Erkeklerin hangi giyim tarzından hoşlanırsınız bayanlar?
Yerine Göre Derim
Bekâr olmak iyidir
Arkadaşlarınız evlenip çoluk çocuğa karıştı ama siz hala bekarsınız! Onların sorunlarını dinlerken kendinizi şanslı bir sultan gibi hissetmelisiniz.
* Kendinizi korumadan ve hiçbir şey olmayacağı konusunda açıklama yapmadan, erkek arkadaşlara sahip olabilirsiniz.
* Buzdolabını günlük yemek yerine taze meyve ve sebzeler, şişelerce su, süt, elma suyuyla doldurabilirsiniz.
* Ailenizle istediğiniz kadar vakit geçirebilirsiniz ve kimse size ayakbağı olmaz.
* Kimsenin öfkeli bakışlarıyla karşılaşmadan erkek arkadaşlarınızla istediğiniz kadar telefonda konuşabilirsiniz.
* Paranızı istediğiniz gibi harcayabilirsiniz.
* Süt şisesi boşaldı diye asla endişelenmek zorunda değilsiniz.
İZİNE GEREK YOK
* Arkadaşlarınızın davetlerine katılmak için kimseye haber vermeye ya da kimseden izin istemeye ihtiyacınız yok. Kabul edebilirsiniz.
* Barda istediğiniz kadar oturabilirsiniz. Erkekler yalnız olduğunuzu görür ve etrafınızdan ayrılmazlar.
* Onun istediği gibi olmak zorunda değilsiniz. Kendiniz gibi olup mutlu olabilirsiniz.
* Artık Steven Seagal ya da Jackie Chan seyretmek zorunda değilsiniz. Duygusal filmleri de, isterseniz günde 3 defa bile izleyebilirsiniz.
* Tereddüt etmeden soğan sarımsak yiyebilirsiniz.
* Kendinize hiç vakit ayıramadığınızı düşünüp üzülmenize gerek olmaz.
* Horlama sesleriyle uyanmak zorunda değilsiniz.
* Tek başınıza 8 saat rahatsız edilmeden uyuyabilirsiniz.
* Saten pijamalarla yatmaktansa, ekose ya da pazen pijamalarınızla yatabilirsiniz
Çinli Bilgenin 5 Öğüdü :D
Çin Bilgeliğinin Kadınlar İçin 5 Davranış Kuralı ...
1. Ev işlerinde ve zor işlerde sana yardım edecek olan, aynı zamanda da
iyi bir işi olan bir adam bulman önemlidir.
2. Esprili, nüktedan ve seni güldürmesini bilen bir adam bulman önemlidir.
3. Kendisine güvenebileceğin ve sana hiç yalan söylemeyecek bir adam
bulman önemlidir.
4. Yatakta iyi olan ve seninle aşk yapmayı seven bir adam bulman
önemlidir.
5. Bu dört adamın birbirlerini tanımamaları önemlidir.
Son madde olayı kopartıyo arkadaşlar Bilmiyorum nasıl üstünüze alınırsınız sayın beyler
Bebeğinize 7 günde uyumayı öğretin
Bebeklerin, kendilerine izin verildiği takdirde uyku alışkanlığını kazandığını belirten uzmanlar, alınacak basit tedbirlerle 7 gün içerisinde bebeğin uyumayı öğrendiğini ifade ediyor. Bebeğinize yeni bir düzen kurup bunu uygulamak, ağlayan bebeği sakinleştirmek ve sabırlı davranmak, annelerin sabahlamasına son veriyor.
7 günde bebeğin uykularını düzene sokacak çözüm şöyle:
1. Gün Yeni Bir Düzen Kurun: Uzun saatler süren öğle uykusu nedeniyle birçok bebeğin günü ve gecesi birbirine karışıyor. Böylece bebek uykuda olması gereken bir saatte oyun oynamayı tercih ediyor. Şimdi bu durumu düzeltmenin zamanı geldi. Son araştırmalar bebeklerin gece ile gündüzü ayırt edebildiğini ortaya koyuyor. Bunun için ona gerekli ipuçlarını vermeniz yeterli. Yarından başlayarak onu sabah erkenden kaldırın ve her gün aynı saatte uyandırmaya özen gösterin. Yatağını pencerenin yakınına koyun ve perdeleri aralık bırakın. Gün ışığı onun uyanmasına yardımcı olacaktır. Öğle uykusuna yatırdığınız zaman bile hava kararmadan önce onu uyandırın. Böylece gün ışığında uyanması gerektiğini, gece ise uyuması gerektiğini anlayacaktır. Bebeğinizi akşamları da aynı saatte yatağına yatırın. Gerekirse loş ışıkta ona kitap okuyun veya şarkı söyleyin.
2. Gün Uygulamaya Devam: Başladığınız rutin programa devam edin. Hemen pes etmeyin. Geceleri karnı acıktığı için ağlamaya devam edebileceğini unutmayın. Onu emzirmek ya da beslemek zorunda kaldığınızda bunu hafif karanlık bir ortamda yapın. Özellikle geceleri bebeğinizi nelerin rahatlattığını iyi gözlemleyin. Ilık banyonun bir çocuk için sakinleştirici, bir başkası içinse tam tersi olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Gece yatırdığınızda müzik dinletmek ya da ninni söylemek gibi rutin alışkanlıklar kazandırın.
3. Gün Ağlama Başlıyor: Ağlamak çocukların en büyük silahı, anne ve babaların da dayanamadığı bir durum. Ancak, sabırlı olun ve kendi kendinize şunu mırıldanın; 'Sonuç uyku olacak'. Onu uyutmaya çalışırken ağlaması karşısında endişelenmeyin. Bırakın koyduğunuz uyku kurallarına alışsın. Program değişiklikleri 6 aylıktan küçük çocukları çok daha fazla üzüyor. Bebeğiniz en fazla 15-20 dakika ağlar ama kötü uyku alışkanlığı yıllarca sürebiliyor. Unutmayın ki bu çocuğunuzla sizin aranızdaki bir savaş. Onunla ilgilenmeyin ama kendi merakınızı gidermek için 5-10 dakikada bir kapı aralığından onu kontrol edin. Susması için ışıkları açmayın, yataktan çıkarmayın ya da biberon vermeyin, aksi takdirde ertesi gece de dakikalarca ağlayacağından emin olun.
4. Gün Ağlama Savaşı Sürüyor: Geçen gece oldukça uzun sürdü değil mi? Bu gece biraz daha rahat geçecek. Ama bilin ki o yine de ağlamaya devam edecek. Ancak bu kez daha kısa sürecek, bize inanın. Bunun için kurallarınızın kesin olduğunu ona ispatlamanız gerekiyor. Sabırlı davranmaya devam edin. Ona karşı yumuşak olduğunuz hissini uyandırmayın. Yoksa geçen geceye göre 2 kat daha fazla ağlayacaktır. Sakın ona bu kozu vermeyin.
5. Gün Bebeğiniz Sakinleşiyor: Bebeklerin çoğu 3-5 gün içerisinde bu programa alışıyor. Dolayısıyla, bu gece belki de şanslı geceniz. 5 dakikada bir onu kontrol etmeyin, en az 15 dakika aralıklarla odasına uğrayın. Bazı bebekler odaya sık sık girilmesinden rahatsız oluyor. Bu nedenle kapı aralığından onu izleyin. Hem unutmayın ki bu gece daha az ağlıyor. Uyku problemlerinin arasında sıkça rastlananların başında gece emzirmesi ve alt değiştirme geliyor. Tabii ki size bunları yapmayın demiyoruz ama mümkün olduğunca kısa ve sessiz olmasına özen gösterin. Altını değiştirirken bile kesinlikle ışıkları açmayın. Gereğinden çok emzirmeyin. Böylece hem onu rahatsız etmemiş olursunuz hem de yeniden altını değiştirmek zorunda kalmazsınız.
6. Gün Bebeğiniz Uyuyor: İnanılmaz gibi geliyor değil mi? Sakın bu mutluluğu günlerdir uyguladığınız kuralları rafa kaldırarak bozmayın. Uyumasını garip karşılayarak onu sık sık kontrol etmeyin, gevşeyin. Onu sıcak tutan bir pijama giydirin. Böylece üstünü açmasını kendinize dert etmeyin. Bebek monitörünün sesini kısın ve sadece çok ihtiyacı olduğunda onu duyun. Başarınızı gölgeleyecek davranışlarda bulunmamaya özen gösterin.
7. Gün Uyku Sırası Sizde: Kendinize bir iyilik yapın ve bu gece derin bir uyku çekin. Son 6 gündür belki çok uykusuz kaldınız ama buna değdi değil mi? Çocuğunuza muhteşem bir armağan verdiniz; düzenli uyku alışkanlığı. Hiç şüphe yok ki bu program hastalık, tatildeki otel odası gibi etkenler nedeniyle zaman zaman aksaklığa uğrayacaktır. Oysa unutmayın ki, hiç uyku problemi yaşamamış bebekler bile bu durumlarda sorun çıkarıyor. Uyku problemi yeniden baş gösterecek olursa planı en baştan yeniden uygulayın, ikinci sefer ilkinden çok daha kolay olacaktır.
En iyi zayıflama yolu 'gülmek'
İngiliz bilimadamları, günde 10 ila 15 dakika gülen insanların 10 ila 40 kalori yaktıklarını belirtti. Uzmanlar 'her gün bu yapıldığı takdirde yılda 2 kilo verildiğini' hesapladı.
Araştırmacılar, çalışma arkadaşları ile beraber gülmenin ne kadar enerji harcadığını tespit eden ilk kişiler olduklarına inanıyor. Bilimadamları gülmenin enerji harcadığını bulmak için 100 kişilik bir grup üzerinde araştırma yapmış. Araştırma yapıldığını bilmeyen gruba film izletilmiş. Doktorlar, "Gerçek bir kahkaha yakalamak kolay değil. İnsanlara gülmek ile ilgili bir araştırma yaptığınızı söylerseniz insanlar kendilerini zorlar" dedi. Uzmanlar, gülme sırasında insanların metomalizmada hareketliliğin yüzde 20 oranında arttığını bulduklarını ifade etti.
Evlilik ve Aşk Üzerine
Evlilk ve Ask Uzerine
Pırıl pırıl ütülü giysili, misler gibi parfüm kokulu,saçları taralı, dişleri fırçalanmış adamı/kadını sevmek kolaydır.
Aslında aşk, aynı insanı, sabahın körü uykudan uyandırdığındaki en sinirli hali ile de kabul edebilmek, aynı tuvaleti bir dakika arayla kullanabilmek, diz yapmış pijamalarla kanapede yastıklara sarılıp sızmışken bile şefkatle okşayabilmektir.
Buna katlanamayanlar zaten aşık değillerdir.
Bu durumda evlilik hoşlandığın insana karşı olan duygularını öldürüyor diyebiliriz. Zira aşıksan, aynı havayı solumak bile zevk verir. hep beraber olmak istersin. banyodan gelen su sesi bile onun evde olduğunun işaretidir ve huzur verir.
Ütülediğin gömleğin ona ne kadar çok yakışacağını düşünürsün,pişirdiğin yemeği ne çok seveceğini, o bin tane ayakkabısı dururken bin birinciyi almaktan mutlu olacak diye, istediğin gömlekten vazgeçersin. zamanla, almaktan çok bir şeyler vermekten mutlu olduğunu keşfedersin.
Eğer evlilikte ikinize yemek pişirecek, dolabı düzenleyip ütüyü yapacak bir anne olacak sanılıyorsa, o kadının saçlarının hiç yağlanmadığı ve adamın geceleri terlemediği düşünülüyorsa, asla kavga edilmeyecek ve lavabo tamir edilirken dahi gülüşüp öpüşülecek zannediliyorsa zaten beklenti bir evlilik değil, bir amerikan filmini yaşamaktır. Bu hayaller ile yola çıkıldığında,damat ilk gece gelinin saçlarından on bin firkete sökmeye çalıştığında, gelin ise damat firketeleri çıkaramayıp -s...m öyle kuaförü diye söylendiğinde zaten evlilik sandıkları şey çatırdamaya başlayacaktır.
Evlilik; sadece aşk değildir. evlilik; ev arkadaşlığı,kankalık,sırdaşlık, ortak hesaba sahip mudilik, ayrı kökenlerin birleşmesi, başı hatırlanmayan bir akrabalık ilişkisidir.aşk bu ilişkide tutkuyu sağlar ama zaten tek başına ayakta tutamaz.
Aşıksanız ateşli sevişmeler yaşarsınız ama kış akşamları evde konyak içip geyik yapamayabilirsiniz.Hala canınız sıkıldığında onu değil de annenizi arıyorsanız, yalan olmuştur o evlilik.
Aşk evlilikte gider gelir.Halıya kola döktüğünde aşk biter, ama o,halıyı temizleyebilirse gene aşık olunur. o aradaki sinir evresini aşabilenler ellinci yıla kadeh kaldıranlardır.
Tahammül edemeyenler ise ikinci evlilikten sonra artık evliliğin yalan olduğuna inanacaklardır.
Sonuçta zafer, direnenlerin olur..
Çuvallama Diye Buna Denir
Kadın: Ben ölürsem ne yaparsın? Tekrar evlenir misin?
Adam : Hayır. Kesinlikle hayır !!
Kadın: Neden?? Evli olmak hoşuna gitmiyor mu!!??
Adam : Öyle demek istemedim. Tabi ki gidiyor.
Kadın: O zaman neden tekrar evlenmezsin ki??
Adam : Tamam. Tamam. Evlenirim.
Kadın: (yüzünde üzgün kırgın bir ifadeyle) Evlenirsin..
Adam ne diyecegini bilemez ve azıcık kızgın bir iç çeker)
Kadın: Onunla bizim yatağımızda mı yatarsın?
Adam : Başka nerde yatılabilir ki??
Kadın: Benim resimlerimi kaldırıp yerlerine onun resimlerini koyar mısın??
Adam : Sanırım bu yapılacak en uygun şey olur.
Kadın: O zaman onun benim ayakkabı koleksiyonumdan Ayakkabılar
giymesine de izin verirsin....??
Adam : Hayır onun ayakları 37 numara...
Kadın: ......................????
Adam : Haas....s................!!!
Tarihe Geçen Kadınlar
Adelheid Popp
DÖNEMİNDEKİ ÖNEMLİ OLAYLAR (1869-1939)
1840'lar Almanya'da ilk işçi eğitim derneklerinin ortaya çıkışı. 1855 Adelheid Popp Sosyal Demokrat Parti'ye girer.
1899 Paris'te ilk l Mayıs Bayramı.
1899 Clara Zetkin Paris'te II. Enternasyonal'in kuruluş kongresinde konuşma yapar.
1890 Ortalama çalışma süresi (çocuklar için de) günde 11 saattir.
1891 II. Enternasyonal'in Brüksel Kongresi'nde l Mayıs'ın her sene uluslararası düzeyde işçi bayramı olarak kutlanması kararı alınır.
1892 Viyana'da, Avusturya'daki sosyal demokrat hareketinin öncü organı olan Kadın İşçiler gazetesi yayınlanır.
1893 Avusturya'da kadınların da katıldığı ilk işçi grevi. 1910 August Bebel'in Kadın ve Sosyalizm eseri 50. baskısına ulaşır.
"AYDINLANMA, EĞİTİM VE BİLGİ TALEP EDİYORUM HEMCİNSLERİM İÇİN - BİZ KADIN İŞÇİLER İÇİN!"
"Çocukluğumdan aklımda kalanlar öylesine karanlık, zorlu, bilincimde öylesine kök salmış ki, asla gözümün önünden gitmeyecekler. Diğer çocuklara sevinç çığlıkları attıran, mutluluk veren bebekler, oyuncaklar, masallar, tatlı düşkünlüğü, Noel ağaçları gibi şeylerin hiçbirini tanımıyordum. Bildiğim sadece içinde çalışılan, uyunan, yemek yenen ve kavga edilen büyük bir oda. Hiç şefkatli bir söz, okşama hatırlamıyorum. Aksine babam eve çok az para getirdiğinde ve annem ona kızdığında, benim de bu sahneleri bir köşede ya da yatağın altına saklanarak izlerken duyduğum korkuyu hatırlıyorum."
Avusturyalı Adelheid Popp, bu gençlik ve çocukluk anılarını Bir İşçi Kadının Gençlik Öyküsü adıyla imzasız olarak yayınladığında kırk yaşındadır. Kitabı çıktığında sosyalist kadın hareketinin öncüsü olarak ünü Avusturya dışına taşmıştır: 1892 yılında Viyana'da Kadın İşçiler gazetesinin kurucu ortağı ve sorumlu yazı işleri müdiresi olmuş ve bir yıl sonra büyük ilgi uyandıran ilk kadın grevinin örgütlenmesine katılmıştır.
Kitabına adını koydurmaması, öyle kamuoyundan çekindiğinden değildir. Kendisinin söylediği gibi abartılmış bir alçakgönüllülükten de değil. Aksine, "Bireysel olarak önemli bulduğum için yazmadım gençlik öyküsünü. Tam aksine yazgımda yüz binlerce işçi kadını ve genç kızı bulduğum için, bu yazgıda beni saran, beni zor duruma sokan büyük toplumsal olguların etkisini gördüğüm için... Bu kitapçığın, bir kadın işçinin ve aynı zamanda onun gibi yüz binlercesinin de yaşam yazgısı olarak, etkili olacağını ummuştum..."
August Bebel yazara buna rağmen (ya da tam bu nedenden dolayı) adını saklamamasını tavsiye eder. 1910'da Gençlik Öyküsü 3. baskısını yaptığında Adelheid Popp, Bebel'in arzusuna uyar, kitabının İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve başka yedi dile daha çevrildiğine tanık olur. 1922'de, kitabının 4. baskısının önsözünde, "yurtiçi ve yurtdışından gelen sayısız mektup, kadınların çoğunun Gençlik Öyküsü sayesinde işçi hareketine dikkatlerinin çekildiğini ve bu hareketlere kazanıldığını onaylamakta," diye yazar ve şöyle devam eder: "Gençlik Öyküsünün yeni baskısı, hâlâ korkanları ve çekinenleri harekete geçirmekte, cesaret ve güven vermekte etkili olmalı."
Başkalarına cesaret ve güven vermek; küçük Adelheid için çocukluğunda bu düşünceden daha uzak hiçbir şey olmasa gerek. Tanıdığı tek şey "korku"ydu. Baba korkusu: Babası, karısını döven bir sarhoştur. Adelheid daha beş yaşında bile değilken, evde ilk kez bir Noel ağacının sevincini yaşamaya kalmadan sarhoş babası ağacı öfkeyle parçalar, "Bağırmaya cesaret edemiyordum. Sadece ağlıyordum, uyuyuncaya kadar ağladım."
Okul korkusu: Yırtık okuma kitabıyla derse gelince öğretmeni onu "Serseri!" diye azarlar. Okula giderken kötü bir havada kitap elinden yere düşmüştür. Annesi ona yeni bir kitap alamaz, parası yoktur...
Yalnızca yasaklarla kaplı bir çevrenin korkusu: Küçük Adelheid bir defasında saray bahçesinde menekşe toplarken bekçi tarafından yakalanınca büyük bir panik içinde kaçarken, az kalsın su değirmeninin bendinde boğulacaktır.
Hatta Noel zamanı korkusu: Zengin çocuklarına Noel Baba elmalar, fındık, fıstık ve pastalarla gelirken, Adelheid ve dört kardeşini elinde sopası ve şangırdayan demir zincirlerle "şeytan" ziyarete gelir. "Ebeveynler çocuklarına bu tür ibret vermeyi lüzumlu buluyorlardı." Altı yaşındayken Adelheid'ın babası ölür. Üç yıl okula gittikten sonra para kazanmak zorunda kalır.
Bir atölyede bez dikmeyi öğrendiğinde on yaşındadır, "Sabahları saat altıda ben işe koşmak zorundayken, benim yaşımdaki diğer çocuklar hâlâ uyuyorlardı. Ve ben akşamları saat sekizde aceleyle eve dönerken diğerleri karınlarını doyurmuş, yıkanmış yataklarına gidiyorlardı. Ben oturmuş iki büklüm çalışırken, ilmik üstüne ilmik atarken onlar oynuyor, geziyorlar veya okul sıralarında oturuyorlardı. O zaman kısmetimi gayet doğal olarak kabullenmiştim, ancak çok yürekten istediğim bir şey vardı hep: Bir defa doyasıya uyuyabilmek."
Uzun yıllar bu arzusunu hiç yerine getiremez. On üç yaşındayken yığılıp kalır ve bir kliniğe getirilir. "Temiz havada bol hareket ve iyi beslenme" önerir doktor ona. Fakat bu tavsiyelere nasıl uyabilecektir? Hastalık sigortası bile yoktur. Preshane, fişek fabrikası, karton fabrikası, cam ve zımpara kâğıt fabrikası. Adelheid bulduğu her işi kabul eder.
1880'li ve 90'lı yılların tüm fabrika işçileri gibi, genç kızın edindiği tecrübeler bellidir: Kadın ve kızların hepsinin eğitim düzeyi düşüktür. Çocukluklarından beri söz dinlemeye, uslu ve kanaatkar olmaya alışkındırlar. Kendilerini kötü kullandırır ve insana layık olmayan çalışma koşullarını kabul ederler. Bazen günde 16, 18 saat çalışırlar. Aldıkları ücretler erkeklerin aldığının üçte ikisinden, hatta çoğunluk yarısından fazla değildir.
"Kadınlar ve kızlar erkeklerin yerine geçmeye, iş güçlerini ucuz ücretle satmaya çok heveslilerdi," diye yazar Adelheid Popp geçmişe bakarak. "Çünkü kadın işçiler kanaatkar yetiştirilmiş ve koşullarıyla yetinmek kızlara daima bir erdem olarak öğretilmişti. O zamanlar bu zavallı, bilgisiz dişi yaratıklar elleriyle yaptıkları işler için nasıl olur da yeterli ücret istemeye cesaret edebilirlerdi?"
Kendisi de onlar gibidir. Çalışma saatleri içinde konuşmanın para cezasına mal olmasını doğal bulmaktadır. Yalnız bir kere kendisini savunur: Çalıştığı firmanın gezici bir elemanı ona askıntı olunca. Adam onu kayıracağını vaat etmiştir. Şimdiye kadar kızını erkeklerden kesinlikle uzak tutan Adelheid'ın annesi bile bunu normal karşılamaktadır. Kendisini o "Beyefendi"ye öptürmek istemeyen kızını "deli" ve "dik kafalı" diye azarlar. Böylece daha fazla ücret alacaksa, niye olmasın...
Adelheid'ın bu deneyimi de sınıfına özgüdür. Çünkü fabrikada çalışan kadın işçiler, onursuz varlıklar olarak bilinmekte ve sokak kadınlarıyla eş tutulmaktadır. Erkek kardeşinin bir arkadaşı ile konuştuğunda on yedi yaşındadır. O, tanıdığı ilk sosyal demokrattır. Cumhuriyetin ne olduğunu ilk kez ondan duyar. İlk sosyal demokrat parti gazetesini ondan alır. Gazetede bulduğu kuramsal fikirleri hemen anlayamaz. Gazetede işçilerin sıkıntıları için ne yazılmışsa hepsini çok iyi bilmektedir.
"Bununla öz yazgımı anlamayı ve değerlendirmeyi öğrendim", der daha sonraları hayatının bu önemli bölümünü anlatırken: "Katlandığım her şeyin hiç de Tanrı'nın takdiri olmadığını, aksine adaletsiz toplum düzeninin sonucu olduğunu öğreniyordum.
İşçilere karşı yasaların keyfi hükümleri içimi sınırsız nefretle dolduruyordu. Henüz parti dışında olmama ve kimse tarafından tanınmayışıma rağmen, sosyal demokratlara öylesine ağır darbeler vuran antisosyalist yasanın Almanya'da yürürlükten kaldırılmasını coşku ile karşıladım." Önceleri hep "dışarıda" kalır. Çünkü ona "uslu bir kızın evinde oturması gerektiği" fikri aşılanmıştı.
Fakat fabrikada molalar sırasında kız arkadaşlarıyla birlikteyken konuşmaya başlar. Onlara anladığı kadarıyla sosyalizmin ne olduğunu açıklar. Parti gazetesinden bölümler okur ve yeni aboneler kazandırmaya çalışır. İşçi Derneği kütüphanesinden bilgisini geliştirecek kitaplar temin eder.
İnancı giderek belirginleşir. Üstleri de bunu fark ederler doğal olarak. Ne kadar sıkı gözetim altında tutulursa işini o kadar daha titiz yapar, "İçimde kendiliğinden, insan büyük bir davaya hizmet etmek istiyorsa, küçük işlerde de üstüne düşeni yapmaya mecburdur, görüşü olgunlaşmıştı."
Sosyal demokratların en önemli isteği o zamanlar l Mayıs'ın tatil olmasıdır. Bu arada parti toplantılarına katılma cesareti de gösteren Adelheid Popp, kendisiyle aynı yerde çalışan kadınları bu konuda ortak harekete çağırmayı dener. Hiçbirinin buna katılmaya cesareti yoktur. 1890'da işler böyledir...
Bir yıl sonra erkek ve kadın meslektaşları Adelheid Popp'un safında yer alır. Bunun hemen ardından topluluk önünde ilk konuşmasını yapar. Bir pazar öğleden öncedir. Ucuz kadın iş gücü açısından sendikal örgütlenmenin önemini anlatmak için üç yüz erkek ve dokuz (!) kadın toplanmıştır. Erkek bir konuşmacı kadınların çalışma hayatının sorunlarını dile getirir.
"Konuşmam gerektiğini hissettim," diye anımsar Adelheid Popp bu anı. "Sanki tüm gözler bana bakıyor ve hemcinslerimi savunmak için neler söyleyeceğimi bekliyorlardı. Elimi kaldırdım ve söz istedim. Daha ağzımı açmadan 'Bravo!' diye bağırdılar. Bir kadın işçinin konuşmak istemesi, işte böyle etki yarattı. Konuşmacı kürsüsüne çıkarken gözlerim kamaşıyordu, boğazımı sıkıyorlardı sanki. Fakat bunu yendim ve ilk konuşmamı yaptım. Kadın işçilerin çektiği acıdan, sömürüden, ihmal edilmelerinden söz ettim. Sonuncusunu özellikle vurguladım. Çünkü kadın işçilerin ihmal edilmesi, tüm diğerlerinin ve kadın işçilere zarar veren koşulların temeli olarak geliyordu bana. Meslektaşlarımda izlediğim ve bizzat yaşadığım her şeyi anlattım. Hemcinslerim için aydınlanma, eğitim ve bilgi talep ediyor ve erkeklerin bu konuda yardımcı olmalarını rica ediyordum."
Birkaç yıl sonra bir işçi toplantısında gözetim görevlisi olarak bulunan bir jandarma onun çok "kışkırtıcı" konuştuğu uyarısında bulunur. İnsanlar onu nefeslerini tutarak dinleyip hayran kalmaktadır. Tüm kadın işçilere hitaben bir de gazete makalesi istenir ondan. Yazmak ... acınacak ölçüdeki üç yıllık okul eğitimiyle bir genç kadın için, çok zor bir görevdir. İmla ve grameri hemen hemen hiç öğrenmemiş olmasına rağmen, yazmayı dener.
"Kadın işçiler! Hiç durumumuz hakkında düşündünüz mü?" diye başlar gazetedeki makalesine.
Kendi durumu hakkında düşünmek ve kadere boyun eğmemek; kendisi gibi acı çeken meslektaşlarına bu konuda çağrıda bulunan ilk Avusturyalı kadın işçi Adelheid Popp'dur. Alt tabakadan bir kadının gelip fikirlerini açıkça söylemesi bir yeniliktir ve muazzam yankı yapar.
Kadın kılığında bir erkek midir acaba? Çünkü sadece erkekler böyle konuşabilir. Bir arşidükün kızı olmasındı gerçekte? Çünkü alışılagelmiş kızlar böyle konuşamaz... Daha sonraki yıllarda Avusturya içinde çıktığı seyahatlerde bu tür önyargılara çok rastlar Adelheid Popp, "Bir kadının konuşmacı olarak kürsüye çıktığını görmek tüm geleneklere öylesine aykırı ve yepyeni bir şeydi ki, gerçekten bir kadınla muhatap olunduğuna kimse inanmak istemiyordu."
Bir eş olarak (1893'te sosyal demokrat parti görevlisi Julius Popp ile evlenir ve ondan iki çocuğu olur) kendisini görevine adamaya devam eder. "Bir şeyler başarabilmek için yeteneklerine güvenemedikleri için durmadan korkarak geri çekilen, fakat gönülleri bir şeyler yapma özlemiyle yanan sayısız kadına cesaret vermek için."
1893 Mayısı'nda Viyana'da 600 kadın apreleme işçisinin grevini destekleyenler arasındadır. Sağlığa zararlı koşullar içinde günde 12 saat çalışmak zorunda kalan kadınların isteği, "Günde sadece 10 saat çalışmaktır. Ve düşüncelerini daha etkin kılmak için çalışmayı bırakıp fabrikayı terk ederler. Viyana için büyük yankı yapan bu grevin akışı içinde Adelheid Popp izinsiz bir toplantıda konuşma yapmıştır.
Bu nedenle daha sonra mahkeme önüne çıkarılır ve serbest bırakılır. Yargıç, "kendisinden daha az bilgili ve çaresiz meslektaşlarına eğitici etki yaptığı için suçluyu övgüye değer ve serbest bırakılmasını doğru" bulur. Adelheid Popp bunu, "Sınıf devletinde de anlayışlı yargıçlar bulunuyor demek," diye yorumlar. Sadece dokuz yıl süren bir evlilikten sonra Adelheid Popp dul kalır: Kocası kendisinin sahip olduğu tüm hakları ona da tanıdığı için mutlu bir evlilik dönemi geçirmiştir.
Buna rağmen Adelheid Popp, "Evliliğin ve ailenin kutsallığı"na övgü düzmekten çok uzaktır. Tam aksine Kadın İşçiler gazetesinde, eşlerden biri için kendini feda anlamına gelen bir beraberliği kutsal evlilik olarak tanımlayan sözde ahlak anlayışını sert bir dille kınar. Yeniden mahkeme önüne çıkartılır ve on dört günlük hapis cezasına çarptırılır.
Adelheid'ın bu konudaki yorumu şöyledir: "Bu cezayı çektikten sonra evlilik konusunda başka görüşler edindiğimi söyleyemem."
1918'den sonra Sosyal Demokrat Parti'nin yönetim kurulu üyesi, Avusturya parlamentosu ve Viyana belediyesi meclis üyesi olur. "Kapitalist toplumlarda kadınların çalışması", hizmetçi kızların durumu hakkında haberler yayınlar, Avusturya Kadın Hareketlerinde 20 Yıl adlı bir anı kitabı ve Yükseğe Giden Yol başlıklı, kadın hareketlerinin tarihi gelişimini anlatan bir kitap yayınlar.
Adelheid Popp 1939 yılında ölümüne kadar yorulmak bilmeden çalışan kız ve kadınlara adar kendisini. Evindeki küçük odada korkuyla yatağının altına saklanan küçük kız, "Kendisi için ve kız kardeşlerinin uyandırıcısı olarak" kapıları kırmaya cesaret eden bir kadın olmuştur.
Alışveriş, erkeği öldürüyor!
Artık erkeklerin alışverişe çıkmamak için bahaneler bulmasına gerek kalmadı! İngiliz bilimadamlarına göre; alışveriş stresi, erkeklerde yüksek tansiyon ve kalp çarpıntısına neden oluyor.
Araştırmacılar, alışveriş yapan kadın ile erkeklerin sağlığını inceledi. Kadınlarda her şey normal çıkarken, erkeklerin stres düzeyi askeri jet pilotlarının stres düzeyi kadar çıktı. Ayrıca, erkeklerin yüzde 70'i, alışverişe çıkma düşüncesiyle bile strese giriyor. Bir başka araştırmaya göre ise, alışverişe çıkanlarda, beğenilen bir şey görülünce, mutluluk veren hormon salgılanıyor. Kısa süren salgılanma sona erince, alışverişe çıkan kişi tekrar normal haline dönerek eşyayı almaktan vazgeçiyor
Kadınlar yalanda erkekleri geçti
KadInlarIn söylediği yalanlar fazla 'renk vermedikleri'için daha zor anlaşılıyor. Kadınlar el kol hareketleriyle konuşmalarını destekleyerek inandırıcı görüntü sergilerken, erkekler avuçları terlediği, gözlerini kaçırdığı, yere baktığı ve kızardığı için yalanları ortaya çıkıyor.
MASUM YALANLAR
İngiltere'deki bir günlük gazetenin haberine göre Dr. Jez Rose'un yaptığı araştırma, kadınların büyük çoğunluğunun beyaz yalanlara başvurduğunu ortaya koydu. Daha çok 'kilolu arkadaşına mini eteğin çok yakıştığı' gibi beyaz yalanlar söyleyen kadınlar, yalan söyleyenlerin tipik özelliklerini göstermediği için yalanları ortaya çıkmıyor.
"Emzirmek sizi ürkütmesin"
Anne sütünün bebek için ne denli yararlı olduğunu biliyorsunuz. Ama bebeğinizi emzirmek, sizin için de son derece özel bir deneyim olacak.
Anne sütü, bebek için en mükemmel gıdadır ve bebeğin değişen ihtiyaçlarını her şekilde karşılar. Peki ama, niçin her anne bebeğini kolaylıkla ve doğal bir şekilde emziremez? Fizyolojik özellikler burada önem taşıyor ama bunun yanı sıra işin bazı incelikleri de var. Emzirmenin, hem siz, hem de bebeğiniz için hoş bir deneyime dönüşmesi için bazı ipuçlarından yararlanabilirsiniz.
Hem hayatınıza yeni bir bebeğin katılmış olması, sürekli bakım istemesi, hem de uykusuz kalmanız ve kendinize ayıracak zamanınızın olmaması stres yaratır ve sizi yorar. Emzirmenin anneyi yorduğu iddiaları ise, yapılan araştırmalara göre asılsız. Çünkü ilk 9 haftada, emziren ve bebeğini biberonla besleyen anneler arasında önemli bir yorgunluk farkına rastlanmamış. Egzersiz enerjinizi artırır. Bu nedenle yüzmeye, ya da yoga yapmaya çalışabilirsiniz. Bu, kendinizi yenilenmiş hissetmenizi de sağlar.
Tüm bebekler farklıdır
Bebeğin süt emme şekli, genellikle fiziksel özelliklerinin ve karakterinin bir yansımasıdır. Bunlarsa, genellikle kalıtımsaldır. Bu nedenle her anne bebeğiyle farklı deneyimler yaşar. Eğer emzirme konusunda gerginseniz ve her şeyin yolunda gittiğinden emin olamıyorsanız, doktorunuzla konuşun. Ne kadar gevşemiş ve rahat olursanız, emzirme de o denli kolaylaşır.
Başkalarının sizinle ilgilenmesine izin verin
Doğum yaptıktan sonraki ilk iki hafta, aileniz ve dostlarınız yardım etmeye çalışıyorsa, bundan elinizden geldiğince faydalanın. Bu, bebeğinize konsantre olacak ve onu emzirmeyi öğrenmenizi sağlayacak zamanı size bırakır. Eşinizin işten izin almasını, ya da bir yakınınızın bir-iki hafta sizde kalmasını ayarlamaya çalışın. Onlar yemekleri hazırlayıp, alışverişi yaparken, siz de bebekle ilgilenebilirsiniz.
Dinlenebildiğiniz kadar dinlenin
Bebeğin varlığı göz önüne alınacak olursa, dinlenmek neredeyse ütopik bir fikir gibi görünebilir ama aynı zamanda da şart. Çünkü bu, hem sütünüzün artmasını sağlar, hem de fazla emzirme sonucu göğsünüzde oluşabilecek iltihaplanmaları önler. Dinlendiğiniz için kendinizi suçlu hissetmeyin. Bu, hem siz, hem de bebeğiniz için gereklidir.
Dengeli beslenin
Hamileliğiniz esnasında yediklerinize dikkat ettiniz. Doğumdan sonra da aynı özeni kendinize göstermelisiniz. Bebeği beslerken, kendinizi unutmayın. Zamanınız olmadığı için öğün atlamaya kalkmayın, çünkü bu kez kendinizi enerjisiz ve yorgun hissedersiniz. Bol su için, lif miktarı yüksek besinler, meyva ve sebzelerle beslenin.
Gece emzirmesi
Süt üretimini sağlayan prolaktin hormonu geceleri daha yoğun miktarda bulunur. Bu nedenle, gece emzirmeleri sütünüzü artırmak açısından önem taşır. Sütünüz çok olunca, bebeğinizi hemen besleyebilir ve diğer çocuklarınız ve eşiniz uyanmadan uyumasını sağlayabilirsiniz.
Emzirme konusunda pozitif olun
Bebeğiniz için en iyisini yaptığınızı unutmayın ve emzirdikçe sütünüzün artacağını da unutmayın.
Evdeki küçük dertleri çözme yolları
Evdeki küçük dertleri çözme yolları
Hepimiz evde elimiz kolumuz bağlı tamirci beklemek zorunda kalırız çoğu zaman. Halbuki öyle küçük bir sorundur ki halledemediğimiz.
Ezilmiş halılar
Halılarınızın ezilmiş yerlerini düzletmek için, ıslak bir bezle ılık ütüyü bu ezilmiş yerlerin üzerinde gezdirin. bu işlemi yaparken ütüyü çok fazla bastırmamaya çalışın. Ezilmiş olan kısımların dikleştiğini göreceksiniz. Gerekirse biraz da fırçalayabilirsiniz.
Çiçekleriniz bozuluyorsa
Evinizdeki çiçekler bazen böcek yüzünden kurur. Onların çiçek köklerini yemelerini önlemek için sigara külünden yararlanın. Çiçek köküne dökeceğiniz küller, böceğin hastalanıp ölmesini sağlar.
Koltukların tozunu alırken
Elektrik süpürgeniz yoksa ve koltuklarınızın tozunu almanız gerekiyorsa, şu yöntemi uygulayın. Tozunu alacağınız eşyanın üstüne nemli bir bez yayın, beze sopa ile vurarak tozunu çıkarın. Çıkan toz nemli beze yapışacaından hem oda tozlanmaz, hem de eşyalarınız tertemiz olur.
Güvelerden kurtulmak için
Güvelerin dolaplarınızı istila etmelerini önlemek için, büyükçe bir portakal alın, üzerine kabuğu görünmeyecek kadar sık biçimde karanfil batırın. Bu karanfilli portakalı giyecek dolabınıza ya da sandığın bir köşesine koyun. Böylece güveleri giyecek dolaplarınızdan uzak tutmuş olursunuz.
Tahta kapı ve çerçeve temizliği
Ellerinizin beyaz veya açık renge boyanmış kapı ve tahtalar üzerinde nasıl kötü izler bıraktığını bilirsiniz. Tahta eşyalar böyle kirlendiği zaman yapacağınız işlem şundan ibaret: Çiğ bir patatesi ortadan ikiye bölün ve lekeli yere hafifçe sürün. Lekeler hemen yok olacak ve eşya eski haline dönecektir. Ayrıca tahta eşyayı temizlemek için şu yöntem de çok etkilidir. İki çorba kaşığı çayı kaynar su içine atın. Su soğuduktan sora renkli kapı veya tahta eşyayı sünger yardımıyla bu su ile yıkayın. Yuşak bir bezle kurutun.
Paslı eşyalar
Makas ve bıçaklardaki pas lekesini çıkarmak için en iyi çare gazdır. Pas olan yeri birkaç defa gaza batırılmış bir bezle silin. Sonra da yünlü bir kumaş parçasıyla kurulayın.
Kahve dökülürse
Üzerinize veya halıya kahve dökülürse, lekeyi soğuk suyla ıslattıktan sonra hemen birkaç damla gliserin ile çitileyin.
Çivi çakmak için
Duvara büyük çivileri çakmak hiç de kolay değildir. İnsanı oldukça uğraştırır ve sıvanın dökülmesine de neden olabilir. Bunu önlemek için çiviyi çakmadan önce sabuna bulayın. Böylece çivi duvara kolayca girer.
Diyet çilesine son!!
Diyet yapanların ortak derdi, diyeti bırakınca "eski kilo"larına dönmekti. Ama artık bitti. Leptin hormonu enjeksiyonu ile giden kilo geri gelmiyor.
Araştırmalar, diyet yapanların yüzde 85'inin kısa sürede eski kilolarına yükseldiğini ortaya koyuyor... Amerika'daki Columbia Üniversitesi uzmanları bunun nedenini araştırdı... Ve ortaya şu tespit çıktı:
LEPTİN DÜŞTÜKÇE KİLO YÜKSELİYOR
Kilo verildikçe, vücuttaki yağ dokusu seviyesiyle birlikte leptin hormonu da azalıyor. Bu, beyni alarma geçiriyor... Vücut kendini korumak için daha az enerji harcamaya başlıyor... Beyin, sürekli "yemek ye" sinyali yayıyor... Ve giden kilolar, bumerang gibi geri dönüyor.
YEDİ HAFTA BOYUNCA DENENDİ, ONAYLANDI
Sorunu bu kadar net olarak belirleyen uzmanlar, yeni rejim yapmış hastalara yedi hafta boyunca, günde iki doz leptin hormonu verdi... Leptin eksikliği hissetmeyen beyin alarma geçmedi... Ve verilen kilolar geri dönmedi... Bu sayede, sürekli diyet yapma devri kapandı...
Kiloları kaşıkla verip kepçeyle almaya son
Her rejim sonrası tekrar alınan kilolar tarih oluyor. İştah kontrol hormonu leptin'in vücuda enjekte edilmesi sayesinde beyinden açlık alarmı gelmeyecek kilolar da gerisin geri alınmayacak.
Aylarca rejim yaparak, spor salonunda ter dökerek verilen kiloları, kısa sürede geri alma kabusu artık tarihe karışacak!.. Amerika'nın New York kentindeki Columbia Üniversitesi tarafından yapılan leptin hormonu araştırması "al-ver" diyet devrini kapatıyor. Michael Rosenbaum başkanlığındaki ekip, iştahı kontrol eden leptin hormonunun, kilo vermenin ardından kilo almaya sebep olan mekanizmayı tetiklediğini ve ani kilo almanın leptin seviyesindeki düşüşten kaynaklandığını açıkladı.
BEYİN ALARM VERİYOR
Kilo veren şişman kişilerin yüzde 85'inin sonradan yine kilo aldıklarının saptandığını ve özellikle obezite sınırındaki insanlarda bu durumun daha da vahim bir hal aldığını söyleyen Rosenbaum şunları söyledi: "Vücuttaki yağ dokusu azalmaya başlayınca leptin seviyesi de düşüyor. Beyin de alarm sinyalleri vermeye başlıyor. Vücut kendini korumak için az enerji yakmaya, beyin de sürekli olarak yemek ye sinyali vermeye başlıyor. Kişi de kendini yemek yemekten alıkoyamıyor" Bu durum vücudun bir çeşit kendini koruma mekanizması olarak görülüyor. Fakat rejim yapanlar bunun bedelini kilo alarak ödüyor.
7 HAFTA TEST EDİLDİ
Rosenbaum, bu durumu engellemek için bir incelemebaşlattıklarını ve leptin enjekte ederek bu mekanizmayı etkisiz hale getirdiklerini belirtti. Columbia Üniversitesi ekibi elde ettikleri sonuçları doğrulayabilmek için yeni rejim yapmış bir gruba 7 hafta boyunca günde 2 kez leptin şırınga etti. Böylece yağ kitlelerinde bir değişiklik olmadan leptin seviyelerini yükseltti. Yedinci haftanın sonunda rejim yapanların bu süre zarfında kilo almadığı tespit edilirken, Rosenbaum elde ettikleri sonucu şu şekilde yorumladı: "Enjeksiyon sayesinde yağ kitlesinde bir değişiklik olmadan vücuttaki leptin seviyesi yükseldi. Ve normal şartlarda leptin seviyesi yüzünden alarma geçecek olan vücut alarma geçmedi. Beyin, vücudu yemek yemeye sevk etmedi. Böylece kilo alımı da tespit edilmedi."
YENİ İLAÇ YOLDA
Journal of Clinical Investigation adlı tıp dergisinde yayımlanan araştırma büyük yankı uyandırdı. Ekipteki bilim adamları, aşırı kilolu ancak leptin seviyesi normal kişilerde hormon tedavisinin işe yaramayacağı ve olumlu sonuç alınması için zayıflamayla birlikte kişinin hormon seviyesinde düşüş olması gerektiğini kaydetti. İngiliz BBC televizyonuna konuşan Rosenbaum, leptin seviyesini düzenleyecek bir ilaç üzerinde çalıştıklarını kaydetti.
DIŞ HABERLER