15 Haziran 2007 Cuma

Bazen amacsizca birileriyle konusmayi arkadas olmayi isteriz.

Bazen amacsizca birileriyle konusmayi arkadas olmayi isteriz.

Daha numarayi cevirirken, nasil bilmiyorum ama, numaranin yanlis oldugunu biliyordum. Telefon iki kez caldi, sonra birisi acti. Ters bi erkek sesi,
"Yanlis numara!" dedi ve telefonu yuzume kapatti. Canim sikkin, bir daha cevirdim. Ayni ses,
"Size yanlis dedim!" dedi ve yine yuzume kapatti. Yanlis numarayi cevirdigimi nereden biliyordu? Bu olay oldugunda New York City Polis Departmani'nda calisiyordum. Bir polis her zaman merakli -ve kaygili- bir insan olmak konusunda egitim gorur. Ve ayni numarayi ucuncu kez cevirdim.
"Yeter artik," dedi adam. "Yine sen misin?"
"Evet, benim," diye yanitladim onu. "Daha agzimi bile acmadan yanlis numarayi cevirdigimi nereden biliyorsunuz?"
"Bunu da sen bul!"

Telefon yuzume kapandi. Ahize elimde kalakaldim oturdugum yerde. Adami bir daha aradim.
"Buldun mu?" dedi.
"Aklima bir tek sey geliyor... Sizi kimse aramaz."
"Tamam buldun!" telefon dorduncu kez yuzume kapandi. Sinirlerim gevsedigi icin, gulerek aradim adami bu kez.
"Simdi ne istiyorsun?" diye sordu.
"Yalnizca... bir merhaba demek istedim."
"Merhaba mi? Neden?"
"Ne bileyim. Sizi kimse aramiyorsa, bari ben arayayim dedim."
"Peki. Merhaba. Kimsiniz?"

Sonunda basarmistim. Meraklanma sirasi ondaydi. Kendimi tanittiktan sonra, ona kim oldugunu sordum.
"Adim Adolf Meth. Seksen sekiz yasimdayim ve son yirmi yildir bir gun icinde telefonla bu kadar aranmamistim, yanlislikla olsa da!" Ikimiz de gulduk. Yaklasik 10 dakika sohbet ettik. Adolf'un ne ailesi, ne de bir arkadasi vardi. Yakinlarinin tumu olmustu. Sonra ortak bir ozelligimiz oldugunu kesfettik: New York City Polis Departmani'nda tam 40 yil calismisti. Orada asansor gorevlisi olarak calistigi gunlere iliskin anilarindan soz ederken sesi cok icten geliyordu. Kendisini tekrar arayip arayamayacagimi sordum.
"Neden boyle bir sey yapmak istiyorsun?" diye sorarken saskinligini saklayamiyordu.
"Ne bileyim. Telefon arkadasi olabiliriz, hani su mektup arkadaslari gibi." Tereddut etti.
"Bence bir sakincasi yok... Yani yeni bir arkadasim olmasinin."... Sesi oldukca duyarliydi bu kez.

Ertesi gun ogleden sonra ve sonraki gunlerde Adolf'u yeniden aradim. Sohbeti tatliydi. Bana I. ve II. Dunya Savasi anilarindan, Hindenburg fel�ketinden ve diger tarihi olaylardan soz etti. Cok etkileyiciydi. Ona evimin ve ofisimin telefon numaralarini verdim, boylelikle o da beni arayabilecekti. Aradi da, hemen her gun.

Yalniz ve yasli bir adama karsi iyilik yapmak degildi amacim yalnizca. Onunla konusmak benim icin onemliydi, cunku benim yasamimda da buyuk bir bosluk vardi. Yetimhanelerde, bakici ailelerin yaninda buyumustum, hic babam olmamisti. Adolf yasamimda yavas yavas babam yerine koydugum bir insan olup cikti. Ona isimden, universitedeki derslerimden soz ediyordum.

Adolf yavas yavas yasamimda psikolojik danismanim rolunu ustlenmisti. Ustlerimden biriyle aramdaki anlasmazliktan soz ederken, yeni arkadasima,
"Onunla aramdaki bu sorunu bir an once cozmem gerekiyor" dedim. Adolf, "Acelen ne?" diye uyardi beni.
"Birak aranizdaki olaylar biraz yatissin. Benim yasima geldiginde, zamanin pek cok seyin ilaci oldugunu anliyorsun. Isler kotuye giderse, o zaman konus onunla."
Uzun bir sessizlikten sonra, "Biliyorsun," dedi sakin bir sesle. "Seninle kendi oglumla konusuyormusum gibi konusuyorum. Her zaman bir ailem ve cocuklarim olmasini istedim. Bu duygunun ne oldugunu anlayamayacak kadar gencsin."
Hayir, degildim. Ben de hep bir ailem ve bir babam olsun istemistim. Fakat ona hicbir sey soylemedim. Cok uzun zamandir yuregimde tasidigim aciya daha fazla katlanamamaktan korktum.

Bir aksam Adolf 89'uncu dogum gununun yaklasmakta oldugunu soyledi. Kendi ellerimle hemen cok buyuk bir dogum gunu karti hazirladim. Kartin uzerinde bir dogum gunu pastasi ve 89 tane mum vardi. Butun is arkadaslarimdan, hatta komiserimden bile karti imzalamalarini istedim. Yaklasik 100 imza oldu kartta. Adolf'un bundan cok hoslanacagindan emindim. Dort aydir telefonda sohbet ediyorduk, artik yuz yuze gelmemizin zamani gelmisti coktan ve karti kendi elimle goturmeye karar verdim.

Kendisini ziyarete gidecegimi soylemedim Adolf'a. Bir sabah oturdugu apartmana gidip, arabami sokaginin basina park ettim. Apartmana girdigimde bir postaci elindeki mektuplari ayiriyordu. Adolf'un adinin yazili oldugu posta kutusunu kontrol ederken postaci dogru yerde oldugumu isaret etti basiyla. Evet 1H no.lu dairede yasiyordu, durdugum yerden yaklasik on metre ileride.

Yuregim heyecanla carpiyordu. Acaba telefonda kurulan aramizdaki kimyasal yaklasim, yuz yuze de kurulacak miydi? Icimden bir suphe duygusu gelip gecti. Belki de babamin beni reddettigi gibi o da reddedecekti.

Adolf'un kapisini caldim. Yanit gelmeyince daha hizli caldim bu kez. Postaci basini kaldirip bana bakti.

"Kimse yok," dedi.
"Evet," dedim, kendimi biraz tuhaf hissediyordum. "Telefonu yanitlamasi kadar uzun suruyorsa, kapiyi acmasi da."
"Akrabasi falan misiniz?"
"Hayir, arkadasiyim yalnizca."
"Cok uzgunum," dedi uzgun bir sesle.
"Bay Meth onceki gun oldu."
"Oldu mu? Adolf mu?"

Bir an verecek bir yanit bulamadim. Saskinlik icindeydim, inanamiyordum bir turlu isittiklerime. Sonra kendimi toparladim, postaciya tesekkur ettim ve disariya ciktim.

Arabama dogru yururken gozlerim yaslarla doluydu. Tam koseyi donerken, bir kilise gordum ve o anda Incil'den su tumce geldi aklima:
Bir arkadas her zaman sever.

Ozellikle oldukten sonra, dedim icimden. O anda bir seyin farkina vardim. Yasamlarimizdaki guzelliklerin farkina varmak kimi zaman ani ve beklenmedik bir olayla mumkun olur. Simdi, yasamimda ilk kez, Adolf'la birbirimize ne kadar yakin oldugumuzu anladim.

Her sey ne kadar da kolay olmustu, bir dahaki sefere kendime yakin bir arkadasi cok daha kolayca bulacaktim. Yavas yavas bir sicaklik kapladi bedenimi.

Adolf'un ters sesini isittim:
"Yanlis numara!"
Sonra kendisini neden bir daha aramak istedigimi sormasi geldi aklima. Yuksek sesle,
"Cunku sen benim icin onemlisin Adolf!" dedim.
"Cunku ben senin arkadasindim."

Acilmamis dogum gunu kartini arabamin arka koltuguna koydum ve direksiyona gectim. Arabami calistirmadan arkama dondum,
"Adolf," diye fisildadim:
"Ben yanlis numara cevirmedim. Sen benim arkadasimdin."

Jennings Michael Burch

Arkadassiz yasam, taniksiz olum gibidir.
Ispanyol Atasozu

0 yorum: