Tam da aşk oyununu kazandığınızı düşünürken, ilişkiniz beklemediğiniz bir noktada düğümlendi. Acaba düğümü çözmeli misiniz, yoksa bırakıp gitme zamanı geldi mi?
Başlangıçta mutluluktan ayaklarınız yere değmiyordu. Kız arkadaşlarınıza aradığınız adamı sonunda bulduğunuzu söylemiştiniz, mutluluğunuzu hiçbir şey bozamayacaktı. Sonra, birden bire ayağınıza takılan bir taş yüzünden tepetaklak oldunuz. ilişkinizi devam ettirmeli misiniz, yoksa hemen ondan uzaklaşmalı mısınız diye çaresiz düşünmek yerine akılcı davranın. Bakın ünlülere... Onların bile bu sorunları yaşamış olması sizi cesaretlendirecek; hatta size yol gösterecek.
Eski sevgilisiyle görüştüğünü öğrendiniz
Sevgilinize ne kadar güvenirseniz güvenin, eski sevgilisiyle sizden gizli görüştüğünü öğrenmek ilk anda şok edici olabilir. Ama hemen toparlanmaya bakın; bir karar almanız gerekiyor! Size yardımcı olacaksa, Tom Cruise'un Nicole Kidman'la görüşmeye devam etmesi Penelope Cruz'la ilişkisini zora sokmuştu. Nicole Kidman, hayatı boyunca Tom Cruise'un yanında olacağını söylemişti, ama Penelope Cruz aynı fikirde değildi.
Düğümü çözün: Erkek arkadaşınız her şeyi açık açık anlatmaya niyetliyse, onu hemen suçlamak yerine, anlattıklarına kulak verin. Birbirinize ne kadar önem verdiğinizi göstermek, sizi daha da yakınlaştıracaktır.
Vazgeçin: Eski sevgilisiyle düzenli olarak görüşüyorsa ve bu konuyla ilgili soru sorduğunuzda ya yalan söylüyor ya da neden rahatsız olduğunuzu anlamamakta direniyorsa ortada görmezden gelemeyeceğiniz bir problem var demektir. Durumu karanlıkta bıraktığına göre, sizden saklamaya çalıştığı bir şeyler olabilir.
Aileniz ondan nefret etti
Sevgilinize bayılmalarını da beklemeyin zaten. Aileler, doğaları gereği korumacıdırlar. Ama anne bilgeliğine kulak kabartmak fena bir fikir olmayabilir. İlk anda akla Seren Serengil geliyor.
Düğümü çözün: Aileniz sevgilinizin giyim tarzına, kulağındaki küpeye ya da gerçek bir kariyeri olmamasına takılıyorsa, haksızlık ediyor olabilirler. Bu durumda seçiminizin arkasında durun.
Vazgeçin: Ne yazık ki aileler genelde haklı çıkarlar. Ailenize kulak verip, adımlarınızı dikkatli atmanız muhtemelen sizi kalp kırıklığından koruyacaktır.
Asla evlenmek istemiyor
Yalnızca birkaç aydır birlikteyseniz, yıl sonuna doğru önünüzde diz çökmesini beklemek pek mantıklı olmayabilir. Ama hayattan ve gelecekten beklentilerinizin farklı olması, fazla gecikmeden üzerinde durmanız gereken bir konudur.
Düğümü çözün: Gelecekte neler olacağı sizi fazla düşündürmüyorsa, olayları rahatlıkla akışına bırakabilirsiniz.
Vazgeçin: Birlikte geçirdiğiniz güzel bir günde, ilişkinizle ilgili öylesine bir şey söylediğinizde, "Ne ilişkisi? Aramızda geçenleri bu kadar ciddiye almamalısın" gibi bir yanıt aldıysanız koşarak kaçın

24 Mayıs 2007 Perşembe
''?'' İşraretli Bir ilişkiye Hayır!
Erkeklerin Hoşlanmadığı Bayan Davranışları
Arkadaslarinin yaninda azarliyor tonda konusmanizdan hoslanmazlar
Vitrinlere bakmanizdan, bakmakla da kalmayip almayacaginiz seyi denemenizden hoslanmazlar
Ondan uzun boylu durmanizdan hoslanmazlar.Ayni boydaysaniz bagriniza tas basip topuklulardan uzak durun ve spor ayakkabiya talim edin
Sinemada çok hisirti çikarmanizdan hoslanmazlar.Çünkü sanki herkes sizden rahatsizmis ve her an biri bisey söyleyecekmis gibi hissederler. Erkekler yanlarinda sevgilileri varken paranoyagin önde gideni olurlar.
Onun yarattigi romantizme ayni dozda bir romantizm anlayisiyla cevap vermemenizden hoslanmazlar
Sizi yemege çikardiklarinda "diyet yapiyorum" demenizden hoslanmazlar. "Para gitti diye düsünürler. Onlar içn aslolan diyet degil paradir!
Devamli yolda yürüyen, yan masada oturan, yani nerede olursa ve ne yaparsa yapsin baska baska kadinlarin saçini, makyajini, giysisini süzüp, elestirmenizden hoslanmazlar. Üstüne üstlük tam elestireceginiz kadini süzerken size sikildigini belli ettiginde, sizin "bak ama çok saçma degil mi" diye onu da konuya katma kurnazligi yapmanizdan hoslanmazlar.
Garsonun yaninda "dur ben kendi parami öderim" tarzi çikislar yapmanizdan hoslanmazlar.Bunu baska bir erkege madara olmak olarak görürler. Içlerinden "ne yani benim bir kadina yemek ismarlayacak kadar param yok mu uyuz" diye geçirirler.
Gündüz saatlerinde agir makyaj yapmanizdan hoslanmazlar
Chat yapmanizdan hoslanmazlar. Ayni paranoyka erkek kimligi burada da devreye girer.
Kahkaha atarken elinle agzini kapatan kizlardan hoslanmazlar. Bir erkek için bir kadinin agiz güzelligi önemlidir ama özgüven yüksekligi daha da önemlidir.
Gerçekten de sadece arkadaslariniz olan erkeklerden bile hoslanmazlar.
Apartman topuk giymenizden hoslanmazlar
Gününüzün on saatini arkadaslarinizla cepten mesajlasarak geçirmenizden hoslanmazlar. Dikkat edin ,yüklü bir fatura gelirse en çok alay eden onlar olacaktir
E-mail password'ünüzü ona söylememenizden hoslanmazlar.
"Iyi sen benim dedigimi yapma, hasta olursan da benden yardim isteme" demenizden hoslanmazlar.
Basbasa çikmayi düsündügü bir gün isteyerek veya istemeyerek pesinize arkadas veya akraba tayfasindan birini takmanizdan hoslanmazlar
Söyledikleri her fikri çürütmenizden hoslanmazlar
Kiz arkadaslarinizla tatile çikmanizdan yada koca hafta sonunu bir arkadasinizda kalarak geçirmenizden hoslanmazlar
Kusursuz Anne Olmak...
Yıllarca süren araştırma ve çalışmalardan sonra pedagoglar, anneler için çeşitli maddelerden oluşan bir ‘Mükemmel Anne Anayasası’ hazırladılar. Binlerce anneyle görüşüldükten sonra sıralanan öneriler, bir rehber niteliğinde.
Çocuklara zaman ayırın
Bilirsiniz, çocuklar en olmadık zamanlarda size sorular sorarlar, onlarla ilgilenmenizi isterler. İki eliniz kanda da olsa, çocuğunuzu düş kırıklığına uğratmamalısınız. O dakikada sizin için en önemli iş, çocuğunuzla ilgilenmek olmalı. ‘Şimdi işim var. Sonra konuşuruz’ gibi sözler, çocuğu büyük düş kırıklığına uğratır, özgüvenini kaybetmesine neden olur. Çocuk, her zaman anne ve babası için en önemli kişi olduğunu bilmeli.
Kural sayısını azaltın
Eğer çocuğunuza çok fazla sayıda kural sıralar, bunlara uymasını isterseniz, evinizde kuralsızlık dönemi başlar. Çocuğun gece yatmaya biraz daha geç gitmesiyle, dünyanın sonu gelmez. Çocuğa her gece belli bir saatte uyuması gerektiğini söylemek ve bu kurala mutlaka uyulmasını istemek, tepki yaratır. Evde uyulması gereken en önemli kurallar, çocuğa her zaman doğruyu söylemek, annesinden izinsiz hiç bir iş yapmamasını sağlamak ve de yabancılarla konuşmasını yasaklamaktır. Bunların dışında çocuğu robot gibi bazı emirlerle yaşamaya zorlamak yanlış olur.
Süper olmayın
Çocuklu evlerde, kadının işleri her zaman başından aşkın olur. Aynı anda birkaç işi birden yapmaya kalkışan anne, sonunda hiç bir işi doğru dürüst yapamaz ve çocuklarının karşısında zor duruma düşebilir. Paniğe kapılmadan her işi sırasıyla yapmak, çocuğa da iyi bir örnek olur. Çocuklar baskıya ve telaşa sert tepki verirler. Onların huzurunu bozmamak için, siz de sakin ve sabırlı olmak zorundasınız. Kimse sizden süper kadın gibi davranmanızı beklemiyor.
Teşekkür etmeyi öğrensinler
Gerçi günümüzde insanlar, özellikle aile üyeleri birbirlerine teşekkür etmeyi pek akıllarına getirmiyorlar, ama siz çocuklarınıza teşekkür etmenin önemini öğretmelisiniz. Siz ona bir hediye verdiğiniz zaman, çocuğunuz size teşekkür etmeli. Çocuk, hiçbir zaman annesinin babasının ve yakınlarının ona hizmet etmek, istediklerini vermekle yükümlü olduğunu düşünmemeli. Yapılan her güzel hareketin karşılığının, en azından bir teşekkür olduğunu bilmeli.
Suçluluk duymayın
Her anne, zaman zaman çocuk yetiştirmenin zorluğundan ve de özgürlüğünü kısıtlamasından yakınır. Hayatınızın tekdüze olduğunu düşünerek üzülürsünüz. Sonra da bunları aklınıza getirdiğiniz için kendinize kızar, suçluluk duyarsınız. Sakın böyle bir duyguya kapılmayın. Annelik gerçekten zor ve sıkıcı bir görev olabilir. Çocuk yetiştirmek, iğneyle kuyu kazmak gibidir. Zaman zaman durumunuzdan şikayet ettiğiniz için suçluluk duymayın. Eğer suçluluk duyarsanız, çocuğunuza karşı gerektiğinden fazla hoşgörülü davranırsınız ve aranızdaki ilişkinin düzeni bozulabilir.
Pratik Giysi Bilgileri
Kazaklarınızın Tüylenmesini Önleyin
Yeni aldığınız kazakların tüylenmemesi için bir naylon torbaya yerleştirerek 24 saat buzdolabının buzluğunda bekletin. Tüylenmesi önlenir.
Kadife Giysiler
Kirlenmiş koyu renk kadife elbise ve pantolonlarınızı tuzla temizleyebilirsiniz. Temiz bir fırçayı temiz ve kuru bir tuza batırarak giysinize kuvvetle sürün. Lekeler gidecek, kullanılmaktan doğan parlaklık kaybolacaktır. Ayrıca eskiyip de parlayan pantolonlarınızdaki bu parlaklığı gidermek için ütü bezini sirkeli suyla ıslatın, sonra çok sıcak su ile ütüleyin. Parlaklığın tamamen kaybolduğunu göreceksiniz.
Parlayan Kumaşlar
Etek ve pantolonlarınızda parlaklıklar oluşuyorsa, bu kısımları yeni kesilmiş bir patatesle iyice ovalayın. Kuruduktan sonra fırçalayabilirsiniz. Parlaklıktan eser kalmaz.
Ütü Yaparken
Ütü yaparken, ütüleyeceğiniz gömlek, etek gibi giysilerin altına çarşaf, perde, havlu gibi ğeniş satıhlı eşyalar koyarsanız ikisi birden aynı anda ütülenecektir.
Sararan Giysiler
Sararmaya başlayan beyaz giysilerinizi bir kaşık oksijenli su kattığınız 1 litre ılık suda 1 saat bekletin.
Triko Yıkamanın Sırları
İster yün, ister merserize, ister sentetik iplikle yapılmış olsun, her örgüde ortak bazı kurallar vardır:
-Her zaman için, sadece ılık su kullanın, durulamada bile. Durulamada sık sık değiştirerek bol su kullanın.
-Giysileri sabunlu suya iyice daldırın ve çitilemeden nazik bir şekilde yıkayın.
-Örgü giysileri asla sıkmayın. Aksi takdirde giysileriniz elastikiyetini kaybeder ve deforme olurlar.
-Islak örgü giysilerinizi sıkmayın, kuru bir havlunun üzerine yayın. Üzerine de ikinci bir havlu koyun ve havlunun üstüne basarak fazla suyu alın. Sonra giysinizi, ısı kaynaklarından uzak bir yere koyun.
Örgüleri Ütülerken En iyi ütüleme metodu, giysini altına nemli bir bez yaymak ve üzerine hafif, kuru bir bez koymaktır. Kuru bezin üzerinden fazla bastırmadan ütüyü geçirin. Sıcak ütüyü asla yünün üzerine direkt olarak koymayın. Örgüyü hep tersten ütüleyin.
Tüylenen Kazaklar Eğer kazaklarınız eski bir görünüme bürünüp, üzerinde yer yer iplik kümecikleri oluştuysa üzülmeyin. İşte size yepyeni ve yumuşak bir kazak elde etmenin yolu: Önce elinizle iplik kümeciklerini ayıklayın. Sonra kıl bir fırça ile örme yönünün tersinde kazağınızı fırçalayın. Kazak ipliklendikcçe bu işlemi tekrarlayın. Kazağınızın yepyeni olduğunu göreceksiniz
.
Degerli Kankalara
Bir konusma sirasinda adamin biri kadinin birine sormus:
"Nasil bir erkek ariyorsun?"
Kadin bir süre sessiz kaldiktan sonra adamin gözlerinin içine bakarak sormus:
"Gerçekten bilmek istiyor musun?"
Adam biraz isteksiz, "Evet"demis.
Ve kadin baslamis anlatmaga...
"Bugün ve bu yaşta bir kadın olarak, bir erkege onun benim için benim kendime yapabilecegimden fazla ne yapabilecegini soracak konumdayim. Kendi masraflarimi karsilayabiliyorum; bir erkegin yada bir baska kadinin yardimina gerek duymadan evimi idare ediyorum. Böyle olunca, "Sen masaya ne koyuyorsun?" sorusunu sorma konumundayim.
Adam kadına bakmis. Paradan söz ettigini düsünüyormus.
Kadin hemen bu düsünceyi düzeltmis:
"Sözünü ettigim, para degil. Ondan öte bir sey istiyorum. Hayatin her alaninda
mükemmeliyeti arayan bir erkege ihtiyacim var."
Adam arkasina yaslanip kollarini kavusturarak kadindan biraz daha açiklama istemis.
Kadin baslamis anlatmaga:
Kendini zihnen mükemmellestirmeye çalisan birini istiyorum, çünkü sohbet ve zihnen uyarilma arıyorum. Basit bir adama ihtiyacim yok.
Ruhen mükemmellesmeye çalısan birini ariyorum, çünkü dengesiz bir birlikteliğe ihtiyacim yok.
Inananlarla inanmayanlarin bir araya gelmesi felakete yol açar.
Bir kadin olarak yasadiklarimi anlayacak kadar duyarli, ayagimi saglam basmami saglayacak kadar güçlü bir erkek ariyorum.
Saygi duyabilecegim birini ariyorum. Ona boyun egmem için onu saymam gerekir.
Kendi isini yürütemeyen adama boyun egemem.
Boyun egme konusunda sorunum yok... yeter ki buna deger biri olsun.
Tanri kadini erkege es ve yardimci olarak yaratmis. Kendine
yardim edemeyen adama ben yardim edemem."
Kadin aklindan geçenleri böyle döküverdikten sonra adama bakmis.
Adam yüzünde saskin bir ifadeyle oturakalmismis:
"Çok fazla istiyorsun." demis.
"Degerim çok fazla." diye yanıtlamis kadın.
(alıntı)
Bu yazı kadınlar icin yazılmıs gibi gorunuyor..Ancak her iki cins icinde gecerli olacak, ortak bir sürü şey var....
umarım herkes degerinin farkında olan insanlarla karşılaşır....

Bacakların düşmanı: "Varis"...
Bacakların düşmanı: "Varis"...
Amerika'da yaklaşık 80 milyon kişinin muzdarip olduğu varis , "varix" sözcüğünden türemiştir. Varix sözcüğü Latince'de kıvrımlı anl****** gelmektedir.
Varisler genellikle estetik ve görünüm açısından problem teşkil etmekle birlikte, tedavi edilmediklerinde ilerleyerek ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirebilirler. Kadınlar hormonları nedeniyle varis hususunda erkeklere oranla daha şanssızdırlar, çünkü kadınlık hormonları damar çeperlerinin gevşemesine ve elastikiyetinin bozulmasına neden olur. Özellikle "spider vein" denilen örümcek ağı şeklindeki varisler bayanlarda görülmektedir. Örümcek ağı şeklindeki kırmızı, ince kılcal damarlar şeklindeki bu varisler dikkate alınmazsa, özellikle aşırı hareketsizlik ya da uzun süreler boyunca ayakta kalma gibi durumlara da bağlı olarak kolayca artabilir, acılı ve ağrılı bir hal alabilirler.
Varislerin oluşumunda genetik özelliklerimizin ciddi derecede rol oynuyor olması yanında, gebelik, yaşın ilerlemesi, kilo artışı, egzersiz yapmamak, damarlarla ilgili bazı hastalıklar ve uzun süre hareketsiz kalma, oturma ya da ayakta kalma gibi faktörler de varis oluşumuna naden olmaktadır. Çoğu zaman bacaklarda ağrı ve ağırlık hissine neden olan varislerin oluşumu hiçbir müdahaleye gerek kalmadan kendiliğinden sonlanmaz, tedavi edilmediği takdirde cilt altında ödem yapabilir, ayrıca ilerleyen durumlarda damar yetmezliğine ve sonrasında da kan dolaşımının ciddi derecede zorlanmasına neden olabilirler.
Vücuttaki arterler vasıtası ile dokulara iletilen kan, dokular tarafından kullanıldıktan sonra venler vasıtası ile tekrar kalbe gönderilir. Venler kanı tekrar kalbe taşırken, yerçekimine karşı hareket ederler. Başta yaşımızın ilerlemesine bağlı olarak elastikiyetini kaybeden venler, sertleşir, gerilir ve balonlaşmaya başlar. Böylece kanın kalbe geri iletilmesini sağlayan küçük kapakçıklar tek yönlü pompalama işlemini yapamazlar ve sonuçta kan kalbe gitmesi gerekirken, kapakçıklardan kaçar ve venlerin deforme olmuş çeperini doldurarak girintili, çıkıntılı varis durumuna neden olurlar.
Spor yapmak özellikle bacak kaslarını çalıştıran yüzme ve yürüyüş gibi egzersizler varis oluşumunu önlemede çok önemlidir. Ayrıca varisin konusunda uzman hekimler tarafından tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğu unutulmamalıdır.
Yukarıda da belirtmiş olduğumuz aşırı hareketsizlik, kilo artışı, genetik özellikler, hamilelik, yaşın ilerlemesi gibi faktörlere ek olarak sigara ve alkol kullanımı, karaciğer hastalıkları, fazla güneşlenmek, çok sıcak su ile banyo yapmak da varislere neden olmaktadır. Varis riskini azaltmak için,düzenli egzersiz yapılması, hergün bacakların altına birkaç yastık konularak dinlendirilmesi, bacakların duvara dayanarak havaya kaldırılması ve soğuk su tutularak canlandırılması faydalı olacaktır.
Ayrıca varisleri önlemek açısından,doktor önerisi doğrultusunda uygun basınç değerlerinde varis çorabı da kullanılabilir ve seyahatler esnasında verilen molalarda mutlaka belirli bir süre yürünmesi gerekmektedir.
Günümüzde varis tedavileri hastaneye yatmayı gerektirmeden ayakta yapılabilmektedir. Bu yöntemlerden biri de skleroterapidir. Bu yöntemde kullanılan özel enjektörler sayesinde özellikle orta ve küçük derecedeki varislerin içine solusyon enjekte edilir ve böylece varislerin kapatılması sağlanır. Böylece kan sağlıklı damarlara yönlendirilmiş olur. Problemin derecesine göre 10 seanslık kürler şeklinde uygulama yapılır. Özel enjektörler kullanıldığı için, herhangi bir acı hissedilmez. Skleroterapinin iyi netice vermesi için, bandajlama yöntemine özenle uyulması ve seans sonlarında 30 dakika kadar yürüyüş yapılması son derece önemlidir.
Bu testi yapın ve kendinizi tanıyın
Bu testi yapın ve kendinizi tanıyın
Davranışlarınıza bakın kendinizi tanımak istermisiniz. İnsanlar sizin hakkınızda sandığınızdan farklı izlenimlere sahip olabilir. Gerçekten nasıl algılandığınızı siz de bilmek istemez misiniz? Bu teste 10 dakikanızı ayırın...
1) Çok kalabalık bir lokantada, sipariş vermek için bekliyorsunuz. Fakat garson sizi 15 dakikadır görmüyor.
a) Garsona seslenerek el sallar, dikkatini çekmeye çalışırsınız.
b) Bir daha yanınızdan geçtiğinde nazikçe gülümser ve kibarca artık sipariş vermek istediğinizi söylersiniz.
c) Beklemeye devam edersiniz. Nasıl olsa bir ara sizi görüp gelecektir.
2) Haksızlık...
a) ... sert bir biçimde cezalandırılmalıdır.
b) ... değiştirilemez, en mantıklısı göz yummaktır.
c) ... karşısında elinizden hiçbir şey gelmez.
3) Çok keyifsiz bir gününüzdesiniz...
a) Sinirinizi gizlemeye çalışmaz, neye sinirlendiyseniz belli edersiniz. Böylece keyfiniz tekrar yerine gelir.
b) Sıkıntınızı sadece yakın arkadaşlarınızla paylaşırsınız. Neşeli halinize geri dönmeniz biraz uzun sürebilir.
c) Kendi kendinizi dinler, keyfinizi kaçıranın ne olduğunu çözersiniz. Keyfiniz zaten çok çabuk yerine gelir.
4) En samimi kız arkadaşınız kuaförde saçlarını yaptırmış, fakat çok kötü görünüyor. Ona ne dersiniz?
a) ‘Kuaföre mi gittin? Çok hoş olmuş’ diyerek arkadaşınızın moralini bozmamaya çalışırsınız nasılsa olan olmuştur.
b) ‘Hala en yakın arkadaşımsın’ diyerek, hoş bir şekilde beğenmediğinizi anlatırsınız.
c) ‘Eski saçların daha güzeldi’ diyip net bir şekilde beğenmediğinizi ona söylersiniz.
5) Dostane ama sizi sürekli lafa tutan komşunuz, çok aceleniz varken size merdivenlerde rastlarsa...
a) Onu sabırla dinler, lafını kesmezsiniz. Elbet bir ara diyecekleri bitecektir.
b) Kibarca çok aceleniz olduğunu söyler, hızlı adımlarla uzaklaşırsınız.
c) Konuşmayı çabucak bitirmesi için kestirme laflarla cevap verir, sizi lafa tutup engellediğini tavırlarınızla belli edersiniz.
6) Kayınvalideniz yaş gününüzde size çok zevksiz bir kazak hediye etti...
a) Mutlaka teşekkür edersiniz, ama kazağınız dolabınızın en alt çekmecesinde yerini alır.
b) Hemen içine bakıp, değiştirme kartı olup olmadığını kontrol edersiniz.
c) Kayınvalidenizin sizin zevkinizi hala anlamamış olması canınızı sıkar ve gecenin ilerleyen saatlerinde bunu kendinize dert edersiniz.
7) Mutfakta başarılı olmamanıza karşın kek yaptınız...
a) Kimse yaptığım kek hakkında yorum yapmaz.
b) Gülümseyerek inatla insanların kekimi nasıl bulduklarını sorarım.
c) İkram etmeden önce keki denemek için yaptığımı mutlaka söylerim ve yanında pastaneden aldığım kurabiyeleri de koyarım.
8) Bir lokantaya giriyorsunuz ve yanınızdaki çiftin insanlara bakarak fısır fısır konuştuklarını fark ediyorsunuz...
a) Sinir olurum, başkaları hakkında böyle alenen konuşan insanlardan hiç hoşlanmam.
b) Bir şey düşünmem!
c) Çok şeker bir çift olduklarını ve birbirlerini yeni tanıyan heyecanlı aşıklar olduklarını düşünürüm.
9) Sabah koşu yaparken, sizden çok daha genç olan iş arkadaşınızla karşılaşıyorsunuz ve o gülümseyerek sizi hızlıca geçiyor.
a) Kalan tüm gücünüzü toplar siz de onu geçersiniz.
b) Siz de ona nazikçe gülümsersiniz, sporda hızlı olması sizden daha formda ve daha ince olduğunu göstermez.
c) Temponuzu hiç bozmazsınız, yavaş olmak hiç sorun değilmiş gibi davranırsınız.
10) Girdiğiniz mağazada tatlı dilli bir tezgahtar size çok yüksek fiyatlı bir pantolonu satmaya uğraşıyor.
a) ‘Bir daha bu dünyaya ne zaman geleceğim’ diye düşünür, pantolonu tereddüt etmeden alırsınız.
b) Paranıza kıyamaz ve mağazadan çıkarsınız.
c) Tezgahtara tekrar düşüneceğinizi söyler, evinizin yolunu tutarsınız
11) Patavatsızlık yapıp, birilerini kırdığınız oluyor mu?
a) Elbette çok sık oluyor.
b) Hayır asla kırmam çok dikkatli davranırım.
c) Nadiren olur ama bunu asla kasten yapmam.
12) İnsanlara iltifat etmeyi sever misiniz?
a) İltifat etmesini de almasını da çok severim.
b) Eğer gerçekten öyle düşünüyorsam söylerim, iltifat olsun diye değil.
c) Evet ara sıra iltifat ederim, herkes biraz övgü duymak ister.
Soru-yanıt puanları
a b c
1 ) 5 2 1
2 ) 6 2 1
3 ) 6 3 1
4 ) 1 2 4
5 ) 1 6 3
6 ) 2 5 0
7 ) 1 5 2
8 ) 7 0 3
9 ) 7 3 1
10) 3 6 0
11) 6 2 1
12) 5 3 1
Toplam puanınız: .........
Ve işte test sonuçları: Bakalım insanlar sizi nasıl buluyor?
9-25 puan arası
Kesinlikle çevrenizle çok uyumlu birisiniz. İnsanlarla rahat iletişim kurmak, yanlarında kendinizi huzurlu hissetmek sizin için son derece önemli.
Dikkat etmeniz gerekenler: Tüm gücünüzü insanlara ayırmayın, kendinizle ilgilenmek için de zaman yaratın. Seveceğiniz bir kitap, güzel köpüklü bir banyo ya da doğayla baş başa bir yürüyüş. Tüm bunlar biraz rahatlayıp kendinizle baş başa kalmanızı sağlayacaktır.
26-46 puan arası
Sempatik bir görüntünün, tüm kapıları açan bir anahtar olduğunun farkındasınız. Çevrenizle ilişkilerinizde kendinize fazlasıyla güveniyorsunuz ve beceriklisiniz.
Dikkat etmeniz gerekenler: Düzgün davranmaya o kadar uğraşıyorsunuz ki, içinizdeki ‘ben’ bir türlü dışa çıkamıyor. Ara sıra taşkınlıktan çekinmeyin. İçinizdeki ‘ben’i dışarıya çıkarın, gerçekten neyi arzuluyorsanız onu yapın ve herkes sizi daha az sevecek diye endişelenmeyin.
47-68 puan arası
İçiniz dışınız bir. Hiç kimse görüş ve düşünceleriniz konusunda ikilemde kalmıyor. Zaten siz de ikilemde kalmayı, kimsenin işi ikircikli bırakmasını istemiyorsunuz.
Dikkat etmeniz gerekenler: Ara sıra zayıf yönünüzü göstermenin bir zararı dokunmaz. Ara sıra çekilin bir kenara ve kendinize biraz soluk aldırın. Hem böylece başkaları siz olmadan da bir şeyler yapmaya çalışacaktır.
Modaya esir olmayın, terziye gidin
Moda her mevsim değişir. Ve size beğenme şansı bırakmaz çünkü moda olanın dışında renk ve tarzda kıyafetleri mağazalarda bulmanız mümkün değil. Ama terziler öyle mi? Kendinize has imajın doğru adresi orasıdır aslında.
Her kadının kendi tarzını oluşturabileceğini belirten tasarımcı Reyhan Yazıcı, kumaş alıp diktirmeyi öneriyor.
Dünya giyim modası her mevsim değişiyor. Geçen yıl çok beğenerek aldığınız kıyafet hiç yıpranmadığı halde bu sene eski sayılıyor. Tekstil sektörünün en büyük tüketici kitlesi olan kadınlar, süslenme ve güzel görünme güdüsüyle yenilikleri takip etmeye çalışırken aslında modanın esiri olup birbirleriyle aynı şeyleri giymekten kurtulamıyor. Büyük bir şehrin ana caddesinde yürürken aynı eteği ve ceketi giyen onlarca kadınla karşılaşmak mümkün. “Moda öyle bir şey ki, asla giyemem dediğiniz şeyler normal gelmeye başlar ve satın alıp giyersiniz.” diyen tasarımcı Reyhan Yazıcı, modanın esiri olmak istemeyenlere adres olarak mahalle terzilerini gösteriyor. Her kadının kendi bedenine ve hayat anlayışına uygun bir tarz oluşturabileceğini ifade eden Yazıcı, kişinin moda olanı değil, kendine yakışanı tercih etmesi gerektiğini söylüyor.
Modaya alet olmadan istediğini giyen kişi sayısının çok az olduğunu belirten Yazıcı şöyle konuşuyor: “Çünkü insanlar istediklerini bulamıyor. Mağazalarda sadece o senenin modası var. En başta abes gelen bir kıyafeti birçok insanda gördükçe normal geliyor ve alıyorsun. Ertesi sene ‘bunu nasıl giymişim’ diyebilirsin. Çünkü üreticilerin amacı insanları tüketime yönlendirip mallarını satmak. Vitrinlerden bıkan insanlara mahalle terzilerine kıyafet diktirmeyi öneriyorum. Artık seri üretimden kurtulmamız lazım çünkü biz tek tip fabrikasyon insanlar değiliz. Her birimiz farklıyız ve her insana yakışan kıyafet farklıdır. O kadar güzel kumaşlar satılıyor ki, uygun bir fiyata alıp, vitrindeki 100 liralık ceketi terzide 50 liraya mal edebilirsiniz. Hem de bedeninize uygun ve özel olur. İnsan kendini tanırsa kıyafetlerini de tasarlayabilir. Fatih’te Çarşamba Pazarı’nda, Kadıköy’de Cuma Pazarı’nda, Sultanhamam’da, Unkapanı’nda sezonun en iyi kumaşları çok ucuza bulunabilir.”
Dünya tekstil sektörüne büyük sanayiciler ve modacılar yön veriyor. Ünlü modacılar, büyük kumaş ve iplik üreticileri, petro kimya üreticileri gibi her kesimden üç-beş kişinin katıldığı gruplar her yıl bir araya gelip gelecek sezonların modasını belirliyor. Sanayicilerin elindeki stoklar, en çok beğenilen renkler, insanların ihtiyaç ve beğenilerinin hangi yöne kaydığı rapor ediliyor. Bunlara göre koleksiyon çıkarılıyor. Yeni kumaşlar ve yan sanayii malzemeleri üretiliyor. Ünlü modacıların ve tekstilcilerin düzenlediği defilelerle daha küçük tekstilcilere modanın mesajı veriliyor. Reyhan Yazıcı, sektörün zaman içinde değişen ihtiyaçları da göz önüne aldığını belirtiyor. Yazıcı, “Tüketicinin bundan sonra talep edeceği şey öngörülerek üretim yapılır ve vakti gelince sunulur. İhtiyaç oluştuğu gün sunmaya kalkarsanız yetişemezsiniz. Tüm dünyada trendler, aksesuarlar, kostümle alâkalı düğmeye varıncaya kadar her şeye 2-3 bazen 5 sene önceden karar verilir.” diyor.
Kim, nasıl giyinmeli?
Yazıcı’ya göre, kısa boylu kadınlar kısa etek giymemeli. Düz renkli pantolon veya etek giymeli. Baştan aşağı tek kıyafet giyerlerse daha uzun görünürler. Bol, dökümlü ve çok katlı şeyler de giymemeliler. Şişmanlar asimetrik kıyafet giymeli. Çizgili kıyafetleri tercih etmeli. Boyuna çizgi yerine çapraz inen çizgi daha zayıf gösterir. Çizgiler iki taraftan gelip ortada birleşebilir. Etekleri aşırı bol olmamalı. Bedenne oturan dar badi giymemeli. Ceketler pardösü gibi daha uzun, zayıf gösterecek kıyafetler şişmanlar için daha makbûldür. Diz altı uzun ceket de iyi görünür. Şişmanlar omuzdan kuplu kıyafet yerine göğüs kuplu kıyafetler giymeli. Baseni geniş kadınların daha bol bluz giymesi gerekir. Bu şekilde basenler şişman görünmez. Basenli hanımlar, kenarlarında 5 santimlik yırtmaç olan ceket ve hırkaları tercih etmeli. Bol kıyafeti, uzun boylu yapılı kadınlar giymeli. Çok zayıf kadınlar da bol giymemeli. Bedene orantılı bol veya dar olmalı. Boynu kısa olan kadınlar eşarplarını önden ‘V’ şeklinde bağlamalı. Boyunu çok sıkan başörtüsü tarzı hoş görünmez. Çok geniş omuzlu insanlar vatka kullanmamalı. Reglan kol denilen kolun boyuna uzanan tarzında kıyafet giymemeli. Çok büyük göğüslü hanımlar uygun bir bluzun üzerine hırka, yelek veya gömlek giyip önünü açmalı. Sırtı geniş hanımların kıyafetinde ortadan dikiş olmalı. Dikiş genişliği böler. Küçük desenli kıyafetleri şişman hanımlar, büyük desenli kıyafetleri zayıf hanımlar tercih etmeli. Uzun boylu zayıf bir hanım büyük desenli giyebilir. Omuzu geniş hanımlar başörtülerini çok büyük salmamalı. Biraz daha toplu olabilir.
Bu kış kaftan tarzı ve bol nakışlı kıyafetler moda
“Önümüzdeki kış kaftan tarzı kıyafetler moda olacak. Türk hanımlarının vücut yapılarına ve kültürlerine uygun bir tarz bu. Vitrindeki pahalı ürünleri almak yerine şimdiden döşemecilerdeki kendinden dokulu kumaşları alıp çok güzel ceketler diktirilebilir. Pullu süslü tarzlar devam edecek. Dantel yerine güpür, baskı yerine nakış var. Bluzlarda, ceketlerde hatta eşarplarda nakış var. Taşlar da çok hakim olacak. Doğu Bloku ülkelerin giyim tarzı çok süslüdür. Onların tarzı Türkiye’de de hakim olmaya başladı. Kış sezonunda kiremitle turuncu arası renkler hakim. Kahverenginin her tonu, haki, yeşil çok fazla görülecek. Pembenin gül kurusu ile lila arasındaki tonları var. Kumaş desenlerine biraz daha etnik hava hakim. Daha düz renkli; ama kendinden dokulu kumaşlar var.”
Kocanızı Romeo'ya dönüştürün
Kadınlar sık sık, eşlerinin ciddi bir ilişkiye girdikten ya da evlendikten sonra değiştiğinden şikayet eder.
Kur yapma döneminde tam bir prens hatta Romeo gibi davranan erkek evlenince birden kurbağaya döner...
Aşk dolu sözler, romantik yemekler bitmiştir, TV başından kalkmaz, konuşmaz, eskiden gözününüzün içine bakan adam, sizi artık görmez olur. Peki ne yapmalı da onu tekrar prense çevirmeli. İşte formüller:
Bir araştırmaya göre, kadınların yüzde 22'si ilişkileriyle ilgili şöyle düşünüyor: "Gün geçtikçe birbirimizle daha az konuşur hale geldik. Artık benimle hiç ilgilenmiyor..." Oysa erkekler, aşık oldukları ilk günlerde genellikle gerçek bir beyefendi gibi davranırlar. Aşkını ispatlayan küçük sürprizler yapar, eve ya bir çiçek ya da sizi akşam yemeği için restorana götürme teklifiyle gelirler. Bunlarla yetinmeyip, mutfakta bile size yardım ederler. Ancak evlilik ilerledikçe her şey değişmeye başlar. Eşiniz her geçen gün eve biraz daha geç gelir ve akşamları, hatta hafta sonları sürekli TV karşısında oturmayı tercih eder.
Neden değişiyorlar?
Eşinize, artık eskisi gibi olmadığını söylediğinizde, mutlaka "Ama benim de kafamı dinlemeye ihtiyacım var" der. Üstelik bir de sizden hizmet bekler: "Sevgilim, biraz fındık getirsene. Canım bir bardak su versene..." ve sonunda hayalinizdeki prens, yorgun bir kurbağaya dönüşür. Alman psikolog Michael Thiel, buna hiç şaşırmıyor:
"Kadınlar sık sık, erkeklerin ciddi bir ilişkiye girdikten sonra garip bir değişim yaşadıklarından yakınıyor. Çünkü erkekler kur yapma döneminde tek bir hedefe kilitleniyor: Genlerini yeni kuşağa aktarabilmek için dişiyi kazanmak! Bunun temelinde de biyolojik bir motivasyon yatıyor. Kadın ise bu davranışı, erkeğin duyduğu sevginin göstergesi olarak yorumluyor ve hep öyle kalmasını istiyor. Erkek ise kadına egemen olduktan sonra, başka bir program işlemeye başlıyor. Sadece 'sorumlu aile reisi' görevini üstleniyor ve onun dışındaki her şeyi görmezden geliyor."
Bu taktikleri kullanın
Sevgili eşinizi o çok sevdiği koltuğundan uzaklaştırmak aslında hiç de kolay değil. Ama Thiel, bu zor görev için 3 'harekete geçirme' taktiği öneriyor:
1) Televizyonunuzun arıza yapmasını sağlayabilirsiniz. Bunun için bir televizyon tamircisinden yardım isteyin. Belki o zaman eşiniz, sizinle birlikte sinemaya gitmeyi ya da bir bisiklet turuna çıkmayı kabul eder.
2) Göğsüne tabancayı dayayın, tabii ki mecazi anlamda. Ona, televizyonu kapatmasını yoksa tek başınıza dışarı çıkacağınızı söyleyin.
3) Çekici iç çamaşırı ya da yaratıcı fantezilerle, o eski baştan çıkarma taktiğini uygulayın. Belki de bu şekilde oturduğu yerden kalkar.
Tabii bütün bunların yanı sıra daha kalıcı çözümlere de başvurabilirsiniz. Ancak bunun için kadının, erkeğe odaklı ilgisini başka alanlara yönlendirmesi gerekiyor.
Kendinizi ağırdan satın
Kadın, dişiyle tırnağıyla kendini eşine ve evliliğine adarsa, erkek haklı olarak, ilişki için hiçbir çaba göstermek zorunda olmadığını düşünür. Kendini çok güvende hisseder ve ilgisiz davranır. Kadınlar kendilerini biraz geri çekmeli ve arada sırada kız arkadaşlarıyla da vakit geçirmeli.
Onunla konuşun
Soğuk algınlığı geçiren ilişkiler için en iyi ilaç, daha iyi bir 'iletişim'. Sadece bir şeylerin değişmesini ümit ederek beklemeyin. Sizi rahatsız eden şeyleri ve isteklerinizi kesin ve net bir dille ona anlatın.
Asla söylenmeyin, erkekler bunu kaldıramaz Bu konuda önemli olan, vereceğiniz mesajların 'ben'li cümlelerden oluşmamasına dikkat etmek. "Hep televizyonun karşısında oturuyorsun" demek yerine, "Birlikte fazla vakit geçiremediğimiz için üzülüyorum. Seninle dansa gitmeyi çok özledim" diyebilirsiniz. Sözlerinizi bu şekilde ifade ederseniz, eşiniz bunları 'söylenme'olarak algılamayacaktır. Üstelik kendine saldırılmış olarak da hissetmez ve davranışını yeniden gözden geçirmeyi kabul eder.
Onu bol bol övün
Ne yazık ki kadın ve erkek, olayları hep farklı şekillerde yorumlar. Örneğin, sabahleyin özenerek yatağını yapan bir erkek, bunun kendisi için bir artı puan olduğunu düşünürken, bu arada alışverişe gidip gelmiş, evi temizlemiş ve bulaşığı yıkamış olan kadın "Nihayet o da bir şeyler yapıyor" diye aklından geçirir. Erkek, yaptığı şeyle gurur duyarken, kadın bunu zorunluluk olarak görür. Bu durumda orta noktayı bulmak gerekiyor, örneğin; erkek spor programını izlemek yerine bulaşık yıkıyorsa, sıkı bir övgüyü hak ediyor demektir. Deneyin, etkisini mutlaka gösterecektir.
Annesi gibi davranmayın
Erkekler kendileriyle ilgilenilmesinden hoşlanırlar. Ancak, olayı abartmayın. Onu şımartmaktan vazgeçin. Ne de olsa onun annesi değilsiniz. Atıştırmak için istediği şeyi, mutfağa gidip kendisi de getirebilir. Hem de bu arada biraz hareket etmiş olur. Her dediğini yapmaya kalkmayın.
veya boşverın romeo yu fılan, tarkan mustafa sandal tarzında bırını bulun romeo yabancı turkce bılmez zaten donuşturup ne yapacaksınız 
Kadinlari Anlamak Zor !!!
Kadınları Anlamak Zor
Öperseniz beyefendi degilsinizdir,
Öpmezseniz adam degilsiniz.
Iltifat edersiniz yalan der
Etmezseniz birakir gider.
Her istegine evet derseniz karaktersiz olursunuz
Karsi çikarsaniz anlayissiz.
Çok yanina giderseniz sıkıldım der
Az giderseniz küser.
Iyi giyinirseniz çapkinsin der
Dikkat etmezseniz zevksizlikle suçlar.
Kiskanirsiniz huyun kötü der
Kiskanmazsiniz sevmiyorsun der.
Siz bir dakika geç kalin kiyamet kopar
Kendisi bir saat gecikirse bunda ne var.
Arkadasinizla bulusursunuz adi ihmal olur
O bulusur "Bizim kizlar" olur.
Siz baska kadina bakacak olsaniz gözleriniz oyulur
Baska bir adam ona baktiginda adi hayranlik konur.
Konustugunuz anda dinlemenizi ister
Dinlediginiz anda "Neden konus muyorsun?" der
Kisacasi...
Sade ama çok karisik.
Zayif gibi ama çok güçlü.
Akil karistiran ama hayranlik uyandiran.
Insani çildirtan ama mükemmel!
Çok güzelse nadiren sadiktir.
Çok sadiksa da nadiren güzel.
neden acaba
ben etrafımdaki tüm kızlara sordum burdada sormak istiyorum
1-niye mini etek giyersiniz? rahat etmek için olduğunu sanmıyorum çünkü çekiştirmekten kollarınız yorulur
2-niye dekolte bırakırsınız
ben bunları soruyorum gözlemlerime göre erkekler istesede istemesede bakıor dekolteye fln ama kadın sonra kızıyor benimki sadece merak eğer bu insanın merakını giderirseniz teşekkür ederim nedenini bilirsem ona göre davranırım.teşekkürler

selilütleriniz dert olmasın
Selüloitlerden kurtulmak için tuzu azaltın, bol su için
Baldırlarınızı ya da bacaklarınızı sıktığınızda derinizde portakal kabuğu görünümü oluşuyorsa, sizde de selüloit var demektir.
Gerek kan dolaşımının düzensizliğinden gerekse hormonal nedenlerden ve beslenmeden dolayı, bu sorun her kadında görülür.
Kuşkusuz, yeteri kadar spor yapmamak da selüloit oluşumunu hızlandırır.
Selüloitli bölgelerdeki kan dolaşımını hızlandırmak için soğuk duş masajı yapın.
Bunun için duşunuzun süzgecini çıkarın ve suyu sonuna kadar açın. Basınçlı soğuk suyu sağ ayağınızın topuk kısmından
başlayarak baldırınıza ve oradan da kürekkemiğinize doğru tutun. Sonra omurganızın sağ tarafından başlayarak baldırınızın iç tarafına,
oradan da topuğunuza kadar indirin. Aynı uygulamayı sol tarafınız için de yapın. Bu işlemi ikişer kez tekrarlayın, işlem bitince kurulanmayın.
Üstünüzde kalan suyu selüloitlerin yoğun olduğu bölgelerde sıvazlayarak akıtın.
Ardından sizi sıcak tutacak bir giysiyle 10 dakikalık bir yürüyüş yapın.
Selüloit oluşumunu engellemek için düzenli beslenmek gerekir. Bir diyetisyen kontrolünde yapılmayan rejimler
ve sık sık kilo alıp vermek de selüloit oluşumunu hızlandırıyor. Taze meyve ve sebze, özellikle kivi, limon, yulaf, bezelye, fasulye ve
mercimek yiyerek cildinizin daha gergin bir yapıya sahip olmasını sağlayabilirsiniz. Beyaz ve kırmızı turp, maydanoz ve kereviz ise
vücudun fazla suyu atmasını sağlar. Şeker, alkol, sigara, koyu çay, kahve, kola, çikolata ve
kızartmalardan ise kesinlikle uzak durmanız gerekiyor.
Selüloidi yok etmek için bol bol su için. Susuzluk, sağlığımızı olumsuz yönde etkilediği gibi, selüloit oluşumunu da hızlandırıyor.
Fazla tuz tüketimi, problemli bölgelere daha fazla sıvı pompalanmasını sağlar. Bu da selüloit oluşumunu hızlandırır.
Bu nedenle mümkün olduğu kadar az tuz tüketmeye çalışın. Hazır gıdalardaki gizli tuza karşı da dikkatli olmalısınız.
2 avuç dolusu sarmaşık yaprakları ile 1 avuç kırlangıç otunu yirmi dakika süreyle suda kaynatın.
Süzerek elde ettiğiniz posaya, yeterince yulaf unu karıştırarak lapa kıvamına gelinceye kadar 2 çorba kaşığı susam yağı ile yoğurun.
Hazırladığınız lapayı, temiz bir beze yayarak hastalıklı bölgeye koyun. 1 avuç kayın ağacının kabuklarını bir saat süreyle suda kaynatın.
Süzerek elde ettiğiniz sıvıyı bir kaba doldurarak dinlendirin. Bu sıvıdan, tedavi süresince vücudun selüloitli bölgelerine iki saatte bir kompres yapın.
Ayrıca ısıtılan bu sıvı ile her gün banyo yapılabilir.
İyileşmek elinizde
Ondan kendi isteğinizle ayrıldınız. Nihayet özlemini çektiğiniz özgürlüğe kavuştunuz. Ama nedense hiç mutlu değilsiniz! Peki ne yapacaksınız?.
Uzun yıllar zorla sürdürülen ilişkinizi yeni bitirdiniz. Oh, artık özgürsünüz... Nihayet istediğinizi giyebilir, istediğiniz zaman istediğiniz yere gidebilir, kısacası kendi hayatınızı yaşayabilirsiniz. Ama o da ne? Mutlu olmanız gerekirken, hiç de öyle değilsiniz. Hatta mutsuz bile sayılabilirsiniz. Çünkü yalnızlık çekiyorsunuz. Yeni bitmiş ilişkinin ardından boşluğa düşmeniz, kendinizi kötü hissetmeniz gayet normal. Ama iyi hissetmek de sizin elinizde. Peki, bunu nasıl yapacaksınız? İşte, öneriler:
* ARAMAYIN: İki kadeh şarap, romantik bir şarkı ve gözyaşları! Kendinizi, onun numarasını çevirirken buluyorsunuz; "Sadece, nasılsın diye merak ettim!" diyecek olsanız bile ayrıldığınız kişiyi sakın aramayın! Zayıf anlarınıza karşı bir önlem: Telefon numarasını kayıtlarınızdan silin!
* İYİ BESLENİN: Yalnız yaşayanların düştüğü en büyük tuzaklardan biri, kendilerine kötü bakmaları. Konserve yemekler, tavada yenen yumurtalar ve temizlenmeyi bekleyen bir mutfak! Kendinize saygınızı yitirmeden önce, mutfağınızı adam edin. Arada bir kendinize bir ziyafet çekin. Biraz vaktinizi alsa da, kendinize şık bir sofra hazırlayın.
* DOST ŞART: Arada bir 'kanka'larınızla buluşup, eğlenin. Onlarla sohbet edin, ağlayın, gülün, hayatın tadını çıkartın. Bu zorlu dönemde kız arkadaşlarınız da sizin en büyük desteğiniz olacak.
* GÜNLÜK TUTUN: Günlük tutmak, hissedilenleri yazmak, duygularınız hakkında size bilgi verir. Arada bir karıştırıp, eski yazdıklarınızı okuyarak, o günkü üzüntülerinizin ne kadar yersiz olduğunu görebilirsiniz.
* UMUTLU OLUN: Yapılan araştırmalar erkeklerin mutsuz, dolayısıyla neşesiz kadınlardan "kaçtıklarını" ortaya koyuyor. Geleceğe umutla ve mutlulukla bakın. Tabii ki öncelikle kendiniz için. Çünkü unutmayın, nasıl hissediyor, kendinizi nasıl ifade ediyorsanız öylesinizdir!
Kadınlarda gözlemlediğim bir özellik
Evet arkadaşlar bayanlara karşı bir kaç özellik daha belirledim.Hatta deney aşamasını bile geçip kesin yargılara vardım(Genel olarak)
Farkettiğim önemli özelliklerden bir tanesi şudur.Küçüklük çağını atlatmış bütün bayanlar yani olgun bir birey olan kişiler yolda,evde, mağazada hiç farketmez yanından geçen bir bayan gördüğü anda yürürse durur ve tüm dikkatiyle onu baştan aşağıya süzer her şeyine bakar.Giyimine ayakkabısına saçına özellikle yürürken dönüp arkasına bu özellikleri bende büyük bir hayret uyandırmıştır.
Bir keresinde böyle bir kişiyi gördüğümde neden bu kadar dikkatli bakıyorsun diye içimden sormak geldi ama ters bir cevap alacağımı düşünerek sormaktan vazgeçtim.Bende sorumun cevabını burada bulabilirim umuduyla buraya sizlere yazdım.
Bundan daha önemli bir özellik daha farkettim ama şu an gitmem lazım aynıu başlığa daha sonra farkettiğim diğer özelliklerini yazmaya çalışacağım.
Esen kalın.
Sevdiğinize sarılın ömrünüz uzasın
Sevdiğinize sarılın ömrünüz uzasın
Sarılmak samimi bir tavırla sevginizi göstermenin en güzel yollarından biri. Ancak sarılmanın bundan başka marifetleri de var. Bilimsel istatistikler sarılmanın ömrü uzattığını gösteriyor:
ABD'nin Kuzey Carolina Üniversitesiyapılan araştırmaya göre, sarılıp kucaklaşmak ömrü uzatıyor. Sarılma sırasında vücutta salgılanan kimyasallar, kan basıncının düşmesine sebep oluyor ve kalp atışlarını düzenliyor, aynı zamanda kandaki "okstakin" seviyesini artırarak stresi engelliyor. Ayrıca düzenli, sevgi dolu bir ilişkideki kucaklaşmanın, içten olmayan kucaklaşmalardan çok daha etkili olduğunu belirtiyorlar
Sezaryen yerine suda doğum önerisi
ABD’li kadın doğum uzmanı Barbara Harper, anne adaylarına öncelikle normal doğumu, bunu tercih etmemeleri durumunda sezaryen yerine suda doğumu önerdi.
Suyun kadının doğum sırasında rahatlamasını sağladığını, ağrılarını hafiflettiğini belirten Barbara Harper, “Kadın, suya girdiğinde ağırlığının yüzde 75’ini kaybediyor ve bütün ağırlık, bel, bacak ve vajinaya yoğunlaşıyor. Doğum sonrasında da çok rahat şekilde ayağa kalkıp hareket edebiliyor.” dedi.
Barbara Harper, Anadolu Sağlık Merkezi John Hopkins Hastanesi’nde düzenlenen “Suda Doğum” konulu konferans öncesinde yaptığı açıklamada, sezaryenin anne ve bebeğe yönelik tıbbi operasyon olduğunu ve risklerinin bulunduğunu söyledi. Sezaryenle doğumun son yıllarda artış göstermesinin en büyük nedeninin, anne adayının duyduğu korku olduğunu ifade eden Harper, “Korku, kadını anesteziyle doğum yapmaya itiyor. Bu konuda doktorların tutumu da çok önemli. Ağrısız doğum için anestezi öneriliyor, ancak sonrası hiç hesap edilmiyor” dedi.
En iyi tercihin normal doğum olduğunu savunan ve hastalara öncelikle bunu önerdiklerini belirten Harper, şunları kaydetti:
“Biz önce normal doğumu, şayet bu tercih edilmeyecekse suda doğum yapılmasını savunuyoruz. Su kadının doğum sırasında rahatlamasını sağlıyor, ağrılarını hafifletiyor. Annenin, doğum sırasında kontrolü elinde tutmasını sağlıyor. Kadın, suya girdiğinde ağırlığının yüzde 75’ini kaybediyor ve bütün ağırlık, bel, bacak ve vajinaya yoğunlaşıyor. Doğum sonrasında da çok rahat şekilde ayağa kalkıp hareket edebiliyor.”
SUDA DOĞUMUN RİSKLERİ
Harper, “suda doğumun olumsuz etkileri ve riski olup olmadığı” yönündeki soru üzerine, şunları söyledi:
“Bilim adamları, bilimsel verilere henüz ulaşılmadığı gerekçesiyle suda doğumun faydaları üzerine net bir açıklamada bulunmuyor. Bu, tamamen tıbbi bir etik ve bekleme kaynaklı. Risklerden biri, çocuğun doğduktan sonra kafasını küvete çarpması. Bu riske karşın bebeğin kafası çıkar çıkmaz tutuluyor. Su yutma riskine karşı da bebek bir saniye içinde sudan çıkarılıyor. Bugüne kadar gerek Avrupa gerekse ABD’de binlerce suda doğum gerçekleşti. Sadece bir yerde, bebeğin ölümüyle sonuçlanan üzücü bir olay yaşandı.”
Harper, uzmanların birçoğunun “bebeğin suda bilerek nefes almadığını, bunun içgüdüsel bir olay olduğunu” savunduğunu da kaydetti.
Saçlarınızın canlı ve sağlıklı olması
Saç dökülmesi mevsim geçişlerinde en sık rastlanan sağlık problemlerinin başında geliyor. Bu dönemde yapılan şok diyetler ve bu diyetlerin yol açtığı kansızlık saçların güçsüzleşmesiyle birlikte hızla dökülmesine neden oluyor. Protein ağırlıklı beslenme, sigara ve alkol kullanımını azaltmak saç sağlığını olumlu yönde etkilerken yoğun sigara kullanımı saçların erken beyazlamasına yol açıyor.
Hangi besinler saç sağlığını doğrudan etkiliyor?
Saç sağlığını korumanın yolunun düzenli ve dengeli beslenmekten geçtiğini belirten Memorial Hastanesi Dermatoloji Bölümü'nden Uzman Doktor Ayfer Bankaoğlu şöyle devam etti: "Son yıllarda fast-food tarzı beslenme alışkanlıklarının hızla arttığını görüyoruz. Bu tarz dengesiz ve düzensiz beslenme alışkanlıklarının saç sağlığı üzerindeki zararları her geçen gün artıyor. Sağlıklı ve dökülmeyen saçlar istiyorsanız beslenmenizde protein, çinko, B 12 vitaminleri, folik asit ve bakır eksikliği olmamasına özen göstermeniz gerekiyor. Bu besinlerin eksikliği saç sağlığınızı olumsuz yönde etkiliyor."
Şok diyetler saç dökülmesine neden oluyor!
Şok diyetlerin; hızla dökülen, cansız çabuk kırılan saçlara neden olduğunu belirten Uzm. Dr. Bankaoğlu dengeli ve uzun süreli verilen kilo kaybının saç sağlığını da olumlu yönde etkilediğini belirtti. Bankaoğlu şöyle devam etti: "Kullandığınız şampuanlar ve bakım ürünlerinin saçlarımıza ne kadar etkisi olduğunun önemi yoktur. Çünkü saç köklerinden ve kan yoluyla beslenir. Yani saçlarımızı sadece yediklerimiz besler. Bu nedenle saçlarımızın sağlıklı kalabilmesi için önemli olan yeterli ve dengeli bir beslenmektir. Ağır ve bilinçsizce zayıflamak için yapılan diyet sonrasında saçlar beslenemeyeceği için ciddi saç kayıpları oluşabilir. Bu kayıpların tedavisi de zaman alan bir süreçtir. Çünkü ağır diyet sonrası kansızlık dediğimiz Anemi (demir eksikliği anemisi) görülebilir. Bütün besin ve vitaminlerin eksikliğinin yanı sıra tabloya eklenen demir eksikliği saçın daha yoğun dökülmesine neden olur. Saçlar yeniden kazanılır. Ancak bu tedavinin zaman ve sabır gerektiren uzun bir süreç olduğu unutulmamalıdır."
Sigara kullananların saçları erken beyazlıyor
Düzenli sigara ve alkol kullanımının tüm sağlığı etkilediği gibi saç sağlığını da olumsuz yönde etkilediğinin altını çizen Uzm.Dr. Bankaoğlu şunları söyledi: "Alkol ve sigara kullanımını alışkanlık haline getirmek saçların ölmesine neden oluyor. Özellikle sigara kullananlarda saçların erken beyazladığı saptanmıştır. Ayrıca sigara saçlarda yağlanmaya ve kırılmaya da neden olmaktadır."
Sağlıklı saçlar için ideal beslenme programı
Bilinçsizce yapılan diyetlerden uzak durmalısınız. Eğer diyet yapmak istiyorsanız bunu doktor kontrolünde yapmalısınız. Karbonhidrat ağırlıklı beslenmeden kaçınmalısınız.
Protein ağırlıklı beslenmeye özen göstermelisiniz. Düzenli beslenme alışkanlığını yaşam tarzınız haline getirmelisiniz. Uyku saatlerinizi düzenli ve günlük yaşamınızı aksatmayacak halde ayarlamalısınız. Stresten uzak durmalısınız. Çinko, B12, bakır, folik asit içeren besinleri tüketmelisiniz.
Sigara ve alkol kullanımını alışkanlık haline getirmemelisiniz. Mümkünse ikisinden de uzak durmalısınız.
- Antioksidan yiyeceklere (sebze meyve gibi) sofranızda yer vermelisiniz.
- Fast food tarzı beslenme alışkanlıklarından uzak durmalısınız.
- Uzman kontrolü dışında saç sağlığınız için önerilen ilaçları kullanmamalısınız.
Günde 50-100 adet saç telinin dökülmesi normal sınırlar içerisinde kabul ediliyor. Eğer aşırı miktarda saç kaybı, saçlarda gözle görülen incelme oluşursa en kısa zamanda bir doktora baş vurulması öneriliyor.
Erkekler kadını niye anlamaz?
Erkekler kadını niye anlamaz?
Kadınlar sık sık erkeklerin kendilerini dinlememesinden yakınır. Ancak erkeklerin artık bilimsel bir mazereti var. İngiliz araştırmacılara göre mesele iki cinsin ses frekanslarıyla alakalı. İşte ilginç araştırma.
İngiltere'deki Sheffield Üniversitesi'nde yapılan ve The Daily Mail gazetesinde yer alan çalışma, erkeklerin kadınları neden anlamadığını ortaya koydu. Araştırmaya göre kadınların sesi, erkeklere fazla komplike geliyor. Bunun en önemli nedeni erkek beyninden kaynaklanıyor. Erkekler, kadın sesini beynin müziği algılamayla sorumlu bölgesini kullanarak deşifre etmeye çalışıyor. Ancak diğer erkeklerin sesini daha basit bir mekanizma ile algılıyor. Çalışmayı yürüten Michael Hunter 'Kadınların sesleri, erkekten daha komplike. Çünkü ses tellerinin büyüklüğü ve şekli erkekten farklı. Bu yüzden daha geniş bir frekans aralığına sahipler. Bu ise kadınların sesine doğal bir melodi katıyor' dedi. Bu gelişme aynı zamanda gaipten gelen seslerin neden hep erkek sesi olduğunu da açıklıyor. Uzmanlara göre beyin, bir ses hayal edeceği zaman bunu daha basit yapıya sahip olan erkek sesinden üretiyor.
SÜper Kadin Sendromu
Günümüz kadınınları arasında ‘süper kadın’ sendromu yaşayanların sayısı hiç de az değil. ‘Süper kadın’, en iyi eş, en iyi anne, en iş kadını, en iyi gelin ve daha birçok rolü, aynı anda ‘en iyi’ biçimde yapmak zorunda hissediyor kendini.
International Hospital Psikiyatri Uzmanı Dr. Muzaffer Uyar, toplumun yüklediği ya da kendi üstlendiği rolleri en iyi biçimde yapmaya çalışırken bunalan ‘süper kadın sendromlu’lara, ‘‘Her şeyin en iyisini yapmak zorunda değilsiniz. Bazı misyonları reddedin' önerisinde bulunuyor.
Süper kadın ideal değil
Süper kadın ile ideal kadın arasındaki farkı bilmek gerektiğini belirten Dr. Uyar, ‘‘Süper kadın zorlayıcı bir kadın tipi ama ideal değil. İdeal kadın, kapasitesinin sınırlı olduğunu kabul eden, objektif, kendini üstün ya da agresif olmak zorunda hissetmeyen kadın. En iyi şekilde yapmak değil, yapabildiği kadarını yapmak, içlerinden geldiği gibi davranmak doğru. Hedef ve beklentiler küçültülmeli’’ dedi. Kadınların genellikle ‘bencil' olmayı kendilerine yakıştıramadıklarını belirten Dr. Uyar, ‘‘Kadınlar çok zor ‘hayır' diyor. İstemedikleri zaman uygun dille ‘hayır' demeyi öğrenmeliler’’ dedi.
Sağduyu bir pusula
Kadınların yenildikleri veya yenildiklerini hissettikleri zaman ‘‘ben duygusalım, hassasım’’ demelerini eleştiren Dr. Uyar, ‘‘Aslında kadınların ‘sağduyusu' kuvvetli. Sağduyu kadınların içindeki bir pusula. Kadınlar daha sık sağduyularına başvurmalı. Hiç eğitim almayan kadınlar bile sağduyularıyla çok iyi çocuk yetiştirebiliyor’’ dedi.
Dr. Muzaffer Uyar’dan rahatlatıcı öneriler
Atılgan olun: Toplantılarda söz alın ve soru sorun, sözünüzü kesen kişiye anında tepki gösterin, otorite kabul edilen kişilere görüşlerinizi ifade edin. Erkeklerin fikirlerine karşılık kendi fikirlerinizi savunun.
Güveni pekiştirin: Diğer kişilerin önerileri yerine, kendinizi dinleyerek kesin bir karar alın. Herkesin partnerle olduğu bir eğlenceye yalnız katılmaktan çekinmeyin. Alamadığınız bir hizmeti tekrar talep edin (restoran, mağaza vs).
Kendi ihtiyaçlarınızı önemseyin: Yöndendirilmeye izin vermeksizin, suçluluk hissetmeden kendiniz için doğru olanı yapın, kendi ihtiyaçlarınızı en az diğer insanların ihtiyaçları kadar önemseyin.
Kendinizi rahatlatın: Kendinizi rahatlatmak ve kuvvetlendirmek için her gün kendinize zaman ayırın. Haklı olduğunuzu düşündüğünüz durumlarda özür dilemeyin. Sıkılmadan, çekinmeden ödünç alınan eşyanızı geri isteyin.
Saçlarınızı iyi durulayın
Saçlarınızı iyi durulayın
KADINLARIN çoğu saçlarının kuru, mat ve cansız olmasından yakınır. Ancak bu durumun önüne geçmek için dikkat etmeniz gereken noktalar var; eğer saçlarınız çok kuruysa sadece saç kremiyle yetinmeyip, saçlarınızı nemlendirmek için özel nemlendirici saç maskelerinden faydalanın. Saçlarınızı hiçbir şampuan ya da krem kalıntısı kalmayacak şekilde tamamen durulamaya özen gösterin.
Takıda 'Hitit' modası başladı
Takıda 'Hitit' modası başladı
Çorum'da son zamanlarda vitrinleri süslemeye başlayan el işçiliğiyle yapılan Hitit motifli takılar, büyük ilgi görüyor.
Çorum'da bir kuyumculuk şirketinin yönetim kurulu başkanı olan
Sait Börekçi, AA muhabirine, ''Hitit Uygarlığı Takı Serisi'' adı
altında üretimi yapılan takılara, kadınların büyük ilgi gösterdiğini
söyledi.
Takının salt altından yapılı olmasından öte, bir ruh ve anlam
taşıması gerektiğinden yola çıkarak böyle bir projeyi hayata
geçirdiklerini ifade eden Börekçi, artık kadınların takının maddi
değerinin yanı sıra yüklendiği anlamıyla da yakından ilgilendiğini
belirtti.
''Hitit Uygarlığı Takı Serisi''ni kendi atölyelerinde tamamen el
işçiliği ile ürettiklerini belirten Börekçi, şöyle konuştu:
''Hititlere ait kullanılış açısından iyi olan 11 motifi takı
olarak tasarladık. Tanrıça heykeli, saç tokası, dinsel sancak,
çiftbaşlı kartal, mühür yüzük, akik taşlı kolye, saç iğnesi, geyik
idolü, güneş kursu, kral ve kraliçelerin simge edildiği Hitit
takılarının 7 bin yıl önce kullanıldığını düşünmek insanı asırlar
öncesine sürüklüyor. O günün kadınlarının takı zevkindeki inceliğin
çok yüksek seviyede bulunduğu rahatlıkla anlaşılabiliyor.''
Börekçi, Çorum'da özel tasarımlı standlarda sergilenen takılar
için Almanya ve Yunanistan'dan da sipariş aldıklarını sözlerine
ekledi.
Gardırop düzenleme sanatı
Gardırop düzenleme sanatı
Fazla vakit harcamadan amacınıza uygun biçimde giyinip evden çıkmak için gardırobunuzu çok iyi düzenlemeniz şart. İşte size bu konuda işinize yarayacak birkaç öneri...
Ne kadar geniş bir gardırobu olursa olsun, giyecek bir şeyler bulmak genelde her kadının derdidir. Hele hele bu bahsettiğimiz seçimler, yatağınızın üzerine uçarak kendiliğinden yan yana dizilmiyorlarsa, ne giyeceğinize karar vermek hep gereksiz yere uzun bir zaman alacaktır. Ve de tabii, mükemmel bir dolap düzeniniz yoksa. Bu dolap işi de zordur. Dolap düzenlemek, dolaba sığdırmak gibi işleri hallettiğinizi varsayalım. Yine de her kadının rüyası olan; 1) açınca hem tertipli olacak 2) hep öyle kalacak ve 3) en önemlisi, size kolay seçim yapmanızı sağlamak için tüm hazinenizi göz önüne serecek bir gardırop düzenlemesi yapmak için mimari bir dehaya ihtiyaç vardır. Hani şu eski filmlerde vardı; Audrey Hepburn tiplemeleri rüya gibi bir gardırop odasının içinde döne döne dans eder, hatta aynı anda bir düğmeye basınca elbiselerin sergilendiği raflar yer değiştirirdi.
Tracee Ellis Ross, Diana Ross'un aktris olan kızı, annesinin 60'lardan 80'lere giydiği tüm sahne kostümlerine sahipmiş. Ayrıca kıyafetlere olan aşırı düşkünlüğünden dolayı gardırobunu düşünmek bile istemiyorum. Ama bu kadın kendini dolabına adamış; sahip olduklarını aynı anda görüp takımlayabilmek için hem muhtemelen küçük olmayan evinin bir odasını dolap odası yapmış hem de elinde cetvelle ayakkabılarını milimetrik hesaplarla yerleştirmiş.
Kadınların bu derdine deva olmak için tasarlanan çeşitli ürünlerden de faydalanmış. Size de tavsiye ederim...
Çizme ve botlarınızı boylarına göre ayırın. Ters koyarsanız, topuk yüksekliğini kolayca görebilirsiniz. Gündüz veya gece seçimlerinize yardımcı olacaktır. Hemen alt kata da çantaları bitişik düzen dizerseniz takılmamak daha kolay olur. Metalden bir ayakkabılık mükemmel bir çözüm getirir.
Jean'lerinizi ve aynı tip pantolonlarınızı üst üste katlamak yerine yan yana asın. Böylece hepsinin kesimini ve paça boyunu kolayca görebilirsiniz (Özellikle seneler önce aldıklarını atamayanlardansanız hepsinin tipini hatırlamak işinize gelecektir).
Askılarınızın boyutunu mümkün olduğu kadar küçük tutun ki kendileri fazla yer kaplamadan giysilerinizi sergileyebilsinler. Ayırca bazılarının omuz yerlerini sünger, vatka ile kaplarsanız giyinmeden önce bir de omuzlara ütü yapma derdinden sizi kurtarırlar.
Takılarınızı da göz önünde tutmak ama yer kaybetmemek istiyorsanız içi görünen küçük kutuları üst üste koyabilirsiniz. Aynı formül makyaj malzemeleri için de hoş olur.
Odanızın herhangi bir yerine koyacağınız yürüyen askılık dolabınıza sığmayan ama sık kullandığınız giysileriniz için ayrıca işinize yarayacaktır.
Mum ışığının büyüsü...
Mum ışığının büyüsü
Işıklandırma, kutlama anlarının başrolünü kimseye kaptırmaz. Hele mum ışığı, tek başına bir köşede bile dursa, bir odanın anlamını baştan sona yeniden yazabilir.
Mum, sadece ışık değildir çünkü. Sadece onu görürseniz, parlaklığı, fitili, ışığın içinde bulunan siyahi gölge ve çevresine verdiği haleyle mutlu olabilirsiniz.
Ama ötesini de görebilirseniz, orada saklı duran umutları, hayalleri, sıcaklığı ve enerjiyi hissedersiniz.
Eskiden sadece elektrikler kesildiğinde başvururduk mumlara. Bugün ise, mumsuz bir ev çiçeksiz bir ev kadar uzak bir ihtimal. Hayalgücümüz kadar geniş çeşit, renk, form ve kokuya sahip olan mumlar, salonlarımızın, sofralarımızın, yatak odalarımızın, banyolarımızın ve bahçelerimizin her yerinde artık.
Kalıbına sığmayan bir çocuk gibi durmadan şekil değiştiriyor, ışığını oradan oraya yansıtıyor, kapı aralarından süzülüp dokunduğu her yeri ısıtıyor.
Mumla neler yapabilirsiniz
Vitray tarzında renkli mozaiklerden tasarlanmış mumluklarla loş bir aydınlatma sağlayabilirsiniz.
Mumlukların içinde perde kornişine asabilirsiniz.
Beyaz ya da renkli cam bardaklar içinde merdiven basamaklarına dizerek gökkuşağı tonlarında ışık noktaları yaratabilirsiniz.
Duvarınıza aşağıdan yukarı asarak bir ışık ağacı oluşturabilirsiniz.
Kristal ya da boncuklu mumluklar içinde yakarak tıpkı bir yıldız gibi parlamalarını sağlayabilirsiniz.
Cam fanuslar içinde suda yüzdürebilirsiniz.
Fenerlerin ve kandillerin içine koyarak oryantal bir etki yaratabilirsiniz.
Aynanın önüne dizerek gölge ve ışık oyunları oluşturabilir; etkisinin ikiye katlanmasını seyredebilirsiniz.
Mumlukları kuru ağaç dallarına asarak alternatif bir yılbaşı ağacı tasarlayabilirsiniz.
Cam sürahilerin ağzına kağıttan kaseler yaparak içlerine koyabilirsiniz.
Yothi Trataka (Mum ışığı konsantrasyonu)
Göz yogası da denilen tratakanın bu yöntemi için her gün 10 dakikanızı ayırın. Karanlık bir yerde yaklaşık bir kol boyu ilerinize bir mum koyun. Mumun arkasına siyah bir örtü gerin. Rahat oturun. Mum ışığı tam göz hizanıza gelecek şekilde olsun.
Mümkün olduğunca hareket etmeyin. Birkaç derin nefes alıp verin. Gözlerinizi kapayın ve derin soluk alış verişine konsantre olun. Yavaşça gözlerinizi açın. Gözlerinizi yavaşça burnunuzun ucundan, yere doğru ve yerden yavaşça muma doğru takip ederek, direkt mum ışığına bakın. Işığı görün.
Gözlerinizi kırpmayın. Göz bebeklerinizi oynatmayın. Işığın parlaklığını, fitili, ışığın içinde bulunan siyahi gölgeyi, çevresine verdiği haleyi görün. Gergin değilsiniz. Gözleriniz yaşarana ya da gözlerinizi kırpma ihtiyacı hissedene dek, ışığa bakmayı sürdürün. Gözlerinizi kapayın ve biraz önce gördüğünüz mum ışığını kapalı gözlerinizin ardında canlandırın. Yarattığınız ışık sağa, sola kaydığında tekrar göz hizanıza getirin.
Mümkün olduğunca bu ışığı koruyun. Işık kaybolmaya başladığında yine gözlerinizi burun ucundan başlayacak şekilde yavaşça açarak mum ışığına bakın ve uygulamayı tekrarlayın.
En son uygulamadan sonra, uygulamayı bitirmek için gözlerinizi kapayın.
Ellerinizi birbirine sürtün ve avuç içlerinizi hafifçe çukurlaştırarak, gözlerinizin üzerine koyun. Bu sırada ellerinizdeki sıcaklığın ve oluşan güzel titreşim ve enerjilerin ellerinizden gözlerinize geçtiğini hissedin. Sıcaklık gözlerinizdeki yorgunluğu alsın.
Gözlerinizin dinlendiğini hissettiğinizde, normal duruşunuza dönün.
Mumu kendiniz yapıyorsanız...
Mum yapımı eğlenceli olsa da her zaman başarılı sonuçlar elde edemeyebilirsiniz. İşlemlerin daha kolay olması için birkaç ipucu: Balmumunu eritirken her zaman çiftli kaynatıcı kullanıp, balmumunu ateşin üstünde bir kutuda, sıcak suyun üstünde eritin.
Balmumunu ve boya maddelerini karıştırmak için önce balmumunu eritin, sonra boyayı ilave edin. Balmumunun ısısını kontrol için termometre kullanın.
Balmumu kaynamadan fitili katmak gerekli. Yaklaşık beş dakika boyunca fitili balmumuna daldırın ve tutun.
Dümdüz çekin, sertleşinceye kadar düz durmasını sağlayın. Kullanılmayan balmumunu temiz tutun ki, kirli ve tozlu mumlarınız olmasın. Eğer balmumu tütmeye başlarsa, altını kısın, fakat sakın dokunmayın. Eğer balmumu alev alırsa, alevleri bir kapak yardımıyla yavaşlatın.
Kurallar değişiyor!
Birilerinin size ilk randevunuzda 'bunu yapma' ya da 'bunu kesinlikle yap' demesine aldırmayın. Artık eskiden geçerli olan kurallar itibar görmüyor. Her şey gibi onlar da değişime uğruyor.
Hoşlandığınız kişiyle çıkacağınız ilk akşamı kendi kurallarınız dahilinde yaşamanızı öneriyor ve size günümüzün değişen koşullarına uygun birkaç 'ilk buluşma tüyosu' veriyoruz.
* ESKİ : Sinema, ilk buluşma için en kötü seçimdir. Çünkü film izlerken konuşamazsınız.
* YENİ: Filmi izlerken fazla konuşamayacağınız bir gerçek. Fakat ikinizin de ilgisini çeken bir filme gittiyseniz önünüzde akıp giden hikayeyi paylaşmak ve kutudan mısır alırken ellerinizin birbirine temas edişini hissetmek ilk buluşma için hiç de kötü bir deneyim olmasa gerek.
* ESKİ: İlk buluşmaya başka çiftleri de davet etmek yanlış. Çünkü buluşmanızın amacı birbirinize konsantre olmak.
* YENİ: İlk randevunuza arkadaşlarınız olan iki çifti de davet edin. Arkadaşlarınız olan çiftlerle geçireceğiniz geceler hiç ummadığınız kadar romantik olabilir. Evin içindeyken bazen farketmeden yanından geçtiğiniz adamı, bu toplulukta birşeyler anlatırken görüp onun çekici taraflarını yeniden keşfedebildirsiniz.
* ESKİ: Her buluşmanızda yeni bir mekana gidin. Monotonluk romantizmi öldürür.
* YENİ: İkinizin de isimlerini bilen ve sizi güleryüzle karşılayan garsonların olduğu bir restorana gitmek çift olma bilincinizi destekleyen birşeydir. Bunun yanında sizin için özel anılarla dolu bir mekana gitmek romantizmin doruğunda bir gece geçirmek için ideal.
Yeşil çay kadınlarda kanser riskini azaltıyor
Yeşil çay kadınlarda kanser riskini azaltıyor
Yeşil çayın, kadınlarda yumurtalık kanserine yakalanma riskini yüzde 60 oranında azalttığı bildirildi.
Curtin Üniversitesi`nden uzmanlar, Çin`li uzmanlarla ortaklaşa olarak Çin`de 900 kadın üzerinde yaptıkları araştırmada, her gün yeşil çay içen kadınların yumurtalık kanserine yakalanma riskinin yüzde 60 oranında azaldığını belirtti.
Aynı üniversiteden beslenme uzmanı Profesör Colin Binns, ``diğer çay çeşitleri de bu kanser türü üzerinde etkili, ancak yeşil çayın bu kansere yakalanma riskini azaltmada diğer çaylara oranla daha güçlü bir etkisi olduğunu tespit ettik`` dedi.
Vücut Tiplerine Göre Mayo Rehberi
Gövdeniz kısaysa...
Göğüs kısmı kapalı, boyunda biten bir mayo, kısa olan gövdeyi uzun gösterir
Vücudunuz kıvrımlı değilse...
Bu senenin modası 'mayokini'ler, vücudunuz daha kıvrımlıymış gibi bir illüzyon yaratır
Göğüsleriniz büyükse...
İyi kesimli, balenli bir üst iki parçalı mayolarda en iyi seçeneklerden biri olacaktır. Ayrıca boynun arkasından bağlanan modeller de göğsü kaldırarak daha dik bir görünüm sağlar
Kalçanız genişse...
Robadan dikişi modeller, kıvrımlı vücuda sahip kadınlarda çok hoş durur ve dikkati geniş olan kalçalardan uzak tutar
Beliniz kalınsa...
Gövdenizi sıkıca toplayan bir kumaş, bu bölgeyi daha ince gösterir
Gövdeniz kısaysa...
Normal bikini yerine, alt kısmı düşük belli şort olan bir bikini tercih ederseniz, bu da gövdenizi daha uzun gösterir
2005 yaz modası 'Dore'nin istilasında
Bu yaz modada çok renk ve çok çeşitlilik var. Her türlü rengin, akımın etkisine rastlamak mümkün. Etnik, otantik, çingene modasının yanında bu yaz dore yani altın sarısı da herşeye hakim. Doreyi özellikle gece dışarı çıkarken tercih edebilirsiniz.
Modacılar, bu yaz kıyafetleri baştan aşağı dore seçmenizi tavsiye ediyor. Ama siz o kadar göze batmak istemiyorsanız, dore detaylı üstler, çanta ve ayakkabılar kullanarak modayı yakalayabilirsiniz. Tümüyle altın sarısı deriden yapılmış çanta ve ayakkabılar da var, dore bir çiçek veya işlemeyle süslenmiş parlak kahve, bakır ve altının bir arada kullanıldığı modeller de.
GECELERİN POPÜLER ÜÇLÜSÜ
Dorenin bakır rengine kaçan tonu ince topuklu terliklerde pek bir güzel duruyor. Siyah veya beyaz gibi düz renk etek ve elbiseyle birlikte, dore çanta ve terlik kullanarak kolay yoldan şıklığı yakalayabilirsiniz. Yaz gecelerinin en popüler üçlüsünün de; dar paça jean, stiletto tarzı dore bir topuklu ayakkabı ve açık renk askılı bluz olacağını söyleyelim.
GÖZLER DE PARILDIYOR
Göz makyajında da altın tonlarını kullanmalısınız. Yaz partilerinin kılık kıyafet yönetmeliğinde ayrıca, dore işlemeli Hint tarzı etekler, parlak bluzlar ve payetli, pullu şifon elbiseler var. Dore, bluzların ve abiye elbiselerin yakasında da payet ve işleme olarak karşımıza çıkıyor.
YANIK TENE ÇOK YAKIŞIYOR
Bahsettiğimiz tarzda elbiseleri River Island, Roman, Park Bravo, Vakkorama, Home Store'da bulabilirsiniz. Altın ve altın görünümlü her türlü takı, üstelik bunları dore bluz ve elbiselerle birlikte takıp, parıldamak çok moda. Sokak tezgahlarından, Koton'un, Vakko'nun, Yargıcı'- nın takı serilerine kadar her yerde bulabilirsiniz. Yanık tene çok yakışan doreyi bikinilerle plaja taşıyabilirsiniz. Kom'un, Nelson'un, Zeki Triko'nun kataloglarında özel dore koleksiyonları var.
Efendi misiniz, köle mi?
İnsan ilişkilerinde taraflar genellikle rol paylaşır. Kimisi efendi rolündedir, kimisi köle... Bazıları bu durumdan memnunken, bazısı ise değil. Siz hangi taraftasınız?.
Sizin durumunuz ne, merak ediyor musunuz? O halde test edin, görün!
1. Bir arkadaşınız aracılığı ile yeni bir gruba katıldınız. Cuma akşamı için program yapılıyor. Önerilen yeri beğenmediniz...
a) Fikrinizi söylersiniz ve herkesi ikna etmeyi başarırsınız.
6) Sesinizi çıkarmazsınız, bakarsınız bu grupla eğlenilir.
c) Fikrinizi söyler, ama herkes gitmek istiyorsa gideceğinizi söylersiniz.
d) Sesinizi çıkarmazsınız. Sıkılacağınız için gitmemeyi düşünürsünüz.
2. Diyelim ki gittiniz...
a) Bütün gece herkese "Yaa, ben size dememiş miydim!" dersiniz.
b) En çok eğlenen siz olursunuz.
c) Ne olursa olsun tadını çıkarırsınız.
d) En kısa yoldan sarhoş olup herşeyden koparsınız.
3. Akşam akadaşlarınızla evdesiniz...
a) Televizyonun uzaktan kumanda aleti yalnızca sizin elinizdedir.
b) Birşeyleri hazırlamak için en çok mutfakta zaman geçirirsiniz.
c) Toplulukta en hoşsohbet ve şenşakrark olan sizsinizdir.
d) Oturduğu yerden kesinlikle hiçbir şekilde kalkmayan sizsinizdir.
4. Sinemaya gittiniz. Filmde ne zaman bir ayna görünse, önünüzde oturan adam tarak çıkarıp saçını tarıyor...
a) Bunu ilk farkeden siz olursunuz ve "Bir psikiyatriste görünün" diye tepki verirsiniz.
b) Her seferinde kıkır kıkır gülersiniz.
c) "Acayip tiklerden biri" diye geçirirsiniz içinizden.
d) Yanınızdaki söylemeden asla farketmezsiniz.
5. Derken 10 dakika ara oldu. Bir de ne gördünüz? O adam Jim Carey...
a) Ona bir ara "Seni gidi seni!" işareti yaparsınız.
b) Hemen gidip bir imza alırsınız.
c) Gerçekten o olduğuna inanamazsı.
d) Jim Carey de kim...
6. Meğer Hitler ile akrabaymışsınız...
a) Bunu kimseye söylemezsiniz.
b) Musevi arkadaşlarınıza söylersiniz.
c) Alman Konsolosluğu'ndan görüşme için bir randevu alırsınız.
d) "Acaba kimse tazminat talep eder mi?" sorusu zihninizi kurcalar.
7. Dondurma olsanız, hangi çeşit olurdunuz? (Bu sorunun yanıtını bir arkadaşınız doğrulamalı)
a) Kahveli. b) Çilekli. c) Kaymak. d) Karamelli.
8. Aşk ilişkiniz iyi yürümediğinde...
a) Karşınızdakini suçlarsınız. b) Kendinizi suçlarsınız. c) Kimseyi suçlamazsınız. d) Kaderi suçlarsınız.
9. Aşık oldunuz. İlk buluşmanız. Buluştuğunuz anda onda fena halde uçuk çıktığını gördünüz...
a) "Demek ki benle buluşmak onu çok heyecanlandırmış" diye düşünürsünüz. b) Şefkatiniz kabarır onu uçuğundan öpersiniz. c) Tedavi olup olmadığını sorarsınız ve onu öpmezsiniz. d) "Başka yerinde var mı?" diye endişeleyle sorarsınız.
İş kadınlarının dört büyük hatası
İş kadınlarının dört büyük hatası
Araştırmalar, kadın yöneticilerin görüşmelerde daha fazla hata yaptığını gösteriyor. Oysa 'hayır' demek ve cesaretli olmak birçok sorunu çözüyor. İşte kadınlarının yaptığı dört büyük hata.
Kadın ve erkeklerin davranış biçimleri gün geçtikçe birbirine benziyor. Özellikle iş dünyasındaki kadın yöneticiler, ayakta kalabilmek için erkek gibi davranmak zorunda kalıyor. Tüm bunlara karşın hem cinsler arası farklılık hem de kültürel koşullandırmalardan kaynaklanan farklılıklar hala çok belirgin. Özellikle kadın yöneticiler ve diğer kadın profesyoneller, iş dünyasının sert koşullarında hatalara düşebiliyor. Bu hataların başında ise müzakere ya da görüşme sürecinde yapılan yanlışlıklar yatıyor.
Beklenenin aksi olabilir
General Electric'in eski pazarlama müdürü olan Temin&Co şirketinin başkanı Davia Temin, bu konuda ilginç bir deneyim yaşamış. Üniversitenin ardından Columbia Business School'da geliştirme direktörü olarak işe başlayan Temin'in anısı şöyle: "Bildiğim şey şuydu, başvurunuz kabul edilirse okula başlarsınız, edilmezse başka seçenekleri değerlendirirsin. Columbia'ya kabul edilmeyen öğrencilerden bazıları, direktörün kararını değiştirmek için ne yapabileceklerini sordular. Direktör, onları başından savmadı ve eğer dört dönem boyunca yüksek hesaplama ve sayımbilim dersleri alırlar ve her dönem için 'A' getirirlerse kabul edeceğini belirtti. Az miktardaki öğrenci bu koşullarda anlaşılarak kabul edildiler". Temin, pazarlığın ya da görüşmenin görünenin ya da beklenenin aksine farklı gelişmelere yol açabileceğini öğrendi.
Hata basamaklarının düzeltilmesi
Yönetim uzmanları, bazı kadınların bırakın başarılı müzakere yapmayı 'pazarlık' ya da 'müzakere' sözcüğünden dahi rahatsız olduğunu söylüyor. "Kocanızla çocuklara kimin kahvaltı hazırlayacağına karar verirken; arkadaşımızla film seçimini, çocuğunuzla sokağa çıkma yasağını konuşur ancak pazarlığı sadece ev ya da araba satın alırken bir de boşanırken pazarlık yaparız" diyen kadın yöneticiler, iyi bir görüşmeci olmanın iş dünyasında başarılı olmak için önemli bir kriter olduğunu söylüyor. Bazı kişilerin diğerlerine göre doğuştan daha yetenekli olduğunu belirten uzmanlar, ancak hiç kimsenin iyi bir görüşmeci olarak doğmadığını söylüyor ve bu becerinin sonradan geliştirilebileceğini söylüyorlar. Güçlü ve başarılı bir kadın dahi görüşme hataları yapabilir. Önemli olan hataları bulmak. İş dünyasında en üst seviyede, farklı endüstri kollarında çalışan kadınların pazarlık yaparken yaptığı genel hatalar var. Uzmanlar, araştırmalar ile kadınların görüşmeler sırasında yaptıkları hataları saptamışlar.
Hatalar ve çözüm önerileri şöyle...
Görüşme biçimi kişiliğinizi yansıtmıyor
Olabildiğince kendiniz olun
Kadınlar sert görüşmecinin, yüksek sesle konuşanın, tüm numaraları bilen ve kurnazca davrananın iyi görüşmeci olduğunu düşünür. Bu durumda eğer başarılı bir görüşmeci olmak isteniyorsa bu yöntemlerin işe yarayacağı düşünülür. Bunu yapan erkekler bile iyi bir görüşmeci olamazlar. Bunun yerine işbirliği yaparak görüşme tarzını tercih edilmeli. Başarılı olmak için kendinizi daha rahat hissettiğiniz yöntem kullanılmalı. Çünkü karşı taraf, bu tarzın size ait olmadığını kolayca anlayabilir. Eğer sakin bir insansanız sakin davranmanızda yarar var, bu kendinize olan güveni de gösterir. Kendiniz olduğunuzda hoşlanmadığınız önerilere karşısında soğukkanlı olabilir ve seçenek üretebilirsiniz. Yönetim dilinde bu yaklaşıma 'sessiz kararlılık' adı veriliyor. Ve karşı taraf üzerindeki etkisinin üst düzeyde olduğu belirtiliyor.
Ortada, görüşmeye değer bir durumun olmadığını düşünmek
Her şey konuşulabilir
Birçok kadın, görüşmenin yaratacağı fırsatları ve etkileşimin farklı sonuçlara yol açacağını göz ardı ediyor. Çoğu zaman görüşmeye gerek olmadığını düşündükleri konuların farklı sonuçlara yol açtığını görerek hatalarını anlarlar.
Hayır demekten korkmak
Bu sözcüğü kullanmaktan çekinmeyin
Kadınların özellikle iş ile ilgili konularda erkeklere oranla 'hayır' demekte zorlandıkları biliniyor. Çünkü kadınlar, ilişkilerde var olan ağırlıklarını kaybetmek istemiyor. Bir diğer neden ise 'hayır' yanıtını alan kişinin mutsuzluğuna yol açmamak. "Kendinizin Terapisti Olun" kitabının yazarı Patricai Farrell, kadınların tartışmaktan kaçındıklarını söylüyor. Farrell'e göre bunun nedeni çıkabilecek negatif sonucun ilişkilerini olumsuz etkileyeceğini düşünmeleri. Oysa görüşmelerde, pazarlıklarda hayır bazen en güçlü kelime olabiliyor. Çünkü 'evet'i duymak için önce hayır demek gerekebiliyor. Başarılı pazarlıkçılar ne zaman ve nasıl hayır diyeceğini öğrenmiş kişilerdir. Ancak 'hayır' kelimesini yüksek ve agresif bir tavırla söylememek gerekiyor.
Tartışmadan kaçınmak
Birisi adına pazarlık ettiğinizde kendiniz için ediyormuş gibi davranın
Kadınlar başkaları için çetin pazarlık yaparken daha çekingen davranıyor. Bu nedenle şirketleri adına yapacakları görüşmelerde bazen sorunlar yaşıyorlar. Bu sorunu yenmek için kadın yöneticilerin daha cesaretli davranmaları gerekiyor. Slogan; asla daha azına razı olma! Uzmanlar, bu yetkinliğe ulaşabilmek için ev ödevlerinin iyi yapılmasını öneriyor Yöntem şu: Evde ya da işte hazırlık yaparken kendinizi bir tartışmada hayal edin ve birinin avukatlığını yaptığınızı düşünün. Bu teknik, hem tarzınızı yansıtmanızı kolaylaştıracak hem de cesaretinizi artıracaktır. Görüşmeye başlamadan kendinizi motive edici sözler söyleyin ve içeri girip hak ettiklerinizi almış olarak çıkın. Bu başarmak için önce neyi istediğinizi bilmeniz gerekiyor. Bu yöntem, işin dışında özel hayatınızda da işinize yarayacaktır.