11 Nisan 2007 Çarşamba

Dervis Ve Tilki

Dervisin biri gezerken ayaksiz bir tilki gordu, hayrete dustu. `Nasil yasar bu hayvan, ne yer ne icer?` diyerek, Allah`in lutfuna hayran oldu.

Derken bir arslan cikageldi, agzinda cakal tasiyordu. Gorkemli ve korkunc hayvan avinin bir kismini yedi, doyunca kalanini birakip gitti. Tilki artiga dogru surunerek yaklasti ve afiyetle yiyip karnini doyurdu.

Tilkinin yiyeceginin ayagina geldigini goren Dervis, kendi kendine: `Bir tilkinin rizkini ayagina gonderen Allah, benimkini neden gondermesin?` diyerek, calismasina gerek olmadigini, bir koseye cekilip oturabilecegini dusundu.

Dusundugu gibi de yapti: `Rizkim Allah`in gorunmeyen hazinesinden gelir, gayret etmem gerekmiyor.` diyerek beklemeye basladi.

Bekledi, bekledi... Ne gelen ne giden... Gunler gecip gitti. Dervis zayifladi, eridi, bir deri bir kemik kaldi. Gucsuz ve bitkin bir haldeyken, bulundugu mescidin mihrabindan bir ses duydu:

`Ey tembel adam!` diyordu ses, `kendini ayaksiz bir tilkiye benzeterek neden miskin miskin oturuyorsun? Kalk! Yirtici arslan ol. Baskasinin artigina goz dikmeyi birak. Sana yakisan artik yemek degil, artik birakmaktir.

Gucuyle arslan gibi olan, baskasindan yiyecek bekler mi? Haydi kalk! Kollari siva. Calis ve rizkini kazan. Hem kendin ye, hem muhtaclara yedir.`

Ey genc insan!

`Elimi tutun` diyerek baskasina el uzatma

ALINTI

0 yorum: