16 Nisan 2007 Pazartesi

"En Acikli Oyku"

Baskasinin Kalbini Tanimak...


"Yeryuzunde kim bir baskasinin - hatta kendinin kalbini taniyabilir ki?"

Ford Madox Ford'un, "En Acikli Oyku" adli kitabinin konusu bu sorunun etrafinda donmektedir.. .

Ask, tutku, hirs, gizlilik, acimasizlik ve parcalanmislik vardir bu hikayede...

En acikli oyku diye baslik atilmistir bunca guclu kavrami bir arada barindirdigi icin...

Bu kitabi okurken bu soruyla karsilasana kadar kendi kalbimi, icinde barindirdiklarini hatta baska insanlarin kalbini de en az benimki kadar iyi tanidigimi saniyordum...

Siz hic dusundunuz mu, kendi kalbinizi gercekten taniyip bildiginizi?

Ya da baskalarininkini. ..

Ben temiz kalpliyimdir, gercekten sevilmeye layik insanlari severim, birine asik olduktan sonra ondan baskasini gormez gozum, kalbimin sesi her zaman dogruyu soyler derken, hic inandiniz mi tum bu soylediklerinizin hepsinin gercek olduguna?

Tum bunlarin gercek olmasi icin kalbinizi cok iyi taniyor olmaniz, onun barindirdigi ve yapabilecegi her seyi bilmeniz gerekir...

Bu baskalari icinde gecerli...

Bensiz asla yapamaz, benden baskasini sevemez, ne olursa olsun benden vazgecemez dediginiz insanin kalbini ne kadar taniyorsunuz ve biliyorsunuzki onun ve kendinizin hakkinda bu kadar kesin hukumler verebiliyorsunuz?

Bundan yillar once, cocukluk donemimden olgunluk donemime gecis zamanlarimda, cilginlar gibi sevmeye basladigim bir insan icin yapmadigim fedakarlik, cekmedigim aci ve mutsuzluk kalmadi....

En sonunda hak ettigim sevgiyi kazandim belki, platonik olarak yasadigimi bu ask zamanla karsilikli bir iliskiye donustu...

Onu gormedigim zamanlar yalnizdim, beni gormedigi zamanlar huzursuzdu.. .

O kadar guveniyorduk ki birbirimize, o kadar bagliydik ki bu sevgiye, o kadar kesin gozuyle bakiyordukki verdigimiz sozlere, sanki gelecegimizde yasamlarimizda birbirimizden baska hic kimse olmayacakti.. .

Oylesine hesapsiz ve tarifsiz seviyordum ki, "bir daha baskasini sevemem" diye kesin hukumler veriyordum kendi kendime...
Ondan baska herkes onemsiz varliklar olmustu benim icin, gozum ondan baskasini gormuyordu, o da en az benim onu sevdigim kadar seviyordu beni, cok saglam iplerle bagliydi bana, askima...

"Ne olursa olsun, dunya dursa, kiyamet kopsa, biz birbirimizden vazgecmeyiz" diyorduk...

Ne olursa olsun, kim ne derse desin bu kalp onun icin atiyor ve bundan sonra hep onun icin atacak diyordum...

Kalbimi tanidigimi, icinde barindirdiklarini bildigimi saniyordum o zamanlar...

Onun icin bunca sozler gecirmeye calisiyordum kendi kendime...ve gercekten tanidigimi sandigim kalbime...

Onun kalbini de cok iyi tanidigimi, hislerine sonsuza dek guvendigimi saniyormusum o zamanlar...

Onun icin inanmisim verdigimiz sozlere, gelecekte hayallerimizde canlandirdigimiz o sonsuz birlikteligimize. ..

Inanin bana, simdi nerede oldugunu bile bilmiyorum.. .

Eminim o da bilmiyordur nerede oldugumu, ne yaptigimi...

Itiraf etmek gerekirse, bu essiz birlikteligi, bu bitmek bilmez gibi gorunen sevginin duzenini ilk bozan ben oldum...

Ondan baskasini asla sevemeyecegine inandigim bu kalp, hic olmadik bir anda, benim icin ulasilmaz hatta imkansiz olan bir insan icin carpmaya basladi...

Her sey bir anda alt ust oldu...Kendime soz gecirebiliyordum ama kalbime asla...

Artik o vazgecilmez dedigim sevgiyi kontrol edebiliyordum, ama kalbimin baskasi icin atmasina engel olamiyordum.. .

Karsiliksiz bir ask icin yasiyordu artik kalbim, tutku haline donustu bu ulasilmazlik kalbimde...

O "vazgecmem, onsuz yapamam" dedigim insan yillardir tanidigini sandigi kalbimin bu ihanetine daha fazla dayanamadi ve sessizce cikti gitti, once yasamimdan, sonra artik yeri olmadigini anladigi kalbimden...

Madem benim kalbim baskalari icin carpabiliyordu, onunki de ayni seyi yapabilirdi. ..

O bitmez dedigimiz sevgi bitti, o vazgecilmez dedigim sevgili gitti...

Ikimiz de sonradan anladik ki, suc bizde degilmis, asil suc ne zaman ne yapacagi belli olmayan bu degisken, bu hep farkli arayislar ve essiz sevgiler pesinde kosan kalplerimizdeymis ...

Soylesenize, siz hic soz gecirebiliyor musunuz her an farkli istekler icine giren, yasaminizin onun atisina bagli oldugu o kucucuk nesneye, kalbinize?

"Benim kalbim hep seninle" dediginiz zaman bir insanin gozunun icine bakarak, ne kadar guveniyorsunuz o tanidiginizi sandiginiz kendi kalbinize?

Ya da neye guveniyorsunuz da bir turlu soz geciremediginiz kalbinizin adini baskalarina sozler veriyor, vaadlerde bulunuyorsunuz?

Bir bakisa, bir rastlantiya, beklenmedik bir anda soylenen tutku dolu sozlerle daha hizli atmaya baslamiyor mu kalbiniz?

"Asla baskasina ait olamaz, baskasini sevmez" dediginiz o kalp ne kadar degisken istekler icin, ne kadar farkli asklar icin sinyaller veriyor gogus kafesinizin icinde, hic dusundunuz mu?

Ya baskalarinin kalpleri?

Cok iyi tanidiginizi soylediginiz insanlarin o an belkide baska arayislara ihtiyac duyan kalplerinin size olan bagliligindan ne kadar emin olabilirsinizki?

Bir zamanlar sizin icin atan bir kalbin artik baskasi icin atmaya basladigini fark ettiginiz anda kendi kalbinizin sesini dinlemekten ve bu aci gercegi kabullenmekten baska ne gelirki elinizden?

"Yeryuzunde kim bir baskasinin - hatta kendinin kalbini taniyabilir ki?"

Ford Madox Ford, bu sorunun etrafinda donerek yazmistir en acikli oykusunu...

Cunku bir insanin kendi kalbini taniyamadigi kadar baskalarinin kalbinede bir o kadar yabanci olmasi ancak "en acikli oyku" basligiyla nitelendirilebilir. ..

Hikayesinin bir yerinde "Yoksa biz yalnizca anlik durtulerimizle davranmak uzere mi yaratilmisiz?" diye soruyor okuyucuya...

Evet, her insanin bir kalbi vardir, ve bu milyonlarca kalbin aradigi hep farkli seylerdir...

Hep ayni seyler, tek duzelik, monotonluk hem insani sikar, hem de kalbini...

Bu yuzden bir insanin kendini bile dogru durust taniyamamasi gibi kendi kalbini, hele baskalarinin kalbini tanimasina imkan yoktur...

Cunku sabit ve belirli olmayan hicbir sey taninamaz, ogrenilemez...

Belki de hepimiz yalnizca anlik durtulerimizle davranmak uzere yaratilmisizdir, ama bunda ne bizim ne de baskalarinin sucu var...

Kendi kalbimizden emin olamadigimiz kadar, baskalarininkinden de suphe duymaya basladigimiz anda, anlik durtulerimizin isteklerine gore, yani kalplerimizin ihtiyaclarina gore davranmaya mahkumuz sanirim...

Kimseye kendinizi zorla sevdiremezsiniz, kimseyi de zorla sevemezsiniz. ..

Kendi kalbinizi gercekten tanimak ne kadar olanaksizsa, baskalarinin kalbini tanimakta o kadar imkansizdir...

Bu durumda yapilabilecek tek sey, o degisken kalbinizin isteklerine, arayislarini hic tereddutsuz kabul etmek ve yasanmasi gereken ne ise onu yasamaktir...

Dedim ya, simdi o bir zamanlar taparcasina sevdigim sevgili su anda nerede bilmiyorum.. .

Istesem ogrenirim, ama kalbim beni baska insanlara, baska dunyalara, baska ruyalara dogru surukluyor...

O baska insanlarin kalplerini tanimamin imkansiz oldugunu ve onlarin gercekliginden asla emin olamayacagimi biliyorum, ama artik bu beni rahatsiz etmiyor...

Bugune kadar, bu soruyla karsilasana kadar, hep kalbimi tanidigimi, hislerimin ne oldugunu cok iyi bildigimi sanirdim...

Oysa oyle yabanciymisim ki kalbime, artik bana sevgiye dair sorulan sorulara durustce cevap veremiyorum, cunku her sey degisiyor kalbimde, gun ve gun bu dunyada her seyin degismesi gibi...

Baskalarinin kalbinden, duygularindan da bir turlu emin olamadigim icin, artik icimden inanmak gelmiyor bana soylenen o tatli sozlere, o ask yeminlerine. ..

Cogu meselede kendime guvenebiliyorum, ama kalbime gelince, her sey alt ust oluyor...

An geliyor kalbimin sesini dinliyorum ve mutsuz oluyorum, an geliyor o taniyamadigim kalbim benim en yakin dostum oluyor, ne kadar yabanci olsam da onun belirsiz isteklerine ve ihtiyaclarina, sadece onun istedigi anlik durtulere teslim ediyorum kendimi...

Bu nasil icinden cikilmaz bir kaostur bilmiyorum, sanirim her sey bu sorunun cevabinda gizli...

Yeryuzunde hic kimse bir baskasinin, hatta kendinin kalbini taniyamaz...

Belki cok acikli ve bir o kadar acimasiz bir gercektir bu, ama en azindan bizlere anlik hislerimizle, kalbimizin bizi yonlendirdigi durtulerle yasamayi ve ne olursa olsun mutlu olmayi ogretir...

Siz hic dusundunuz mu, kendi kalbinizi gercekten taniyip bildiginizi?

Ya da baskalarininkini. ..
Ben temiz kalpliyimdir, gercekten sevilmeye layik insanlari severim, birine asik olduktan sonra ondan baskasini gormez gozum, kalbimin sesi her zaman dogruyu soyler derken, hic dusundunuz mu tum bu soylediklerinizin hepsinin gercek olduguna?

Tum bunlarin gercek olmasi icin kalbinizi cok iyi taniyor olmaniz, onun barindirdigi ve yapabilecegi her seyi bilmeniz gerekir...

Bu baskalari icinde gecerli...

Bensiz asla yapamaz, benden baskasini sevemez, ne olursa olsun benden vazgecemez dediginiz insanin kalbini ne kadar taniyorsunuz, biliyorsunuz ki onun ve kendinizin hakkinda bu kadar kesin hukumler verebiliyorsunuz?

Suphesiz bir cok farkli cevap verilebilir bu sorulara...

Siz asil soylesenize, yeryuzunde kim bir baskasinin, hatta kendinin kalbini gercekten taniyabilir, inanabilir ve guvenebilir?

Kaynak: Ford Madox Ford. Kabalci Yayinlari 1999- Istanbul

0 yorum: