75-80'i karbonhidratlardan, yalnızca yüzde 10'u yağlardan gelmektedir. Günlük diyetlerinin büyük bir kısmını baklagiller, kabak, mısır ve diğer sebzeler oluşturmakta ve çok az hayvansal gıda tüketmektedirler.


Mavi forum