24 Nisan 2007 Salı

Gulus ve Ciy Damlasi



Gulus ve Ciy Damlasi

Gulusuyle dunyayi guzellestirenlere...

Belki de bir sabah baslayacak her sey, ne basladigini bile bilmeden, kocaman bir goz parildamasinin icinde bulacaksin kendini... Icindeki yasama dort elle sarilan kudret buyuyecek ve oylesi buyuyecek ki o kudret sen olacaksin... En guvendigin insan yaninda olacak cunku; yani sen senin yaninda olacaksin... Kendin olabilmenin keyfini catacaksin huzun arsalarina... Okul bahcesi civiltisi ve sirinligi ile baslayacaksin gune...

Gulusun yuzune marti ucusu kadar guzel oturacak, bozkirlara aliskin yurekler bir ciy damlasinin yaprak uzerindeki guzelligine vurulmayi da bilmez, evet, evet; gulusun bir ciy damlasi olacak... Ciy damlasi gunese erecek.. Gunes herkesin ustune yagacak...

Kimsesiz bir zamaninda sarki, turku olacak umudunun yankilari... Ve kendi soyadim gibi biliyorum ki hep gulusunle yapacaksin bunlari...

Dogaclamadan yaziyorum bunlari, gulusunu buyutmek istiyorum... Buyutup duvara asmak ve en sevdigim kolajin en buyuk parcasi yapmak istiyorum...

Icimdeki cocuklarla buluyorum yolu, o cevresi ortancalarla, begonyalarla, nergislerle suslu yola yuregimdeki umutlari seyyah yapiyorum... Bazen arka mahalleye citlembik savasina gidiyor cocuklar, yaramazlik iste, gece gibi issizlasiyorum, unutuyorlar beni de sokak ortasinda, arkalarinda biraktiklari minyatur kale tasini unuttuklari gibi... Usuyorum... Anlatamiyorum onlara; para kazanmak gerekli, ogul olmak gerekli, kardes olmak gerekli, komsu olmak, dayi olmak, amca olmak gerekli, ogretmen olmak gerekli, anlatamiyorum, olsun be! Ustumuz basimiz toz icinde kalkiyoruz misket oyunundan. Topacimi odunc veriyorum, ucurtmamin ipini heptenligine... Hepsinin nedeni var elbette, gulusleri icimde...

Ses tonunu bilmiyorum ve nasil dokundugunu hayata; yaralarini da gosterebildigin dost meclislerinde kekik misali, orselendikce kokusunu veren feslegen misali koktugunu hic gormedim, sokaktaki copcuye "kolay gelsin" diyerek yoksul bir guluse neden olduguna hic sahit olmadim, issiz bir kalabalikta; ornegin gun ortasinda sehirde, icindeki senle gezinirken neden icindeki gurultuye ayak uyduramadigini kendi kendine sorup sormadigindan da emin degilim, yalnizliginin arkasina sigindigin gunlerde icindeki sevgi duygusunu, gonlunun mahzeninde dinlendirip deger kazansin diye bekletip bekletmedigini de bilmiyorum; ama bu gulusun, bu seker gulusun arkasinda kocaman bir yuregin olduguna dair inancim var, nasil sigdiriyorsun sen o yuregi o bedene?
Gulusu bol bir gun olsun yarin...
Nevzat TEKIN

0 yorum: