5 Haziran 2007 Salı

-...Kadınların zararlılığı üzerine son bulgular...-

ETYEN MAHÇUPYAN

Okunduğunu bilmek bir yazar için ne büyük mutluluk... Üç hafta önce değindiğim ve damdan düşenleri konu eden Dicle Üniversitesi araştırmasına içeriden bir teşekkür mesajı aldım. Çalışma grubunun şoförü cep telefonuma ulaşıp tebrik ederken en önemli hususu dışarıda bıraktığım için ufak bir serzenişte de bulundu: Damdan düşenlerin % 60’tan fazlasının kadın olduğunu, bunun kadınların günümüz dünyasına adaptasyon problemi çekmelerinin sonucu olarak değerlendirildiğini ve üniversitenin bu araştırmaya dayanarak kadın öğretim üyesi sayısını azaltmaya gideceğini söyledi. Ben de kendisine ABD’de yapılmış olan başka bir bilimsel çalışmanın sonuçlarını hatırlattım... Buna göre kadınlar daha çok uyuyorlarmış. Dolayısıyla kadınların damdan daha çok düşmelerinin nedeni kadın olmaları değil, bana göre uykuda daha fazla vakit geçirmeleriydi. Ancak itiraf etmem gerek ki şoför arkadaş çok inatçı ve öngöremediğim kadar bilgili çıktı: Aynı araştırmanın sonuçlarından birinin de zenginlerin fakirlerden fazla uyuduğu tespiti olduğuna değinip “Öyleyse damdan düşenlerin arasında niçin zengin yok?” dedi.

Adamın hafiften sinirime dokunmaya başladığını itiraf etmem lazım. Bu mantıksız cümlenin ardından ne çıkacak diye beklerken birden ciddileşip şöyle dedi: “Size şunu sorayım... Uyuyan milletlerin zayıfladığını biliyoruz. Çünkü uyku sırasında metabolizmayı hızlandırarak yakan bir hormon salgılanır. Oysa uyuyamayanlarda bu hormon salgılanmaz ve vücut yağlanmaya başlar. Şimdi madem zenginler ve kadınlar daha çok uyuyor; demek ki zenginler ve kadınlar daha zayıf. Bu durumda da daha fazla damdan düşüyor olsalar bile daha az yaralanıyorlar demektir. Dolayısıyla yaralanma veya ölüm rakamlarını inceleseydiniz aslında her zamanki gibi fakirlerin ve erkeklerin mağdur olduğunu anlardınız.”

Bir üniversite şoförünün bu denli derinlikli analizler yapabilmesi beni şaşırtmıştı. “Evet anlıyorum ama gene de galiba...” türü bir şeyler geveledim. “Bu millet için kadınlar niçin zararlıdır, anladınız mı şimdi?” dedi. Tartıştığımız konuyla nasıl bir bağlantı kurduğunu anlayamamıştım. Kadınların da hukuki ve ahlaki açıdan erkeklere eşit olduğunu, hatta biyolojik olarak erkeklerden bariz üstünlükler taşıyan genetik bir yapıya sahip olduklarını üniversitede öğrenmiş olduğum için bu konuda biraz temkinli konuşmak gereğini kendisine hatırlattım. Ancak anlaşılan bu kez de benim kinayeli tavrım onu kızdırmıştı. Dicle Üniversitesi’nde böyle bir öğretinin olmadığını, tüm müfredatın denetimden geçtiğini, yönetimin bilgisi dışında bir uygulamaya da hiçbir biçimde izin verilmediğini söyledi. Birden karşımdakinin basit bir şoför olmayabileceği kafama dank etti... Öyle ya, damdan düşenler gibi stratejik önemi apaçık bir araştırmaya herhalde devletimiz de kendince bir personel katkısı yapmış olmalıydı.

“Efendim izninizle not alayım, kadınlar bizim millet için neden zararlıdır?” diye sordum. Karşımdaki seste bariz bir rahatlama oldu, otoritesini bana kabul ettirmişti ne de olsa... “Çünkü kadınlar uyuyor, oysa bizim uyanık olmamız lazım.” dedi. Gerçekten de ya tüm millet kadınlardan oluşsaydı ve herkes bol bol uyusaydı... “Gallup’un son araştırmasına bakın” diye devam etti: Ülkesiyle gurur duyanlar sıralamasında Türkiye % 65 ile dünya klasmanında birinci. Ayrıca güven duyulan kurumlar açısından da bizde ordu % 86 ile Avrupa ortalamasının 20 puan üstünde. Bunu nasıl sağlıyoruz sanıyorsunuz?” Artık kafam işlemeye başlamıştı; “Tabii ki uyumayan bir erkek nüfusa sahip olduğumuz için.” diye yanıtladım. Herhalde bu cevabı beklemiyordu ki hoşnutluğunu ifade eden birkaç cümleden sonra yeni bir araştırmanın sonuçlarını da ‘aramızda kalsın’ diyerek anlattı: “Erzurum Ankara Üniversitesi’ne üniversite gençliği üzerinde yaptırttığımız bir araştırma, çocuklarımızın en yatkın olduğu ideolojinin % 52 ile milliyetçilik olduğunu ortaya koyuyor. Umarım bu sonucun stratejik öneminin farkındasınızdır.”

Telefonu kapadığımızda olayları farklı bir gözle görüyordum artık. Türkiye’nin ilerleme yolu önümdeydi: Erkek nüfusun giderek artmasıyla kendimizle gurur duyan milliyetçi bir toplum haline gelmemiz gerekiyordu. Bugünlerde daha yüksek binalar yapmanın yararı üzerine de düşünüyorum. Böylece damdan düşenlerin bir daha kalkmamaları sağlanabilir ve erkek nüfusu doğal yoldan çoğaltabiliriz...

Mavi forum

0 yorum: