16 Nisan 2007 Pazartesi

Gebelik ve bilgisayar kullanimi

Gebelik ve bilgisayar kullanimi

Su anda bu yaziyi okuyabildiginize gore siz de bilgisayar kullaniyorsunuz ve belki de hamilesiniz. Peki bilgisayar ekrani karsisinda durmak veya calismak bebeginize ya da size zarar verir mi? 1970'lerin 2. yarisindan itibaren video display terminal adi verilen monitorler yaygin olarak kullanilmaya baslandi. Internet ve bilgisayarlarin kullanimindaki son 5 yildaki inanilmasi guc artis bu teknolojik cihazlari neredeyse yasamimizin vazgecilmez bir parcasi haline soktu. Su anda sedece A.B.D'de 50 milyon bilgisayar kullanicisi oldugu, ve bunlarin en az yarisinin ureme cagindaki kadinlardan olustugu tahmin ediliyor. Gelecekte hemen herseyin bilgisayar yardimi ile yapilacagi dusunulurse konunun onemi daha belirginlesiyor.
1980'lerin baslarinda yapilan calismalarda VDT'lerin olculebilir miktarlarda X-isini yaymadigi tespit edildi. VDTler X-isini uretse bile bu isinin dogumsal defek yaratacak kadar yuksek olmadigi, ve isinin terminal tarafindan absorbe edildigi fark edildi.
Daha sonralari gebelikleri esnasinda VDT kullanan kadinlarda dusuk ve dogum defekleri bildirilmesi uzerine, bu terminallerin bazi eski televizyon cihazlari gibi zararli olabilecek isinlar yaydigi iddialari ortaligi karistirdi.
Gunumuzde bu tartisma hala daha devam etmektedir. Gecen yillar icerisinde teknoloji ve bilgilerdeki degisiklikler radyasyonun yanisira elektromanyetik alan (EMA) kavramini literature kazandirmistir. Elektrik kablolari ve elektrikli cihazlar EMA yaratirlar. Radyasyondan farkli olarak EMA hucrelerde olume yol acmaz, genlere hasar vermez ve uzunca bir suredir guvenli olarak kabul edilirler.

kesinlikle cirkin kadin yoktur.....

http://www.icerix.com/icerix.php?adr...resim/aldanma/

nar ablama ozel

NAR ABLAM EVLILIK YIL DONUMUN KUTLU OLSUN NICE SENELER GORESIN AILENLE OPUYORUM SENI:1yes2:

korkularinla yuzles +18

ilginc ve urkutucu bir oyun
http://www.icerix.com/icerix.php?adr...om/pages/1.htm

hayaletler+18

nekadar yanlis nekadar dogru bilmiyorum ama gercekten ilginc bir site

http://www.icerix.com/icerix.php?adr...sh/ghosts.html

"En Acikli Oyku"

Baskasinin Kalbini Tanimak...


"Yeryuzunde kim bir baskasinin - hatta kendinin kalbini taniyabilir ki?"

Ford Madox Ford'un, "En Acikli Oyku" adli kitabinin konusu bu sorunun etrafinda donmektedir.. .

Ask, tutku, hirs, gizlilik, acimasizlik ve parcalanmislik vardir bu hikayede...

En acikli oyku diye baslik atilmistir bunca guclu kavrami bir arada barindirdigi icin...

Bu kitabi okurken bu soruyla karsilasana kadar kendi kalbimi, icinde barindirdiklarini hatta baska insanlarin kalbini de en az benimki kadar iyi tanidigimi saniyordum...

Siz hic dusundunuz mu, kendi kalbinizi gercekten taniyip bildiginizi?

Ya da baskalarininkini. ..

Ben temiz kalpliyimdir, gercekten sevilmeye layik insanlari severim, birine asik olduktan sonra ondan baskasini gormez gozum, kalbimin sesi her zaman dogruyu soyler derken, hic inandiniz mi tum bu soylediklerinizin hepsinin gercek olduguna?

Tum bunlarin gercek olmasi icin kalbinizi cok iyi taniyor olmaniz, onun barindirdigi ve yapabilecegi her seyi bilmeniz gerekir...

Bu baskalari icinde gecerli...

Bensiz asla yapamaz, benden baskasini sevemez, ne olursa olsun benden vazgecemez dediginiz insanin kalbini ne kadar taniyorsunuz ve biliyorsunuzki onun ve kendinizin hakkinda bu kadar kesin hukumler verebiliyorsunuz?

Bundan yillar once, cocukluk donemimden olgunluk donemime gecis zamanlarimda, cilginlar gibi sevmeye basladigim bir insan icin yapmadigim fedakarlik, cekmedigim aci ve mutsuzluk kalmadi....

En sonunda hak ettigim sevgiyi kazandim belki, platonik olarak yasadigimi bu ask zamanla karsilikli bir iliskiye donustu...

Onu gormedigim zamanlar yalnizdim, beni gormedigi zamanlar huzursuzdu.. .

O kadar guveniyorduk ki birbirimize, o kadar bagliydik ki bu sevgiye, o kadar kesin gozuyle bakiyordukki verdigimiz sozlere, sanki gelecegimizde yasamlarimizda birbirimizden baska hic kimse olmayacakti.. .

Oylesine hesapsiz ve tarifsiz seviyordum ki, "bir daha baskasini sevemem" diye kesin hukumler veriyordum kendi kendime...
Ondan baska herkes onemsiz varliklar olmustu benim icin, gozum ondan baskasini gormuyordu, o da en az benim onu sevdigim kadar seviyordu beni, cok saglam iplerle bagliydi bana, askima...

"Ne olursa olsun, dunya dursa, kiyamet kopsa, biz birbirimizden vazgecmeyiz" diyorduk...

Ne olursa olsun, kim ne derse desin bu kalp onun icin atiyor ve bundan sonra hep onun icin atacak diyordum...

Kalbimi tanidigimi, icinde barindirdiklarini bildigimi saniyordum o zamanlar...

Onun icin bunca sozler gecirmeye calisiyordum kendi kendime...ve gercekten tanidigimi sandigim kalbime...

Onun kalbini de cok iyi tanidigimi, hislerine sonsuza dek guvendigimi saniyormusum o zamanlar...

Onun icin inanmisim verdigimiz sozlere, gelecekte hayallerimizde canlandirdigimiz o sonsuz birlikteligimize. ..

Inanin bana, simdi nerede oldugunu bile bilmiyorum.. .

Eminim o da bilmiyordur nerede oldugumu, ne yaptigimi...

Itiraf etmek gerekirse, bu essiz birlikteligi, bu bitmek bilmez gibi gorunen sevginin duzenini ilk bozan ben oldum...

Ondan baskasini asla sevemeyecegine inandigim bu kalp, hic olmadik bir anda, benim icin ulasilmaz hatta imkansiz olan bir insan icin carpmaya basladi...

Her sey bir anda alt ust oldu...Kendime soz gecirebiliyordum ama kalbime asla...

Artik o vazgecilmez dedigim sevgiyi kontrol edebiliyordum, ama kalbimin baskasi icin atmasina engel olamiyordum.. .

Karsiliksiz bir ask icin yasiyordu artik kalbim, tutku haline donustu bu ulasilmazlik kalbimde...

O "vazgecmem, onsuz yapamam" dedigim insan yillardir tanidigini sandigi kalbimin bu ihanetine daha fazla dayanamadi ve sessizce cikti gitti, once yasamimdan, sonra artik yeri olmadigini anladigi kalbimden...

Madem benim kalbim baskalari icin carpabiliyordu, onunki de ayni seyi yapabilirdi. ..

O bitmez dedigimiz sevgi bitti, o vazgecilmez dedigim sevgili gitti...

Ikimiz de sonradan anladik ki, suc bizde degilmis, asil suc ne zaman ne yapacagi belli olmayan bu degisken, bu hep farkli arayislar ve essiz sevgiler pesinde kosan kalplerimizdeymis ...

Soylesenize, siz hic soz gecirebiliyor musunuz her an farkli istekler icine giren, yasaminizin onun atisina bagli oldugu o kucucuk nesneye, kalbinize?

"Benim kalbim hep seninle" dediginiz zaman bir insanin gozunun icine bakarak, ne kadar guveniyorsunuz o tanidiginizi sandiginiz kendi kalbinize?

Ya da neye guveniyorsunuz da bir turlu soz geciremediginiz kalbinizin adini baskalarina sozler veriyor, vaadlerde bulunuyorsunuz?

Bir bakisa, bir rastlantiya, beklenmedik bir anda soylenen tutku dolu sozlerle daha hizli atmaya baslamiyor mu kalbiniz?

"Asla baskasina ait olamaz, baskasini sevmez" dediginiz o kalp ne kadar degisken istekler icin, ne kadar farkli asklar icin sinyaller veriyor gogus kafesinizin icinde, hic dusundunuz mu?

Ya baskalarinin kalpleri?

Cok iyi tanidiginizi soylediginiz insanlarin o an belkide baska arayislara ihtiyac duyan kalplerinin size olan bagliligindan ne kadar emin olabilirsinizki?

Bir zamanlar sizin icin atan bir kalbin artik baskasi icin atmaya basladigini fark ettiginiz anda kendi kalbinizin sesini dinlemekten ve bu aci gercegi kabullenmekten baska ne gelirki elinizden?

"Yeryuzunde kim bir baskasinin - hatta kendinin kalbini taniyabilir ki?"

Ford Madox Ford, bu sorunun etrafinda donerek yazmistir en acikli oykusunu...

Cunku bir insanin kendi kalbini taniyamadigi kadar baskalarinin kalbinede bir o kadar yabanci olmasi ancak "en acikli oyku" basligiyla nitelendirilebilir. ..

Hikayesinin bir yerinde "Yoksa biz yalnizca anlik durtulerimizle davranmak uzere mi yaratilmisiz?" diye soruyor okuyucuya...

Evet, her insanin bir kalbi vardir, ve bu milyonlarca kalbin aradigi hep farkli seylerdir...

Hep ayni seyler, tek duzelik, monotonluk hem insani sikar, hem de kalbini...

Bu yuzden bir insanin kendini bile dogru durust taniyamamasi gibi kendi kalbini, hele baskalarinin kalbini tanimasina imkan yoktur...

Cunku sabit ve belirli olmayan hicbir sey taninamaz, ogrenilemez...

Belki de hepimiz yalnizca anlik durtulerimizle davranmak uzere yaratilmisizdir, ama bunda ne bizim ne de baskalarinin sucu var...

Kendi kalbimizden emin olamadigimiz kadar, baskalarininkinden de suphe duymaya basladigimiz anda, anlik durtulerimizin isteklerine gore, yani kalplerimizin ihtiyaclarina gore davranmaya mahkumuz sanirim...

Kimseye kendinizi zorla sevdiremezsiniz, kimseyi de zorla sevemezsiniz. ..

Kendi kalbinizi gercekten tanimak ne kadar olanaksizsa, baskalarinin kalbini tanimakta o kadar imkansizdir...

Bu durumda yapilabilecek tek sey, o degisken kalbinizin isteklerine, arayislarini hic tereddutsuz kabul etmek ve yasanmasi gereken ne ise onu yasamaktir...

Dedim ya, simdi o bir zamanlar taparcasina sevdigim sevgili su anda nerede bilmiyorum.. .

Istesem ogrenirim, ama kalbim beni baska insanlara, baska dunyalara, baska ruyalara dogru surukluyor...

O baska insanlarin kalplerini tanimamin imkansiz oldugunu ve onlarin gercekliginden asla emin olamayacagimi biliyorum, ama artik bu beni rahatsiz etmiyor...

Bugune kadar, bu soruyla karsilasana kadar, hep kalbimi tanidigimi, hislerimin ne oldugunu cok iyi bildigimi sanirdim...

Oysa oyle yabanciymisim ki kalbime, artik bana sevgiye dair sorulan sorulara durustce cevap veremiyorum, cunku her sey degisiyor kalbimde, gun ve gun bu dunyada her seyin degismesi gibi...

Baskalarinin kalbinden, duygularindan da bir turlu emin olamadigim icin, artik icimden inanmak gelmiyor bana soylenen o tatli sozlere, o ask yeminlerine. ..

Cogu meselede kendime guvenebiliyorum, ama kalbime gelince, her sey alt ust oluyor...

An geliyor kalbimin sesini dinliyorum ve mutsuz oluyorum, an geliyor o taniyamadigim kalbim benim en yakin dostum oluyor, ne kadar yabanci olsam da onun belirsiz isteklerine ve ihtiyaclarina, sadece onun istedigi anlik durtulere teslim ediyorum kendimi...

Bu nasil icinden cikilmaz bir kaostur bilmiyorum, sanirim her sey bu sorunun cevabinda gizli...

Yeryuzunde hic kimse bir baskasinin, hatta kendinin kalbini taniyamaz...

Belki cok acikli ve bir o kadar acimasiz bir gercektir bu, ama en azindan bizlere anlik hislerimizle, kalbimizin bizi yonlendirdigi durtulerle yasamayi ve ne olursa olsun mutlu olmayi ogretir...

Siz hic dusundunuz mu, kendi kalbinizi gercekten taniyip bildiginizi?

Ya da baskalarininkini. ..
Ben temiz kalpliyimdir, gercekten sevilmeye layik insanlari severim, birine asik olduktan sonra ondan baskasini gormez gozum, kalbimin sesi her zaman dogruyu soyler derken, hic dusundunuz mu tum bu soylediklerinizin hepsinin gercek olduguna?

Tum bunlarin gercek olmasi icin kalbinizi cok iyi taniyor olmaniz, onun barindirdigi ve yapabilecegi her seyi bilmeniz gerekir...

Bu baskalari icinde gecerli...

Bensiz asla yapamaz, benden baskasini sevemez, ne olursa olsun benden vazgecemez dediginiz insanin kalbini ne kadar taniyorsunuz, biliyorsunuz ki onun ve kendinizin hakkinda bu kadar kesin hukumler verebiliyorsunuz?

Suphesiz bir cok farkli cevap verilebilir bu sorulara...

Siz asil soylesenize, yeryuzunde kim bir baskasinin, hatta kendinin kalbini gercekten taniyabilir, inanabilir ve guvenebilir?

Kaynak: Ford Madox Ford. Kabalci Yayinlari 1999- Istanbul

Magarada Yasamak Istermisiniz

magarada yasamak istermisiniz

http://img213.imageshack.us/img213/2228/92yl.jpg
http://img354.imageshack.us/img354/8559/69gm.jpg
http://img354.imageshack.us/img354/6274/41au.jpg

Gercek Bir Hikaye

SEVGI ICIN HERSEYE DEGER
Tam bir dolar seksen yedi senti vardi. O kadar ne bir eksik, ne bir
fazla. Della, paralari uc defa saydi. Bir dolar seksen yedi sent, o
kadar. Halbuki ertesi gun yeni yila adim atilacakti. Della' nin
evi,
haftada sekiz dolara tutulmus mobilyali bir apartman. Tasvire deger
bir hali yok. Tam bir fakirhane. Gozyaslari dindikten sonra Della
eline bir ponpon alarak yuzunu pudraladi pencerede durarak
apartmanin o kasvetli arka avlusundaki parmakliklar uzerinde
yuruyen
bulut renkli kediyi aptal aptal seyretti. Ertesi gunu Yilbasiydi
ve kocasi,
sevgilisi Jim' e hediye alabilecegi sadece bir dolar seksen yedi senti
vardi. Bu parayi da aylardir yavas yavas biriktirmisti . Halbuki
simdi hicbir ise yaramadiklarini gorebiliyordu. Sevgili Jim' ine
guzel
bir sey almak hususunda hulyalar kurarak bircok mesut anlar
yasamisti.
Pencereden uzaklasarak kendini aynanin karsisina atti. Gozleri
piril
piril parliyordu, ama yirmi saniye icerisinde rengi ucuvermisti.
Saclarini cozerek omuzlarinin uzerine doktu. Iftar ettikleri
iki
seyleri vardi. Biri Jim'in buyukbabasindan kalan altin saat,
digeri
de Della' nin omuzlari uzerine dokulen saclari. Della' nin
saclari
altin renkli bir caglayan gibi parlayarak ve dalgalanarak dizlerine
kadar dokuldu ve elbise gibi vucudunu orttu. Bir aralik bir an
durdu.
Tereddut eder gibi oldu. Yerdeki kirmizi tuyleri dokuk haliya
iki
damla gozyasi akti. Della, gozlerinin yasi kurumadan kapidan
firladi.
"MM. Sofronie. Her nevi sac levazimi " ibaresi tasiyan bir
tabelanin
onunde durdu. Bir hamlede iceri girdi. "Saclarimi satin alir
misiniz?
" diye sordu. Madam, saclari piskin bir alici eliyle yokladiktan
sonra " 20 dolar " dedi. Della, "Peki,derhal" cevabini verdi. Ondan
sonraki iki saati pembe bir bulut uzerinde ucar gibi sevincle nasil
gecirdigini bilmiyordu. Jim icin almak istedigi hediyeyi bulmak
icin
dukkanlarin altini ustunu getirdi. Nihayet bulabildi. Altin
saat
zinciri. Zincir, Jim' in o emsalsiz saatine layik derecede guzeldi.
Eve gitti, saclarina bakti. Jim' in bu hayalini begenmesi icin dua
etti.
Az sonra Jim kapiyi acip iceri girdi. Gozlerini sevgilisine
dikmis
sadece bakiyordu. Sonra, hediyesini uzatti. Della paketi
actiginda,
ipek gibi saclari icin uzun zamandir begenip alamadigi bir
cift tarak
gordu. Gozlerinden yaslar suzulmeye basladi. Kendisini
toparladi, tatli bir
tebessumle Jim'e hediyesini uzatti. Jim, paketi actiginda saat
zincirini gordu. Ama artik saati yoktu. Cunku, Della'nin
guzelim
saclarina cok begendigi taraklari alabilmek icin o da saatini
satmisti. Uzulmediler... cunku onemli olan tek sey vardi
sevgileri..
O da ne satilir nede satin alinabilirdi.....

--
Hayat yasandigi kadar vardir gerisi ya hafizalardaki hatira,ya
hayallerdeki
Umittir.hUsrani ise tek yerde kabul ediyorum yasamak varken yasanmamis
olmakta....

ayrilik

:cok uzgunum: :cok uzgunum: :cok uzgunum:


Tam gogsunuzun ortasinda bir yeriniz aciyacak...
Evinizin sizi iCine sigdiramayacak kadar dar oldugunu
farkedeceksiniz...
Sokaga firlayacaksiniz... Sokaklar da dar gelecek...
Tipki vucudunuzun yureginize dar geldigi gibi...
Ne denizin mavisi aCacak iCinizi, ne piril piril gokyuzu..
Kendinizi tasiyamayacak kadar Cok buyuyecek, bir yandan da kaybolacak
kadar
kuCuleceksiniz...
Birileri size bir seyler anlatacak durmadan...
"Onemli olan saglik."
"Yasamak guzel."
"Bosver, her sey unutulur."
Siz hiCbirini duymayacaksiniz...
Gozyaslarinizdan etrafi goremez hale geleceksiniz.
O'ndan olmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarinda
olmek
isteyecek kadar Cok seveceksiniz...
Hep ondan bahsetmek isteyeceksiniz...
''Olume Care bulundu'' ya da ''Yarin kiyamet kopacakmis'' deseler
basinizi
kaldirip ''Ne dedin?'' diye sormayacaksiniz...
Yalniz kalmak isteyeceksiniz...
Hem de kalabaliklarin arasinda kaybolmak... Ikisi de yetmeyecek.
GeCmisi dusuneceksiniz... Neredeyse dakika dakika, Ama kotuleri
atlayarak!
Onunla geCtiginiz yerlerden geCmek isteyeceksiniz, Gittiginiz yerlere
gitmek...
Bu size hiC iyi gelmeyecek... Ama bile bile yapacaksiniz.
Biri size iCinizdeki aciyi sokup atabilecegini soylese, kaCacaksiniz...
Aslinda kurtulmak istediginiz halde, o aciyi yasamak iCin
direneceksiniz.
Hayatinizin geri kalanini onu dusunerek geCirmek isteyeceksiniz...
Aksini iddia edenlerden nefret edeceksiniz...
Herkesi ona benzetip, Kimseyi onun yerine koyamayacaksiniz...
HiCbir sey oyalamayacak sizi, IlaClara siginacaksiniz...
BirkaC saat kafanizi bulandiran ama asla onu unutturmayan...
Sadece bir muddet buzlu camin arkasindan seyrettiren...
Butun sarkilar sizin iCin yazilmis gibi gelecek...
Bogaziniz dugumlenecek, dinleyemeyeceksiniz...
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak, Sabahi iple Cekeceksiniz...
Bazen de ''HiC gunes dogmasa'' diyeceksiniz.
Ne geceler rahatlatacak sizi ne gunduzler...
Olmeyi isteyip, olemeyeceksiniz...
Belki Civi Civiyi soker diye can havliyle onunuze Cikana sarilmak
isteyeceksiniz, Nafile...
Dusuncesi bile tahammul edilmez gelecek...
Ruyalar goreceksiniz, gerCek olmasini istediginiz...
Her siCrayarak uyandiginizda onun adini soylediginizi fark
edeceksiniz...
Telefonun Calmasini bekleyeceksiniz...
Aramayacagini bile bile...
Her Caldiginda yureginiz agziniza gelecek...
Aglamakli konusacaksiniz arayanlarla...
Yureginiz burkulacak...
Caniniz yanacak..
Bir daha sevmemeye yemin edeceksiniz.
Hayata dair hiCbir sey yapmak gelmeyecek iCinizden...
Onun sesini bir kez daha duymak iCin yanip tutusacaksiniz...
Defalarca aradigi gunlerin kiymetini bilmediginiz iCin kendinizden
nefret
edeceksiniz..
Yasadiginiz sehri terk etmek isteyeceksiniz...
Onunla hiCbir aninizin olmadigi bir yerlere gidip yerlesmek...
Ama bir umut... Onunla bir gun bir yerde karsilasma umudu...
Bu umut sizi gitmekten alikoyacak...
Gel gitler iCinde yasayacaksiniz... Buna yasamak denirse...

reklamla baglan hayata :)

Bugunlerde bana karsi cok nobran davraniyorsun Berkalp” reklam repligi ile hayatimiza yeni bir kelime girdi: NOBRAN. Gerci Sait Faik Abasiyanik yillar once soylemisti, “Kadin, seni sevmis de konusuyor oglum, oyle nobran olma.” diye; ama olsun! Ne de olsa bir reklam populerlestirdi bu sozu.
Bu yuzden de reklamdaki genc Berkalp gibi hemen herkes nobranin ne oldugunu merak edip bu gizemli kelimenin pesine dustu: Gunluk dilimize hos geldin “nobran”. Kelimenin anlamini bilmek onemli degil, bu kelime ile arkadasimiz, esimiz dostumuz, herkes bir anda “nobran” oluverdi. Oysa nobranin; davranisi kaba, sert ve gonul kirici anlami oldugunu; ancak bir arastirma yaparak bulduk. Sadece nobran degil, su aralar “ver coskuyu kolonlara, ver coskuyu” da en sik kullandigimiz reklam repliklerinden. Tipki bir atasozu, bir deyim gibi reklamlar iyice yerlesti dilimize. Cok degil uc bes yil oncesine kadar reklamlarin uzunlugundan sik�yet eder, nerede bir reklam gorsek kanal cevirirdik. Simdi ise dort gozle reklamlari bekleyenler var! Tabii bunda sektore yapilan ciddi yatirimlarin ve cekilen kaliteli reklamlarin buyuk payi var; “tamamen duygusaaaaal” yani... Ancak usta reklam yazari, reklam yonetmeni ve sanatcilarin da ‘hakkini verrrr’elim. Saniyelik reklamlar creatif firmalara milyon dolarlar kazandiriyor. Hal boyle olunca birbiriyle rekabete giren ve iyi isler cikaran firmalar belki de en pahali sektoru olusturuyor. Konusma dilimizle muhabbetlerimize ve davranislarimiza yerlesen reklamlar promosyon urunleri ile de hayatimizin her anina giriyor. Bonus kafalar, Vadaa anahtarliklar, Turkcell bebekler, I love you tisortler, Arcelik robotlar ve en son olarak da Haci Murat Kit.

Agzi olan konusuyor

Fruko’nun yillarca dilimize pelesenk ettigimiz “on yuz bin baloncuk yuttum” sloganina sahip reklami h�l� akillarda. Yani reklam filmi amacina ziyadesiyle ulasmis durumda. Nereden bakarsaniz bakin “Yoneticimiz uyuyor mu? Yak su kaloriferi kapici, donuyoruz! Sondur su kaloriferi kapici, pisiyoruz” sloganli Izocam reklami bu alandaki onculerden. “Ac kapa Artema”, “Cokoprens almaya gittiler”, “Siz h�l� annenizin margarinini mi kullaniyorsunuz? ”, “Mutfakta biri mi var? ”, “Sapina kadar Derby”, “Cakar cakmaz cakan cakmak”, “Agzi olan konusuyor”, “Babam oyle diyo” “Macit beni otomobillendir”, “Tik tik tik eyi gunler”, “Degajeme gel”, “En iyi cay Dogus Cay”, “Dunyayi sen mi kurtarican? ”, “Ben ozgurum”,“Turkcell’le baglan hayata” akillarda en cok kalan reklamlar. Bir de “aganigi naganigi” diye bagiran Fiskobirlik reklami vardi hatirlarsaniz.

Oynadigi reklami en cok seyretmek istedigimiz kisilerin basinda Cem Yilmaz var. Yilmaz’in su ana kadar oynadigi filmler sanki reklam filmi degil de tipki bir sinema saheseri gibi buyuk ilgi gordu. Icinde bulundugu her reklamin replikleri aylarca dillerde dolasip durdu. H�l� da oyle... Once Telsim, sonra Doritos, simdilerde de Opet. “Gerginsiniz bugun”, “Sen once kendi kabak kafana bak”, “Kimil kimil, janjanli”, “Doktor bu ne? ”, “Insan yiyecek bunlari, insan! ”, “Egitim sart”, “Asfalt agladi be! ”, “Sizin gibi gencleri pistlerde gormek isteriz”, “Arabanin hakkini ver hakkini! ”, “Benim oyuncagim yok mu? ” akillarda kalan reklam repliklerinden bazilari.

Tarkan 9 Kasim Da Dubai De ...:)



2006 Tarkan Come Closer Avrupa Turnesi kapsaminda yer alan; Munih, Stuttgart, Frankfurt ve Berlin konserleri ertelendi... Tarkan, yasadigi ortopedik rahatsizlik dolayisiyla, doktorlarinin da tavsiyeleri uzerine devam eden yogun calisma temposunu bir sureligine dusurmek zorunda kaldi. Tarkan, bu yil yurticinde ve yurt disinda verdigi konserlerle uzun soluklu bir turne programini geride birakti. 2006 yilini, Come Closer Avrupa turnesiyle tamamlamayi planlayan sanatcimiz, kisa sureli ve yogun bir tedavi surecinin ardindan yogun konser temposuna kaldigi yerden devam edecek. Tum bu gelismeler cercevesinde planlanacak 2007 programi onumuzdeki gunlerde, KBK Konzert Und Kunstleragentur GmbH ve HITT Muzik & Produksiyon tarafindan duyurulacaktir. Ayni turne kapsaminda yer alan Dortmund konseri 04 Kasim, Dubai konseri 09 Kasim, Hamburg konseri 17 Kasim ve Kopenhag konseri ise 18 Kasim tarihlerinde gerceklestirilecektir

Bu Gece En Huzunlu Siirleri Yazabilirim

Bu Gece En Huzunlu Siirleri Yazabilirim

Bu gece en huzunlu siirleri yazabilirim

Soyle diyebilirim: "Gece yildizlardaydi
Ve yildizlar, maviydi, uzaklarda usurler"

Gokte gece yelinin soyledigi turkuler

Bu gece en huzunlu siirleri yazabilirim
Hem sevdim, hem sevildim, ya da o boyle soyler

Bu gece gibi miydi kucagima aldigim
Optum onu optum de ustumde sonsuz gokler

Hem sevdim, hem sevildim, ya da ben boyle derim
Sevmeden durulmayan iri, durgun bakisli gozler

Bu gece en huzunlu siirleri yazabilirim
Duymak yitirdigimi, ah daha neler neler

Geceyi duymak, onsuz daha ulu geceyi
Cimenlere dusen ciy yazdigim bu dizeler

Sevgim onu alakoymaya yetmediyse ne cikar
Ve o benimle degil, yildizlidir geceler

Yurek zor katlaniyor onu yitirmelere
Bakislar sanki onu bana getirecekler

Boyle gecelerdeydi agaclar beyaz olur
Artik ne ben oyleyim ne de eski geceler

Sesim ara ruzgari ona ulasmak icin
Simdi sevmiyorum ya, eskidendi sevmeler

Simdi kimbilir kimin benim oldugu gibi
Sesi, aydinlik teni, sonsuz uzayan gozler

Sevmiyorum dogrudur, yurek bu hala sever
Sevmek kisa surduyse unutmak uzun surer

Bu gece gibi miydi kollarima almistim
Yuregimde bir burgu ah onu yitirmeler

Budur bana verdigi acilarin en sonu
Sondur bu onun icin yazacagim dizeler

Mayo klinik diyeti

bugun bu diyete basladim bakalim sonuc ne olacak..Daha once uygulayan varmi aranizda..Sonuclari nasil oldu merak ediyorum..:uhm:

Havalar isinacak

Kar ve soguk yurdu terk ediyor, hava isinacak
Baskent kardan bembeyaz: Ankara Buyuksehir Belediyesi, vatandaslarin trafikte herhangi bir sorun yasamamalari icin ana arterlerde kar ve buzlanmaya karsi her turlu onlemi aldi. Ankara'da yollarin trafige acik oldugu bildirildi.

Arac trafiginde, kar yagisi ve buzlanma nedeniyle ortaya cikabilecek olumsuzluklarin onune gecilmesi amaciyla karla mucadele araclarinin kentin cesitli noktalarinda konuslandirildigini bildiren yetkililer, ekiplerin calismalarini surdurdugunu ifade ettiler.

Vatandaslar, trafikte yasayabilecekleri sorunlar icin ''287 36 71'' numarali telefonu ya da Buyuksehir Belediyesi'nin ''Alo 153 Mavi Masa'' hattini arayabilirler.

Selde kaybolan cocugun cesedi Suriye'de bulundu

MardIn'In Nusaybin Ilcesi'nde sele kapilan cocugun cesedi Suriye'de bulundu. Abdulkerim Meskin (7), koPage Rankuden gecerken Cagcag deresinin yukselmesiyle sel sularina kapilmisti. Suriye'nin Kamisli bolgesinde bulunan Meskin'in cenazesi Veysike Mezarligi'nda topraga verildi. Diger taraftan Diyarbakir'in Cinar Ilcesi'nde selden etkilenen vatandaslar, cadirlarina yerlesti.

Kayak sezonu erken acilacak

Kayak ve kis turizminin onemli merkezlerinden Uludag'da, oteller bolgesindeki kar kalinligi, onceki gece etkili olan yagisla birlikte 70 santimetreyi buldu.

Gorus mesafesinin acik oldugu Uludag'da, hava sicakligi eksi 4 derece olarak olculdu. Uludag'da kar yagisinin surecegi, bugun lodosun etkili olacagi belirtiliyor.

2 yolcu otobusu devrildi: 21 yarali

Konya'da, buzlanma nedeniyle 2 yolcu otobusu devrildi. Otobuslerdeki 21 yolcu yaralandi. Ilk yolcu otobusu, Kulu-Cihanbeyli arasi Tavsancali beldesi yakinlarinda yoldaki buzlanma nedeniyle devrildi. Ayni saatlerde Kulu yakinlarinda Anamur-Ankara seferini yapan bir baska otobus, ayni nedeniyle devrildi. Yaralanan 21 kisi hastanelerde tedavi altina alindi.

Havalar isinacak

Hava sicakligi bugun bati bolgelerden baslayarak artacak. Meteoroloji, bugun; Marmara, kuzey Ege, bati Karadeniz'in batisi, dogu Karadeniz'in dogusu ile Kars ve Ardahan cevrelerinde yagis beklendigini kaydetti. Yagislarin yagmur ve saganak; Trakya'nin yuksek kesimleri, Karadeniz'in ic kesimleri ile Kutahya, Eskisehir ve Kars cevrelerinde karla karisik yagmur ve kar seklinde olacagi tahmin ediliyor. Yagislarin yarindan sonra da, Bati ve Orta Karadeniz kiyilari, dogu Karadeniz ile dogu Anadolu'nun kuzeydogusunda devam edecegi bildirildi.

Bu Ilginclerde Benden

Eklenti 715

Eklenti 716

Eklenti 717

Eklenti 718

Eklenti 719

Eklenmis Mesaj attack5tb.jpg (40,8 KB) badkittys7ze.jpg (34,3 KB) bearfun1jr.jpg (25,1 KB) licked7zh.jpg (28,5 KB) nipplepull1hl.jpg (39,9 KB)

Kocasinin Karisina Yaptigi

Jeff Green 32 yasinda, Arizona/ABD'li bir adam.. bir sure once karisini kaybetmis...kadin 29 yasinda kalp krizinden olmus.. sevdigi birini kaybetmek her insani sarsar ama bu adam nasil sarsildiysa artik, karisinin topraga verilmesine 1 gun kala "onu kaybetmenin acisina dayanamiyorum, alip eve geri getiricem" diye ayaklanmis... cenaze isleriyle ilgilenen gorevlileri arayip bunu onlara da soylemis ve izin istemis, adamlar sasirmislar ama nasil olduysa izin vermisler.. Jeff Green boylece "karicigim 7 kat topragin altinda olacagina evimizde olsun" diyerek almis karisinin olusunu eve getirmis... bununla bitmiyor, adam bir de "karim espri anlayisi gelismis bi kadindi" diyerek onu yeni kahve sehpasi yapmaya karar vermis!!!! Tam 6.000.00 $'a cesedin bozulmasini engelleyecek sekilde ozel olarak tasarlanmis koskoca bir cam masa yaptirmis, ve kadini o camin icine yerlestirip masa diye salonun ortasina koymus!!!

>Bunu duyan akrabalari ve arkadaslari "bu adam siyirdi" diyerek artik ona ugramiyorlarmis.. ama soyledigine gore hala korkmadan evine girip cikabilen birkac gercek dostu varmis.. buyrun. siz misafirlige gittiginiz bir evde salonun ortasinda asagidaki gibi bisey gorseniz ne yaparsiniz???

http://img280.imageshack.us/img280/8122/cesed9cj.jpg

imzanizi yapin ...

EVET ARKADASLAR IMZANIZI HAREKETLI YAZI OLARAK YAPABILIRSINIZ ...
http://www.3dtextmaker.com/cgi-bin/3dtext.pl

Hayat bir kendin yap, tasarimidir

Yasli bir marangozun emeklilik cagi gelmisti. Isveren muteahhidine, calistigi konut yapim isinden ayrilarak esi ve buyuyen ailesi ile birlikte daha ozgur bir yasam surmek tasarisindan soz etti. Cekle aldigi ucretini elbette ozleyecekti. Ne var ki emekli olmasi gerekiyordu. Muteahhit, iyi iscisinin ayrilmasina uzuldu ve ondan, kendine bir iyilik olarak, son bir ev yapmasini rica etti. Marangoz, kabul etti ve ise giristi, fakat gonlunun yaptigi iste olmadigini gormek pek kolaydi. Bastan savma bir iscilik yapti ve kalitesiz malzeme kullandi. Kendini adamis oldugu meslegine boyle son vermek ne buyuk talihsizlikti! ... Isini bitirdiginde isveren, evi gozden gecirmek icin geldi. Dis kapinin anahtarini marangoza uzatti. "Bu ev senin" dedi, "Sana benden hediye" . Marangoz, soka girdi. Ne kadar utanmisti! Keske yaptigi evin kendi evi oldugunu bilseydi! O zaman boyle yapar miydi hic! Bizim icin de bu boyledir. Gun be gun kendi hayatimizi kurariz. Cogu zaman da, yaptigimiz ise elimizden gelenden daha azini koyariz. Sonra da, soka girerek, kendi kurdugumuz evde yasayacagimizi anlariz. Eger tekrar yapabilsek, cok daha farkli yapariz. Ne var ki, geriye donemeyiz. Marangoz sizsiniz. Her gun bir civi cakar, bir tahta koyar ya da bir duvar dikersiniz. "Hayat bir kendin yap, tasarimidir" demistir biri. Bugun yaptiginiz davranislar ve secimler, yarin yasayacaginiz evi kurar. Oyle ise onu akillica kurun. Unutmayin... Paraya ihtiyaciniz yokmus gibi calisin. Hic incinmemis gibi sevin. Kimse izlemiyormus gibi dans edin. Ve lutfen, bu sozleri arkadaslariniza iletin. Ben ilettim

herkese sevgi

Vietnam'da savastiktan sonra sonunda evine donmekte olan bir asker hakkinda bir hikaye anlatilir.San Francisco'dan ailesini aradi -Anne baba, eve donuyorum, ama sizden bir sey rica ediyorum. Yanimda bir arkadasimi da getirmek istiyorum. -Memnuniyetle, onunla tanismak isteriz,diye cevapladilar. . Ogullari, -Bilmeniz gereken bir sey var diye devam etti. -Arkadasim savasta agir yaralandi. Bir mayina basti ve bir koluyla ayagini kaybetti. Gidecek hicbir yeri yok, ve onun gelip bizimle kalmasini istiyorum. -Bunu duyduguma uzuldum oglum. Belki onun baska bir yer bulmasina yardimci olabiliriz. -Hayir. Anne, baba, onun bizimle yasamasini istiyorum. -Oglum, dedi babasi, -Bizden ne istedigini bilmiyorsun. Onun gibi ozurlu biri bize korkunc bir yuk olur. Bizim kendi hayatimiz var, ve bunun gibi bir seyin hayatimiza engel olmasina izin veremeyiz. Bence bu arkadasini unutup eve donmelisin. O kendi basinin caresine bakacaktir. Oglu o anda telefonu kapatti. Ailesi ondan bir sure haber alamadi. Ama birkac gun sonra, San Francisco polisinden bir telefon geldi. Ogullarinin yuksek bir binadan dusup oldugunu ogrendiler. Polis bunun intihar olduguna inaniyordu. Uzuntu dolu anne-baba hemen San Francisco'ysa uctular ve Ogullarinin cesedini tespit etmek icin sehir morguna goturulduler. Onu tanidilar, ve bilmedikleri bir sey daha ogrenince dehsete dustuler: Ogullarinin sadece bir kolu ve bir bacagi vardi. Bu hikayedeki aile de bir cogumuz gibi. Guzel olan yada birlikte olmaktan zevk aldigimiz insanlari sevmek bizim icin cok kolay, ama bize rahatsizlik veren yada yanlarinda kendimizi rahatsiz hissettigimiz insanlari sevmiyoruz. Bizim kadar saglikli, Guzel yada akilli olmayan insanlarin yanindan uzak durmayi tercih ediyoruz. Ney seki, bize bu sekilde davranmayan biri var. Biz ne kadar bozulmus olursak olalim, bizi sonsuz ailesinin yanina cagiran sartsiz sevgiyle seven biri. Bu gece, uyumadan once, insanlari oldugu gibi kabul edebilmemiz ve bizden farkli olanlara karsi daha anlayisli olabilmemiz icin gereken gucu vermesi icin Allah'a kisa bir dua edelim.

Karayipler bolgesi

Yurdumuzda degil ama buralarla ilgili orf adetlerden bir kaci;

*Mutlaka animasyonlar vardir. Ortalama her cocugun bir yarismayi kazanmasi saglanir ve hediye verilir.
*Genellikle yemeklidir. (Fast food agirlikli.)
*Dogum gunu sonuna dogru pinata denilen bir kutucuk patlatilir. Icinde seker ve ufak boyutlarda oyuncaklar doldurulmustur. Yukaridan iple baglanir. Butun cocuklar bu kutuyu parcalar ve dokulen dagilan oyuncaklari kapisir. (Bunu seyretmek muthis eglencelidir buyukler icin.)
*En onemli bolum; Dogum gunlerinde gelen hediye kadar giden hediye olur. Dogum gunu cocugundan misafirlere hediyeler verilir. Gelenlerin en buyuk beklentisi budur:1yes2:

Nacizane tavsiyem buralarda dogum gunu falan yapmayin ya da cocugunuza fazla arkadas edindirmeyin:1no2: Yoksa sizinde sevgili anneniz aynen benimki gibi maddi acidan aglar...:1shok:

:Roflol: :Roflol: :Roflol:

Ne istersen var.

Arkadaslar ben butun yazilarimi bu topic altinda toplayacagim. Aslina bakarsaniz mail box`imi temizledim de. Begendiklerimi sakliyordum eh bayaa birikti. %99 oldu.
En kisa zamanda konulari yerlerine aktarmayi dusunuyorum. Gerci buradan sonra sanirim komple silerim Forumda kirlilik olmasin diye. Nasil olsa burasi benim kosem. Baska topic acarak forumu kirletmemis olurum. Bi gun bi admin kafami ucurana kadar kendi topicimde diledigim gibi kostururum.

Saddam Huseyin asilarak idama mahkum edildi

Olene kadar asili duracak



Devrik Irak lideri Saddam Huseyin, Bagdat’ta 9 aydan fazla ve 39 celse suren dava sonucunda, insanliga karsi isledigi suclar nedeniyle asilarak idama mahkum edildi. Sii kasabasi Duceyl’de 1982 yilinda 148 kisinin olumunden sorumlu tutulan Saddam Huseyin’in kardesi Barzan el-Tikriti ile Irak’in eski bas yargici Avad Hamed el-Bander de idamla cezalandirildilar.

Otomatik olarak devreye giren temyiz sureci bugun basliyor. 9 yargictan kurulu temyiz mahkemesi kararda bir itiraz noktasi bulursa, dava yeniden gorulebilir. Eger temyiz yargiclari karara itiraz etmezse, idam cezasi 30 gun icinde infaz edilecek.

SADDAM TITREDI

Saddam Huseyin mahkeme salonuna koyu renk takim elbise ve beyaz gomlegi icinde oldukca sakin girdi. Mahkeme basladigindan beri oturdugu sanik koltuguna oturdu. Mahkeme baskani Rauf Rasid Abdurrahman, Saddam Huseyin’den ayaga kalkmasini istedi ancak devrik Irak lideri bunu reddetti. Bu direnis uzerine yargic, mubasirlerden Saddam Huseyin’i ayaga kaldirmalarini istedi. Saddam Huseyin, guvenlik gorevlilerine donerek, "Bana dokunmayin aptallar, kolumu bukmeyin" dedi. Yargic, artik konusmaya gerek olmadigini soyledi ve karari okudu. Karar okunurken, ellerini arkadan zaptetmeye calisan iki gorevliye ragmen Saddam zaman zaman parmagini hakime dogru salliyordu. Yargica yuksek sesle bagirarak kararin okunmasini bastirmaya calisti. Hakimin salondan yukselen sesler arasinda kararini bagirarak aciklamasinin ardindan sarsilmis gorunen Saddam, titreyerek "Allahuekber. Yasasin Irak. Yasasin Irak halki. Allah isgalciden buyuktur" diye bagirdi.

Saddam’in avukatlarindan ABD’nin eski Adalet Bakani Ramsey Clark, "Bu mahkeme bir komedi" deyince yargic tarafindan salondan atildi. Yargic "Asil komedi sensin. ABD’den buraya geldin Irak halkina hakaret ediyorsun" dedi. Ingilizce "Out out" diye bagirdi. Irakli Bassavci Cafer El Musavi, ABD’nin eski Adalet Bakani Ramsey Clark hakkinda, mahkemeye ve Iraklilara hakaret ettigi gerekcesiyle dava acilacagini acikladi.

Saddam Huseyin’in Urdun’de yasayan kizi Raghad ise "su anda yorum yapmak istemedigini" acikladi.

KURSUNA DIZILMEK ISTEMISTI

Bassavci Cafer El Musavi, Saddam Huseyin’in istedigi gibi kursuna dizilmeyecegini, asilacagini soyledi. El Musavi, "Cezalarin idam mangasi tarafindan infaz edilmesi, sadece askeri mahkemeler tarafindan verilen kararlarda uygulanir. Saddam olunceye dek asili kalacak, cunku isledigi suclar askeri degil, sivil nitelikli" dedi. Saddam Huseyin, Temmuz ayinda, olume mahkum edilmesi halinde cezasinin kursunla infaz edilmesini tercih ettigini aciklamisti. Devrik lider, "Saddam’in bir asker oldugunu hatirlayin, bu durumda asilarak degil, kursunlanarak idam edilmesi gerekir" demisti.

30 gun icinde idam Irak’in devrik lideri Saddam Huseyin, "Serefli bir asker olarak kursuna dizin beni" demisti. Ancak Bagdat’taki mahkemeden dun "asilarak idam" karari cikti. Temyiz bugun, infaz en gec 30 gun icinde.

Sucu: Sii katliami Sii kasabasi Duceyl’de 1982 yilinda 148 kisinin olumunden sorumlu tutulan Saddam, insanlik sucundan hukum giydi. Uvey kardesi Barzan el-Tikriti ile Devrim Mahkemesi Baskani Avad Ahmed el-Bander de idamla cezalandirildilar.

Allah, isgalciden buyuk Saddam, mahkeme baskani Abdurrahman’in karari okumasini bagirarak engellemeye calisti. Mubasirler tarafindan zaptedilen Saddam, "Allahuekber, Yasasin Irak. Allah, isgalciden buyuktur" diye bagirdi.

Baskan affi bile yok Temyizde onandiktan sonra Cumhurbaskani Talabani idam kararini imzalamak zorunda, af ihtimali yok. Bassavci, "Saddam’a olum mangasi yok, sucu askeri degil, sivil nitelikli. Olunceye dek asili kalacak" dedi.

Uvey kardese de idam

DUCEYL davasinda Saddam’in yani sira iki kisiye daha idam karari cikti. Ayrica bir muebbet, uc tane 15’er yil hapis cezasi ve bir beraat var.

IDAMLAR

Barzan Ibrahim El Tikriti: Saddam Huseyin’in uvey kardeslerinden El Tikriti 16 Nisan 2003’te Bagdat’ta yakalandi. 55 kisilik en cok aranan Iraklilar listesinde 52. sirada yer aliyordu. 1984’ten once Irak istihbaratinin basinda olan El Tikriti, 12 yil sureyle Irak’in Cenevre’deki BM temsilcisiydi ve Avrupa’daki Irak istihbarat agini yonetiyordu.

Avad Ahmed El Bander: Duceyl’de Siilere yonelik idam kararini veren Devrim Mahkemesi’nin eski baskani olan El Bander de idam hukmu giydi.

MUEBBET

Taha Yasin Ramazan: Eski devlet baskan yardimcisi. 18 Agustos 2003’te Musul’da pesmergeler tarafindan yakalandi ve Amerikalilara teslim edildi.

Amerikalilarin en cok aranan Iraklilar listesinde 20. sirada yer alan Saddam Huseyin’in yakin cevresindeki isimlerden biriydi ve bircok onemli kararin alinmasinda da Saddam Huseyin’in yanindaydi. Ramazan, Irakli Kurtlere yonelik, Halepce katliami dahil bircok teror eylemine karismakla da suclaniyordu.

Hapis ve beraat

Baas partisinin Duceyl bolgesi sorumlululari olan, Abdullah Kadem Rueyd, oglu Mezhar Abdullah Rueyd ve Ali Daeh Ali 15’er yil hapse mahkum edilirken, Nisan 2003’de feshedilen Baas partisinin bir baska yetkilisi olan Muhammed Azzam El Ali beraat etti.

Nar'im esinle nice nice yillara!




Canim nar'im esinle birlikte bir yastikta nice nice guzel yillara diliyorum sevgiler benden size...

icinizi acitan siirler

PARAMPARCA
Agac butun
Isik butun
Meyve butun
Benim dunyam paramparca

Buyuk bir ayna kirilmis
Kirilip yere dokulmus
Kainat icine dusmus
Dusmus amma paramparca

Yaprak yaprak yapistirdim
Diyar diyar dolastirdim
Bir alevdir tutusturdum
Yandim amma paramparca

Bedri Rahmi Eyuboglu

Bu siir, beni cok etkilyor; her okuyusumda icimde birseylerin paramparca oldugunu hissediyorum. Sizin de var midir boyle siirleriniz?

Bafa Golu


Bafa Golu flora, fauna ve kus alanlari gibi ozellikleriyle dogal zenginliklere sahip, yaban hayati yonunden de onemli bir sulak alandir. Ege Denizinin Latmos korfezi iken M.S. 3. YY.da Buyuk Menderes Nehri'nin tasidigi aluvyonlarla denizle baglantisi kesilmis ve gol haline gelmistir.Zengin kulturel ve dogal kaynak degerleri nedeniyle 1994 yilinda 12.281 hektarlik bir alani kapsayacak sekilde Tabiat Parki olarak ilan edilmistir. 6708 hektarlik yuzey alani olan golun derinligi 25 mt'ye kadar ulasmaktadir.Bafa Golu'nun guneyinde Ilbira Daglari, kuzeyinde ise hasmetli goruntusuyle Besparmak Daglari bulunmaktadir.Bafa Golu nesli tehlike altinda bulunan bircok kusa ureme ve kislama imkani saglamaktadir.Dunyada nesli tukenme tehlikesi altinda bulunan Kasikci Kusu goldeki adaciklarda, Ak Kuyruklu Kartal ise golun kuzeyindeki Besparmak Daglarinda uremektedir.Kis aylarinda gole barinmak amaciyla Bahri, Kucuk Batagan, Kucuk Karabatak, Tepeli Pelikan,Boz Ordek, Elmabas Patka, Bataklik Kirlangici, Mahmuzlu Kiz Kusu, Sakarmeke, ve Flamingo gibi kuslar da gelmektedir. Bu nedenle Bafa Golu Onemli Kus Alanidir.

Bolgede 1989 yilindan bu yana surmekte olan asiri kurakliklar nedeniyle, Buyuk Menderes Nehrindeki akimlarda azalma oldugu ve buna bagli olarak da golun su seviyesinin dustugu bilinmektedir. Bafa Golundeki su seviyesinin dusmesi, gol suyundaki tuzluluk oranini yukselterek balik uretiminin azalmasina ve yaban hayatin tahrip olmasina neden olmustur.Bu soruna cozum bulmak icin D.S.I. Tarafindan, Dalyan Mevkiinde sisme lastik bir savak yaptirilmistir.Gol sularinin az oldugu donemlerde, Buyuk Menderes Nehrinin onu sisme lastik savakla kesilmekte, biriken sular Sercin Koyunde acilan kanalla gol beslenmekteydi. Daha sonra Ozbasi Koyu yakinlarina DSI tarafindan Kovanburnu regulatoru yapildi. Bu regulatordeki kapaklar kapaninca Menderesten gelen sular ana tahliye kanalina yoneldi. Dolayisiyla Bafa Golune giden kol susuz kaldi. Bafa Golune su girmeyince su seviyesi dustu.
balik olumlerine “alg patlamasi” olarak adlandirilan, bitkisel mikroorganizmalarin asiri uremesinden ve daha sonra gerceklesen bir dizi reaksiyondan kaynaklandigi seklinde raporlar yayinlandi. Gol kiyisi balcik haline geldi, kokular olusmaya basladi. Su Korfez Savasindaki petrole bulanmis deniz suyuna benzemeye basladi.
Bafa Golunde yasayan baliklar olmeye basladi. Baliklarda oluyordu, bitkilerde.Golun florasi ve faunasi yavas yavas yok oluyordu.

Goldeki ekosistemin bir parcasi olan kuslar da azalmaya basladi. Golde yasanan bu olumsuzluklardan dolayi kuslarin sayisi simdiki gibi hic azalmamisti.
Goldeki bu kuslari gormek icin dunyanin bircok ulkesinden kus gozlemcileri geliyordu. Ama kuslari gormek icin geliyorlardi. Goldeki denge bozulursa, kuslar gider, kus gozlemcileri de pesinden...
Turkiye'de cok ender rastlanilan ozelliklere sahip Bafa Golu'ne, her yil binlerce yerli-yabanci ziyaretci gelmektedir. Yerli-yabanci bircok televizyonlar belgesel cekmekte, bircok dergi ve gazete golun tarihini, sosyolojik yapisini, turistik tanitimini yapmaktadir.Bircok turizm acentalari burada kulturel turlar, doga yuruyusleri, kampcilik, botanik turlari, foto safari, kus gozlemciligi, manzara izleme, yuzme gibi bircok etkinlik gerceklestirmektedir.Goldeki bu son gelismeler buraya gelecek yerli-yabanci ziyaretcileri olumsuz olarak etkileyecektir.Dolayli olarak da, ekoturizmden beslenen turizmciyi ve ozellikle yore halkini zor durumda birakacak, balikcilik yapan tum koyler bu isi birakmak zorunda kalacaklardir.
Mitololojik efsanelerle dolu olan golde 5 adet ada olup, adalarda ve gol kiyisindaki antik yerlesim yerlerinde degisik kavimler yasamis ve bu kavimlere ait bircok kulturel eser bulunmaktadir. Her adanin ustunde manastir kalintilari bulunmakta, gol kiyisinda Sobran Kalesi ve antik Herakleia kentiyle kaya mezarlari yer almaktadir.Gol kiyisindaki ve yakinindaki koy halki tarafindan geleneksel yontemlerle balikcilik yapilmaktadir.Gol bir zamanlar yilan baliginin ihracat merkeziydi.
Boyle bir doga harikasi gol insan eliyle goz gore gore yok olmaktadir.Bafa Golu, tarihiyle, kulturuyle, mitolojisiyle, florasi ve faunasiyla, sosyolojik yapisiyla cok onemli ozelliklere sahip yegane bir goldur. Bu ozelliklerinden dolayi dunyaca taninmaktadir. Yerli yabanci TV'ler burada belgeseller cekmekte, dergiler Bafa Golu'nu anlatmaktadir. Bircok turizm acentalari burada kulturel turlar, doga yuruyusleri, kampcilik, botanik turlari, foto safari, kus gozlemciligi, manzara izleme, yuzme gibi bircok etkinlik gerceklestirmektedir.
Gunlerdir bircok yetkili gole gelip numune alip gitmektedir.Somut bir cozum getiren olmamistir.Son olarak gole DSI Genel Muduru gelerek inceleme yapmis ve aciklamasinda; buyuk baliklar degil, 3-5 cm.lik baliklarin oldugunu soylemistir.Biz yasanan balik olumlerinde olcu degil, onlarin yasamlariyla ilgileniyoruz. Sayin Genel Mudur Bafa Golu'nu iyi tanimamaktadir. Zamaninda oyle iri baliklar vardi ki, balikcilar kayiga guclukle cekmekteydi. Tonlarca yilan baligi cikmaktaydi. Su an bu baliklar artik yok.Belki o 3-5 santimlik baliklari da bulamayacagiz. 3-5 santimlik denilen o kucuk baliklar bir zincirin halkasidir.O baliklarla kuslar beslenmektedir.Ekolojik bir denge vardir.Bu baliklar olmazsa kuslar da gidecektir.Bu dengeyi bozmaya kimsenin hakki yoktur.
Goldeki ekolojik durumun tam olarak ne oldugu ve sorunlara somut cozumler bulunmasi icin, konusunda uzman bir universitenin bilimsel calisma yaparak, duruma netlik kazandirmasi gerektigine inaniyoruz. Golde sadece su numunesi alinip tahlil yapilmasi yeterli degildir. Sualtinda da bilimsel bir calisma yapilmasi gerekir. Goldeki sualti ekolojisinin ne durumda oldugunu bilen yok. Turkiye'de goller konusunda agirlikli calismalar yuruten bir universite vardir. SDU Egirdir Su Urunleri Fakultesi. Buradaki bilim adamlarinin gorusleri mutlaka alinmalidir.
Ayrica gorunen bir sey vardir.
O da, Bafa Golu su istemektedir.
Bafa Golu Kemer, Adiguzel, Topcam, Yaylakonak barajlarinin temiz sularindan istemektedir.
Nasilki bu temiz sular Soke Ovasindaki tarlalara veriliyorsa, Bafa Golune de verilmesi gerekir.
Bafa Golu'nun bu sulara ihtiyaci vardir.
Hem de sonuna kadar HAKKI vardir.

Sayin bulent ecevitin anisina

YAPAMADIGIMI

aksam kapi esiginde bir terli giysi gibi
soyunmak vardi derdinden evrenin
bir entari serinligini giyinmek
kendi derdini tespih gibi cekmek elinde

yun ormen vardi aksamlari koltuga gomulu
karsinda polisiye roman okumak vardi
sorgusuz bakismak yoruldukca gozlerimiz
sevincsiz gulmek uzuntusuz aglamak

oturmaga konuklar gelmesi bazen
cevresinde bir masanin kaygisiz
sicacik konularda bir demli cay gibi
bilmedik komsularla konusmak

dunyamizla uyusmak vardi
oyunda sonunu gormeden oynamak
sevinebilmek kazandigina
yitirdigine yerinebilmek

dusunmiyebilmek yoruldukca dusunmekten
kamastikca ortebilmek gozlerini
duslerde bile isiktan sakinarak kendini
uyayabilmek vardi vaktinde rahat

Bulent Ecevit

boyama sanati (denemek lazim)









hayatimdaki degisiklikler

arkadaslar bilenler bilir benim esim intihar sonucu oldu tam 5 ay olucak zaman ister istemez su gibi akiyor ve hayat devam ediyor biliyorum
Biliyorum ki hayatima devam etmek zorundayim cunku benim minik bir kuzum var ve o bu ay babasiz dogum gununu ilk defa kutluyacak ve bu yine benim icime oturacak evet ilk defa anliyorum babasiz cocuk buyutmek cok zormus ama ben guclu olucagim cunku kendime soz verdim ogluma soz verdim
Evet hayatimda ufak ufak degisiklikler oldu oncelikle banka borclarini sonlandirdim geriye az biraz kucuk isler kaldi onlarda allahin izni ile son bulur umuyorum lutfen isler yolunda gitsin
benim icin dua edin buna o kadar ihtiyacim var ki su anda
oglumu sanirim yilbasindan sonra krese vericegim ve ben bilgisayar kursuna baslamayi dusunuyorum yeri geldikce haber ederim simdilik bu kadar hepinize verdiginiz destek icin tesekkur ederim sevgiyle kalin allaha emanet olun tesekkurler

:emir_bebek:

[FONT="Comic Sans MS"]herkese merheba. sitenize uye olmaktan dolayi mutluyum. umarim uzun bir sure guzel seyler paylasiriz.
ben zehra. 28 yasindayim. ( Iki gun once 27 idim. :cok uzgunum: ) edebiyat ogretmeniyim. 6 senedir evliyim.:mymeka:
henuz cocugum yok. ama yakin zamanda istiyoruz insallah.
sevgiler...
[/font]

Herkese Merhaba

herkese merheba. sitenize uye olmaktan dolayi mutluyum. umarim uzun bir sure guzel seyler paylasiriz.
ben zehra. 28 yasindayim. ( Iki gun once 27 idim. :cok uzgunum: ) edebiyat ogretmeniyim. 6 senedir evliyim.:mymeka:
henuz cocugum yok. ama yakin zamanda istiyoruz insallah.:emir_bebek:
sevgiler...

Arkadaslar Cok Ozur Dilerim . Ayni Mesaji Defalarca Yazmisim.

ILGINC BIR TANISMA OLDU . AYNI MESAJI UC KERE ONDERMISIM. KENDIMCE DUZELTMELER YAPIYORDUM.:a015:

Vanli Araniyorrr!!

Canlarim Nerdesiz? Burda Bulusak Bari.

Bana Yardim Edinnn!!

basliga bakan doguruyorum sanir. :1yes2: arkadaslar 6 senelik evligim ve ilk defa bu yil cocuk yapmaya karar verdik. bana ne onerirsiniz. bu karari aldim. ilk olarak ne yapmaliyim? her sey guzel olsun istiyorum. simdiden tesekkurler.:uhm:

bir erkek neyi bekler?

Bir erkek neyi bekler?
"Gercek bir kadin"
Annesinin besledigi gibi besleyebilen
Evini temiz
ve sicak tutan,
Dirdir etmeyen bir kadin...
Paranin kiymetini bilen,
Butun gun calisip,
Butun gece dansedebilen...
Veee hayir demeyen...
Asla basi agrimayan...
Her zaman tedbirli,
Ve her zaman "hazir" olan...
Yalniz kendisini sevecek,
Ve simartacak bir kadin...

Tanisma

:teytey: :teytey: :teytey: MERHABALAR

fistik gibi kiz

Cocuklarinizi koruyabilmek icin lutfen bakin

http://rapidshare.com/files/2116273/DRAM.pps.html

Nigde Alaaddin Cami Kapisindaki Siluet

Nigde'de, Alaaddin Camii'nin kapisindaki tacli kadin silueti gorenleri hayrete dusuruyor. Yilin sadece belli gunleri ortaya cikan silueti gorebilmek icin insanlar akin akin camiye geliyor. Nigde Kalesi'nde bulunan ve Anadolu Selcuklu Donemi'nde yaptirilan caminin cumle kapisi uzerindeki tas islemesi gorenleri sasirtiyor.

1223 yilinda, Nigde Sancakbeyi Ziynettin Besare tarafindan yaptirilan Alaaddin Camii'nin cumle kapisi uzerindeki kadin silueti Selcuklu mimarisinin tum inceliklerini yansitiyor. Agustos ve eylul aylarinda caminin doguya bakan tas kabartma kapisinda, camiye dikey vuran gunesin golgeleri, kapida tacli bir kadin basi silueti olusmasina neden oluyor. Cocuklar kendilerince bulduklari renkli cam yontemiyle kadin siluetini izlerken, turistler kameralara kaydederek bu ani olumsuzlestirmeye calisiyor.

Efsaneye gore, Selcuklu Sancakbeyi Ziynettin Besare il merkezine bir cami yapilmasi icin emir verir. Camiyi yapan usta da Sancakbeyi'nin kizina sirilsiklam asiktir. Camiyi yaparken, prensese olan askini sonsuza kadar yasatmak isteyen usta, duvarin taslarina Sancakbeyi'nin kizinin yuz kisminin siluetinin dogmasi icin buyuk emek verir. Asirlardir prensesin yuzu, Alaaddin Camii'nin kapisinda isik golgesi olarak belirir. Ustanin sevdigi kiza kavusamadigi ve bu nedenle askini taslara isledigi rivayet edilir.

Tas isciligi ve orijinal mimarisi ile Anadolu Selcuklu camilerinin en iyi orneklerinden biri olan Alaaddin Camii'ne, dikdortgen yapisi ayri bir guzellik katiyor.

http://img48.imageshack.us/img48/5774/kapmj6.png

ne yapmaliyim

basimdan gecenleri once kisaca bir ozetleyelim..yaklasik iki yil once biriyle tanistim. benden yasca buyuk oldugu icin ilk baslarda ona pek yuz vermedim ama israri bana olan ilgisi vs..fazla karsi koyamadim ve birbirimizi tanimaya basladik. bu iliski ilerledikce duygular yogunlasti,ve yanlis olmasina ragmen cinsel bir boyutta aldi.o benim icin ilk di,cok rahat degildim ama onu cok sevdigimicin pismanligimi unutmaya,gecistirmeye calisiyordum. cok mutluydum, cok asiktim..
artik tanisali 18 ay olmustu evlilikten bahsediliyor,israrla evlenme teklifi ediyor,gelecekle ilgili planlar yapiliyor,cocuklarimizin ismini bile belirledik..

ve sonra o aksam..hic yapmadigim birsey yapiyorum ondan izinsiz cebinden birsey almak icin cuzdanini aliyorum ve elim kimligine gidiyor..aslinda sadece resmi dikkatimi cektigi icin. ve EVLI yazisiyla dunyam yikiliyor.
o anin sokuyla hicbirsey soylemeden ordan ayriliyorum.
BITTI!!! APTALIM BEN!! aklimdan gecenler bunlar..telefonlarina cikmadim,onunla bulusmayi kabul etmedim,olmek istedim..
israrlarina ve merakima yenik dustum..neden yapti bunu bana? hicmi sevmedi,benimle oynadi neden? bu sorularin cevabini bana vermek zorundaydi..

onunla tekrar gorustum..ve klasik hikayeler..mutsuzum,ayrilmak uzereyim vs vs
once ondan uzaklasmaya calistim ama dayanamadim:(
ona yeminler ettirdim-cocugum yok dedi..sanki evli olmasi yeterince engel degilmis gibi kendimce cocuga varsa ayrilirim kesinlikle dedim.
yemin etti yok diye..

ruyalar gormeye basladim ve israrlarima dayanamadi aylar sonra cocuklarinin oldugunu ogrendim..tam 4cocuk
yine yikildim
ayrildim..pesimden kosmasina ragmen gorusmedim..gorusmyorum..ama canim cok yaniyor..nefes alamiyorum..olmek istiyorum..ben o adami cok seviyorum

onun sesini duymak bile yetiyordu bana mutlu olmak icin simdi onsuz ne yaparim ben:cok uzgunum: :cok uzgunum: