17 Haziran 2007 Pazar

Soru Ve Cevaplarla ''HARAMLAR''

Kur’an-i Kerim, dini alet ve istismar edenlere nasil bir hukum getirmistir?

Islam, dinin bir sahis veya zumre tarafindan temsil edilip, insanlari istedigi yone cevirmesine musaade etmemistir. Nitekim, Kur’an-i Kerim, herkes gibi, hukumdarlar, emirler ve butun nufuz erbabinin hepsinin butun islediklerinden sorumlu tutulacagi ve herkesin hesabini bizzat Allah’a verecegi hukmunu getirmistir.

Boylece, keyfiligi kaldirmis, insanlari ifsat etmek, yoldan cikartmak, cesitli cikar ve menfaatlere alet etmek ve saptirmak guc ve yetkisini, hicbir zumreye, hicbir sahsa vermemistir. Boylece, insanlarin canini, malini zalimlerin taarruzundan korudugu gibi, insanlarin akillarini, vicdanlarini da menfaatperest sahtekarlarin serrinden engellemeye calismistir.

Boylece nefsin bozuk heveslerini, zararli egilimlerini ve azginligini gemlemis, hatasindan donmek isteyenlere, arinip temizlenmek isteyenlere de Cenab-i Hak, tovbe ve iltica yolunu acmis, temizlige donenlere de, af, riza ve sevgisini vaat etmistir. Bu konuda, insanlari tovbe ve arinmaya tesvik eden pek cok ayetler mevcuttur. Nitekim,[
bir ayet-i kerimede “De ki : “Ey cok gunah isleyerek kendi oz canlarina kotuluk etmede ileri giden kullarim! Allah’in rahmetinden umidinizi kesmeyiniz. Allah dilerse butun gunahlari magfiret eder.Cunku Gafur ve rahimdir; Cok affedicidir, merhamet ve ihsani fazladir.”( Zumer S�resi,53-54 )

Bir baska ayette :
“Rabbiniz rahmet ve bagislamayi kendine ilke edinmistir.Boylece biriniz bilgisizlikten dolayi kotu bir fiil isler ve daha sonra tovbe edip durust ve erdemli bir hayat yasamaya baslarsa(gorecektir ki) O, cok bagislayici, rahmet kaynagidir” ( En’am S�resi,54) buyurmaktadir.


Diger bir ayette de :
“Kim kotuluk yapar yahut kendisine (baska turlu) zulmeder de daha sonra affetmesi icin Allah’a yalvarirsa Onun cok bagislayici ve rahmet kaynagi oldugunu gorecektir” ( Nisa S�resi, 110) mujdesini vermektedir.

Sener Dilek (Prof.Dr.) www.sorularlaislamiyet
****
***
Icki neden birden yasaklanmadi?

Allah’in bir ismi de Hak�m’dir. Yani yaptigi her isi, hikmet ve faydalara gore yaratir. Nitekim insanin buyuyup kemale ermesi, cekirdegin yeserip agac olmasi, bir yumurtanin acilip kus olmasi belli bir surecle gerceklesmektedir. Allah’in k�inatta gecerli olan bu kanununu, dinin bazi emirlerinde de gormek mumkundur. Iste yuce Rabbimiz, Hak�m isminin geregi olarak, alkollu icki aliskanligini toplumdan sokup atmak icin, tedric yani yavas yavas men etme metodunu irade etmistir. Diger taraftan, icki birdenbire haram edilseydi, ickiye muptela olmus o asrin insanlari Islamiyet’i kabulde nazlanabilirlerdi. Aliskanliklarini birakmak istemeyebilirlerdi. Bu bakimdan Kur’an-i Kerim’de icki ile ilgili ayetler, kademeli olarak su siraya gore nazil olmustur:

1- “Hurma agaclarinin meyvesinden ve uzumlerden hem bir icki yapiyor, hem de guzel rizk ediniyorsunuz. Bunda akli eren kavim icin elbette ibret vardir.” (Nahl S�resi, 67)
Bu ayette ickinin guzel rizk olmadigi aciklanmistir. Bu ayetin nuzulu ile, ickinin dinen tasvip edilmeyen bir madde oldugu anlasildigindan, bazi sahabeler ickiyi terk etmislerdi. Aslinda bu ayetin inzali ile, ickinin ileride haram olacagi da anlasilmisti.
2- “Sana ickiyi ve kumari soruyorlar. De ki: Onlarda hem gunah, hem insanlar icin faydalar vardir. Gunahlari ise faydalarindan daha buyuktur.” (Bakara S�resi, 219)

3- “Ey iman edenler! Siz sarhosken, ne soyleyeceginizi bilinceye kadar namaza yaklasmayin.” (Nisa S�resi, 43)
Bu ayet-i kerime, sarhosken namaz kilmayi men etmistir. Bu durumda, bes vakit namazini hic gecirmeksizin kilan bir sahabenin, gunduz iki namaz arasinda icki icmemesi gerekiyordu. Aksi takdirde, yani gunduz iki namaz arasinda icki icecek olsa, alkollu ickinin sarhosluk edici tesiri gecmeyecegi icin namazi kilamayacakti. Belki yatsi namazindan sonra icki icebilecekti. Bu durumda buyuk bir sahabe kitlesi daha ickiden tamamen vazgecmislerdi. Cunku alkole alismis olan vucutlar, artik yavas yavas ondan uzaklasiyordu.

4 -“Ey iman edenler! Icki, kumar, tapmaya mahsus dikili taslar, fal oklari ancak seytanin amelinden birer murdardir. Onun icin bunlardan kacinin ki, murada eresiniz.” (Maide S�resi, 90)

5- “Seytan, ickide ve kumarda araniza dusmanlik ve kin dusurmek, sizi Allah’i anmaktan ve namaz kilmaktan alikoymak ister. Artik siz hepiniz vazgectiniz degil mi?” (Maide S�resi, 91)


Bu son ayet ile alkollu ickiler kesin olarak haram edilmistir. Sahabelerden Hz. Enes (ra.) anlatiyor: Biz icki alemindeydik. Ben dagitiyordum. Bir adam geldi “Icki haram edildi.” dedi. Arkadaslar derhal “Su icki kaplarini dok, temizle.” emrini verdiler. O haberden sonra kimse agzina icki almadi.
Zafer Dergisi www.sorularlaislamiyet.com
****

***
Yalanin kucugu olur mu ?

Imam-i Gazali, "Surekli islenen kucuk bir gunah, istigfari yapilan ve bir daha islenmeyen buyuk bir gunahtan daha buyuktur" diyor bir eserinde. Cunku, 'istigfar' ile insan o gunahin atmosferinden cikiyor, tekrar Ilahi olculeri eksen aliyor ve ubudiyet tavrini takiniyor iken, 'kucuk' de olsa istigfari yapilmayan bir gunah zamanla olculeri asindiriyor ve insani 'yasadigi gibi inanma' cizgisine surukluyor
Durum bu oldugu halde, 'kucuk'luk bir mesrulastirma araci olarak cikiyor karsimiza. Gundelik hayatin icinde soylenen nice yalan ve yapilan nice yanlis, 'ufak-tefek'ligini ileri surerek masumiyet zirhina burunduruluyor. Soz gelisi, cocuklarla olan diyalogumuz, cogu kez, 'yalan'lar uzerine kuruluyor. Aglayan ya da mizmizlanan bir cocuk, sustugunda unutacagi vaatlerle kandiriliyor. "Susarsan sana sunu alirim." Cocuk susuyor; ama kendisine bi rsey alinmiyor. Yahut "Aaa, elimde bir kus var, gel bak" diyor 'buyuk'lerimiz. Cocuk geldiginde, olmayan kus birden ucup gidiveriyor! Mazeretimiz de hazir: "Cocuktur, anlamaz."
Veya, olcude tartida, ufak-tefek oynamalar yapiliyor. Bir bakkal, yirmi gramlik bir sekere tamah edip, 980 gramina da haram bulastiriyor. Bir pazarci, bir kok ispanagi kar edineyim derken, belki yuzlerce ispanagi kendisi icin 'helal' olmaktan cikariyor. Bir gise gorevlisi, az miktar bozukluga tamah ederek tahsilati 'yuvarlayip", aldigi maasa zehir katiyor. Bir tuccar, mali alirken, su gun oderim deyip iki gun de atlatma payi bicerek alisverisini yalanla lekeliyor. Su veya bu makamdaki yuz binlerce insan, "Ben yokum, tamam mi?" diyerek sekreterini veya santral memurunu 'yalan makinesi' olarak kullanirken, katmerli bir yalanin yukunu sirtlaniyor. Bes saniyelik bir zamana tamah edip kirmizida gecerken, bir baska insanin saniyelerini caldigimiz unutuluyor. "Aman canim" diyoruz, "iki saniye beklese ne olur?"
Sozun kisasi, hayatimizin her gununde, ufak-tefek o kadar yalan ve kucuk gordugumuz o kadar haram var ki...

Biz tum bunlar icin 'muhim degil' zirhini hazirlamisiz gerci. Ama adalet-i Ilahi, "Hak haktir; buyugune, kucugune bakilmaz!" diye hukmediyor. Ve Adil-i Hakim, Zilzal suresinde Mahser Gununu tasvir ederken, 'kucuk seylerin buyuklugunu de bildiriyor:
"O gun, insanlar islerinin kendilerine gosterilmesi icin boluk boluk donerler. Kim zerre miskal iyilik yapmissa onu gorur (karsiligi verilir). Kim de zerre miskal kotuluk yapmissa onu gorur (karsiligi verilir)." (Zilzal Suresi: 7,8)

Gercege Dogru C:3, Zafer Yayinlari
www.sorularlaislamiyet.com

0 yorum: